İSLAM DİNİ

İslam; öğretileri Kur’an ve Sünnet’e dayanan,  Kur’an  kaynaklı ve insan eksenli bir dindir. İslam; ne bilginlerin otorite, görüş ve yorumlarına dayanan (müevvel), ne de halkın örf ve yaşayışına dayanan (mübeddel)  bir dindir. Kur’an’a göre İslam bir tevhid dinidir ve Şari’i (şeriatını koyan) sadece Allah’tır. Ne bilginler, ne de halk onda söz sahibidirler. Dolayısıyla, kimse kendisini Allah’la birlikte dinde söz sahibi olma konumunda göremez. Kişisel görüşlerini ve yorumlarını da Kur’an’ın buyrukları yerine koyamaz veya onunla eşdeğer kılamaz. Kulluk mesuliyetinin gerçekleştirilmesinde Kur’an’a teslimiyyet ve itaat, Hz. Peygamber’in Sünnet’ine müracaat esastır.

İslam; hak ve adalet, sulh ve sevgi dinidir. Haksızlıkları ortadan kaldırarak zulmü önlemek ve zalimi ıslah etmek ister. Mazlumun haklarını korumak ve savunmak İslam’ın başlıca hedeflerindendir. İnsanları ve cinleri  “kullukta” bulunmakla yükümlü tutarak bu hedefini gerçekleştirmeye çalışır. Çünkü “kulluk mükellefiyeti”, hem Allah’ın hem de insanların haklarını koruma ve yaşatma misyonunu kapsar. Hz. Peygamber’de nübüvvet görevini bu hedefler doğrultusunda yapmıştır.


CUMA NAMAZI KADINLARA DA FARZDIR

Yüce Allah  mukaddes kitabıı Kur’an-ı Kerim’in Cuma suresi 9. Ayetinde mealen: “ Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınızda,  hemen Allh’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu sizin için daha hayırlıdır."

Bu ayetteki “ey iman edenler”  hitabı bütün müminlere yönelik olup, her mükellef erkek ve kadını kapsamaktadır. Bu ayette herhangi bir sınırlama hasr ve tahsis söz konusu değildir.

Hilafetten saltanata geçişle birlikte, İslam inanç ve düşünce tarihinde, din ve ahlak anlayışında “an’anevi İslam devri” başlamıştır. Kur’an ve Sünnet’ten ziyade din bilginlerinin otorite oldukları bu dönemlerde müslüman ulema, mevcut sosyal ve kültürel durumu gözönünde bulundurarak : ”Cuma namazı  cemaat içinde bulunan her müslüman üzerine farzdır, ancak başkasının mülkiyetinde bulunan köle, kadın, çocuk ve hasta müstesnadır”  şeklindeki görüşe ittiba edilerek, mü’min kadınlara Cuma namazının farz olmadığı fikrini savunmuşlardır.

Cuma namazının kadınlara da farz oluşu bir iddia, mübeddel bir din anlayışı değil, bilakis Hz. Allah’ın Cuma suresi 9. Ayetiyle sabit bir hakikattır.  Ayrıca Allah’a kullukta cinsiyet ayırımı yapılmamıştır; erkek ve kadınların birbiriyle yarışmaları sağlanmıştır. Cuma namazının edası da Allah’a ibadetle kullukta bulunmanın yollarındandır.

Mü’min kadınların Mescid’de namaz kılmalarına ve hutbe dinlemelerine, nebevi sohbete iştirak etmelerine engel olmayan Hz. Peygamber, cemaatle günlük namazları ve Cuma namazı ile bayram namazlarını eda etmelerini teşvik etmiş, onlara bu konuda her türlü kolaylığı sağlamıştır.  Onlar için Mescid’de bir kapı ayırmış, namazda da kısa okumuş, namaz için ayrı saflar düzenlemiş, Mescid’den erkeklerden sonra çıkmalarını sağlamıştır.

Cuma namazının kadına farz olmadığı hükmü, ataerkil din anlayışı ve ön yargılara dayanmaktadır. Bu bağlamda kadınlarımıza: “Haydi kadınlar, sizlerde Cuma namazlarınızı eda etmek üzere camilere gidebilirsiniz.” Diyebiliriz.

Cumanız hayırlı ve mübarek olsun!

Araştırma: Recep Altun