Sümerler hakkındaki bildiklerim, ortaokulda öğrenci iken, tarih dersinde öğrendiklerimden ibarettir. Bizim öğrencilik yıllarımızda ne araştırma, ne de inceleme vardı. Kitaptan ne okuduk, öğretmenden ne dinledik hepsi bu kadardı. Ne kütüphane, ne de ansiklopedimiz vardı. Öğrencilik yıllarımızda bizlerde de bir şeyi öğrenme şevki ve heyecanı yoktu. Ne okul, ne de aile bizlere araştırma ve öğrenme konusundaki tecessüsü veremediler.
Şimdi durup dururken, Sümerler de nereden çıktı diyeceksiniz? Tumblr platformunda "Mutluluğun Annesi" isminde bir blogcu arkadaşımın sayfasındaki "Beni Sümerliler Buldu" sloganı üzerinde her sayfasını ziyaret ettiğimde düşünürdüm. İlk ziyaretimde Mutluluğun Annesi, bu sloganla ne anlatmak istiyordu diye düşünmeye başladım. Sayfasını her ziyaretimde gözümün takılıp kaldığı sloganını içeren blog sayfasının bir görüntüsünü sizlerle paylaşmak üzere aşağıya aldım.
Beni Sümerliler Buldu |
Yazı ilk olarak M.Ö. 3200 yıllarında, Mezopotamya uygarlığı olan Sümerler tarafından bulundu. Bilinen alfabeye dayalı ilk yazı sistemi Sümerlere aittir. Sümerliler buldukları bu yazıya da Çivi yazısı adını vermişlerdir. İşte Mutluluğun Annesi bu nedenle "Beni Sümerliler Buldu" sloganını kullanmış olabilir diye düşünüyorum.
Sümerlilerin uygarlığa en önemli katkıları, dillerine göre bir yazı icat etmeleri ve okullar açarak yazıyı, istedikleri her konuyu yazacak şekilde geliştirmeleridir. Ortadoğu milletleri olan Babilliler, Asurlular, Hurriler, Hititler ve Urartuların da kendi dillerini yazmalarını sağlamışlardır. Ugaritler ve Persler de bu yazıdan harf yazısı yaparak yararlanmışlardır. Sümer yazısı, Mısır yazısının icat edilmesine de önderlik etmiştir.
Şimdi Sümerler konusunu araştırmamın asıl nedeni onların dini, inanış şekli ve biçimleridir. Sümer dini çok tanrılı bir dindi. Dünyada, evrende ve doğada görülen hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı. Tanrılar insan görünümünde, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. İnsanlar gibi onların da çocukları ve eşlerinden oluşan aileleri bulunuyordu. Bu aileler kral gibi bir Baştanrı altında toplanmışlardı. Tanrılar da insanlar gibi sever, üzülür, kızar, kıskanır, kavga eder, kötülük yapar, hastalanır, hatta yaralanabilirlerdi. Yer, gök, hava, su Tanrıları yaratıcı, diğerleri yönetici ve koruyucu Tanrılardı.
Her şehrin bir koruyucu Tanrısı vardı. O Tanrı, şehrinin iyi yaşam sürmesinden sorumlu idi. Onun gücü şehrinin iyi veya fena olduğuna göre değişirdi. Bunlara aynı zamanda diğer şehirlerde de tapılırdı. Bu şehir Tanrıları, evrenin yönetimini aralarında bölüşmüşlerdi. Tanrılara ait listelerinde 1500 kadar Tanrı adı bulunması, Sümerlilerin ne kadar çoktanrı yarattığını göstermektedir.
Tanrıları insan şeklinde algılamaları, Tanrıları şehirlerin dışında evren ve doğa Tanrısı olarak geliştirmeleri ve onları uyumlu bir sistem içine almaları, Sümerlilerin önemli bir ruhsal başarıları olarak kabul edilmektedir. Tanrılar yalnız evrende değil, insanların yaşamına da girerler. Örneğin yorulmak bilmeden gezen Güneş Tanrısı, Utu her şeyi görür, adaleti korur, insanlara yardım eder, ciğer falı bakanların piridir. Bilgelik ve Su Tanrısı Enki, insanların ve sihirbazların koruyucusudur. Venüs yıldızını simgeleyen Tanrıça İnanna aşıkların ve savaşçıların koruyucusudur.
Sümer'de Tanrılar istediklerini yapar; onlar, insanlara ne istediklerini bildirmez. Ancak, insanlar onlara kendilerinden istenileni sorarak öğrenebilir. Bu, kurban edilen hayvanların karaciğerlerindeki işaretlere göre anlaşılır. Bu işaretlerin ne olduğu, neyi anlattığı, bu hususta yazılmış kataloglarda bulunur;rahipler ona göre onları yorumlar. Ayrıca rüya ile de Tanrı istediğini bildirir. Tanrının yapılacak bir işi uygun görüp görmediğini anlamak isteyen, mabede gider; kurban keser, dua eder ve uykuya yatar. Gördüğü rüyanın olumlu veya olumsuz olduğunu da ancak rahip yorumlar.
Sümerler bu Tanrılar dünyası üzerine pek çok efsane geliştirmişler; şiirler yazmış, ilahiler bestelemiş, törenler düzenlemiş ve bütün bunları yazıya geçirerek zamanımıza kadar ulaşmasını sağlamışlardır.
Yararlandığım Kaynak: Muazzez İlmiye Çığ- "Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni"
35 Yorumlar
Her şeyin bir ilki olduğu gibi yazını da ilkleri çok güzel ifade etmişsiniz.
YanıtlaSilFaydalı yazılar için teşekkürler Recep bey
Çok güzelmiş. Sümerlerin çivi yazısını bulduğunu ve ço ktanrılı bir inanca sahip olduğunu biliyordum ama bu bilgilerimi kullanmaya kullanmaya unutulmaya yüz tuttuğunu anladım. Sayenizde hafızamı tazeledim. Ayrıca biz gençler çokta okumayı sevmiyoruz. Resimleri ve yazılarınızı o kadar güzel özdeşleştirmişsiniz ki inanılmaz iyi geldi. :)
YanıtlaSilMerhabalar Ergun Adlim, Hoş geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yaptığınız ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
M.Ö. takriben 3000-3500 yılları arasındaki Sümerler toplumunu biliyoruz. Nereden biliyoruz? Bu toplum yazıyı icat etmiş ve bir alfabeye dayandırarak, sistemli bir şekilde kullanmışlar ve başlarından geçenleri tabletlere yazdıkları için, günümüze kadar ulaşan tabletlerini çözerek okumuşuz ve Sümerlilerin her şeylerini biliyoruz. Demek ki, yazı çok önemli bir araçmış. Bundan önceki zaman dilimlerinde kim bilir daha ne kavimler, ne topluluklar geldi geçti. Ama hangisi yazıyı kullandı, biz ancak yazının kullandığı zamandan itibaren sağlıklı bir şekilde kavim ve toplulukları bilebiliyoruz. Yoksa, yazıları olmadığı halde yer altında kalan fosillerden ve kullanılan aletlerden de bir yere ulaşılabiliyor. Ama en sağlıklı edindiğimiz bilgi yazı ile başlıyor. Hani derler ya tarih, yazının kullanılmasıyla başlar diye.
Selam ve dualarımla.
Merhabalar, Kalem Kuklası, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yaptığınız ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Sümerliler'i neden incelemek lazım biliyor musunuz? Tarih yazının kullanılmasıyla başlar diyorlar. Sümerler, tarihte yazıyı ilk icat edip, kullanan bir kavim ya da topluluktur. Sümerlerden öncekilerine doğru giden bir yol da mutlaka vardır. Aslında bu dünyanın ilkini bulmak lazım. O da kazılarla mümkündür. Kazılar da çok ciddi ve masraflı bir iştir. Ama biz şu anda yazılı kaynakları olduğu için Sümerlerden başlayarak, çağımıza doğru adım adım gelsek bu da çok büyük bir başarıdır. Çünkü, hala tam çözülemeyen ve gizemini muhafaza eden bir çok olaylar vardır.
Şimdi yaptığım araştırma konusu tek Tanrılı ve semavi kitapları olan dinlerin kaynağı olarak Sümer tabletlerindeki açıklamaları gösterenler var. Tezleri doğru mu, yanlış mı, onu araştıracağım.
Selam ve dualarımla.
Bahsi geçen blogcu arkadaşınız çok yaratıcı ve ilgi çekici bir slogan bulmuş bence de :) Sizin kadar net değilse de bu sloganı seçmesinin yazıdan kaynaklandığını az çok sezinledim diyelim... İnsanlar Milat öncesi bile inançları, yaşamları üzerinden aşama aşama gelişim gösterirken yaşadığımız çağda inatla olumsuz bir geriye dönüş sergilememiz ne kadar acı... Yine bilgilerinizle, araştırmaya, öğrenmeye olan tutkunuzla kendinize hayran bıraktınız. Sizi daha çok örnek almalıyım. Kaleminize, ilminize sağlık.
YanıtlaSilMerhabalar Kalemderi, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Evet o blogcu arkadaşım, "Mutluluğun Annesi" tarihte ilk yazıyı bulan ve uygulayan Sümerliler olduğu için, "Beni Sümerliler Buldu" sloganını kullanmıştır. Ama bunu kendisine özellikle sorup burada bir yorum yaparak açıklayacağım inşAllah.
Araştırmayı, incelemeyi, öğrenmeyi çok seviyorum. Hiç boş durmam, ama imkansızlıklar nedeniyle araştırmalarım böyle pek sığ kalmaktadır. Ben daha farklı bir şekilde, gerekirse mahallinde araştırma yapmak isterdim. Şu anda yapacak bir şey yok, imkanlar neye elveriyorsa, ben de ancak o kadar yapabileceğim.
Selam ve dualarımla.
Son Sümer Kraliçemiz tatlı mı tatlı Sumerolog Muazzez İlmiye ÇIĞ Hocamıza selam olsun..
YanıtlaSilMerhaba Recep Bey, yazdığınız konu gerçekten ilgi çekici. Konuyu Sayın ÇIĞ'dan dinlemenin onurunu yaşayan birisi olarak, yazınızdan ayrıca zevk aldığımı belirtmek isterim. Saygılarımla.
Merhabalar Tülay Gürdal, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Evet, sayfanızda Muazzez hanımla yapmış olduğunuz röportaj paylaşımınızdan biliyorum. Muazzez hanım, semavi kitapların içeriği ile Sümer tabletlerinin içeriğini karşılaştırarak söz konusu kutsal metinlerin Sümerlerden alındığını iddia ediyor. Ben de bu konuyu araştırmak üzere çalışma yapıyorum.
Selam ve dualarımla.
Kalemine sağlık. Her kültür önemlidir. Bilinmesi gerekir. Geçmişin ayak izleri geleceğimize yön verir. Saygılar.
YanıtlaSilMerhabalar Hüseyin Hocam, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfamna yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Evet ben de aynı sizin düşündüğünüz gibi düşündüğüm için, Sümerleri inceliyorum.
Selam ve dualarımla.
"Mutluluğun Annesi" bloğunda; "Beni Sümerliler Buldu" sloganının izini sürerek ne güzel biz araştırma yapmış ve Sümerler'e dair ne kadar önemli bilgiler paylaşmışsınız Recep Bey. Son Sümer Kraliçemiz 'Muazzez İlmiye Çığ' idolümüzdür. Ve kendisinin yaptığı çalışmalar dikkate değerdir. Çığ'ın kitaplarını herkes okumalıdır. Teşekkürler Recep Bey.Kaleminize, emeğinize sağlık..
YanıtlaSilMerhabalar Esin, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Ben de Muazzez İlmiye Çığ adını ilk defa Öğretmen Tülay Gürdal'ın Blogger'deki blog sayfasında Muazzez İlmiye Çığ ile yaptığı ve paylaştığı röportajından öğrendim. Daha sonra "Mutluluğun Annesi" derken en sonunda Muazzez İlmiye Çığ'ın kitabını aldım ve inceliyorum.
Selam ve dualarımla.
Bence bu blogcu arkadaş çok yaratıcı :) Sumerliler eski bir uygarlık din ve dili nasıl oluşturduklarini bende çok merak ediyorum.Hala dini ve dili insanlık anlayamadı.sevgilerle
YanıtlaSilMerhabalar Yağmur Tozu, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Keşke imkanımız olsaydı da yeryüzündeki ilk toplumların durumlarını inceleyebilseydik.
Selam ve dualarımla.
Okul zamanlarım da ne çok severdim tarih dersini.Sonra öğrendiğim bütün bilgiler bazıları dışında unuttum gitti.Paylaşımınızla yeniden o eski günlerime geri gittim çok teşekkürler.
YanıtlaSilMerhabalar Vişnap Macide, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yaptığınız ziyaret ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Efendim, öğrencilik yıllarında öğrendiğiniz hiç bir şeyi unutmazsınız. Sadece hatırlamakta zorlanırsınız, ama böyle şeyler çağrışım yaptığında hemen hatırlarsınız.
Tarih dersini ve Sümerleri ben de severdim.
Selam ve dualarımla.
Bir fikirden yola çıkarak böylesine güzel bir araştırma yazısı keyifle okunası teşekkürler.
YanıtlaSilMerhabalar Önce Bana Sor, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yaptığınız ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Evet Sümerleri enine boyuna araştırıp incelemek gerekiyor.
Selam ve dualarımla.
Recep Bey merhaba.. Siz rahatsız ettim ama, doğrusu merakımı da yenemedim. Zira birkaç gündür sayfamdaki blog izleyicilerinde otomatik düşündüğüm toplu eksilmeler yaşadım.. bunun kaynağı blogger mı, bilginiz var mı, teşekkür eder saygılar sunarım.
YanıtlaSilMerhabalar Tülay Gürdal, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yaptığınız ziyaret için teşekkür ederim.
Siz bunu çok daha önce yaşamış olmalıydınız. Çünkü ben ve benim gibi bir çok bloggerlerin izleyiciler eklentisindeki üye sayılarımızda düşüşler olmuştu.
Eğer siz bunu yeni yaşıyorsanız, evet bu düşüşler, Blogger tarafından yapılıyor. Düşüş konusunda herkes bir şeyler paylaştı ama, ben tam ne olduğunu ve neden kaynaklandığını henüz çözebilmiş değilim.
Selam ve dualarımla.
Merhaba Recep bey hatırınızı sormak için uğradım,henüz blog sayfama dönemedim,arasıra ziyaret edip çıkıyorum. Saygılarımla.
YanıtlaSilMerhabalar Sabiha, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
İnşAllah en kısa zamanda blog sayfanıza dönersiniz.
Selam ve dualarımla.
Sümerler, Mezopotamya'da ortaya çıktıktan sonra, bölgede bulunan ve Babilliler, Akadlar, Asurlular gibi kavimlerin ataları sayılabilecek barbar kavimleri medeniyet ile tanıştırmışlardır. Yunan'da bulunan çok tanrılı sistemin, Sümer'den alındığını gösteren bir çok ortak efsane barındırmaktadır. Görüşüm o ki, Batı Anadolu'da yaşadığına inanılan Homeros, bazı efsaneleri Sümer Mitoloji'sinden esinlenmiştir. Yunan'daki tanrıların da her birinin, Sümer panteonundaki gibi farklı görevlere sahip olması da bunun diğer bir kanıtıdır. Sümerlerin, Mezopotamya'ya giriş yaptıktan sonra, bölgede teknolojik bir çağ atlamasına yönelik, akademik çevreler tarafından şiddetle reddedilecek potansiyele sahip olmasına rağmen ayakları sapasağlam yere basan teorilerim olsa da, avama ait saymadıkları düşüncesi ile paylaşmamayı ilke sayan bir zümrenin varlığı nedeni ile paylaşmaktan imtina etmeye başladığımı da belirtmeliyim.
YanıtlaSilÇalışmalarınızda başarılar dilerim.
Saygılarımla,
Merhabalar Homeros, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Ben bir tarihçi olmadığım için kavim ve topluluklar arasındaki zamanı kestiremiyorum. Kitabını incelediğim Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, kitabında diyor ki; "Muhammet kendisine vahiy yoluyla Tanrı (Allah) tarafından gönderildiğini iddia ettiği tüm Kur'an ayetlerini Sümerlerden almıştır." Şimdi Hz. Muhammet, okuma yazma bilmeyen bir çobandı. O devirlerde Sümerlerin tabletlerini nasıl buldular, nasıl okudular ve nasıl Kur'an ayetleri şeklinde halkına sundular. Bu konuyu benim mantığım bir türlü kabul etmiyor. Sizin bahsettiğiniz Babilliler, Akadlar ve Asurlular, Sümerlerin tarihine çok yakın bir tarihteki kavimler öyle değil mi? Siz ayrıca Yunanlıların çok tanrılı dini Sümerlerden aldığını yazıyorsunuz. Ben bu konuyu ve Sümerler ile Yunanlıların aralarındaki zaman sürecini bilmediğim için bir şey söyleyemiyorum.
Verdiğiniz bu değerli bilgiler için çok teşekkür ederim. Sağolun.
Selam ve dualarımla.
Recep Bey,
YanıtlaSilBir tarihçi ya da akademisyen olmadığımı belirterek söz başlayayım. Size vermiş olduğum bilgiler, okuduklarımın birer derlemesinden ibarettir. Kendi görüşüm olduğu zaman üzerine basa basa söylemekten de imtina etmem.
Hz. Muhammed Aleyhivesselem zamanındaki putperestlik dönemi alışkanlıkları Sümer aracılığı ile Babil, Akad, Asur kavimlerine, oradan da "Cahiliye Dönemi"ne kadar taşınmış inançlardır. Dolayısıyla "Cahiliye Dönemi" dediğimiz dönem, zaten Sümer inançlarının 3000 yıldan bu yana devam etmiş olduğu inançlarını barındırmaktadır. Hz. Muhammed Aleyhivessellem ya da Arap kavimleri, tabletleri bulup çevirisini yaparak ayet dememişlerdir. Zaten Muazzez İlmiye Çığ'da bunu iddia etmemiştir. Bu bağlamda Tevrat ve Kur'an-i Kerim'in içinden çıkmış olduğu coğrafyaya Sümer inançların tesir etmemesi mümkün değildir. Kütüphaneci Muazzez İlmiye Çığ'ın ileri sürmüş olduğu semavi kitapların Sümer'den alınmış olduğu iddiası, kendi siyasi fikirlerinin bir yansımasına tekabül etmektedir. Mezopotamya ve Arap Yarımadasında sadece semavi kitaplardaki bilgiler değil, putperestliğe ait tüm inanç sistemleri Sümer dininden gelmiştir. Bu bağlamda Sümer dinindeki putperestliğin, Arap coğrafyasına gelene kadar geçirmiş olduğu değişimi ya da bozulmayı incelemek daha doğru olacaktır. Bu nedenle Sümer'deki pagan kültürü referans almak suretiyle, Yunan, Arap, Suriye, İran, Hindistan, Çin, Japon, İskandinav ve Mezo-Amerika pagan kültürleri ile mukayese etmek gerekir.
Hz. Muhammed Aleyhivessellem'e vahiy yolu ile indirilmiş Kur'an ayetlerini, Sümer'e bağlamaya çalışırsanız çıkmaz bir yola girersiniz. Çünkü isminden de anlaşıldığı gibi ayetler birer vahiydir. Eğer bu konuda (vahiy konusunda) anlaşamıyorsak, bundan sonra da bilgi değişimine gerek yok demektir. Çünkü bizler Elhamdülillah Müslümanız. Hz. Muhammed Aleyhivessellem'in almış olduğu vahiylerin her bir harfini doğru kabul ederiz. Ancak, bu "Cahiliye Dönemi"ni ve öncesini bilmeyeceğimiz anlamına gelmemektedir. Aksine ilim kafirden geliyor diye bu bilgiyi almazsak, buna yobazlık dendiğini gayet iyi bilmekteyiz.
Sümer'deki yaşantı, örf ve adetler, din ve günlük hayata dair pek çok konuyu, sadece islam dininde değil, başka bir çok kültür ve gündelik yaşamda benzerlik aramak mümkündür. Dilerseniz bunlardan her birisi için size sayfalar dolusu örnek gönderebilirim.
Siyasi ve dini görüşlerin ilmin içerisine karıştırılması, araştırmacıyı gerçeklerden uzaklaştıracaktır. Sümer'deki yaşantıdan kesitleri İslam'ın içerinde bulunması, bunların Sümer medeniyetinin izleri olmadığı anlamına gelmez. Ancak bu pagan düşünce, yayılması esnasında bir çok değişiklik geçirerek tarih içerisinde değişikliklere uğramıştır. Düşünün ki, Türk toplumu dışındaki İslam toplumlarında bulunmayan, ancak Türklere özgü İslam öncesi Şaman adetleri, sanki İslamiyetin içerisindeymiş gibi kabul görmektedir. (çaput bağlama, mezar ziyaretleri, tahtaya vurma vd.) Bunun gibi pagan toplumların yayılması sürecinde inançlarında bölgesel farklılıklar geçirerek bozulmaları kadar doğal bir gerçek olamaz. Kaldı ki, putperestlikte tapınılan binlerce tanrıya ait farklı geleneğin, zaman ve coğrafya yolu ile taşınmak suretiyle değişim geçirerek farklı kültürlerin içine girmesi kaçınılmazdır.
Yunan mitolojisi, Yunanlıların üstün oldukları dönem olan yaklaşık M.Ö. 1200 Troya Savaşı sonrasında bölgeye çapulculuğa gelen Akhai, Dor, İllyr Göçleri sonrası yazıldığı için (9. YY.) bu isimle adlandırılmaktadır. Ben şahsen bu mitolojiye Türk Mitolojisi ismini vermeyi daha uygun bulmaktayım. Çünkü bir tarafta bugünkü Avrupalıların ataları olan çapulcu barbar Akha'lar Anadolu'yu yağmalamaya çalışırken, Türklerin ataları olan Troyalılar, kahramanca vatanlarını savunmaya çalışıyorlardı. Şimdi burada siyasi görüşümü ortaya koymak gerekirse, 3200 yıl önce başlamış olan Doğu-Batı savaşının halen devam etmekte olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Dünya'da ve Türkiye'de yazılmış olan yalan tarihin müsebbibinin de Batı olduğunu söylersek, bu savaştan Doğu tarafının haberinin bile olmadığını, ancak ekonomik, kültür emperyalizmi, ülke içinde ajan yetiştirmek, terör, sağlık, ilaç, medya, para muslukları ekini ve nesli bozmak (GDO'lu gıdalar, florür gibi bir çok zehiri gıdanın içerisine sokulması-Bakara 205), gibi bir çok koldan saldırıyor olmaları, Doğu-Batı Savaşı'nın artık Zion-ist/Haçlı-Hilal Savaşı'na dönüştüğünü göstermektedir. Bizler de Doğulu ve Elhamdülillah Müslüman olduğumuza göre, Doğu-Batı Savaşı'nın hangi tarafında cephe almamız gerektiğini bilmeliyiz. Fatih Sultan Mehmed Han ve Gazi Mustafa Kemal her ne kadar İstanbul ve Çanakkale Zaferleri sonrasında "Hektor'un öcünü aldım" gibi birer cümle kullanmış olsalar da, memlekette tek bir ajan, tek bir çapulcu kalmayınca ancak Hektor'un öcü alınabilecektir. (Çanakkale'ye gelen İngiliz zırhlı gemisinin isminin Agamemnon olması tesadüfi değil, bilinçli seçilmiş bir isimdir) Çünkü bu savaş 3200 yıldan beri kimi zaman kesintiye uğramış olsa da, son 1000 yıldır olanca hızıyla halen devam etmektedir.
YanıtlaSilBir düşünün bakalım, benim Türk Mitolojisi ismini vermiş olduğum ve Anadolu'nun bağrından çıkmış olan Yunan Mitolojisi'nin Anadolu topraklarında neden okunmadığını ya da okutulmadığını. Yalnızca batılının manipüle ettiği milyon dolarlık bütçeli, ama kıytırık senaryolu filmlerle, kimlere, ne mesajları verilmeye çalışıldığını bir düşünün. Bırakın döneminde peygamber olarak görülen Homeros'un bugün kendi topraklarında okutulmamasını, 1400 yıl önce Allah-u Teala tarafından Hz. Muhammed Aleyhivessellem'e vahiy yolu ile indirilmiş olan Kur'an-i Kerim'in %90'ının müslüman olduğu bir coğrafyada neden okunmadığını ve okutulmadığını bir düşünün bakalım...
Saygılarımla,
Merhabalar Homeros, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumlarınıza çok teşekkür ederim.
Yorumlarınız o kadar çok aydınlatıcı oldu ki, anlatamam. "Troya" filmini defalarca izledim ve hala da izlerim. Size daha önce de dediğim gibi tarih bilgim hiç yok gibi bir şey. Çanakkale'ye gelen İngiliz zırhlısının adının Agamemnon olduğunu ilk defa sizin bu yorumunuzdan duydum. Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ'ın kitabının tamamını henüz inceleyip bitiremedim. Çünkü altını çize çize okuyorum. Meramımı size yanlış aksettirmiş olabilirim. Kitabının arkasında aynen şöyle yazıyor: "Bu çalışma Sümer kültürünün üç büyük dine ve kitaplarına yaptığı etkiyi belgeleriyle ortaya koyan bir kaynak kitaptır." Ben bu cümleden o düşünceye vardım.
Ben ateist falan değilim. Ben de elhamdulillah müslümanım. Ben taklidi imandan tahkiki imana geçmek için kaynakları araştırıyorum.
Verdiğiniz bilgiler için tekrar çok teşekkür ederim. Tekrar tekrar bu paylaşıma gelip, yorumlarınızı tekrar tekrar okuyorum.
Selam ve dualarımla.
Tekrar merhaba Recep Bey,
YanıtlaSilHiç kimsenin dini inançlarını sorgulamıyorum. Dinimize saygılı oldukları sürece kafirlerle de bir alıp veremediğim bulunmamaktadır. Buna bir örnek vermek gerekirse; Kütüphaneci Muazzez İlmiye Çığ ile aynı kökenden geliyor olmamıza rağmen, Sabetaycı çevirmen yazar Azra Erhat'ı kendime daha yakın bulmaktayım. Kütüphaneci Muazzez İlmiye Çığ, keşke dinimize ve tarihi geçmişimize daha fazla sahip çıkma gayretinde olup, Sümerlerin Türklerin ataları olması hakkında daha derin bilgilerle karşımıza çıksaydı, o zaman kendisi hakkında Samuel Noah Kramer gibi Sümerolog sıfatını yakıştırabilirdim. Ancak kitaplarından faydalanmama rağmen, bağnaz bir cumhuriyet ve Atatürk hayranlığına mukabil, müslümanlar, islam ve cumhuriyet öncesi Türkiye'nin yönetimi ile ilgili dogmadan öteye geçmeyen sabit fikirleri nedeniyle ilmi araştırmaları dışında ciddiye almadığım bir kütüphanecidir kendileri.
Sözünü etmiş olduğum konular, birbirlerinden çok bağımsız gibi görünseler de, bir bütünün parçalarını teşkil etmiş olduğu için, ucundan da olsa kısaca değindim. Açıklamalarım ile ilgili, açmamı istediğiniz ya da merak ettiğiniz konular varsa, bilgim dahilinde ise açıklamaya gayret gösteririm.
İman adına araştırma yapıyor olmanız, aynı kulvarda koştuğumuz anlamına gelmektedir ki, bu durum bildiklerimi açıklamaktan imtina etmeyeceğim anlamına da gelmektedir.
Saygılarımla,
Merhabalar Homeros, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumlarınıza çok teşekkür ederim.
Verdiğiniz aydınlatıcı bilgiler için çok teşekkür ederim. Muazzez İlmiye Çığ, dediğiniz gibi, kitaplarından da anlaşılacağı üzere dinimize ve tarihi geçmişimize sahip çıkan bir tutum içinde değil. Ancak, incelemeye aldığım kitabında: Atatürk'ün önerisi ile Sümerlilerin dillerinin Türkçe'ye benzediği ve Türk olabilecekleri falan gibi varsayımlardan bahsediyor. Beni asıl ilgilendiren tarafı, bizlerden evvel yeryüzüne gönderilmiş olan kavim ve toplulukların inanç sistemleridir.
Sayfanıza gittiğim de içinde hiç yayını olmayan boş bir tema ile karşılaştım. Ben aynı zamanda Prof. Dr. Hüseyin Atay hocanın Kur'an'a Göre Araştırmalar serisini inceliyorum. Verdiğiniz bilgiler için tekrar teşekkür ederim. Sağolun, varolun.
Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.
Recep Bey,
YanıtlaSilTürkçe'nin Sümer dili ile benzerlikleri nedeniyle Sümerlerin Orta Asya'dan Mezopotamya'ya geldiği, akademik çevrelerde kabul gören bir görüş olmakla birlikte, bir çok akademisyen de bu görüşü sahiplenmez. Açıkçası benim görüşüm de Sümerlerin Mezopotamya'ya gelişlerinden itibaren bölgeye teknolojik olarak çağ atlatmaları sebebiyle, Orta Asya'dan gelmedikleri yönündedir. Çünkü Mezopotamya'ya getirdikleri bilginin, Orta Asya'dan gelmiş olabileceğine dair Orta Asya'da herhangi bir emare bulunmamaktadır. Bu konudaki teorimi bir başka zaman sizinle de paylaşabilirim. Sümer araştırmacılarının bu medeniyet ile ilgili ortak kanıları, Türkçe gibi eklemeli dil kullanmaları dışında, halen kullandığımız bir çok sözcüğün kökenlerinin Sümer dilinden geldiği kanaatidir.
Önceki kavimlerin inanç sistemleri için Sümer öncesine gitmek gerekir ki, bu konuda zaten arkeolojik olarak da bir veri bulunmamaktadır.
Elimizde bulunanlar yalnızca masal olarak adlandırabileceğimiz efsanelerdir. Ancak kimi efsaneler gerçekten ağzımızı açık bırakacak olaylarla doludur. Hint Mitolojisindeki Mahabharata Efsanesi de bunlardan birisidir. Benim kişisel araştırma konum Homeros olduğundan, Mahabharata ancak yüzeysel bildiğim bir efsanedir. Efsaneler hakkında altını çizerek söylemeliyim ki, bir çok efsanenin altında, mutlaka bir tarihi gerçeklik yatmaktadır. Bu masalların gerçekliğine dair dünya üzerinde sayısız arkeolojik kanıt bulunmasına rağmen, bilimin öncülüğünü yaptığını savunan batılı bilim adamları, söz buraya geldiğinde ağızlarını açıp tek kelime bile etmedikleri gibi, o kanıtlar sanki orada değilmiş gibi davranmaları, iki yüzlülüklerini tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. Ancak halen "Kral Çıplak" diyebilecek bir babayiğit ortaya çıkmamıştır.
Buradan hareketle efsanelerdeki olaylara şüphe ile yaklaşmak yerine, tarihi gerçeklerle buluşturarak, bu masalların, efsanelerin, gerçek olabileceği görüşünü aklımdan hiç çıkartmıyorum.
"Hatta tartışmak üzere sana geldiklerinde inkâr edenler, “Bu
(Kur’an) evvelkilerin masallarından başka bir şey değil” derler." En'am 25
Enfal 31 / Nahl 24 / Mü'minun 83 / Neml 68 / Ahkaf 17 / Kalem 15 / Mutaffifin 13 aynı tamlama (Eskilerin masalları / Esatıyrun Evvelin) kullanıldığını görmekteyiz. İlgili surelerde, iman etmeyenlerin, Kur'an-i Kerim hakkında söyledikleri bir tamlamadır bu. Buradan pagan arap toplumunda bir çok efsanenin barındığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Göbeklitepe hakkında henüz ayrıntılı veriler elimize ulaşmamakla birlikte, tüm tarih akışını baştan yazdıracak bulgular olduğundan adım kadar eminim.
Platon'un Solon'dan edinmiş olduğu bilgiler, Herodot tarihi ve daha öncesi ile ilgili bilgileri Hesiodos ve Homeros vermektedir. Ancak bu yazarların eserlerini incelemiş bir araştırmacı olarak, daha nicelerini verebileceğim, daha sade bir örneği size vermek isterim:
"Onlardan önce nice nesilleri helâk ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil var ettik." En'am 6
Allah-u Teala, helak edip de arkalarından yeni nesil var ettikten sonraki nesilleri de helak etmiştir. Tarih ve arkeoloji de böyle diyor çünkü...
Tarih uçsuz bucaksız bir konudur. Ancak öncelikle son 300 yıldır yazılmaya başlanmış olan Batı'nın yazmış olduğu "Yalan Dünya Tarihi" ve "Yalan Türk Tarihi"nden sıyrılmamız gereklidir.
İnternette tarafımca oluşturulmuş bir blog sayfası bulunmadığından, bilgilerin bir kısmı çok düzensiz bir şekilde kişisel bilgisayarımda, çoğunluğu ise yazıya dökülmemiş haldedir.
Güzel temennilerinizi aynı şekilde tarafınıza iletmeyi bir borç bilirim.
Saygılarımla,
Merhabalar Homeros, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfanızı oluşturmuş ve açmışsınız. Sadece bu engin bilgileriniz orada paylaşmak kalmış. Bence edindiğiniz bu bilgileri blog sayfanızda paylaşın.
Sümerlerin Orta Asya'dan gelmediklerine ilişkin: "...Çünkü Mezopotamya'ya getirdikleri bilginin, Orta Asya'dan gelmiş olabileceğine dair Orta Asya'da herhangi bir emare bulunmamaktadır. ..." görüşünüze bu yarım yamalak edindiğim bilgilerle birlikte aynen iştirak ediyorum.
Ayrıca: "...Allah-u Teala, helak edip de arkalarından yeni nesil var ettikten sonraki nesilleri de helak etmiştir. Tarih ve arkeoloji de böyle diyor çünkü...
Tarih uçsuz bucaksız bir konudur. Ancak öncelikle son 300 yıldır yazılmaya başlanmış olan Batı'nın yazmış olduğu "Yalan Dünya Tarihi" ve "Yalan Türk Tarihi"nden sıyrılmamız gereklidir. ..." tespitlerinize de aynen katılıyorum.
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Sağolun, varolun.
Selam ve dualarımla.
Recep Bey,
YanıtlaSilEle almış olduğum konuların çok geniş, bunları toparlayacak vaktimin dar olması, bu bölük pörçük bilgilerin birleştirilmesine mani teşkil etmektedir. Homeros gibi detaylara dikkat etmeye gayret gösteren bir insan olduğum için, okuyucunun aklında hiç bir şüphe ya da soru işaretine mahal bırakmayacak bir düzende çalışmamı tamamlamak isterdim. Ancak önümüzdeki uzun yıllar boyunca bunu yapabilecek fırsatımın bulunmadığını düşünecek olursak, sanıyorum bu süre zarfında bilgi biriktirmeye devam edeceğim gibi görünmektedir.
Allah-u Teala'nın takdiri böyleyse, bize de sorgulamadan uyum sağlamak kalıyor.
Saygılarımla,
Merhabalar Homeros, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Benim size önerim, bir taraftan bu eşsiz bilgileri bir araya getirin ve blog sayfanızda ya da başka bir platformda insanlarla paylaşın şeklindedir. Tabi yine de kendiniz bilirsiniz. Gayret sizden, tevfik ve hidayet Allah'tandır.
Verdiğiniz aydınlatıcı bilgiler için çok teşekkür ederim. Selam ve dualarımla.
Bilmukabele
YanıtlaSilMerhabalar Homeros, Hoş Geldiniz.
YanıtlaSilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.
*YORUMLARINIZ HEMEN YAYINLANIR*