Başlangıçsız her şeyin evveli, nihayetsiz her şeyin sonu;
Kadim, Kerim, fazilet ve cömertlik
sahibi, varlığı kendinden olan Cenab-ı Hakk’a sonsuz hamd ve senalar olsun.
Kıyamete dek salat ve selam, Rahmet Nebisi Cenab-ı Peygamber’e, O’nun
sahabilerine, O’na uyanlara ve O’nun yolundan giden müminlere olsun.
Namazlarla ilgili konuya girmeden
önce din de kolaylık ilkesine bir açıklık getirmek üzere Prof. Dr. Hüseyin Atay
hocamın “Kur’an’a Göre Araştırmalar” kitabından orucun başlangıcı ile ilgili
ihtilaflı bir konuya nasıl çözüm getirildiğine ilişkin kısa bir bölümü
paylaşmak istiyorum.
Hz. Aişe diyor ki: “Cenab-ı Peygamber, iki şeyden birini yapmak arasında muhayyer
kaldığında, günah olmamak şartıyla daima iki şeyden en kolay olanı seçmiştir.”
(13) Burada Hz. Peygamber’in fiil ve davranışı bize çok önemli bir kaide
öğretiyor. Bir işin yapılışı için çeşitli yollar olduğunda, insanın bu seçimi
yaparken uygulayacağı ölçü ve yöntemi bildiriyor.
Mesela, fakihler sahurun ne zamana kadar yenip, imsakın
yani oruç tutmanın ne zaman başlayacağı konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Kimi
orucun güneşin doğduğu andan itibaren başlayacağını söylemiş ve bu iddiasına
iftarın güneşin batış anında olmasını delil getirmiştir. Kimi de orucun
sabahleyin kırmızı aydınlığın ufukta yayıldığı anda başlayacağını söylemiş ve
buna Hz. Peygamber’in hadisini delil getirmiştir. (14) Bazı fakihler de sabah
beyaz aydınlık ufukta yayıldıktan sonra orucun başlayacağını söylemiş ve bu
hususta Hz. Peygamber’in başka bir hadisini delil göstermiştir.
Böylece orucun başlangıcı hakkında üç değişik hüküm olduğu
görülüyor. Şimdi bir müslümanın, oruç tutmak istediği zaman bunlardan hangisine
göre hareket etmesi gerektiği sorusu ortaya çıkıyor.
Hz. Peygamber’in bizzat kendisinin uygulayarak ortaya
koyduğu kaideye göre hareket edilecek olursa, şöyle cevap vermek doğru olur: Bu
üç ihtilaflı başlangıç fikrinin her biri mademki delillere göre ileri
sürülmüştür, o halde bunlardan birine göre hareket etmek caizdir. Ama insanların durumları değişiktir. Bunun
için kimsenin hepsine tek bir sözle, şöyle yapacaksın demeye hakkı olmamalıdır.
Herkes kendi durumunu başkasından daha iyi bilir. Bu yüzden kişi, bu üç
durumdan hangisi daha kolayına gelirse ona göre hareket etmeyi seçebilir.
Herkesin kendi durumunu değerlendirme sorumluluğu kendisine aittir.
Eğer, güneşin doğmasından az
önceye kadar yemek ve içmek mecburiyetinde kalırsa, onu kendisi tayin eder, yer
ve içebilir. Başka bir defasında beyaz aydınlığın yayıldığı anda oruca
başlayabilir, çünkü durumu öyle gerektirmiştir. Önemli ve doğru olan son sınırı
bilmektir. Bu, güneşin doğuşu olduğuna göre, güneş doğmamak şartıyla istediği
zaman sahur yiyebilir. Daha önce de yiyebilir. Güneşin doğuşunu daha iyi
anlamak için, abdest alıp sabah namazını kılabilecek bir vakit kalana kadar
sahur yemeği yemek de caizdir. İşte bu şekilde hareket etmek, dini sınır içinde
kalmak üzere kolaylık ilkesine uymaktır. Ama ufukta yalancı bir aydınlık bile
görülmeden zifiri karanlıkta oruca başlatmak, dinde kolaylık ilkesini
çiğnemektir.
(13) Müslim, c.15, s.83 (Nebevi Şerhi ile), Buhari, c.7,
s.101.
(14)Sahih Tirmizi c.3, s.224;Hüseyin Atay, Sahur Vakti,
İslam Tetkikleri Enstitüsü, 7-3-4, İst., 1979,İst.Üni.Edebiyat Fakültesi.Kaynak: Prof. Dr. Hüseyin Atay "Kur'an'a Göre Araştırmalar"
6 Yorumlar
Günaydın hocam Selamlar.
YanıtlaSilemeklerinize sağlık ,çok güzel,ve anlaşılır olmuş saygı,selam ve dualarımla.
Merhabalar Siyah Kuğu, Hoş Geldiniz.
SilZiyaretinize ve konuyla ilgili değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Selam ve dualarımla.
Emeğinize sağlık... Saygılarımla Recep Bey...
YanıtlaSilMerhabalar Tülay Gürdal, Hoş Geldiniz.
SilZiyaretinizle birlikte değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Selam ve dualarımla.
Merhabalar Recep Bey,
YanıtlaSilpaylaşımınız için teşekkürler.
Geçen yıl 10 Kasım paylaşımınıza sayfamda yer vermiştim. Doğrusu bugün görememek üzücü oldu.
Sevgiler...
Merhabalar Destiny, Hoş Geldiniz.
SilZiyaretinizle birlikte değerli yorumunuza ben de üzülerek teşekkürlerimi iletiyorum.
Haklısınız. Atatürk'ü Anma Haftası ile ilgili bu saate kadar bir post hazırlayamadım.
Bugün aslında gündemle birlikte Yılmaz Özdil'in yazısını da paylaşmayı düşünüyordum. Ama bakalım, ne yapabilirim hayırlısı.
Selam ve dualarımla.
*YORUMLARINIZ HEMEN YAYINLANIR*