Gaz ocağı; Nuh nebiden evvel kullanılan ve bir zamanların mutfaktaki en lüks ve pratik, yemek ya da çay pişirme gereciydi. Sesli ocak ve ispirtolu ocak olarak ta anılırdı. Gaz ocağını yakmak ve üzerinde sabah çayımızı demlemek, mutfakta en çok zevk alarak yaptığım işlerden biriydi.
Altı kardeşten en büyüğümüz olan kız kardeşimiz evlenerek gittiği için, biz beş erkek kardeş annemizin her türlü ev işlerine yardım ederdik. Sabahları mutfakta gaz ocağını yakarak çayı genellikle ben demlerdim. Çünkü gaz ocağını yakmaktan çok büyük bir keyif alırdım. Gaz ocağının tükenen gazını ikmal etmek ve onun bakımını yapmak ta benim işimdi.
Gaz ocağının, ispirto haznesi dediğimiz ve benim minarenin şerefesine benzettiğim çanağa ispirto kutusundan bir miktar ispirto döküp, kibritle yakarak gazın geçiş yapacağı tüm içi delikli boş borular ile birlikte gazın püskürtme memesinin de ısıtılması sağlanırdı. İspirto çanağındaki ispirto yanarak tükenir ve sönerdi. Daha sonra gaz ocağının teknesindeki pompa çubuğunu seri şekilde bir ileri bir geri çekerek gaz haznesindeki gazın hava ile karıştırılarak sıkıştırılması sağlanırdı. Sıkışan gaz, gaz teknesinin tam ortasındaki ince gaz borusuna monte edilmiş püskürtme memesinden alevlik dediğimiz yanma yerine doğru basınçla hucüm ederdi. Siz de bir kibrit çakarak, bu alevliğin tepesindeki yanma başlığına yaklaştırdığınızda, mavi renkli bir alevle yanmaya başlardı. Bu arada çok ta kuvvetli bir yanma sesi duyulurdu. İşte herkes bu sesten rahatsız olurdu, ama ben o kadar çok zevk alırdım ki, bu yanma sesi adeta bana bir ninni gibi gelirdi. Emin olun kafamı gaz ocağının yanına atar uyurdum. Yanma kokusundan bile rahatsız olmazdım. Gaz ocağı hem evlerimizin hem de bana mahsus olmak üzere, benim vazgeçilmez mutfak gereçlerimizden biriydi.
Bazen gaz ocağının, gaz teknesinde gaz yağından oluşan ufak tefek tortulardan dolayı gazın alevliğe doğru çıkış yaptığı incecik püskürtme memesinin deliğini tıkar ve gaz ocağının sönmesine sebep olurdu. Hemen bir gaz ocağı iğnesinin ucuna monte edilmiş incecik sert teli bu tıkanan ince deliğe batırır, tıkanan nesnenin dışarı atılmasını sağlardık. Tekrar bir kibrit daha yakarak, alevliğin başlığına doğru tutup, gaz ocağının tekrar yanmasını sağlardık.
Gaz ocağının zaman zaman ince püskürtme deliğinin tıkanması sonucu sönmesi durumunda çıkarttığı çiğ gazın sesi ile, yanış halinde çıkarttığı ses farklıydı. Gaz ocağı, söndüğünde sadece bir "tısss" sesi çıkarırdı, yanarken ise bir çeşit horultulu bir ses çıkarırdı. Biz gaz ocağını yakıp üstüne pişireceğimiz yemek tenceresini ya da çaydanlığı yerleştirdikten sonra, bir başka işimizi yapmak üzere mutfaktan ayrılırdık. İşte, o ara püskürtme memesi tıkanınca gaz ocağı söner ve içeri bir çiğ gaz kokusu yayılırdı. Hem sesinden hem de bu kokudan gaz ocağının söndüğünü anlar hemen mutfağa koşar, püskürtme memesini iğneler ve tekrar gaz ocağını yakardık. İşimiz bittiğinde de hava boşaltma kelebeğinini çevirerek gaz teknesindeki havayı boşaltarak, gaz ocağının sönmesini sağlardık. Gaz ocağının en iyi tarafı; hem sobadan ve duvar ocağından daha çabuk pişirirdi, hem de kullanılan gaz yağı, diğer gazlar gibi tehlikeli değildi.
Tavan arasında çürümeye terk ettiğimiz bu emektar ocağı, geçenlerde çıkardım ve yufka ekmek yaptığımız ve tandırlık olarak adlandırdığımız kapalı mekanın duvarına bir çivi çakarak astım ki, oraya girip çıktıkça bari hatırlayalım diye...
Recep Altun Kaman/Kırşehir
8 Yorumlar
Geçmişe geri gittim. Çok farklı günlerdi o günler. Gönlünüze sağlık.
YanıtlaSilMerhabalar Sayın Hocam, Hoş Gelmişiniz!
YanıtlaSilZiyaretiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim. O günler için yazılacak, çizilecek o kadar güzel şeyler var ki, onları zamanında belgelendiremememin acısını yaşıyorum.
En Güzel'e emanet olun ve sağlıcakla kalın.
nostalji yapmışsınız
YanıtlaSilve nostalji geçmişi yaşamak, özlemek demektir
çoğu konuda "eskiden..." diye başlayan cümleler kurar olduk değil mi Recep Bey
gerçi ben bu kadar eskisini bilmiyorum :))
onu da söylemeden geçemiycem :))
saygılar...
Merhabalar Küçük Hala, Hoş Gelmişiniz!
YanıtlaSilZiyaretiniz ve o güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. İyi ki, geçmişimizde anabileceğimiz böyle güzel şeylerde var, yoksa biz ne yapardık!..
Yüce Allah'tan, bizlere iyi ve güzel şeyler yaşatmasını ve tattırmasını niyaz ederim.
Çocukluğumu hatırladım hayalmeyal..O zamanlar istanbulda fatih semtinde oturuyorduk ve hava gazı bağlıydı..Bir akşam misafirliğe gittiğimiz yengemde parlıyan gaz ocağını hatırlıyorum bir de üstünde o gece madanozlu köfte kızarttıklarını..Nerden nereye tam 45 yıl öncesine götürdünüz Recep bey. Çok yaşayın inşallah eşinizle beraber, ona sevgi ve selamlarımı iletin lütfen..Selamlar saygılar..
YanıtlaSilMerhabalar Ege Kardeşim, Hoş Gelmişiniz!
YanıtlaSilZiyaret ve yorumunuz için teşekkür ederim. Siz de mutlaka kullanmamış olsanız bile bu gereci mutlaka görmüşünüzdür. Efendim bu gaz ocağının sesi gerçekten bana bir ninni gibiydi. Çok severdim, onun için de bu gerecin her türlü bakım, onarım işi bana aitti. Eşim Kamer' de size sevgi ve selamlarını iletiyor.
Allah'a emanet olun ve sağlıcakla kalın.
Bizdede iki tane var bunlardan Recep bey,Dedemden kaldı.Babam dedemin çay demlediğini anlatır hep.
YanıtlaSilBu arada yeni yılınızı en içten dileklerimle kutluyorum.Sağlıkla...
Merhabalar İçimden Geldiği Gibi, Hoş Gelmişiniz!
YanıtlaSilZiyaretinize ve yorumunuza çok teşekkür ederim. O güzel yorumlarınızla yazdıklarımız daha bir anlam kazanmaktadır. Teşekkür ederim.
Mutfak tüpüyle hangi sene tanıştık, şu anda kesin olarak hatırlamıyorum ama, emektar gaz ocağının pabucunu dama atmıştı. O günler gerçekten çok güzel günlerdi.
Yeni yılınızı kutlar; sağlık, huzur ve mutluluklar getirmesini dilerim.
Bu aralar eşimin sağlık sorunları ile ilgilendiğim için, ne blogları ziyaret edebiliyorum, ne de bloğuma yeni bir konu ekleyebiliyorum.
*YORUMLARINIZ HEMEN YAYINLANIR*