Merhabalar.

Geçenlerde “Maya’nın Günlüğü” isimli bir blogger arkadaşımın blog başlığı “Silmeden Yazmak Lazım Bazen”di. Bu başlığı ve içeriğini okuduktan sonra epeyce düşündüm ve silmeden yazmanın mümkün olmakla birlikte her babayiğidin de harcı olmadığına karar verdim. Belki bazılarımız gerçekten hiç silmeden yazabilirler; ama imla ve yazım kurallarına ne kadar uygun olur onu bilemem. Ben bu zamana dek, ne kadar yazı hazırladıysam o kadar çok silerek yazdım ki, sayısını hatırlamam mümkün değil. Şu anda bu yazımı silmeden yazmaya çalışıyorum. Bakalım nereye kadar silmeden yazabileceğim. Benim en çok silerek düzeltme yaptığım yazma birimleri; imla ve yazım kurallarına takılan kelime ve cümlelerdir. Bir de cümle düşüklüğü olduğu zaman silerek düzeltmek zorunda kalıyorum. 

Buraya kadar silmeden yazabildim mi? Hayır! Yazamadım. Emin olun bu küçücük pasajda bile en az 15 kez silerek düzeltme yapmak zorunda kaldım. Demek ki, bende silmeden yazamıyorum. Devlet memuru olarak çalışırken hazırlanacak yazışmanın önce taslağını hazırlar, gerekli kontrolleri yaptıktan sonra da daktilo ederdim. İlerleyen zaman içersinde artık taslak hazırlamadan ve silmeden doğrudan daktilo ile yazabiliyordum. Ama blog hazırlama işi memurluktaki yazışma işine benzemiyor.  

Bir de yine blogger arkadaşlarımdan Sayın Sabahattin Gencal hocamın blogların metinsel uzunluğuyla ilgili bir uzman önerisi vardı: “Yazdığınız bloğun uzunluğu 150 kelimeyi geçmesin” diye! Bu tespite ben de katılıyorum. Eğer bloglarınızın okunmasını istiyorsanız, metinsel uzunluğunun 150 kelimeyi geçmemesine dikkat edin, aksi halde samimi okuyucularınız azalır. 

Saygılarımla.

NOT: Bu makalede tam 217 adet kelime var. (Bu sayıya : “ve, de, da, bu, o, ne, ki, mi” dahildir.)