Merhabalar.
Kral bir gün bir değirmencinin evi önünden geçiyormuş. Evin kapısında bir yazı ilişmiş gözüne: "BEN ÜZÜNTÜSÜZ YAŞARIM"  Kral hemen değirmenciyi çağırttırmış ve kapısına böyle bir şeyi nasıl yazabildiğini sormuş.  "Ben bu ülkenin kralıyım, gene de kapıma üzüntüsüz yaşadığımı yazamam,"  demiş. Değirmenci,  "Bir kez yazmış bulundum artık. Bir daha da değiştirmedim,"  demiş.

"Peki,"  demiş kral,  "yarın sabah erkenden bana gel. Sana üç soru soracağım. Bilirsen, o zaman inanacağım üzüntüsüz yaşadığına."  Ertesi sabah erkenden değirmenci saraya gelmiş.  "Günaydın değirmenci dostum,"  demiş kral, "şu anda ne düşünüyorum bil bakalım."  "Değirmenci geldi diye düşünüyorsunuz,"  karşılığını vermiş adam. "Tam bildin,"  demiş kral. "Evet düşündüğüm oydu, ama şimdi ikinci soruya hazırlan; ayın ağırlığı ne kadardır?"  "Çok çok dört çeyrek okka,"  demiş değirmenci,  "inanmazsanız kendiniz tartabilirsiniz." 

"Peki, suyun derinliği ne kadardır?"  demiş kral. Değirmenci de : "Bir taş atımı,"  karşılığını vermiş. Bunun üzerine kral gülerek: "Çok şakacı bir admsın değirmenci. her soruyu böyle çabuk çözüyorsan, üzüntüsüz yaşadığına hiç şaşmamak gerek,"  demiş.

Kral değirmenciyi armağanlara boğmuş, ikisi bütün yaşamları boyunca dost kalmışlar.

Biz mi üzüntüsüz yaşamasını beceremiyoruz, yoksa değirmencinin ülkesi güllük gülüstanlık mıydı?  

Selam ve dualarımla.