Merhabalar.
Bugün sizlere deyim yanlışları ile ilgili kısa bir bilgi verdikten sonra deyim yanlışına bir örnek bağlayarak paylaşımı sonlandırmak istiyorum.
Deyimler, birden fazla sözcüğün özel bir anlamda kalıplaşmasıyla oluşmuş söz öbekleridir. Bunlar yüzyılların süzgecinden geçmiş, söyleyeni bilinmeyen sözlerdir. Deyimlerin ulusallık boyutu olduğu için kişiler deyim üretemez veya bunların herhangi bir sözcüğünü -eş anlamlılarıyla bile- değiştiremez.
Yanlış deyim kullanımına örnek cümle: ...canının en çok acıdığı bir anda karısı ona aynı cümleyi tekrarlayacak... (Ahmet Altan, Kılıç Yarası Gibi, s.198)
Türkçede "canı acımak" diye bir deyim yoktur. Buna biçimce yakın "canını acıtmak" deyimi var; ama o da "birine acı vermek" anlamında, yani bu cümleye anlamca uymamakta. Bir de "canı yanmak" deyimi var, "çok acı duymak" anlamıyla cümleye de uymakta. Cümlede kullanılması gereken bu olmalıydı: "...canının en çok yandığı bir anda..."
Söz, canı yanmaktan açılmışken ülkemizde kimlerin canı yanıyor, hiç düşündünüz mü? En başta ormanlarımızla birlikte bizlerin canı yanıyor, geleceğimiz yanıyor...
Selam ve saygılarımla.
4 Yorumlar
AH AH AH
YanıtlaSilne çok canımız yandı bu aralar
umarım güzel güneşli umut dolu günlere uyanırız
maalesef çok fazla var bu şekilde yanlış kullanımlar
artık gençler özellikle hiç dikkat etmiyor
güzel bir konuya parmak basmışsınız
kaleminize yüreğinize sağlık
Merhabalar Mavianne.
SilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Ormanlar yangınları hepimizin canını ve geleceğini yakmaya devam ediyor. Çok üzülüyoruz. Herkes vatandaş olarak bilinçli bir şekilde görevini yerine getirmiş ve davranmış olsa bu ülkeye hiçbir şey olmaz! İnşAllah temenni de bulunduğunuz güzel günler yakındır.
Türkçe sondan eklemeli bir dildir. Eklemeli dillerde yeni kelimeler ve terimler türetmek oldukça kolaydır. Türkçe bu bakımdan yeni kelimeler türetmeye elverişli bir dildir ve zengin bir ek sistemi mevcuttur. Fransız Türkolog Jean Deny, Türkçenin yapısının mükemmelliğini matematik formülüne benzetmiştir. Bizler de artık bu dilin kıymetini bilelim ve ona gereken özeni gösterelim. Aksi halde Türkçe de diğer Batı dilleri gibi tarzanca bir dil olmaya mahkum olur.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Abi,
YanıtlaSilEvet Türkçede doğru şekli canı yanmaktır. Bu aralar orman yangınları, muhalefete yapılan sistemli ve belli ki, önceden planlanmış kumpaslar, başlarına çorap örmelerle çok canımız yanıyor. Allah istese şöyle sağanak yağışı yağdırıp tüm yangınları söndürebilir ama demek ki, Tanrı'nın umurunda değiliz yoksa onca ağaç, kaplumbağası, kuşu, karıncası, tilkisi, kertenkelesi, kedisi, tavşanı hepsinin yanmasına niye seyirci kalsın? Bu durumda hem canım yandı; hem de dünyanın koruyucusunun olmamasının acısını çekiyorum.
Selamlar, saygılar.
Merhabalar Bücürükveben.
SilZiyaretinizle birlikte değerli yorumunuza çok teşekkür ederim. Şu anda en önemli konu: Orman yangınları ile birlikte keyfi idare sistemi içinde, zulüm ve tahakküm altında kalmaya devam ediyoruz. idaresi altında yaşayan bizlere, kendi isteklerini zorla kabul ettirme iradesini ortyaya koyan iktidar, her gün canımızı yakmaya devam ediyor.
Cenab-ı Hakk dileseydi bir sağanak yağış ile yangınların söndürülmesini sağlayabilirdi. Bizler, ancak dua ederek Allah'tan yağış talep edebiliriz.
Orman yangınlarının çıkış sebebi insan ve doğa kaynaklıdır. Yine burada en büyük sorumluluk biz insanlara düşüyor.
Selam ve saygılarımla.
YORUMLARINIZ HEMEN YAYIMLANIR