Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan aileyi bir orkestraya benzetir. Eşlerin her biri kullandıkları enstrümanı tanır, bilir ve dilinden anlayarak çalarsa o orkestrada uyum olur. Aksi halde ortaya kulakları sağır eden bir ses çıkar.

Hakim kanaate varabilmek için son kez neden boşanmak isteklerini sordu çifte. Kadının gözyaşları bir an bile durmadı. En sonunda dayanamayıp eşine döndü ve "Bendeki bu aşkı nasıl öldürdün?" diye haykırdı. Aileler anlaşamayınca evlenmek için 7 yıl mücadele ettiği ve 20 yıl acı-tatlı pek çok şey paylaştığı eşine bu duruma geldikleri için kızmaması imkansızdı. "Bu insanı eşin olarak kabul ediyor musun?" ve "Boşanmak istiyor musun?" sorularına aynı cevabı vereceklerini nasıl bilebilirdi ki. Sevgiyle başlayan evlilik, sürekli artan saygısızlık yüzünden sona ermişti işte. Çünkü ilişkilerinin en değerli öğesini yitirmişlerdi.

Bu hikaye, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre 2005 yılından bu yana ülkemizde yaşanan 604 bin boşanma sahnesinden sadece biri. Evliliği bitiren sebepler arasında ilgisizlik, sadakatsizlik, anlayışsızlık, iletişimsizlik, bencillik ve şiddet başı çekiyor. İlişkilerin omurgasını oluşturan 'saygı' bitmişse çiftler, birbirinin ömrünü torpillemeye başlıyor ve yolun sonu adliyeye çıkıyor.

Duygu ve düşünceler zamanla değişebilir, her ilişkide olduğu gibi evlilikte de eşe duyulan sevgi doz ve mahiyet değiştirebilir. Fakat evlilik ipinize saygı düğümünü atmışsanız ilişkiyi yürütmek mümkün. Evlilik terapisti psikolog Sibel Dinç, günlük hayatta kullandığımız “sevmek zorunda değilsin ama saygı duymak zorundasın” düsturunun evlilikte de geçerli olduğu görüşünde. Ona göre saygının olmadığı yerde sevgi tek başına işe yaramıyor. Şayet saygı bitmişse sevgi, etkisiz bir yapıştırıcı halini alıyor ve ilişkiyi kördüğüme çeviriyor. Tabii sevgiyi ilk günkü gibi korumak da zor. Çünkü zamanla dönüşüm geçiriyor. Sevgi rutin hale geldiğinde bu kez saygı, evliliği yürütme görevini devralıyor. Çiftlerin uzun yılar birarada kalması ancak saygı çerçevesinde gerçekleşebiliyor.

Eşimiz konuşurken dinlemesini bilmek, başkalarının yanında onu eleştirmemek, kıyaslamamak, hassas olduğu konuları yüzüne vurmamak, değer verip kalbini kırmamak saygının göstergesi. Ancak birlikte yaşarken bencilliğe kaçan davranışlarda bulunabiliyoruz. Örneğin, bulunduğunuz oda size sıcak geliyor, klimayı çalıştırıyorsunuz. Eşiniz ise üşüyor. Buna rağmen klimayı kendinize göre ayarlıyorsunuz. Ya da esinizin başı ağrırken, rica etmesine rağmen inatla televizyonu son seste seyrediyorsunuz. Halbuki eşlerden birinin isteği gerçekleşirken diğeri üzülüyorsa huzurun yakalanması söz konusu değil. Zira evlilik mutlakıyetle yönetilmesi gereken bir kurum değil. Aksine fikir alışverişine dayanan bir demokrasi. Zaten saygı ve anlayışın kalmadığı yerde ilişkinize öfke, tahammülsüzlük, hınç ve kin hakim olabilir. Ardından kısasa kısas mantığıyla "O beni düşünmüyorsa ben de onu düşünmem." diyen iddialaşmalar başlar. Oysa Allah-u Teala (c.c.) "İçinizden kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp, aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi O'nun varlığının belgelerindendir." (Rum, 21) ayetiyle eşler arasındaki sevgi ve saygının ilahi bir lütuf olduğuna dikkat çeker. O zaman evli çiftlere de birbirlerinin kıymetinin farkına varıp, Allah Rasulü (S.A.V.) de "Eşlerinizin sevgilisi olun." tavsiyesine uymak düşer.

ÖZÜR DİLEMEYİ DE AFFETMEYİ DE BİLMELİ

Evlenecek kişiler eşlerini seçerken güzellik, kariyer, zenginlik, dini değerler, olgunluk ve daha birçok hususta tercihte bulunur. Ancak saygı bir tercih değil, zarurettir. Zira iki kişilik hayat, yalnızken sahip olduğunuz birçok alışkanlıktan vazgeçmenizi gerektirebilir. Psikolog Sibel Dinç, evliliklerin olmazsa olmazının saygı, özveri ve anlayış olduğunu vurguluyor. Bu sebeple çiftler çıkmaza girdiklerinde sağlıklı iletişim kurmaları gerekiyor. Bu da aklımıza takılan her türlü problemi eşimizle konuşabilmemiz anlamına geliyor. Konuşurken göz teması kurmak, bedenlerimizin birbirine dönük olması, yapıcı çözüm önerileri getirmek, birbirimizi duyduğumuzdan emin olmak, saygısızlığa geçit vermemek için başvuracağımız yollardan ilk akla gelenler. Ancak şu da bir gerçek ki, özür dilemeyi, affetmeyi, telafi etmeyi bilirsek Nebiler Serveri'nin (S.A.V.) "Ahlakı en güzel olanınız, eşlerine en iyi davrananızdır." hadis-i şerifinin çizdiği profile bir nebze de olsa yaklaşmış oluruz.

Hemra Köse- hkose@zaman.com.tr
Yeni Bahar Dergisi Sayı:3 (21 Nisan 2011)