Sizleri İranlı yazar Ali Şeriati ve onun kaleme aldığı "Dine Karşı Din" kitabıyla tanıştıracağım. O kadar kitap ve yazar arasından neden Ali Şeriati ve "Dine Karşı Din" kitabını ele aldığımı bir cümle ile açıklayım. Bizde Yaşar Nuri Öztürk ne ise, İran'da da Ali Şeriati odur. Ancak, Ali Şeriati Y. Nuri Öztürk hocadan bir tık ilerdedir. Yani Yaşar Nuri hocanın söyleyemediği şeyleri Ali Şeriati söyleme cesaretini bulmuş ve bunun bedelini de hayatı ile ödemiştir.
Merhum Şeriati, dünyanın bugün yaşayan iki önemli medeniyeti olan, İslam ve Batı medeniyetini yakından tanıma fırsatı bulmuş ender şahsiyetlerden biridir. Dahası, bir sosyolog gözüyle incelediği konuları dahiyane bir düşünce işçiliği ile işlemiş ve Fars edebiyatının kendisine kazandırdığı akıcı üslupla ortaya koymuştur. Bilimsel liyakati, özgün bakış açısı, dindarlığı ve inandığı doğrular uğruna can verecek kadar yürekli kişiliği ile sadece İran gençliğini arkasından sürüklemekle kalmamış, dünya Müslümanlarının öze dönüş çabasına katkıda bulunarak bir döneme damgasını vurmuştur. Şeriati'nin düşünceleri, Batılı saldırı karşısında çok derin ve güçlü bir mukavemet oluştururken İslam geleneğini kirleten ve çöküntüye sebep olan bidat ve hurafelere de ağır darbe indiriyordu. Tabii bu da bilinçsiz kesimler nezdinde İslam'ın kendisine yapılan bir saldırı olarak algılanıyordu.
Kendi tabiriyle içinde doğup büyüdüğü geleneksel Safevi Şiiliğine yönelttiği eleştiriler yüzünden İran'da dışlanırken, Şii bakış açısı nedeniyle de Sünni dünyadan önemli tepkiler almıştır. Ancak Şeriati, her ne kadar Ali Şiası ve Safevi Şiası ayrımı yapsa ve Safevi Şiiliğini eleştirse de eleştirdiği düşünceden bütünüyle kurtulamamış ve söz konusu etkilerle Sünni dünyanın kabul edemeyeceği kimi düşünceler serdedebilmiştir.
23 Kasım 1933 yılında Horasan'da dünyaya gelen Ali Şeriati, 16 Mayıs 1977 'de Avrupa'ya hicret ettikten 30 gün sonra İngiliz istihbaratının yardımıyla İran İstihbaratı Savak tarafından öldürülmüştür.
14 Yorumlar
Şeriati'den okumuştum. Önemli bir kişilik. İslama yapışip kalmış hurafeleri ayıklamak için açık kafalar gerekli.
YanıtlaSilMerhabalar N.Narda, Hoş Geldiniz.
SilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Ali Şiası, Safevi Şiası gibi kandırmacalarla müslümanları aldatıyorlar. Ülkemizde bu konuda en büyük cesareti göstererek hurafeleri yıkmaya çalışan Y.Nuri Öztürk vardı. O da rahmetli oldu. Ali Şeriati'de Y.Nuri Öztürk gibi hurafeleri yıkmak için elinden geleni yapmış ancak, İran İstihbaratı Savak tarafından öldürülmüş.
Katkılarınız için tekrar teşekkür eder, selam ve saygılarımla birlikte sağlıklı günler dilerim.
Ali Şeriatiyi ilk defa sizden duydum,anlattığınıza göre çok değerli bir yazar ve alim olduğu anlaşılıyor ve öldürülmesi de bunu kanıtlıyor zaten..Elinize emeğinize sağlık..:)
YanıtlaSilMerhabalar Ertuğrul Yıldırım, Hoş Geldiniz.
SilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Dinler tarihi ile ilgili karşılaştığım her türlü kaynağı ve bilgiyi arşivliyorum ve notlar alıyorum. Şeriati hem tevhide ve tek tanrıya inanıyor, ancak bazı ibadetlere hurafelere ve bidatlara büyük bir cesaretle karşı koyabiliyor. Din afyondur bile diyebiliyor.
Selam ve saygılarımla.
Doğru söyleyeni ya öldürüyorlar ya da deli ilan edip söylediklerini değersizleştiriyorlar. Yüzyıllardır değişmediği iddia edilen dinin günümüz şartlarına uygunluğu hiçbir mantığındaki oturmayasınız rağmen, en ufak bir düzenlemeyi dinsizlik diye adlandıran din tüccarlarıyla baş etmenin tek yolu okumak ve öğrenmek. Ne yazık ki bilinçli olarak okumaktan uzaklaştırılmış bir topluma bir şeyler anlatabilmek de çok çok zor. Haliyle alışkanlığına sıkı sıkı yapışmış, denileni yapmayı adet edinmiş İslam Toplumu çok zor ilerler. Gerçekleri savunmaya çalışan tüm insanlara Allah rahmet eylesin. Selamlar ve saygılar efendim.
YanıtlaSilMerhabalar Dikiş Sevdası, Hoş Geldiniz.
SilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Şeriati'nin söz konusu kitabını bir okusanız; bu ne cesaret, bu yazar bu kadar nasıl emin konuşabiliyor dersiniz. Şeriatinin din konusundaki şu görüşünü burada paylaşmak isterim: "...Din, halkların ölümden sonraki hayata bağladıkları ümit dolayısıyla bu dünyadaki mahrum, zavallı ve perişan durumlarına tahammül etmelerine sebep olan bir afyondur. Din afyondur..."
Kitabında daha o kadar ilginç fikir, düşünce ve tespitleri var ki, hayret ediyor ve şaşırıyorum. Y. Nuri Öztürk'ün de Şeriati'den etkilendiği söyleniyor.
Selam ve saygılarımla.
şeriati, blog arkadaşlarımızın sevdiği yazarlardan, benim de aklımdaydı, aldım listeme, okurum artık, sağolun :)
YanıtlaSilMerhabalar deeptone, Hoş Geldiniz.
SilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Şeriati, dünya Müslümanlarının öze dönüş çabasına katkıda bulunarak bir döneme damgasını vurmuştur. Onun bu özgün ve özgürlükçü tutumu, sadece İslam düşmanlarının tepkisini çekmekle ve onlar tarafından şehit edilmekle kalmamış, dost ve kardeş bildiği Müslümanlardan da çok büyük tepkiler almıştır.
Selam ve saygılarımla.
Dincilerin, dinlerin iki yüzlülüğünü, saçmalığını vs. ortaya çıkartan birini kim öldürüyor dersiniz? İNGİLİZLER. Yani Hristiyanlar. Çünkü ta 1. Dünya Savaşı'ndan da eski zamanlarda, özellikle Orta Doğu'da PETROL ve doğal gaz yatakları keşfedilince ve petrolün önemi anlaşılınca, İngilizler, Amerikalılar ve onların gizli servisleri o ülkeleri en KOLAY dinciler sayesinde sömürgeleştirebileceklerini anladılar. Fettoş'un ABD'de olmasının sebebi aynıdır. Dinciler "Atatürk İngilizlerle anlaştı" iftirasının İFTİRA ve KUYRUKLU YALAN olduğunun da ispatı bu suikast.
YanıtlaSilTam tersine İngilizler Atatürk dinci olsaydı, kendini padişah ilan etseydi, vs. laikliği getirmeseydi onu çok severlerdi. İngilizler de, ABD de onların gizli servisleri de iyi bilirler ki, bir ülke laikse işgal edemezler, karıştıramazlar. Libya'yı o yüzden işgal ettiler, Kaddafi Müslüman ama laikti hatta hafiften sosyalistti..Irak, Suriye öyle, Esat laik bir yönetici, eşinin başı açıktı, Saddam'ın keza. O yüzden de devirdiler. Batı, ABD daima dincilerle iyi geçinir. Bir ülke ne kadar dinciyse o kadar kolay işgal edilir. (örtülü - örtüsüz işgal)
Ben konuyu bu açıdan yorumladım dinler zaten tamamen çok yaygın bir tür akıl hastalığı. Amacı da din kullanarak kişi, aile, toplu giderek bir ülkeyi hatta ülkeleri kontrol altına almak, zenginliklerini sömürmek, çocuklara, kadınlara kolayca her istediklerini yaptırmak. İspatı: Dinci ülkelerin hali ve laik hatta deist, ateist, agnostik sayısı hayli çok olan İsveç, Norveç gibi ülkelere bakmak. Dinciler birbirini boğazlamakla meşgulken, ötekiler mutlu yaşıyor. Mars'ta koloni kurmayı planlıyor. Bir tane mutlu, insan gibi dinci ülke yok.
Selamlar, saygılar.
Merhabalar Bücürükveben, Hoş Geldiniz.
SilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
"Dinciler birbirlerini boğazlamakla meşgulken, ötekiler mutlu yaşıyor" O halde, bir daha tekrarı olmayacak bu hayatımda ben de ötekiler gibi mutlu yaşamak istiyorsam, aklımı kullanmak zorundayım.
Paylaşıma yaptığınız katkılardan dolayı çok teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Yorumumu gönderdikten sonra Halk tvde bir konuşmacı
YanıtlaSil"Fakire şükretmesini söylüyorlar ki, zenginliklerine bir şey olmasın"
gibi bir şey söyleyince bu 2. yorumumu da göndermek istedim.
Dinler gittikleri yerlerde insanlara İncil verir, altınını, elmasını, kauçuk, petrol vs. alır sonra dımdızlak bırakır ve "Şükredin" diye de öğretir. Yoksa haram paralarla (ihaleler, uyuşturucu, onun, bunun malına çökme vs. ile) kazandıklarına isyan ederler. Dinle fakirleri baskı altında kolayca tutarlar, isyan etmelerini önlerler, o arada zenginleşmeye devam ederler. Kendilerine 'şeyh' filan diyenlere bakın en lüks araçlarla geziyorlar...çünkü en iyi ticaret din ticareti. Avrupa bunu gördü ve dini kiliseye hapsetti. Darısı başımıza.
Merhabalar Bücürükveben, Hoş Geldiniz.
SilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
"En iyi ticaret din ticareti" Söz konusu ticaret alanını kaybetmemek için ne lazımsa yapıyorlar.
Paylaşıma yaptığınız katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla.
3. yorum olacak, kusura bakmayın ama bunu da eklemeden edemedim.
YanıtlaSilBir öğreti ister din olsun, ister quantum teorisi olsun, ister Einstein'ın rölativite kuramı olsun bana
"Sormayacaksın, kurcalamayacaksın, sorgulamayacaksın, dediğimi olduğu gibi kabul edeceksin"
diyorsa baştan bunun insan yapımı olduğunu anlayacak kadar IQ sahibiyim:) Çünkü bilim hep sorun der, dinler ise sorma sana verileni ye der. Dinler gerçek olsaydı Tanrı da "Sorma" demez tam tersine "Sor evladım seni ben yarattım istediğini sor, istediğin kadar sor, ne aklına gelirse sor, aklında soru işareti kalmasın derdi. Niye korksun koskoca Tanrı soru sorulmasından? Tanrı, anlaşılmak, bilinmek isterdi ki, herkes ona kolayca inansın, güvensin, bilmediği, tanımadığı şeye inanmak, güvenmek daima daha zordur çünkü.
Merhabalar Bücürükveben, Hoş Geldiniz.
SilBlog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Paylaşıma yaptığınız katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim.
Sonsuzluk kavramı insanı hep korkutmuştur. Tek tanrılı dinlerde her şey sonludur ve sadece sonsuz olarak Tanrı kabul edilir. Öldükten sonra sonsuz bir hayat vadedilir. Dışarda bir yerde her ne şekilde olursa olsun, neye benzerse benzesin tam olarak kısıtsız ve sınırsız olan bir şey var hissi sonsuzluk duygusu ile içimizde varlığını sürdürür.
Dinler ve dinler tarihi ile ilgili araştırmalar derinleştikçe karşımıza, atalarımızdan öğrendiğimiz dinle ilgili sorunlarla karşılaşıyoruz. Neye ve nasıl inanacağımız konusunda tereddütler yaşıyoruz.
Selam ve saygılarımla.
*YORUMLARINIZ HEMEN YAYINLANIR*