Orhan Kemal´in 1968 yılında yazdığı ve 1969 yılında hem Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü hem de Sait Faik Hikaye Armağanı kazanan kitabı Önce Ekmek, bu büyük romancının öykücülükte de ne kadar büyük bir kalem olduğunu gösteriyor. Kent insanının yaşama ve şehre tutunma uğraşısını, kavgasını anlatan bu öyküler, tüm Orhan Kemal yapıtlarında olduğu gibi, okurun insana dair inancını besliyor, güçlendiriyor ve direnme gücünü artırıyor.

Orhan Kemal´in kitapları bir okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar, okurunun dünyasında onun kadar iz bırakır, okurunu onun kadar biçimlendirir. Orhan Kemal umudu ve aydınlığı yeniden kazanmamız için yol gösterir bize.

Öykülemenin önemli bir öğesi olan aşağıdaki konuşturma anlatısını sizlerle paylaşmak istedim. Okuma zahmetine katlanan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

"Birden, eli değnekli bir sokak çocuğu ezmemek için şaşılacak bir manevra yaptığı halde yalın ayaklı oğlan, elindeki değnekle arka çamurluğa vurmuştu. Aklı gitti. Bu şehirde belediyenin olup olmadığını unutarak, kuvvetli bir frenle zınk, durdu. İndi. Çocuğa hınçla baktı. O da kendisi kadardı. Bacağında yamalı kaba uzun pantolon, ayakları yalın, kirli, tırnakları kara kara, uzun uzun.

-Ezmedim diye mi vurdun bisikletime?
-Ezemedin ki!
-Manevra yapmasaydım görürdün.
Sokak çocuğu:
“Boş ver” dedi.
-Bana bak!
Sokuldu:
-Bakıyorum.
-Fena yaparım ama sonra!
Az daha sokuldu:
-Ne yaparsın?
-Ne mi yaparım?
-Ne yaparsın lan, yap da görelim!
Bisikletin tekerleğine bir tekme!
Bisikleti için durum ciddiydi. Bisikletini kaldırıma dayayıp yalınayaklı çocuğun yanına geldi. Beyaz kepini sinirli sinirli düzelttikten sonra;
-Benim kim olduğumu biliyor musun?
“Kim olursan ol” dedi öteki.
-Kim olduğumu bilsen böyle konuşmazdın!
-Sen de benim kim olduğum bilsen böyle konuşmazdın!
-Senin kim olduğun hiç önemli değil!
-Asıl senin kim olduğun önemli değil!
-Beş’i beş iyiyle bitirdim ben!
-Ben de on’u bitirdim!
-Sen de benim kadarsın, nasıl bitirebilirsin on’u?
-İnanma oğlum, bitirdim işte.
-Benim bey babamı tanıyor musun, bey babamı?
-Vızgelir!
-Beybabamı tanısan böyle konuşmazdın!
-Vızgelir tırıs gider lan!
-Benim bey babam bu ilin en büyük avukatı!
-Benim bey babam da dünyanın en büyük avukatı!
-Benim bey babama belediye reisi bile vız gelir! Türkçeci notumu kırmasaydı okulu birincilikle bitirecektim. Hem biz bu yaz İstanbul’a gideceğiz. Orada Galata kulesi var biliyor musun? Haminnem orda, halam orda, eniştem…
-Hadi lan hadi, fiyaka sökmez bize. Ben bizim mahalledeki İdris’i bile tuşa getirdim!
-Ben İdris değilim ama?
-İdris senin gibi üç tanesini kabak gibi vurur yere!
-Evet vurur. Ben vitamin hapları alıyorum… Ne haber? Sonra annem ekmeğime tereyağ sürüyor, reçel sürüyor, rafadan yumurta yiyorum. Küçük halam diyor ki…
Bisikletliyi elinin tersiyle itti:
-Senin küçük halan da vız gelir!
-Ne demek istiyorsun?
-Hayır , sen ne demek istediğini söyle!
-Sen söyle asıl!
-Sen……
- ……
- …………"
(Orhan Kemal, Önce Ekmek, İstanbul 1968)