Fakihler ve âlimler, kendi anlayışlarına göre Kur'an'a daha büyük ve yüksek bir kutsallık vermek için onu okumak ve ona elle dokunmak için en ağır şartları ileri sürdüler. Böylece Kur'an'ı rafa kaldırdılar. Millet de Kur'an'a dokunmamak için güzel süslü kılıflar, keseler yaptı, bir muska gibi onu duvarlara astı, el erişmez dolaplarda sakladı. Bu suretle Kuran okunamaz, tutulamaz, dokunulamaz hâle getirildi. Kur'an'ı okumak için abdest almayı şart koştular. Kıbleye dönüp diz çökerek rahlede okunmasını en büyük saygı ve ibadet saydılar. En büyük ibadetin Kur'an'ın manasını anlamak olduğunu söylemek yerine, onun anlaşılamayacağını ilan ettiler. Bu suretle Kur'an, müslümanların kafasına muammalı, anlaşılmaz, erişilmez kutsal bir kitap olarak nakşedildi. Onu anlamadan sözlerini söylemek, papağan gibi tekrarlamak, teyp gibi okumak en iyi Müslümanlık sayıldı. Bunun sonucunda, onu sadece ölülere okumak üzere mezar kitabı yaptılar. Sipariş hatimlerden başlayıp hazır hatimlere kadar işi azıttılar. Elbisesi olmayan birinin konfeksiyoncuya giderek dikilmiş, hazır bir elbise aldığı gibi ölüsü olan veya geçmiş ölülerine sevap göndermek isteyen bir kimse de, imama, müezzine veya hafıza giderek ondan daha önce okumuş olduğu hatmi satın aldı ve ölüsüne göndermeye başladı. İşte Kur'an'a böyle muamele ettiler. Kur'an da onları dünya milletlerine rezil etti. Bunu cahil ve âlim din adamları beraber yaptılar. Cahiller (halk ve din adamı olarak) bunları yaparken sayıları çok az olan iyi yetişmiş din âlimleri sustular ve böylece cehalete taviz vererek bu yanlış uygulamaların yayılmasına göz yumdular ve cahillerin bu davranışını dine bağlılık sayma gafletini gösterdiler. Bu yanlışı dine bağlı olan da kayıtsız olan da yapıyor.
Kur'an okumanın üzerinde güya çok durdular. Ancak birçok manasız, gereksiz, saçma fikirler ileri sürdüler, hayalcilik yaptılar ve okumayı birçok şarta bağladılar. Bunlara dair üç makale yazdım. İkisi neşredildi. "Hadisçilere Göre Kur'an'ı Tutma" adlı makalem daha neşredilmedi. Şimdi burada her üçünün özetini vermek istiyorum.
Vakıa suresinin yetmiş dokuzuncu ayetindeki "Doğrusu, o saklı bir yazımda bulunan şerefli bir Kur'an'dır. Ona ancak arındırılmış olanlar dokunabilir" ifadesinde geçen 'arındırılmış (mutahharun)' kelimesinden yola çıkarak, Kur'an okumak için abdest almanın şart olduğunu ileri sürenler, pek azınlıkta ve ilimde derinleşmemiş sığ düşünceli kimselerdir. Bu ayetin nüzul sebebi bir önceki ayetin içeriğindedir. Putperest Araplar, Kur'an'ı Hz. Muhammed'e cin ve şeytanın getirdiğini iddia etmişlerdi. Ayet bu iddiayı reddetmek için nazil olmuştur. "Bu Kur'an, şereflidir ve saklı bir kitaptadır, ona ancak paklanmış melekler dokunabilir, âlemlerin Rabbinden gelmedir" cümlelerinin gayesini ve manasını anlamayıp, sadece 'arındırılmış' kelimesini öne çıkararak ona abdest alma (vudu) manası verenler sığ görüşlü kimselerdir. "Saklı bir kitapta olan Kur'an" ifadesinin elimizde mevcut olan, hiç kimseden saklı ve gizli olmayan Kur'an olarak anlaşılması, tamamen Vakıa'da görüleni inkar, saçma bir anlayıştır ve ayetin sözlük, lafzi anlamına bile zıttır. Bu ayette zikredilen Kur'an, Levh-i Mahfuz'da olan Kur'an'dır. Elimizde olan, ellerimizle yazdığımız Kur'an değildir. Yazılı Kur'an'ı kafir ve putperestler de tutmaktadır. İnanmayan birisinin Müslüman olması için, tutmak, okumak, anlamak imkanı Kur'an tarafından kendisine verilmiş iken, hem Müslüman olmayanın hem de Müslümanın Kuranı abdestsiz tutmasının haram yapılması akıl almaz yanlışlardandır, düzeltilmesi farzdır. (devam edecek)
Prof.Dr.Hüseyin Atay
Kur'an'a Göre Araştırmalar-I
9 Yorumlar
Paylaşım için teşekkürler. Emeklerinize sağlık
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilKur’ân’ı anlamak her bir Müslüman’ın hakkı ve
anlatmak da doğru bilenlerin vazifesidir.
(Prof. Dr. Davut Aydüz)
Müslümanları Kur'an okumaktan, şu ya da bu şekilde mahrum etmek isteyenler çıkmıştır, çıkacaktır da. Onun için bu konuda dikkatli olmalı, hassas olmalı.
Değerli ilim adamı hocamızın yazılarına yer vermekle bir görev ifa etmiş oluyorsunuz. Paylaşımınız için teşekkür ederim.
Hayırlı günler dileğiyle.
Merhabalar Nursevin Sönmez, Hoş Geldiniz!
YanıtlaSilBlog sayfama yaptığınız ziyaret ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Selam ve dualarımla.
Merhabalar Sabahattin Hocam, Hoş Geldiniz!
YanıtlaSilBlog sayfama yaptığınız ziyaret ve "Kur'an Okumak" ile ilgili Hüseyin Hocamızın makalesine yaptığınız değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Makale çok uzun olduğu için üç bölüm halinde yayına almayı planladım. Prof.Dr.Hüseyin Atay'ın söz konusu "Kur'an'a Göre Araştırmalar" kitaplarını Prof.Dr.Y.Nuri Öztürk önermişti.
Selam ve dualarımla.
Hayırlı akşamlar.Ne güzel ne faydalı bilgiler paylaşmışsınız bizlerle.Allah razı olsun .Devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
YanıtlaSilMerhabalar Vişnap, Hoş Geldiniz!
YanıtlaSilBlog sayfama yaptığınız ziyaret ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. İnşAllah efendim.
Selam ve dualarımla.
acaba arındırılmıştan kasıt art niyet gütmeksizin yada saf ve iyi niyetle de olabilir mi Recep bey?
YanıtlaSilçok düşünmem gerekiyor günde 5 vakit abdest o zaman neden gereklidir yani Allahın huzuruna çıkarken abdest alıp öyle çıkıyoruz tamam ama Allah da kullarını temizlikle değil niyetiyle imtihan etmeyecekmi soruları aklımı karıştırdı şimdi..
Merhabalar Gülçin Kardeşim, Hoş Geldiniz. Doğrudan yorumunuza cevap veriyorum: Kur'an-ı Kerim, mahiyeti tarafımızdan bilinmeyen ancak Kur'an da adı geçen Levh-i Mahfuz'dan yeryüzüne insanlığın mutluluğu için indirilmiştir. "Arındırılmış" bahsi Vakıa suresinin 79. ayetinde geçmektedir. Aynı şeyleri burada tekrar etmek istemiyorum. Makalenin son üçüncü parağrafında "Arınma" konusuna yeterince açıklama getirilmiştir. Buradaki arınma kelimesi "melekler"e izafe edilmiştir yani Levh-i Mahfuz'da ki yazılı kutsal metne sadece arındırılmış, paklanmış melekler dokunabilir şeklindedir.
YanıtlaSil5 vakit namaz için alınan abdest ayrı bir konudur. Abdest almanın ve yıkanmanın (gusül)yalnız namaz için şart olduğu Kur'an'la sabittir. Hac ve oruç da zaman ve şekilleri bildirilmiş ibadetler oldukları halde, onlar da abdest ve gusül şart kılınmamıştır. Hz. Peygamber bir hadisinde "Yalnız namaz kılmak için abdest almakla emrolundum" demiştir.
Selam ve dualarımla.
Merhabalar Gülçin Kardeşim:
YanıtlaSilAyette geçen Arındırılmış (Mutahharun)Türkçe'ye: "Tertemiz temizlenmişler" şeklinde tercüme edilebiliyor. Buradaki temizlenmenin de abdest ile yapılan bir temizliğin değil; "Şirk, fitne, fesat, cehalet, yobazlık, münafıklık" gibi manevi kirlerden arındırılmışlar kastedilmektedir.
Selam ve dualarımla.
*YORUMLARINIZ HEMEN YAYINLANIR*