Akşamları çok severim. Kırlangıçların havadaki bir manav tezgahındaki satıcılar gibi bağırış çağırışlarını, yivsiz bir namludan çıkan kurşun gibi bir sağa bir sola zik zak çizerek uçuşmalarını seyretmeye doyamam. Güneş artık iyice kaybolmuş battığı yerdeki tatlı kızıllığı, insana hem hüzün, hem de tarifsiz bir sevinç verir. Ezanlar okunurken güneşin doğduğu yerden doğacak olan ayın koyu saman sarısı parlaklığını da seyretmeye doyamam. Akşam olmuştur; abdest alıp, akşam namazını kılmanın vaktidir artık...

Bugün yine huzursuzum. Ben ne kadar “Gölge etme başka ihsan istemem”  dedikçe, hep birilerinin gölgesi altındayım. İnsanların sığamadığı kaldırımlarda yürürken bile elimden geldiğince kurallara riayet ederim. Her zaman kaldırımın sağından yürür, karşımdan gelen yaşlı ve bayanlara hep yol veririm. Karşılaştığım her olay karşısında hemen birden barutlanmam, sabır gösteririrm.  Düşenin elinden tutar; eşe, dosta ve akrabaya yardım ederim.

Bugün de akşam oldu artık, bulamadığım huzuru bir başka akşam da aramak üzere hayırlı akşamlar dilerim. 

Recep Altun