Bir kış gecesinde sabaha kadar yağan kar her tarafı öyle kaplamıştı ki, gökyüzüne  kapısı, penceresi olan her nesne kendini karın bembeyaz örtüsüne teslim etmek zorunda kalmıştı. Gecenin bir vaktinde karanlık gökyüzünden yerküreye doğru uçuşan her bir kar tanesinin hikayesini dinlemeyi  o kadar çok istiyordum ki; buna güç yetireceğimden emin olmamakla birlikte kendimi dışarı attım ve ellerimi havaya açarak avucuma düşen ilk kar tanesini kaptığım gibi onu eritmeden hemen içeri daldım ve hikayesini dinlemeye başladım.

"...Nasıl ve nerede var olduğumu hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey bir su birikintisinde diğer su zerrecikleri ile beraber esen rüzgarın etkisiyle bir sağa bir sola yalpaladığımdır. Güneş çoktan doğmuş,  gecenin serinliğinde biraz üşüyen ve katılaşan bedenim ısınmaya ve gevşemeye başlamıştı. Daha doğru dürüst etrafımı incelemeye bile vakit bulamadan kaldığım çukurdan güneşin ısısıyla buharlaşarak göğe doğru yükselmeye başlamıştım. Bu ne güzel bir yolculuktu öyle. Ben göğe doğru yükseldikçe, aşağıda bana ev sahipliği yapan çukur diğer nesnelerle birlikte küçülüyordu. Kuş bakışı dedikleri bu olsa gerekti. 

Her zaman olduğu gibi, bu seferki yolculuğumuzun da nerede ve nasıl noktalacağından habersiz, buharlaşan diğer su zerrecikleri ile yukarda buluşarak büyük bulut kütleleri oluşturuyorduk. Kimsenin kimseyi tanımadığı ve her seferinde yeni simalardan oluşan komşularımızla birlikte kuvvetli esen rüzgarın önünde uçuşup duruyorduk.

Uzun ve keyifli bir yolculuktan sonra nihayet kar kristaline dönüşebileceğimiz bir hava ortamında kar olarak yeniden aşağıya yerküreye doğru uçuşmaya başladık. Her birimizi görülmez bir varlık, süzüle süzüle aşağı indirir. Bu iniş yolculuğunda ne birbirimize çarparız, ne de birbirimize yük oluruz. Sizin anlayacağınız hiçbir kar tanesi, bir diğer kar tanesini ne rahatsız eder, ne de ona yük olur. Sadece ölen insanlar gibi toprağa düştüğümüzde birbirimizin üzerindeyiz.

Oysa insanoğlu öyle değildir! İnsanlar her yerde ve her zaman itiş kakıştırlar! Mütemadiyen birbirlerini rahatsız ederler ve birbirlerine yük olurlar! Hiçbiri de bizim bu halimize bakıp örnek almazlar, ama kendileri bilirler... Birbirleri ile iyi geçinmezlerse, birbirlerine sevgi ve saygı göstermezlerse, doğacak kaos ortamından onlar zararlı çıkacaklardır..."

Evet sevgili okuyucular, bir kar tanesi kadar bile olamadığımız şu halimizden utanıp, sıkılarak kendimize bir çeki düzen vereceğimiz yerde, hala ar damarı kırılan arsızlar gibi inatla birbirimize zarar vermeye devam ediyoruz. Kar tanesinin söylediği gibi "kendimiz biliriz..." Böyle devam ettiği sürece, hep kaybeden bizler olacağız!..

YazBlogcu