Yahudiler ile Arapların kökende kardeş olduklarını biliyor muydunuz? Bu konuyu bilen ve bilmeyen olabileceği düşüncesinden hareketle Adem’in iki oğlunun haberine gitmek suretiyle konuyu bir yere getirmek istiyorum.
Yahudiler ile Arapların aynı Sami ırkından olduklarını, inanın ben de çok sonradan öğrendim. Nereden öğrendim biliyor musunuz? Prof. Dr. İsmail Cerrahoğlu’nun “Tefsir Usulü” adlı kitabını incelerken öğrenmiştim. Ne yalan söyleyeyim, Yahudiler ile Arapların aynı kökenden gelme kardeş çocukları olduklarını hiç tahmin etmemiştim. Yazar söz konusu kitabında Yahudilerle Arapların aynı ırktan olduklarını: “...Araplarla aynı Sami ırkına mensup olan Yahudiler, Arap yarımadasının kuzeyinden, güneyinden ve Hicaz bölgesinin içerilerinden onlarla daima temas ve münasebette idiler...” şeklinde açıklamıştır.

Yahudilerin yurtları olan Filistin’den Arap yarımadasına girişleri ise, ticaret ve hicret yoluyla olmuştur. Yahudiler ile Arapların kökende kardeş olmaları konusu incelendiğinde; Yahudilerin Hz. İbrahim’in oğlu İshak soyundan, Kureyş Araplarının da Hz. İbrahim’in diğer oğlu İsmail’in soyundan geldikleri tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır.

Kur’an’ı Kerim’in Maide suresinin 27-32 ayetlerinde Adem’in iki oğlunun haberi şöyle anlatılmaktadır: “...Onlara Adem’in iki oğlunun haberini, gerçek olarak oku: Hani her biri birer kurban sunmuşlardı. Birinin kurbanı kabul edilmiş, diğerinin ki ise kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, kabul edilene ‘seni öldüreceğim’ dedi. Kurbanı kabul edilen de edilmeyene ‘Allah sadece korunanlardan kabul eder. Andolsun, eğer sen beni öldürmek için bana elini uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam. Çünkü ben alemlerin Rabb’inden korkarım. Ben isterim ki sen; benim günahımı da kendi günahını da yüklenip ateş halkından olasın! Zalimlerin cezası budur.’ Dedi. Kurbanı kabul edilmeyen kardeşin nefsi onu, kardeşini öldürmeye çağırdı. O da nefsine uyarak kardeşini öldürdü ve ziyana uğrayanlardan oldu. Derken Allah ona, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için, yeri eşeleyen bir karga gönderdi. Kargayı gören kardeş, ‘Yazık bana şu karga kadar olup ta kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim ben’ dedi ve pişman olanlardan oldu. Bundan dolayı İsrailoğullarına şöyle yazdık: “Kim bir cana kıymamış, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onun hayatını kurtarmak suretiyle yaşatırsa , bütün insanları yaşatmış gibi olur...

Cenab-ı Hakk, bu ayetlerde çekememezlik, kıskançlık ve haksızlığın insanı, dünyada ve ahirette nasıl kötü sonuçlara sürükleyeceğini belirtmek üzere, Elçisine Adem’in iki oğlunun hikayesini onlara okumasını emrediyor. Yüce Allah, Yahudilere, Tevrat’ta okuyup öğrendikleri bir olayı hatırlatarak zulüm ve kıskançlığın kötü sonucu hakkında onları uyarmaktadır. Çünkü Yahudiler, Cenab-ı Peygamber’i çekemiyorlardı. Çekememezliğin acı sonuçlarını anlatmak üzere Adem’in iki oğlunun kıssası seçilmiştir. Bu kıssanın seçilmesindeki hikmet şudur: Kıskançlık, kardeşi kardeşe öldürtecek kadar kötüdür. Adem’in oğullarından biri, diğerini çekemeyerek öldürmüş; sonunda pişman olmuş, ama ziyana uğrayanlardan olmuştur.