Bu zamana kadar, sürücü belgesi alabilmek için en az ilkokul mezunu olmak gerekiyordu. Artık sürücü belgesi almak için sürücü kurslarına en az lise mezunu olanlar başvurabilsin. Hatta bana kalırsa, en az iki yıllık yüksek okul mezunu olmayan ne sürücü kurslarına başvurabilsin, ne de evlenebilsin. Evlenecek çiftler için de hep aklımda ilginç bir proje vardı. Geçenlerde televizyon kanalının birinde, evlilik projeme benzer kısa bir habere şahit oldum.
Sürücü belgesi alabilmek için neden yüksek okul mezunu olma şartını koştuğumu pekala anlamışsınızdır. Toplum çok bozuldu. Nesil çok kötü oldu. Bu kötü gidişatın sonu daha nereye varacak, insanlar daha ne kadar kötü olacaklar? Havsalam almıyor.
Ahlaklı, erdemli, ruh ve beden bakımından sağlıklı nesiller yetiştirmeliyiz. Maalesef, evli olma ve çocuk yetiştirme sorumluluğunu bilmeyen cahil anne ve babaların yetiştirdiği çocuklar da işte bu kadar olur...
Anne ve baba olmanın sorumluluğu ile birlikte evlilik birlikteliğinin sorumluluğunu bilmeyenlerin, aynı zamanda sağlıklı nesil yetiştirmeye sağlık durumları da uygun ve yeterli olmayan çiftlerin evlenmelerine müsaade edilmemelidir.
Askeri okullara alınacak öğrenci adaylarının tabi tutuldukları testleri biliyor musunuz? Asker olacak gençlere nasıl bu zorlu testleri başarmaları şart koşuluyorsa; arkadaş, evlenecek çiftler de evlilik birlikteliği ile ilgili hazırlanacak testlere tabi tutulsun. Hatta evlenecek çiftler belli bir eğitime ve sonrasında testlere tabi tutulmalı. Evlilik testlerini başaran, evlenecek adayların birbirleri ile de evlenmeleri uygun görülürse, bu çiftlerin evlenmelerinde bir sakınca olmadığına ilişkin bir sertifika verilmeli ve bu sertifikayı alanların nikah başvuruları o zaman askıya çıkarılmalı.
Günümüz nikah işlemlerinde bilinen klasik şartların haricinde aile hekimlerince verilebilecek evlenmeye engel bir hastalığının bulunmadığına ilişkin sağlık raporu isteniyor ve öte yandan çiftlerin (*)ayırt etme gücüne sahip olmaları da evlenebilmek için şart koşuluyor. Sizce de bu kadarı ahlaklı, erdemli, ruh ve beden bakımından sağlıklı nesiller yetiştirmek için yeterli mi?
İktidar, evlenme yaşına gelmiş tüm gençleri evlenmeye çağırıyor ve teşvik ediyor. Nasıl nesil yetişirse yetişsin, umurlarında değil. Hem de üç çocuk olsun diyor! Onlara, kendileri için sandığa oy atacak taraftar lazım. Sağlıklı, erdemli, ahlaklı nesil yetişmiş ya da yetişmemiş hiç umurlarında değil.
Selam ve saygılarımla.
(*)Ayırt etme gücü: Hukuki anlamda kişinin akla uygun biçimde davranma yeteneği olarak tanımlanır ve medeni hakları kullanabilmenin en temel koşullarından biridir.
20 Yorumlar
Ana-baba olma yetki belgesi gerekliliği hakkında çok uzun zamandır fikirlerimi her yerde söylüyorum ben de. Kesinlikle katılıyorum görüşlerinize. Toplum maalesef gittikçe büyüyen ve önü alınamayan bir hastalığın pençesinde adeta.
YanıtlaSilAkıl muvazenesini yitirmiş insanlar trafikte, otobüste, markette, kafelerde hatta yaşadığımız apartmanların dairelerinde karşımıza her an çıkabilir.
Ve ne yazık ki düzgün yaşayan insanların hakkını koruyacak bir hukuk da söz konusu değil.
Merhabalar Momentos.
SilZiyaretinizle birlikte değerli yorumunuzla paylaşıma sağladığınız katkı ve desteğe çok teşekkür ederim.
Daha dün tv. kanalında haber olan olayı hepimiz izlemişizdir. Bir baba iki evladını okula götürürken karşıdan hızlı gelen aracın sürücüsüne el işareti ile "biraz yavaş ol" uyarısı yaptığı için araç gerisin geriye babanın yanına kadar gelip babaya, çocuklarının gözleri önünde özür dilemesi için zorbalık yapıp bir de tokat atıyorlar. Baba haklı, ama çocuklarına travma yaşatmamak için hep alttan alıyor, ama buna rağmen zorbalıktan ve şiddetten kurtulamıyor.
Sizin de yorumunuzda bahsettiğiniz gibi, her yerde pimi çekilmiş el bombalarının arasında nasıl yaşarız? Şu anda ben, her an bir aksilikle karşılaşacağım diye ikamet ettiğim evimin içinde bile stres altında yaşıyorum.
Ara ara yataktan sabahları yüksek tansiyon ile uyanıyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün okunması için önerdiği "Beyaz Zambaklar Ülkesi" adlı kitabın kahramanı olan ve üst üste 8'nci defa en mutlu insanların yaşadığı ülke seçilen Finlandiya'ya nasıl imrenmeyelim.
Selam ve saygılarımla.
Maalesef toplumdaki bu huzursuzluk, öfke, cinnet halinin ki çocukları da kapsamaya başladı ; ana-babalıkla pek ilgisi olduğunu sanmıyorum. Bu içinde bulunduğumuz, son yirmi beş yılımızı bir şekilde başımıza geçip yönetenlerin sorumlusu olduğunu düşünüyorum. Ana babalar huzurlu mu? iyi geçinebiliyoır mu? maddi yeterliliği var mı? iş buluyor mu? para kazanabiliyor mu? Ki çocuklarını mutlu yetiştirsin. Tabi bu sadece bizim ülkede değil , dünya toplumları da bir şekilde kötü bir dönemden geçiyor. Biz yaş gurubu pek çok sıkıntılı dönem gördük , kıyas yapıyoruz(Şansızlık bu biraz) Ama böyle kötü bir dönem görmedik ,diye düşünüyorum.
YanıtlaSilMerhabalar *MEHTAP, Hoş Geldiniz.
SilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyaret ile birlikte değerli yorumunuz ile paylaşıma sağladığınız katkıya çok teşekkür ederim.
Her çocuk sevgiye ihtiyaç duyar. Ancak bu sevginin ölçüsü normal olduğunda çocukta gereken özgüven sağlanmış olur. Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi sevginin fazlası da iyi olmaz. Çocuğa yeterli seviyede vakit ayrılmalıdır.
Çocuk ile ilgilenirken aşırıya kaçmamak gerekir. Çocuğun aile içerisindeki yerinin önemli olduğu gösterilmelidir. Çocuğun kendine güveni olması için bilinçli yaklaşımlarda bulunulmalıdır. Anne ve baba ortak otorite sağlayarak çocuğun gelişimini yönlendirmelidir.
İşte öyle anne ve babalar var ki çocuğun gelişiminde hep yanlış yöntemler uygulayarak, "saldım çayıra, mevlam gayıra" söylemi doğrultusunda çocuklarından bihaberlerdir. Ben şu anda yaşadığım çevrede böyle problemli çok çocuk tanıyorum. Kültürlü ve eğitimli anne ve babaların yetiştirdiği çocukların içinde çok nadir problemli çocuk görürsünüz.
Gelelim sizin de değindiğiniz gibi toplumu bu hale getiren iktidarın suçlarına. Evet, böyle sorunlu ve problemli bir toplum haline gelmemizin en büyük sorumlusu iktidardır. Sizin de söylediğiniz gibi çeyrek asırdır yönetmekte oldukları ülkenin insanlarını böyle canavarlaştırdılar. Eskiden insanlar ufak tefek sorunlar için asla kavga etmez ve cana kıymazlardı. Kendi aralarında konuşarak tartışarak medeni bir şekilde aralarındaki sorunu çözerler, karakola ve yargıya bile başvurmazlardı.
Ben de cahil bir anne ve babanın çocuğuyum. Annem ve babam beni kötü evlat olsun diye yetiştirmediler. Ahlaklı ve erdemli bir birey olmamı sağladılar. Ancak bizler sevgiyle değil, hep gagalama ve kıyaslama ile yetiştirildiğimiz için yanlış yetiştirildik. Ben bu yanlış yetiştirilmemin hala cezasını çekiyorum ve ölene kadar da çekeceğim.
Sonuç olarak sizin de söylediğiniz gibi, ülkemizi dışarıdan karıştırdıkları dönemler hariç, böyle kötü bir dönem görmedik. İktidar bindiği dalı kesiyor. Kendi de bunun farkında ama saltanatı uğruna hem bu ülkeyi, hem de bu ülkenin insanlarını harcamaya devam ediyor.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar
YanıtlaSilİnsanlar artık evlenmiyor, yaşam biçimleri de o imzanın atılıp atılmamasını önemsizleştirdi.
Her anlamda eğitime tâbi tutulma konusu olmalı diye düşündürüyor etrafta görülen örnekler ama maalesef hayatın akışı karşısında gerçekçi kalmıyor. Üstelik yüksek okul mezunu vasfı mesleki yeterlilik konusunda iş görür sadece, çıraktan yetişme meslekler haricinde. Ahlâklı ve erdemli olma vasfı diplomalı eğitim ile olacak şey değil zira cehalet denilen şeyi engelleyecek olan bu değil. Farklı bir eğitim, hedefi ve tek odağı insan yetiştirmek olan bir eğitim lazım bize. Başarabilir miyiz bilmiyorum
Güzel bir gün dilerim size.
Merhabalar VAKT-I DEM.
SilZiyaretiniz ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
İnsanlar artık evlenmiyor. Çok doğru bir tespit. Gençlerin artık evlenmeme sebebinin altında herkesin kendine göre çok değişik nedenleri var.
İnsanların yüksek okul mezunu olmalarının bu ülkeye ve topluma çok yararı var. Eğitim ve kültür seviyesi yüksek insanlarla daha rahat, sağlıklı, güvenli bir şekilde ilişki sağlanır. Ahlaklı ve erdemli insan olma konusunda elbette sadece diploma yeterli değil. Herkes vicdanı kadar ahlaklı ve erdemlidir. Hedefi ve odağı insan yetiştiren eğitim kurumlarıyla ilgili düşüncenize katılıyorum.
Selam ve saygılarımla.
Kesinlikle katılıyorum Recep Abi,
YanıtlaSilToplum dediğiniz gibi çok bozuldu. Yaşım icabı (67) eski Türkiye'yi hatırlıyorum. O zamanlar televizyon yoktu ama gazete vardı. Dolayısıyla bir koca, karısını öldürürse gazeteye mutlaka yansırdı: çünkü şimdiki yeni Türkiye gibi her gün olmazdı. Belki yılda bir kez, belki iki kez öyle dostunu, karısını öldürdü diye haber çıkardı. Kaybolan çocuk vakaları da çok azdı. Bir Ayla hatırlarım kaybolmuştu kimse bulamadı. Başka da öyle haber okumadık. Şimdi her gün bir kadın kocası tarafından öldürülüyor.
Evlenmeden önce diploması sahte olmayan, tecrübeli psikologlar, psikiyatristler tarafından kadın olsun, erkek olsun iyice bir psikolojik muayeneden geçmeliler. İyi eğitim de dediğiniz gibi şart, ilkokul 2 terk insan evleniyor, şizofreni hastası evleniyor, sonra öz evladını boğuyor veya "bağıran anne" oluyor çocuğun tüm psikolojisini bozuyor var bizim burada öyle biri (Iraklıymış bir de, sesini ben ta iki apartman öteden duyuyorum, iki kez polise şikayet ettim ama bir şey olmadı ki, hâlâ bağırıyor)
Bir de idam cezası geri gelmeli. Artık erkekler eşlerini öldürmekten korkmuyorlar nasılsa idam yok diye. Ayrıca ülkenin kötü yönetilmesi de evlilikleri etkiliyor: çünkü kötü yönetilmek demek hayat pahalılığı, işsizlik, yüksek kiralar, iyi beslenememe demek. Böyle olunca da maddi olarak insanlar öyle sıkıntıya, sterse düşüyorlar ki, o evliliğin tüm huzuru kaçıyor. hele ki çocukları da varsa..hele ki, kiradalarsa....yoksulluk içinde insanlar evlenseler de mutlu olamazlar...çocuklarını yoksullukta okula gönderemiyorlar
ve o çocuklar ya çetelere giriyor; ya uyuşturucuya, kumara batıyor! Zincirleme her şey bozuluyor...
Elinize sağlık.
Selamlar, saygılar.
Merhabalar Bücürükveben.
SilZiyaretiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Önümüzde bir resim var ve bu resmi okumak için uzman olmaya gerek yok. Bu resmi herkes okuyabiliyor. Ancak, kimileri işine gelmediği için, resmi istediği gibi okuyor. Ülkemizin şu anda içinde bulunduğu sıkıntılı durumu herkes biliyor. Çeyrek asırdır iktidarda bulunan güruh, istediği gibi top döndürüyor. Vatandaşın sıkıntıları hiç umurlarında değil.
Örneklerini tek tek okudum ve inceledim. Yerden göğe kadar haklısınız. Bizler tüm olan ve bitenleri tarafsız bir pencereden izliyoruz. Bizim ne bir partimiz var, ne de siyaset yapma hevesimiz var. Bizim tek derdimiz şu andaki ülkenin sıkıntılarıdır. Yapılan yanlış icraatlardır.
Değerli kardeşim, idam cezasını tekrar yürürlüğe koysalar bile o adam karısını yine öldürür, zaten çoğu eşlerini öldürüyor bir kurşun da kendi kafasına sıkıyor.
Bu ülkede mahkum olmak da çok zor. Öyle mahpus damlarında yatmak kolay değil. Her gün yaşayarak ölmektense, hiç yaşamamak daha kolay geliyor.
Ülkede hep bir paralel yapıdan bahsediliyor ve kokusu daha da keskinleşiyor.
Ben de evlendiğime ve çocuk sahibi olduğuma pişman olan bir babayım. Ailemin baskısı sonucu evlendim. Çünkü çok zor ekonomik şartlar altında bir evlilik süreci yaşadığım için ne bir aile reisi, ne de gereği gibi bir baba olamadım. Çocukların elbiselerini eşim dikerdi. Sabahları kahvaltımızda ekmek ve meşhur "sanayağ" olurdu ve ekmek üzerine sürülmüş sanayağ ile kahvaltı yapardık. Ben nasıl kahrolmayayım? Ellerin ahır gibi köhne evlerinde kiracı olarak oturduk.
Ben bu zamanın genci olsaydım, evlenmeyi aklımın kenarından bile geçirmezdim, eğer aynı şartlarda böyle bir evlilik tesis edilmiş olsaydı, kahrımdan ölürdüm.
Allah, sıkıntılı ailelerin yar ve yardımcısı olsun. O'nun hazinesinde her şey bol iken, dara düşmüş kullarına bu eziyet ve işkence niye?
Selam ve saygılarımla.
Sahi Recep Abi, sonradan aklıma geldi. Birkaç gün önce sosyal medyada gördüm, bir baba, müstakbel damat adayı için sabıka kaydı ve ruh sağlığı raporu istemiş. Valla çok iyi yapmış. GBT filan denilen şeyleri duymuştum Arka Sokaklar dizisinden, hepsini istesinler. Bir evlat kolay mı yetiştiriliyor? Evlenmeden önce tüm damat adayları sabıka kaydı getirsinler, iş yerine girerken de isteniyor...asıl evlenirken de istemeliler, karısın veya sevgilisini öldürenlerin 30 - 40 sabıkası çıkıyor! Ailesinde özellikle abisi, erkek kardeşi hapiste olanlardan da uzak dursun kızlar. Hatta bakkaldan, çakkaldan da sorup soruştursunlar eskiden zaten öyle yapılırmış, sokağın kedisine, köpeğine kötü davranıyor mu? Uyuşturucu kullanıyor mu? Hepsini bilir esnaf. Mesela kendi halinde uyuyan kediye tekme atan kişiden damat olmaz bence. Hayvan sevmeyen, insan da sevmez. Hayvana merhamet etmeyen, insana da etmez. E, merhametsiz, vicdansızla da niye kızımızı evlendirelim değil mi?
YanıtlaSilSelamlar, saygılar.
Merhabalar Bücürüğün Annesi.
SilTekrar hoş geldiniz. Ne iyi ettiniz. Teşekkür ederim.
Memlekette çok sevdiğimiz vicdanlı, merhametli, ahlaklı, erdemli melek gibi bir ahbabımız vardı. Büyük kızına görücü usulü dünürler gelmiş. Herkes karşılıklı birbirlerini beğenmişler ama araştırma soruşturma yapmadan sözü kesmişler. Hatta eşim ve ben bu ahbabımıza şöyle demiştik: "Adem niye bu kız verme işinde bu kadar acele ediyorsunuz?" Karşı taraf yani oğlan tarafı geçerli mazeretler ileri sürerek bu işi hızlandırmak istemişler. Bizim dişimize taş değmişti ama, pişmiş aşa su katıp ahbabın yok yere kafasını bulandırmak doğru olmazdı. Çünkü biz de bu konuda hiçbir şey bilmiyorduk. Bilseydik mani olurduk. Neyse düğün yapıldı düğüne de gittik. Evlilik süreci bir hafta olmadan kız oğlanın bazı haplarını bulmuş. Şizofreni hastalar için depresyon ilaçları falan. Bir hafta içinde bu evlilik bitti ve kadın baba evine geri döndü. Olan ahbabımıza ve kızına oldu. Oğlan tarafı bu hastalığı gizlemiş ve açığa çıkmadan da bunları acele ettirerek hemen düğünü yaptırmalarındaki neden buymuş.
Oğlan tarafı nikah için istenen sağlık raporunu nasıl aldı, hala merak ederim. İşte karşılıklı araştırma ve kovuşturmanın faydaları. "Hayırlı işte acele ediniz" diye bir söylem var. Kimi buna hadis diyor, kimi atasözü falan. Bence hayırlı işte asla acele etmeyeceksin. Oğlan kız birbirlerini tartmalı, ortak tarafları ne kadar çoksa onu görmeli eğer çok azsa, o evliliğe hiç girmemeli.
Selam ve saygılarımla.
Sağolun Recep Abi, hoşbuldum.
SilAyyyyyyy....zavallı gelin. Yalnız en azından kızcağızı öldürmemiş buna da şükür diyelim. Çoğu şizofreni hastası karısını hatta tüm ailesini öldürüyor. Evet çok haklısınız Recep abi, evlilik konusu asla aceleye getirilmemeli. Etrafa sorup soruşturmalı hatta bazıları (maddi olanağı olanlar) özel dedektif tutuyor damat adayını araştırıyorlarmış. Allah herkesin karşısına her konuda iyi insan çıkartsın.
Selamlar, saygılar.
Merhabalar Bücürükveben.
SilŞu ortamda ve şu andan itibaren evlenecek gençlerin karşı tarafı iyi araştırıp soruştursun. Aksi halde ne kendini bilmezler var, ne tuzaklı insanlar var.
Evlenmeye karar vermeden önce kendilerini iyice tartsınlar. Evliliği becerebilecekler mi, beceremeyecekler mi? Evliliğe hazırlar mı? Evliliği yürütebilecekler mi? Ondan sonra da kendisi ile evlenecek olan adayı aynı şekilde incelesinler ve tartsınlar. Aksi halde sonu çok kötü olur ve hüsrana uğrarlar ve ömür boyu çekecekleri bir dert ile müşerref olurlar. Belki de canlarından bile olurlar. Binaenaleyh, ben kendi kendime ne diyorum biliyor musunuz? Niye evlenerek ağrımadık başımı ağrıya sokayım. Ayağım göl, başım pınar. Hür ve özgür olarak, dertsiz, tasasız, kaygısız yaşamak varken, neden hayatımı mahvedeyim. Hadi eşinle geçimi sağladın. Ya çocuklar. Bu devirde ruh ve beden sağlığı yerinde , ahlaklı, erdemli çocuk yetiştirmek de çok sıkıntı. Diyelim yetiştirdik. Bu sefer de çocuklarımız akran zorbalığına kurban gider. Trafik magandasına kurban gider, sokak kavgasına kurban gider. Gider de gider...
Selam ve saygılarımla.
Ben size daha ilgincini söyleyeyim şimdi gençleri evliliğe ikna etmek çok zor her türlü imkanları olduğu halde evlenmiyorlar.. Gelin adayı da bulmak zor damat adayı da.. Altın çeyrek gram fiyatları uçtu gidiyor.. Birbirlerini idare etmeyi bırakın bir kenara madden geçim zor olunca gençlere anababa evi tatlı geliyor.. Allah sonumuzu hayreylesin..
YanıtlaSilMerhabalar Sonsuzluk ve Ötesi.
SilHoş Geldiniz.
Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve paylaşıma katkı sağlayan değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Evet efendim, sizin düşüncenize katılıyorum. Evlenmek istemeyen gençlerden bazıları da aynen sizin ileri sürdüğünüz gibi düşünerek evlenmek istemiyorlar. Bu tez de doğru. Katkınız için çok teşekkür ederim.
Duanıza amin diyorum. İnşAllah Cenab-ı Hakk'ın bu konudaki inayeti gençlerimize ulaşır.
Selam ve saygılarımla.
Güncel durumlara internetten gün içinde bakabiliyorum o da çık kısa zaman diliminde. Geçenlerde görmüştüm evlilik ile ilgili kararı lakin ehliyeti ilk defa sizden öğrenmiş oldum. Aldıkları karar umdukları şekilde gerçeklerşir umarım. Yani demek istediğim trafik magandalığı azalır ama bunu eğitim seviyesiyle ilgili olduğunu düşünmüyorum ben kişinin kendisini yetiştirmesiyle alakalı olduğunu düşünmekteyim. Elbette eğtimin de etkisi var ben bunu yok saymıyorum. Her yerde saygı olmalı.
YanıtlaSilGençler bekarlığı rahat olarak düşünüp evlenmek istemiyorlardı birde artan fiyatlar ve geçim sıkıntısı düşüncesi ile birlikte iyice arttı. Kimsenin kimseye tahammülü kalmamış ki.
Çok karışık bir yorum oldu açıkçası farkındayım. Şu telefonlada blogda yorum yapamıyorum açıkçası sürekli düzeltmeye gidip yazmak istidiğimide farklı yazıyo o sebeple düşüncelerimi toplayamadım.
Merhabalar Bayan HOHORI.
SilZiyaretiniz ve değerli yorumunuz içim çok teşekkür ederim. Efendim siz benim yazımın sürücü belgesi için istenilen tahsil şartını yanlış anlamışsınız. Sürücü belgesi alabilmek için hala ilkokul mezunu olmak yeterli. Lise ya da yüksekokul mezunu olmalı diye ben öneriyorum.
Efendim eğitim görmüş kültürlü insanlardan zarar gelmez. Cahil insanlardan zarar gelir. Ama elbette eğitimli ve kültürlü insanlarda trafikte magandalık yapıyorlar.
Cep telefonu ile yazı yazmak da yorum yapmak da zor efendim. Ben hiç beceremem. Ben devamlı bu tür işlerimi bilgisayardan yapıyorum. Cep telefonu ile sadece "alo" diyorum.
Evlenmeyen gençlerin sorununa gelince, sizin düşüncelerinize aynen katılıyorum.
Selam ve saygılarımla.
Selamlar Recep Bey. Böyle bir yazı kaleme aldığınız için öncelikle teşekkür ederim.
YanıtlaSilKendi bir birey olamamış insanların bir de çocuk sahibi olup üremesi akıl alır şey değil. Bu sebeple herkesin evlenmesine özellikle de çocuk sahibi olmasına ben de sizin gibi karşıyım. Çünkü kendilerini yetiştiremedikleri için çocuklarını da heba ediyorlar. Sonra o çocuk okulda bir zorba olup sizin titizlikle yetiştirmeye uğraştığınız, gözünüzden sakındığınız evladınıza şiddet uyguluyor. Yetişkin olduğunda da bir trafik magandası, toplumda bir suç makinesine dönüşüyor. Ceremesini de sizin benim gibi insanlar çekiyor.
Aklı başında bireyler için bu toplum tımarhaneden farksız bir hale geldi.
Sonu nereye varacak açıkçası ben de bilmiyorum.
Merhabalar Çıplak Yazar.
SilBlog sayfama hoş geldiniz. Ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sizinle aynı fikirde olduğumuza sevindim. Evlilik konusu ile ilgili sosyal hukuk devletin bir şeyler planlayıp uygulamaya koymasını beklerim. Ahlaklı, erdemli, ruh ve beden sağlığı yerinde bireyler yetiştirebilmek için, devletin bu konuya mutlaka el atması gerekir. Evlilik çocuk oyuncağı değil. Cahil ve cühela kimselerin tevessül edeceği bir müessese hiç değil. Bakın okullarımızda akran zorbalığı hala ve artarak devam etmektedir. Bu zorbaları kim yetiştiriyor anne ve babalar yetiştiriyor. "Saldım çayıra mevlam gayıra" anlayışıyla çocuk sahibi oluyorlar ve işte o çocuklardan da böyle akran zorbaları çıkıyor. İlerleyen yaşlarda daha tehlikeli birer birey oluyorlar. Finlandiya'ya bir bakalım. Dünyanın en mutlu gençleri, en ahlaklı, erdemli ruh ve beden sağlığı yerinde bireyleri bu ülkeden çıkıyor. Bizim neyimiz eksik? Biz neden beceremiyoruz. İşte burada devlete çok büyük görevler düşmektedir.
Selam ve saygılarımla.
evet yaaa türklere önce insan olmayı öğretsinler, almanlar gibi mesela, kültür uygarlık lazım bize :)
YanıtlaSilMerhabalar Deeptone.
Silİnsan olabilmek için, papatya gibi sevelim birbirimizi; bir o kadar güzel, bir o kadar narin.
Selam ve saygılarımla.
YORUMLARINIZ HEMEN YAYIMLANIR