İslam tasavvufu ve vahdet-i vücud görüşünü edebiyatımızda en güzel dile getiren şair Yunus Emre’dir. İslam mistizmini hiç kimse, Yunus kadar açık, sade, derin, samimi ve heyecanlı bir şekilde terennüm edememiştir. Yunus Emre son derece coşkun, içli, lirik şiirler meydana getirmiştir. Bu bakımdan o, Türk tasavvuf edebiyatının çok kudretli, divan şairleri de dahil, en büyük şairidir.

Tasavvufun esası ilahi aşktır. Mutasavvıflara göre tek bir vücud, vücud-ı mutlak vardır. O da Allah’tır. Yunus Emre de bu esastan hareket ederek, hayat ve ölümü, kainatı bu görüşle izah etmiştir. 

Aşağıda Yunus Emre Divanı’ndan hayatı ve ölümü anlatan bir şiirine yer verilmiştir.   


Geldi geçti benim ömrüm benüm şol yil esüp geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi şol göz yumup açmış gibi

İşbu söze Hak tanukdur bu can gevdeye konukdur
Bir gün ola çıka gide kafesden uçmuş gibi

Miskin adem oğlanını benzetmişler ekinciye
Kimi biter kimi yiter yire tohum saçmış gibi

Bu dünyada bir nesneye yanar içüm köynür özüm
Yiğid iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi

Bir hastaya vardun ise bir içim (su) virdün ise
Yarın anda karşu gele Hak şarabın içmiş gibi

Bir miskini gördün ise bir eskice virdün ise
Yarın anda sana gele Hak libasın biçmiş gibi

Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalur dirler
Meğer Hızır İlyas ola ab-ı hayat içmiş gibi

Yunus Emre