Doktora tezimin başlığı "Kur'an'a Göre İman Esaslarının Tespiti ve Müdafaası" idi. Dört senelik bu çalışmamda Kur'an felsefesi ve belagatı üzerinde durdum. Kur'an'da günümüz müslümanlarının anladığı gibi değişmez alınyazısı anlamında "kadere iman" esası olmadığını tespit ettim.(1) Oysa, kader kelimesi ve türevleri Kur'an'da çok geçmektedir, ancak bunların hiçbiri imanla ilgili değildir. Kader, dünya ve kainat nizamı anlamında kullanılmaktadır. İnsanın sorumlu olduğu hür iradesiyle uzaktan ve yakından bir alakası bulunmamaktadır.

Aslında, Allah'ın iyiliği ve kötülüğü yaratması anlamında kullanılan 'kader' dediğimiz gibi dünya nizamıyla ilgilidir; insanın iradesiyle değil. Dünya nizamında insana zarar ve fayda veren şeyler vardır. Allah'ın nizamı geneldir, onda mutlak kötü yoktur. Kötü izafidir, hiçbir şey faydalı veya zararlı olsun diye yaratılmamıştır. Bu ayrım, insanlar tarafından yapılmaktadır. Varoluş felsefesi açısından, bir nesnenin varlığı başka nesnelerin varlığını kısıtlar, tehdit eder ve kendi varlığını korumak için karşısındaki varlığa karşı gelir, onun menfaatini zedeler ve varlığını zarara sokabilir. Kur'an, bunların bir dengede durmasını sağlamayı öğütler. Bu öğütler insanın hür iradesine yöneliktir. Tabii olaylara ait öğütler yoktur; onlar sadece tasvir edilmektedir. Oysa müslümanlar 'kader' hususunda birbirlerini tekfir bile etmişlerdir. 




Yüce Allah insana irade hürriyeti verdi. Bu hürriyetin sınırı insanın yapma gücü ile orantılı yani gücüne, yapabileceklerine göredir. Çünkü "Allah, kişiye ancak gücünün yeteceği kadar sorumluluk yükler".(2) Teklif yani bir kimseye bir şeyi yapmasını önermesinin manası, o kişinin o şeyi yapma gücüne ve hürriyetine sahip olduğunu bildirir. Eğer, kişi o şeyi yapmak zorunda ve mecburiyetinde olsaydı, zaten yapacaktı, bu durumda ona önermeye gerek kalmazdı. Onun için hayvanlara, ağaçlara ve taşlara Allah'ın bir işi yapma önermesi yoktur. Çünkü onlar kanunlara ve kendi tabiatlarına göre mecburi olarak onu yapacaklardır. Onlar emirlere isyan edemezler Ama insanlar edebilir, çünkü hürdürler. Allah'ın insana verdiği hürriyet, onun gücü ile sınırlıdır. Bu hürriyet insandan insana değiştiği gibi, bir insanın bir durumundan diğer durumuna göre de değişir, insanın hürriyet dairesi yani irade-i cüz'iyesi, gücüne ve salahiyetine göre büyür ve genişler. Bu küçük daireyi çevreleyen irade-i külliye dairesidir ki, o Allah'ın mutlak ve sonsuz iradesidir. Allah, insanları sınırlayan ve küçülüp büyüyebilen bu daireyi dışarıdan kontrol etmektedir. Ama insanın iradesine karışmaz. Bu daire içinde de Allah insanın iradesini yok edebilir ve yok ettiği ölçüde insanın sorumluluğu kalkar.

Prof. Dr. Hüseyin Atay
(Kur'an'a Göre Araştırmalar-I)

(1)  Hüseyin Atay, Kur'an'a Göre İman Esasları ve Kader Sorunu, Ankara, 2009,s.l39 vd."
(2)  Bakara 2/286.

NOT: Tekfir Etmek: Kafir Saymak, dinden çıkarmak.