Sonsuzluk


"Sonsuzluk kavramı insanı her zaman korkutur. O yüzden kendimize geleceğe uzanıp uzanamayacağımızı sorarız... " (Truva filminden bir alıntıdır.)

Lügat anlamı olarak; "Sonsuzluk kavramını, sonu ve sınırı olmayan gelecek zaman, sonsuz olma durumu. " şeklinde açıklayabiliriz.

Truva filminden alıntı yaptığım ve yazının ilk paragrafında paylaştığım cümleleri okuduğunuz da ne hissettiğinizi, sonsuzluk ve gelecek kavramlarından nasıl etkilendiğinizi ve ne düşündüğünüzü gerçekten merak ettiğim için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.

Sonsuzluk kavramı gerçekten bizleri korkutuyor mu? Ardından geleceğe uzanıp uzanamayacağımızı kendimize soruyor muyuz? Bilmek isterim doğrusu. Önce bu konuda ben kendi duygu ve düşüncelerimi açıklayayım. Sonsuzluk kavramı gerçekten beni hep korkutur. Ben bu sonsuzluk kavramını iki ayrı yere koyar ve her iki durumdan da korkmaya başlarım. Bunlardan ilki, öldükten sonra geleceği olan varoluş durumu, diğeri ise geleceği olmayan yokoluştur. 

Sonsuzluk kavramını yerine koyduğum ilk duruma göre; İslam inancının esasını teşkil eden ve imanın esaslarından olan "vel yevmil ahir" dediğimiz ahiret günüdür ki, işte o bize; sonsuza dek sürüp gidecek olan bir yaşamı, diğer anlamıyla “Yok” olmanın söz konusu olmadığı, sınırsız ve sonsuz devam edecek olan bir ahiret yaşamını haber verir.

Ey Âdem; dedik: 'Sen ve eşin cennete yerleşin ve orada dilediğinizden bol bol, yiyin; ancak bir tek şu ağaca yaklaşmayın ki zalimlerden olmayasınız' (Bakara, 2/35). 
Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. (Bakara,2/36) Bir rivayete göre şeytan, Adem ile Havva'yı yasaklanan ağacın meyvesinden yemeleri halinde sonsuza dek hayatta kalabileceklerini, bir başka deyişle ölümsüz olacaklarını, Allah'ın bu nedenle o ağaca yaklaşmamalarını istediği konusunda kandırdığı söylenir.  

Sonsuzluk kavramını yerine koyduğum ikinci durum ise; eğer öldükten sonra bizi sonsuz bir yok oluş bekliyorsa, bu yok oluşun tam neresinde ve ne halde olacağımızı çok merak ediyorum. Bir insan uyku halindeyken, gördüğü rüyalar hariç, uykusundan hiçbir şey biliyor mu, hiçbir şey hatırlıyor mu? Bilemez ve hatırlayamaz. İşte yok oluş böyle bir şey olacak, yani sonsuza kadar ya uyku halinde olacağız, ya da tamamen yok olup, kaybolacağız.

İkinci durumun gerçek olmasını ben asla istemiyorum. Nedenine gelince: Adaleti, merhameti ve vicdanı olmayan bu dünyada haksızlığa ve zulme uğrayan insanların, uğradıkları zulüm ve haksızlık yanlarına mı kalacak? O zalimlerden hesap sorulmayacak mı? Eğer öldükten sonra bizleri sonsuz bir yok oluş bekliyorsa, buna çok üzülürüm doğrusu. 

Yorum Gönder

19 Yorumlar

  1. Kişisel yorum yazmayacağım.
    DİKKAT ile okudum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Sibel Özer, Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
      Keşke kişisel yorumunuzu bizlerle paylaşsaydınız. Bakın, insanlar düşüncelerini, fikirlerini ve görüşlerini paylaşmalı. Konuloji ve Furkan Yetek isimli okuyucular, bu konudaki duygu ve düşüncelerini ne güzel dile getirmişler. Henüz her iki yorumu tam okuyamadım. Okuduktan sonra mutlaka onların yorumlarına da bir cevap vereceğim.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  2. Allah var mıdır?
    -evet vardır. İspatı 2 örnek vererek açıklayacağım:
    1-Dünya üzerinde tüm canlılar birbiri ile dayanışma içerisindeler nasıl mı? mesela otçul hayvanlar yerden ot yiyor otlar bulutlardan su alıyor bulutları denizlerin buharlaşması oluşturuyor bitkiler hayvanlara oksijen sağlıyor ama ışık lazım ışığı güneş ne çok parlak ne kısık bir ışık olarak
    tam oranlı hem bitkilerin ihtiyacı hemde insan gözleri için çok uygun veriyor. güneş beni veya hayvanları tanımadığına göre nasıl bu kadar orantılı ışık veriyor? o bitki bulutlarla konuşup bana biraz su verin! demediğine göre en basiti bir elmanın oluşması için topragın atmosferin suyun ve güneşin olması lazım hepsi olsa güneş olmasa elma bile olmuyor tüm bu ihtiyaçları bilen ve tüm bu ihtiyaçlara göre varlıkları yaratan bir Allah olmalı o zaman.
    2-bu örnek daha kolay olacak:
    dünyadaki her maddenin bir yapanı var mesela bir basit iğneyi bile yapmak için demir madeni demir işleyen fabrika ve bu fabrikanın başında da bir usta olmalı küçük bir iğnenin seri üretimi için yada bir cam üretimi için bir cam ustası veya masa için bir marangoz lazım neden bu ustalar uğraştıkları malzelemeri bilen ve onları nasıl kullanacağının ilmine sahip kişiler dünyada her malzemenin bir yapanı var tesadüfi gerçekleşen hiçbir şey yok. O zaman milyarlarca üretilmiş insanların hayvanların bitkilerin hatta evrenin de bir ustası ve bunları yapacak güçte ve bilgiye sahip olan bir bilgeye ihtiyaç var bu örnektende yine bir yaratıcının yani Allah'ın olması gerektiğini kesinleştiriyoruz.
    -Şimdi gelelim Bir yaratıcı var bu kadar şeyi düşünmüş yaratmış ama başı boş bırakmamış. Bir amacımız var bunun dışında öldükten sonra dünyada kanunlar olsa da adalet olmadığı için bu yaratıcının zulüm eden ve cezasını dünyada görmemiş yada çok az bir ceza almış kişileri cezalandıracak veya iyilik ve yaptığı güzelliklerin değerini bilememişlere de cennetinde mükafat verecek bunları nerden mi biliyorum eğer bu Tanrı bu kadar güce ve bilgiye sahip sahip olduğunu yukarıda anlattım o zaman bu yaratıcının adalet sistemi olmalı eğer yoksa Yüce yaratıcının sıfatını taşımamış olur. yaratıcı kudretli,ilimli ve adaletli olmak zorunda olmazsa yaratıcı olamaz.
    Tüm her şeyi akıl ve mantık çerçevesinde açıkladım ve ölümden sonra sonsuz bir yok oluş beklemiyor üzülmeyin... inşallah uzun olduğu için kızmazsınız umarım ancak açıklayabilidim ^_^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Konuloji, Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Ben, sizin sayfama gelip beni takibe almanıza, son yazdığım paylaşımı okuyup değerlendirerek bu güzel yorumu yaparak paylaşıma katkıda bulunmanıza ve bu kadar uzun yorum yazmanıza ayrıca teşekkür ederim.

      Konuya gelince, ben taklidi imandan tahkiki imana geçmeye karar verenlerdenim. Bu geçiş öyle kolay bir geçiş değildir. Gerçekten bazı öyle tuğla parçaları ile karşılaşıyorsunuz ki, ördüğünüz duvarın bir türlü gediklerine denk gelmiyor ve bu durum beni ister istemez başka türlü düşünmelere de sevk edebiliyor. Ben de zaten sizin düşündüğünüz gibi düşünüyor ve öyle de inanıyorum. Hasbel kader, eğer değişik bir gerçekle karşılaşırsak, o gerçeğin ne olduğunu fark edecek durumumuz olacak mı olmayacak mı, o bile şüpheli.

      Allah'a iman ettikten sonra, ahiret var mıdır yok mudur diye bir soru ile muhatap olmak zaten yersizdir.
      Ziyaretinize ve yorumunuza çok memnun kaldığımı tekrar söylemeliyim. Selam ve saygılarımla.

      Sil
    2. benimle aynı fikirde olmanız benim için önemli değil ben de sizin gibi soru sorarak dini mi öğrendim bu çok normal. Ama halen ' Hasbel kader, eğer değişik bir gerçekle karşılaşırsak, o gerçeğin ne olduğunu fark edecek durumumuz olacak mı olmayacak mı, o bile şüpheli.' bu şekilde yanıt vermenizi anlamıyorum. ya deyinki yazdığınız cevapta eksiklikler var tatmin olmadım deyin daha iyisini daha açık şekilde yazayım ama şüphe uyandırmayacak kadar açık yazmama rağmen halen 'o bile şüpheli' yazıyorsunuz ya yorumumu okumadınız ya anlamadınız yada ben kötü yazdım sizin takıldığınız bir yer varsa sorun bunu ikimizde ölmeden cevaplandıralım.

      Sil
    3. Merhabalar Konuloji, Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Şu ana kadar edindiğim bilgiler doğrultusunda Allah'ın varlığına ve birliğine inanmakla birlikte bazı tereddütlerimi henüz gideremedim. Çalışmalarım henüz devam etmektedir. Devam eden bir araştırmanın henüz olgunlaşmamış bilgileri ışığında kanaat bildirmek yanlış olur. Sizin yorumunuzu okudum, siz Allah'ın varlığı konusunda anlatabileceklerinizi çok güzel anlatmışsınız. Burada bir sorun yok. Benim yazdığım cevabi yoruma göre siz haklısınız. "Ben hem Allah'ın varlığına ve birliğine inanıyorum diyorum, hem de hala şüphelerim var diyorum." Siz de bu cevap karşısında elbette haklı olarak "bu nasıl bir yaklaşım" diyorsunuz. Ben ilerleyen zaman içinde edindiğim bilgilerden elde ettiğim sonuçları zaman zaman burada paylaşacağım. Benim bu sayfa içerisinde İslami konular üzerinde paylaştığım konular çok. Şu anda Prof. Dr. Hüseyin Atay hocanın "Kur'an'a Göre Araştırmalar" konulu kitaplarını incelemekteyim. Daha fazla vaktinizi alıp başınızı ağrıtmayayım. Selam ve saygılarımla. Allah'a emanet olun.

      Sil
  3. "Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O´dur. Tayin edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O´nun katındadır. Sonra bir de şüphe ediyorsunuz." Enam Suresi 2.ayetinde böyle buyuruyor yüce Rabbimiz... Aslında böyle soruların aklımıza takılıyor olması güzel, araştırma hevesimiz gelir ve araştırdığımız vakit doğruluğu buluruz Allahın izniyle... Son cümlenizi okurken içinden çıkamadığınız bir soru işareti olduğunu düşünmeme neden oldu. Oysa ki aklınız da ki soruların cevabı da sizde...İman etmek bu yönden çok önemli bir kavram, eğer iman edemiyorsak, uçuruma doğru yaklaşıyoruz demektir. İman etmemiz için binlerce nedenimiz var, meal, tefsir, hadis.. Tüm cevapları bulmamız mümkün aslında ama mesele iman etmekten geçiyor...İnsan üzülüyor yani... Dediklerimi lütfen yanlış anlamayın...Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Furkan Yetek, Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve paylaşıma yaptığınız yorum içindeki değerli katkılarınıza çok teşekkür ederim.

      Evet, Allah'a iman ettikten sonra, ahiret var mıdır, yok mudur gibi şüpheli bir soruyla muhatap olmak elbette yersizdir. Ancak, diğer yorumcu kardeşimiz Konuloji'ye de verdiğim cevab-i yorumda bahsettiğim gibi, ben taklidi imandan tahkiki imana geçmeye karar verenlerdenim. Bu aşamada bazı tuğla taşlarının ördüğünüz duvarın gediklerine uymadığını görüyorsunuz ve imanınızı pekiştirmek için, ister istemez konuya şüpheyle yaklaşıyorsunuz. Yorumunuzda paylaştığınız şeyleri asla yanlış anlamam, hatta bana bu konularda daha açık yorumlar yazabilirsiniz, aksine ben memnun olurum.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    2. Rabbim yolunu izini açık etsin abim...Selam ve Dua ile ...

      Sil
    3. Merhabalar Furkan YETEK, Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Benim paylaştıklarıma istediğiniz gibi yorumlar yazabilirsiniz. İslam dini konusunda da her şeyi yazabilirsin. Ben, şu aralar çok derin konular üzerinde çalışıyorum. Çalıştığım konular üzerinde edindiğim bilgi sonuçlarını açık açık yazıp paylaşacağım. Siz de okuduktan sonra, duruma göre İslam inancına ters düşen taraflarda bana uyarı mahiyetinde bile yorumlar yazabilirsiniz. Burası bizim karşılıklı beyin harbi yapabileceğimiz bir yer bile olabilir. Benim açımdan hiç bir sakınca yoktur. Ben öyle kolay kolay kırılmam ve alınmam. Ama bu blog dünyasında öyle Blogcular gördüm ki, buluttan nem kapıyorlardı. Kaç kez blog sayfamı sildim, yayından kaldırdım. Kaç kez yeniden açtım. Kaç blogcuyla karşılıklı ziyaretlerimizi sonlandırdık, emin olun sayısını hatırlamıyorum.
      Neyse, siz mesajı aldınız herhalde. Selam ve dualarımla birlikte en GÜZEL'e emanet olun. Görüşmek üzere.

      Sil
    4. Eyvaallah anladım abim ben, dostluğumuz baki Allahın izniyle her türlü...

      Sil
  4. Aynı sizin gibi düşünceler içindeyim. Düşündükçe içime sıkıntılar bastığı için görmezden gelmeye karar verdim. Nasıl olsa şu anda konuyla ilgili yapabileceğim bir şey yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Handan, Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yaptığınız ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Sıkıntıları görmezden gelmek, sıkıntıları ötelemek gibi bir şey. Belki şu anda bizi çok da mağdur etmeyen, ekmek aş istemeyen bir durum ama, aslında kafamızda soru işareti oluşturan bu düşüncelere ve sorulara bir cevap aramak ve bulmak en doğrusudur.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  5. Sonsuzluk kavramı beni zerrece korkutmuyor inanın. Hissettiğim acı veren bir yalnızlık duygusu oluyor.
    Yıllar önce bir kitapta okumuştum. Çok uzun zaman olduğundan kitabın adını, yazarını hatırlamıyorum am kısaca şöyle diyordu.
    " şimdi bulunduğunuz yerden havalanıp önce gökyüzüne, sonra uzay boşluğuna gittiğini ve oradan dünyaya baktığınızı hayal edin. Duyduğunuz kozmik yalnızlıktır" diyordu. Bir romandı aslında. Kişisel gelişim kitabı değil. Bazen bir şeye üzüldüğümde aklıma gelir. Gerçekten o boşluktan dünyaya baktığımı düşünürüm. Yapamadığım, alamadığım, incindiğim ne varsa o an gözümde toz zerresi olur.
    Allah büyük acılar vermesin.
    Esenlikler diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Tülin, Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Siz sonsuzluk kavramını kavramış ve onu ruhunuzda kendinize yoldaş etmişsiniz. Ne güzel! İşte sizin gibi düşünenler ve hissedenler ne sonsuzluk kavramından korkarlar ne de geleceğe uzanıp uzanamama kaygısı duyarlar.

      Yorumunuzda anlattığınız sonsuzluk yolculuğu çok güzeldi. Okur okumaz, ben de hemen sizin gibi düşünmeye başladım, işte o zaman ne korku kalıyor ne de tasa. Paylaştığınız bu değerli ve konuya katkı sağlayan güzel yorumunuz için ayrıca teşekkür ederim. Sizin bu sonsuzluk senaryonuzu hiç ama hiç unutmayacağım.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  6. Enbiyâ Sûresi’nin 35. âyetinde:

    “Her canlı ölümü tadar. Bir imtihân olarak sizi hayırla da şerle de deniyoruz. Ve siz ancak bize döndürüleceksiniz…”

    "eğer öldükten sonra bizi sonsuz bir yokoluş bekliyorsa, bu yokoluşun tam neresinde ve ne halde olacağımızı çok merak ediyorum." cümlesinin içinde kaybolmamanızı dilerim..

    "O zalimlerden hesap sorulmayacak mı?" cümlenize binaen

    Sebe Suresi'nin 4. ayetinde:

    "Tâ ki, imân eden ve sâlih amellerde bulunanları mükâfaatlandırır. İşte onlar için bir mağfiret ve bir şerefli rızk vardır."

    Allah hikmeti ile muamele eylesin her birimizi
    Ebediyet üzre yaratılmış ve O'na döndürülecek varlıklarız!

    Selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Selimhan Kalkan, Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Sonsuzluk kavramı ile ilgili oluşan tereddütlere ışık tutan ve konuya katkı sağlayan yorumunuz için ayrıca teşekkür ederim.
      Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.

      Sil
  7. Sonsuzluk
    Kiminin tek dileği kiminin ise düşünmeye bile yeltenmediği kelime .
    İnsanları çoğusu sonsuzluğu ister . Ama bazıları bırak sonsuzluğu hiç olmamayı ister ( öncesi için ) .
    Yazınızı tam dikkatli okudum. üniversitede iken arkadaşlarla bu konuda tartışmıştık o geldi aklıma. O zaman da diyordum keşke hiç dünyaya gelmeseydim ve sonunda sonsuz cennet olsada gene hâlâ keşke dünyaya gelmeseydim diyorum .
    Bu güzel yazımızdan dolayı teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Biçay, Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Bu dünyanın adaleti yok! Ne gelişimizde, ne yaşantımızda ne de gidişimizde... Durum böyle olunca, insanın dünyaya teşrif etmesinden memnun kalmıyor ve sizin gibi "KEŞKE DÜNYAYA HİÇ GELMESEYDİM" diyor. Cümleniz içinde kullandığınız "Hiç"in yeri doğru değil.
      Ziyaretiniz katkı ve yorumunuz için tekrar teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla.

      Sil

*YORUMLARINIZ HEMEN YAYINLANIR*