İnternetten Alıntıdır.

İnsanı en sağlıklı kontrol eden öğretinin ne olabileceği konusunda yaptığım araştırmalar sonucu; bunun ancak din olabileceği konusunda görüşlerini paylaştığım Prof. Dr. Hüseyin Atay, bir İslam İmparatorluğu olan Osmanlı İmparatorluğunu çökertmek için, Batı'nın ilmi ve kültürü ile siyaseti ve silahı ile hücuma geçtiğini vurgulayarak tezine şöyle devam etmektedir: Saldırı enstrümanların her birinde uzmanlaşmış insanlardan kendi çıkarlarına göre hareket edebilecek olanları seçerek onlar vasıtasıyla toplumda ve millette gedikler açtı. Bu gediklerden öyle engeller yerleştirdi ki, insanların birbiriyle kolay anlaşıp diyalog kurmalarını önledi. Böylece milleti böldü ve birbirine düşman yaptı. Milleti millet olmaktan çıkarmak için, halkın dinine hücum etti ve dini bütün olumsuzlukların tek sebebi olarak gösterdi.

Sonuç olarak:

Sosyal bir sorunu çözmek için, en azından onun yakın geçmişini tahlil etmek ve araştırmak gerekli görülmektedir. Müslümanların dini sorunları; ancak yeni bir din anlayışını sistemli bir şekilde ortaya koyup, onlara anlatmak ve öğretmekle çözülebilir. İki yüz yıldan beri çöküş içinde olan eski medrese kültürünün kalıntıları arasında sıkışıp kalan din adamlarından hayır gelmez.

İslam dünyasında ve özellikle memleketimizde hakim olan din anlayışı ve bilgi seviyesi, yıkılmış ve çökmüş medresenin din anlayışı ve bilgi seviyesidir. Bu seviyenin millete ve dine verdiği zarar iki asırdan beri yetişen din adamlarının din anlayışlarında sergilenmektedir. İki yüz seneden beri hala enkazı kaldırılamayan geleneksel medresenin din anlayışı, kültür ve zihniyetinin savunucusu da hasmı da çıkmaz bir inanç ve davranış içindedir. Savunucularının neden iki yüz senelik başarısız bir deneyden ders alıp farklı bir ıslaha ve düzenlemeye gitmeyi hala kafalarına koymadığını anlayamadığım gibi, hasımlarının da yeni bir din anlayışı geliştirmek yerine, tamamen yok edilmesine azmetmesini de hiç anlayamıyorum.

Geleneksel medresenin din anlayışından farklı bir din anlayışı da yine dine, dinin asıl kaynağı Kur'an'a dayanmalıdır. Onun yerine başka herhangi bir ideoloji ve inanç sisteminin seçenek olamayacağını bilmek gerekir. Yoksa, iki yüz seneden beri geldiği gibi devam eder, gider. Böyle gitmesi hem din, hem millet düşmanlarını sevindirir. Her ikisi de hem devletin, hem milletin düşmanlarının ekmeğine biri yağ, diğeri bal sürer. Devletini ve milletini sevenleri ve bu iki karşıt grubun içinde dinine ve milletine karşı samimi olanları sorunu düşünmeye ve bir çözüm aramaya davet ediyorum. Bu hususta kendilerine çok sağlam bir başlangıç noktası öneriyorum. Eski, alışılmış bir zihniyetle değil, yeni bir imanla ve yeni bir şey arama zihniyetiyle Kur'an'a başvursunlar; onda umduklarından ve düşündüklerinden çok daha güzelini ve iyisini bulacaklarına inanıyorum.

İnsanı en sağlıklı kontrol eden öğreti dindir. Çünkü din, insanı Allah'a bağlar, Allah'la karşı karşıya getirir ve aradaki her türlü aracıyı (şefaatçiyi) kaldırır. Din önce akla hitap eder, akıl aldığı mesajı kalbe götürür ve kalp de bu mesajı kendi üyeleri olan organlara iletir, onları işleve davet eder. Allah insana can damarından daha yakın olduğu için, insan Allah'a içinden saygı duyar, bu saygısını sürdürmeye çalışır, davranışlarında insanlığını yaşar ve herkesin beğenisini kazanır.

Prof. Dr. Hüseyin Atay
Kaynak: Kur’an’a Göre Araştırmalar-IV