Merhabalar.
Bu mektubumuzda, Prof. Dr. Halil Değertekin'in "Muhacirler" adlı kitabından esinlenilen, 1915'teki Rus ve Ermeni işgalinden kaçan ailelerin çektiği zorluklar ile yaşadıkları acıların anlatıldığı "Kardan Mürekkep" belgeselinin Londra Film Festivali'nde ödüle değer görüldüğünden bahsedeceğiz.
Bu belgeselin Londra Film Festivali'nde ödüle değer görülmesinde ki en büyük sevincim, belgeselde Ermeni olaylarına da yer verilmesidir. Çünkü, 1915 Tehcir olayındaki haklılığımızı Batı'ya ne anlatabildik, ne de kabul ettirebildik. Bu tür kitap ve belgesellerimiz Ermeni olayındaki haklılığımızın anlatılmasına bir fırsattır.
Kardan Mürekkep belgeseli, Londra Film Festivali'nde 1200 belgesel içinde uzun metrajlı belgesel dalında birincilik ödülünü aldı. Belgesele ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Değertekin,
"Belgesel, Muhacirler isimli kitabıma dayanılarak yapıldı. Nurtaç Erimer de bu belgeselin yönetmeliğine seçildi. Belgesel benim ailemin de içinde bulunduğu doğu muhacirlerinin hayat hikayesini anlatıyor. Özellikle 93 Harbi'nden sonra Kafkaslar'dan gelen binlerce insan oldu. Birinci Dünya Savaşı başlayınca, Ermeni olayları ve Rus işgali ile o bölgenin Osmanlı vatandaşları Orta ve Güney Anadolu'ya göç etmek zorunda kaldı. 800 binle 1 milyon kişi arası insan muhacir haline geldi. Ağır soğuk koşulları, çeteler, eşkıya saldırıları vardı. En az üçte biri yolda öldü. Kitabımın en önemli özelliği annem ve babam gibi canlı tanıkların Ermeni olaylarıyla ilgili en doğru tanıklıklarını yazdım. Ermeni olayları, halklar arasındaki bir sorun değildi. Ermeni çetelerinin yaptığı katliama karşı devletin bir tedbiriydi. Yapılması gereken Batı'ya bu tip insana dayalı, objektif kitapları ve belgeselleri göstermek. O zaman kafalarında 'Türk halkının bir kabahati yok ' düşüncesi yerleşir."
diye açıklamada bulunduğunu Cumhuriyet gazetesindeki haber yazısından okudum.
Selam ve Saygılarımla.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi
8 Yorumlar
Merhaba, yorumları tekrar açmışsınız buna memnun oldum. Siz ya da tanımadığım bir blog da olsa, okuduğum yazılara yorum yazamamak üzüyor beni. Ermeniler konusunda hem Bitlis'te yıllarca yaşayan ve o günlere birebir tanık olan anneannem hem de namazında, niyazında bir Müslüman, Türk komşu teyzemden duyduklarım şöyle: Hem onlar, hem biz birbirimizi öldürmüşüz. Yani bildiğiniz iç savaş çıkmış. Bosna gibi, Suriye gibi, Irak gibi. Gelin görün ki, Ermeniler dünyaya "Biz hiçbir şey yapmadık, Türkler durduk yere aniden hepimizi öldürdüler" olarak lanse ediyor. Kim daha iyi propaganda yaparsa dünya da ona inanıyor maalesef.
YanıtlaSilSelam ve saygılarımla.
Ermeni katliamını dünyaya duyurmanın en iyi yol ve yöntemleri ne ise o kulvarda ilerlememiz gerekiyor. Aksi halde doğrularımızı asla kabul ettiremeyiz.
SilSelamlar saygılar abi, Yorumları tekrar açmana çok sevindim. Gelip okuyup yorum yapmadan gidince kendimi kötü hissediyordum. Blogları dolannırken şimdi açık olduğunu gördüm ve buna çok sevindim.
YanıtlaSilGerçekten insan okuduğu bir blog yazısı hakkında duygu ve düşüncelerini paylaşmadan oradan ayrıldığında kendini kötü hisseder. Ben de aynı durumu diğer yorumlara kapalı blogların yazılarını okuduğum da hissediyorum. "Damdan düşen bilirmiş" Bu bağlamda işi fazla uzatmadan blog sayfamı tekrar yorumlara açtım.
SilSelâm aleyküm Yorumunuzu açmışsınız hocam çok mutlu oldum
YanıtlaSilAleyküm selam. Evet, yorumu açtım ve sizin mutluluğunuz beni de mutlu etti. Çok teşekkür ederim.
SilBir çok ülkenin ermeni iddialarını ciddiye aldıklarını düşünmüyorum. Özellikle halk olarak kimsenin dert edindiğini sanmıyorum. Ama bu konu ülkemizi siyasi olarak sıkıştırmanın ve taviz koparmanın en kolay yolu gibi görünüyor. Her istenildiğinde kullanılabilecek biçilmiş kaftan... Bu nedenle ne yaparsanız yapın ikna edemezsiniz
YanıtlaSilTespitlerinize aynen iştirak ediyorum.
Sil*YORUMLARINIZ HEMEN YAYINLANIR*