Duydum ki, iflas etmiş yeğenim Serkan
Akraba olmak kolay mı? koştuk hemen
“Nasıl oldu anlat sebebini , olalım derman”
“Az bir maddi kayıp, kesilmez ümit Allah’tan!“

Eşi, dostu, çevresi koştular hemen yardıma
Biz kale gibi arkandayız, sakın kıyma canına
Herkes elinden ne geldiyse yaptılar şanına
“Varımız yoğumuz helal olsun!" dediler Serkan’a.

Serkan benim yeğenimdir, ben de onun dayısı.
Ankara Ulus’ta kuyumculuktu ekmek kapısı
Abdestli namazlıydı yeğenim, yoktu gayrısı
Ama hırs bürümüş gözünü, kötüymüş sevdası.

Yeğenim Serkan’ın kılavuzu eniştesi Martin’dir
Vicdan, merhamet arama kendisi sözde mafyadır
Çıkar ve menfaat için adam harcamaya bayılır
İşte bu da bizim eniştemiz akrabadan sayılır.

Enişte kayın oturdular bir senaryo yazdılar
Kimler yok ki, bu senaryoda; ağabeyler, dayılar
Borçlu şirketi devrederek işe benden başladılar
BU DAYIMA AZ GELİR diye iki de çek imzalattılar.

Bir dayı daha vardı ki ona evini sattıramadılar
Ama ağabeyi oyuna getirip, senetleri imzalattılar
Son giderayak bir bilseniz kimlere kazık attılar
Eş, dost, akraba, demediler, acımadan yaktılar.

Zamanı gelmiş, yeğenim Serkan edecek firar
Dükkana ödünç alınan altında kılmışlar karar
Memleketi terk ettiği gece dükkana dalmışlar
Dükkanın kalanını, o gece paylaşmış akbabalar.

Dükkanın bir postu kaldı, borçlarına mukabil
“Dayı satınca biz öderiz borçları, sen olma sefil”
Sonradan kurulan paravan şirket bu işe dahil
Eniştenin eli orda da var, biz kaldık yine gafil.

Çare olur diye bekledik, dört gözle hacı yolunu
Vicdansızmış bu hacı, bulamadık umduğumuzu
Bu öyle bir dert ki, hastanede aldık soluğumuzu
Yüce Mevla’m hayırlara tebdil eylesin sonumuzu.

YazBlogcu