Resimleyen: Tan Yücel

Türk hicvinin büyük ustası olan ve gençliğinde baba dayağından çok çeken, şiirin, özellikle de hicvin yanısıra musikide de üstad olan Neyzen Tevfik, hemen her anı berduşlukla geçen hayatıyla toplumumuzun hafızasında silinmez bir iz bırakmıştı. Neyzen Tevfik hiçbir kayda tabi olmaz, kafasına ne eserse onu yapardı.

Henüz çocukluğunda, her nasılsa pehlivanlığa heves etmişti. Ufak tefekti ama cüssesinden çok büyük güreşçilere kafa tutmaktan çekinmezdi. Böyle akıl almaz tahriklere giriştiği günlerden birinde, pehlivanların meydan okuyuşuna kayıtsız kalamadı, güreşe tuttular ama rakibinin kolları arasında yere çarpılması bir oldu. Neye uğradığını şaşıran Tevfik'i görenler, sağ kolunun omuzundan aşağıya doğru bir tuhaf sallandığını farkettiler. Kolu kırılmıştı, o günün hatırasını ömür boyunca çarpık bir kol şeklinde taşıyacak ama "Ney üflemeye pek faydası oluyor" diyerek teselli bulacaktı.

Yine ilk gençlik günlerinde, bir Ramazan akşamı ve iftar vaktine az bir zaman kalmıştı. Babası Fehmi Efendi son derece titizdi. Sofra kurulmuş, Fehmi Efendi ev halkına bir eksik olup olmadığını soruyordu. Birdenbire çorbaya sıkacak limon olmadığını farkettiler. Fehmi Efendi dillere destan haykırışı ile oğlu Tevfik'i çarşıya limon almaya gönderdi. Tevfik, eline verilen birkaç metelik ile dışarı fırladı. Limonları aldı ama gözü o sırada limandan ayrılmak üzere olan bir gemiye takıldı ve sıska bedenine babasının attığı dayakları hatırlayınca ev yerine gemiye yöneldi. Kaçak olarak bindiği geminin nereye gittiğini bile bilmiyordu. Günlerce süren yolculuğun ardından karaya ayak bastığı yer MIsır'da İskenderiye limanı idi ve Neyzen Tevfik, tam beş yıl boyunca Mısır'da ney üfleyerek yarı aç yarı tok yaşadı. Beş yıl sonra yine bir Ramazan akşamı iftara dakikalar kala, vurulan kapıyı açan Fehmi Efendi, gözlerine inanamadı: Beş yıl önce çarşıya limon almaya gönderdiği oğlu Tevfik, elinde beş adet limonla karşısındaydı!..

Kaynak: Mehmet Güntekin / HaberTürk-Tarih:17 Ekim 2010-(Sayı:21)