Tutsak Edilemeyen Millet

Boynu bükük ulusumuzu tutsak etmek isteyen düşmanları yüzde yüz yeneceğine olan imanı ve güveni bir an bile sarsılmayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu sarsılmaz inancını tüm dünyaya; Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularınca,

Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi'nde zalim ve mağrur bir ordunun esas unsurlarını inanılmayacak kadar az bir zamanda imha etmek suretiyle göstermiş, Türk Milletinin de asla tutsak edilemeyeceği gerçeğini ispat etmiştir.

Tüm ulusumuzun 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu ve mutlu olsun! Bu vesileyle bir hilal uğruna toprağa düşmüş tüm şehitlerimizi de saygıyla, minnetle anıyor, Cenab-ı Hakk'tan rahmetiyle muamele eylemesini niyaz ediyorum. Ruhları şad olsun!

El Birliği

Merhabalar!
Bu ülke bizim; önce el birliği ile yaralarımızı saracağız, sonra da hesap soracağız!..
Selam ve dualarımla. 

Müslümanların Sorunları


Merhabalar.

Müslümanların sorunlarının çözülemiyor olması, Kur’an-ı Kerim’i bin küsur yıldan beri terk etmiş ve onu her çağa göre anlamaya çalışıp uygulamayı ihmal etmiş olmalarındandır. Cahiller, müslümanlar Kur’an'ı çok okuyorlar, ama manasını anlamadan okumanın, teybe konulan bir kasedin Kur’an okumasından ne farkı vardır? Hala bunun farkında olmayan müslümanların elbette işleri, sorunları çözülmeden, yüzüstü kalmaya mahkumdur.

Selam ve dualarımla.

Kur'an-ı Anlamak


Bismillahirrahmanirrahim

Ey örtüsüne bürünen! Geceleyin kalk! Kısa bir süre hariç, gecenin yarısını ayakta ol, yahut bundan biraz eksilt. Yahut buna biraz ekle: Ve Kur'an'ı ağır ağır, düşüne düşüne oku. Doğrusu, biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız. (Müzemmil- 1,2,3,4,5)

Kur'an'ı Kerim Hz. Muhammed zamanında yazıya geçirilmiş ve Hz. Peygamber onu birkaç defa bizzat kontrol etmiştir. Bu tarihi bir olay olup, inanan ve inanmayan herkes tarafından kabul edilmektedir. Hz. Muhammed arkadaşlarına yani sahabeye, kendi sözünü yazmayı yasaklamıştır. Bu sebeple Kur'an'a Hz. Muhammed'in sözü karışmamıştır.

Kur'an'ı Kerim her şeyden önce ilme ve düşünceye önem verir. Getirdiği esasları ilme ve akli ilkelere dayandırır. Bunun anlamı şudur: Kur'an'ı ilmin ve aklın ilkelerine göre anlamak gerekir. Akla, ilme ve mantığa aykırı gelen Kur'an'a da aykırı düşer. Bunun için Kur'an, kendi ilke ve hükümlerinde çelişki olmadığını açıkça ortaya koyarak; herkesi aklını çalıştırmaya, mantıklı ve tutarlı olmaya, sözünde, işinde çelişkiye ve tutarsızlığa düşmemeye çağırır. Münafıklık yapmamaya dikkat edilmesini ister. İlmin, aklın ve düşüncenin tutarlılığı sonucunda hurafelere, saçmalıklara, densizliklere, aldatmacalara ve batıla sapılmamasını ister. Böylece insanın onurunu korumayı hedefler. Kur'an'ı anlamak için bilinmesi gereken ilimlere dair şöyle bir çerçeve çizmek yerinde olacaktır.
  • Kur’an arapça olduğundan, onu iyi ve doğru analamak için arap edebiyatını, arapçanın etimolojisini, dil felsefesini, semantiğini, eski terimleri ile; sarfı, nahvi, iştikak ilmini, fıkhu’l-luğayı, belagatı, beyanı, ve bedi’i iyi bilmek gerekir. Ancak arapça bilmeyenler bilmelidir ki, iyi bir tercümesine dayanarak Kur’an’ı anlamak ve ilim yapmak mümkündür. Müslüman olmak için arapça bilmek de şart değildir.
  • Mantık bilmek gereklidir. Bu da Kur’an ayetleri arasındaki anlam ilişkisini, bu ilişkilerin derecelerini ve ayetlerden çıkacak sonuçların öncüllerle (mukaddime) olan bağlantılarını tayin ve tespit etmek suretiyle elde edilecek hükümlerin derecelerini tutarlı bir biçimde öğrenme imkanını ve hataya düşmemeyi sağlar.
  • Usul’il-fıkıh müslümanların icat ettikleri en önemli ilimlerdendir. Bu ilim, anlama ve yorumlama ilkelerini, kurallarını, söylenen sözün gayesini, hükmünü, değişmezliğini veya değişkenliğini ve şartlarını anlatır. Bu ilme “İslam hukuk felsefesi” denmesi gerçekleştirmek istediği hedeften dolayıdır. Aslında bu ad anlamanın ve yorumlamanın esasları manasındadır. Bu ilmi bilmeyenin ilmine güvenilmez.
  • Kelam ilmi (teoloji) Kur’an’ın esaslarını felsefi bir şekilde açıklamaya çalışır ve Kur’an’ın felsefesini yapar. Allah-kaninat-insan ilişkisini inceler. Bu, usuli’l-fıkhın esasını teşkil eder. Allah’ın varlığını, Kur’an’ın Kur’aniliğini ispat etmeye çalışır.
Bu bilimler, Kur'an-ı Kerim'in her ayetine uygulanabilecek temel birimlerdir. Bunların dışında, Kur'an-ı Kerim'de değişik konuların zikredildiği ayetlerin o bilimlerin uzmanları ve alimleri tarafından açıklanması gerekir. 

Selam ve dualarımla.

Yararlandığım Kaynak: Prof.Dr.Hüseyin Atay, Kur'an'a Göre Araştırmalar.