Küçük oğlumu oruca başlatmak üzere ramazanın başında sahura kalkmasını söylediğim zaman, bana şu cevabı vermişti: "Ramazanın birinci günü oruç tutar da sonraki günlerde tutamazsam altmış gün oruç tutmak (kefaret) gerekir. Onun için ikinci gün oruca başlayayım." Çocuğu ikna edemedim. Okulda, arkadaşlarından veya hocasından öğrenmişti. Ama okul kitaplarında böyle yanlış bir hüküm yoktu. Kitap dışı bilgilerden kaynaklanmış olabilir. Bazı cahil ve gafiller bunun gibi kitap dışı yanlış bilgileri hem kitaplarına geçiriyor hem de vaazlarında anlatıyorlar. Böylece bir yanlış kitaplara yazılınca kitap bilgisi oluyor ve düzeltilmesi de zor oluyor.

Kur'an'da ve sağlam hadiste oruç tutamamanın kefareti olmadığı gibi oruç bozmanın da kefareti yoktur. Kur'an'da yeminini bozana kefaret geçtiği hâlde, oruç daha önemli sayılırken orucu bozana Kur'an'da kefaret olmaması karşılıksız bırakılmış olduğu anlamına gelmez. Bozduğu orucun başka bir günde veya günlerde tutulması en uygun ve makul karşılıktır. Çünkü, bir güne karşılık altmış gün tutmak Allah'ın ceza kanununa terstir. Ceza kendi cinsi ile misli (eşiti) ile ödenir. Yeminde misil yoktur, Kur'an'da, ceza suçun cinsinden olursa mislinden fazla olamaz, kuralı vardır. (1) Yanlış bir kıyas (benzetme) ile zıhar (2) hükmünü burada da uygulamışlardır.

Âlimlerin ve fakihlerin orucu kasten bozmaya kefaret cezası vermeleri yanlıştır. İnadına, oruca aldırış etmeden, hakaret edercesine, onu küçük görürcesine orucunu bozmak kefaretle giderilmez, ancak tövbe ile affedilir. Tövbe kefaretten daha büyüktür. İnsanın, sebebi ne olursa olsun, küçük veya büyük bir mazeretten dolayı orucunu bozması kefareti asla gerektirmez, yalnız gününe gün tutulur.

Prof. Dr. Hüseyin Atay
Kur'an'a Göre Araştırmalar-I

(1) Enam 6/160; Mümin 40/40.
(2) Erkeğin karısının sırtını, annesinin sırtına benzeterek karısını boşama âdetine zıhar denir. Kur'an,  Arapların bu âdetini iptal etmiştir.
Bkz. Mücadele 58/3.