ABD'nin Afganistan'dan çekilme kararının ardından ülkeden Batı yönlü çok sayıda mülteci çıkışı olduğunu, Avrupa Birliği (AB) tarafından yakından ve endişeyle izlendiğini, Türkiye'deki Suriyeliler için yeni bir mali destek sağlama aşamasında olan AB Komisyonunun, Türkiye'yi bir kez daha mülteci krizi bağlamında odağa yerleştirme potansiyeli olan bu olası dalga için kullanılmak üzere kaynak yaratma çabası içinde olduğunu basılı ve görsel haberlerden öğrenmiş bulunmaktayız.

Yine sosyal medya paylaşımlarında yer alan haberlere göre: "...Hükumet kanadından birileri hala dünya lideri olduğumuzu ve Almanya’nın bizi kıskandığını söyleye dursun; Türkiye, Avrupa Birliği’nin (AB) gözünde mülteci çöplüğüdür. Önce Almanya Şansölyesi Merkel’in sonra Avusturya Başbakanının açıklamalarından da anlaşılacağı üzere AB’nin ülkemize bakış açısı: “parasıyla değil mi kardeşim atarız önünüze 3-5 milyar Euro, siz de tıpış tıpış kabul edersiniz. Üstelik iktidarınız dünden razı, ayrıca mülteci kabul edeceğiniz ülkelere kültürel olarak da yakınsınız daha ne olsun” çizgisinde..." olduğunu anlıyoruz.

Ülkemizin en az yarısına yakın bir kısmı modern Batı dünyasının bir parçası olmak ve Cumhuriyet, demokrasi ve seküler yaşam açısından o tarafta yer almak istemekle birlikte başka ülkelerden mülteci ve göçmen kabulüne de karşı çıkarken, AB'nin bu tavrı kabul edilebilir değil. Hele hele bu kesim, bu kadar göç ve mülteci konusunda endişe yaşarken, kör göze parmak misali Akp'nin bu politikalarına içeriden çeşitli unsurlarla destek vermek nasıl bir akıl tutulmasıdır anlaşılır gibi değil. 

Türkiye'de değişik ülkelerden göç eden insan sayısının kimliği, kişiliği tam olarak bilinmemekle birlikte, 11 milyon civarından olduğu söyleniyor. Yunanistan'ın nüfusunun 10.7,  İsviçre'nin nüfusunun 8.5 milyon olduğu nazara alındığında, bir ülke nüfusundan daha fazla göçmeni, Türkiye'nin değil, hiçbir ülkenin kabul etmeyeceği ve kaldıramayacağı açıktır.  

Bu tehlikeli göçü önlemek adına görüş açıklayan ya da aynı görüşü paylaşan, aynı şekilde düşünen kişileri ve halkı korku ve endişeye sevk ederek susmalarını sağlamak için, “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, ırkçı söylemlerde bulunmak” gibi hayali ve ağır bir suçlamayla karşı karşıya kalacağımızı bilmekle birlikte; hiçbir ülkeden mülteci ve göçmen kabulünü onaylamadığımızı ve şiddetle karşı çıktığımızın bilinmesini istiyor ve haksızlık karşısında susan dilin şeytan olduğunu bilen ve söyleyen herkesten de aynı hareket ve desteği bekliyoruz.