Merhabalar,

1922 doğumlu babam, 1996 yılında Rahmet-i Rahman'a kavuşan annemin vefatından sonra hemen hemen 17 yıldır Kırşehir ili Kaman ilçesindeki ikametgahında tek başına yaşamaktadır. Babamın ilk hanımı daha önce vefat etmiş, ikinci eşi olarak aldığı annemin de vefatından sonra babama üçüncü bir eş aradıysak da kendine uygun bir hayat arkadaşı bulamadık. Kendisi bizlerle birlikte aynı evi paylaşmak istemediği için, hep kendi evinde  kalmayı tercih etmiştir. Ramazan ayını ve bayramları hep bir arada geçiririz. Yılda bir kaç kez o bize gelir, bizde aynı şekilde onu ziyaret ederiz. Her yıl, babamın Kaman'da yaşadığı evini temizlemeye gideriz. Evin tamamını yeniden elden geçiririz. Boya ve badana işlerini yaptıktan sonra eski tip ahşap ve demir divanların döşeklerini, yatak, yorgan ve yastıklarını güneşletir; perdelerini, halılarını, kilimlerini ve yolluklarını yıkar, kurutur ve tekrar yerlerine yerleştiririz.
Şu anda sağlığı sıhhati iyi olmakla birlikte kendi işini de kendi görecek dinçliktedir. Her zaman ölümün de ömrün de hayırlısını dileyen babam  "ne zaman takattan düşersem o zaman size teslim olurum" der.  
Bu zamana kadar katarakt, prostat ve fıtık ameliyatları geçiren babamın yaşlılıktan kaynaklanan böbrek yetmezliği rahatsızlığını da devamlı kontrol altında tutuyoruz. 
Eğer Cenab-ı Allah ömür verdiyse, bizler de elbette bir gün yaşlanacağız ve şu anda babam gibi yaşlılığını yaşayan büyüklerimizin durumuna geleceğiz. Bu bağlamda Cenab-ı Allah'tan ömrün de ölümün de hayırlısını dilemekten başka bir şeye gücümüz yetmez. 

Babamın evinin bulunduğu arsa bir dönüm büyüklüğünde olup, kendisini oyalayabileceği, içi meyve ağaçlarıyla dolu bir bahçesi vardır. Bahçesinde bir kaç tane ceviz ağacı da olmasına rağmen zemini kayalık olan bahçesindeki ceviz ağaçları pek ceviz vermez, ama çam ağaçları çok güzel bir şekilde büyümektedir. 

Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun. 

Recep Altun