Merhabalar.

Yaşadığım ve gördüğüm bazı zulüm ve haksızlıklar karşısında insanlara olan güvenim ve sevgim azalmaya başladı. Hele de bu zulüm ve haksızlığın, çok yakın biri tarafından iyi niyetimin su-i istimal edilerek yapılmış olması, adeta dünyamı başıma yıkmıştı. O anki psikolojik durumumu ve halet-i ruhiyemi tasvir etmem mümkün değil. Bu acı, ancak yaşanarak hissedilir. Benim gibi iyi niyetli insanlar, "hayır" demesini öğrenmedikten sonra, başı beladan, burnu boktan çıkmaz! Bir insanın başına gelebilecek musibetlerin temelinde "hayır" demesini bilmemek, diyememek yatar. O zaman önce "hayır" demesini öğreneceğiz. 

Bir ikincisi de getirilen bir teklife; teklifi düşünmeden taşınmadan,  teklifin hesabını kaitabını yapmadan balıklama atlamayacağız. Teklif o an size çok sıcak ve masum gelebilir. Teklifin yapıldığı andan çok değil yarım saat sonra, o yapılan teklifi enine boyuna düşünmeye başladığınızda aleyhinize o kadar çok açık kapılar görürsünüz ki, düşünmek için zaman istediğiniz için kendinizi adeta çok şanslı  addedersiniz.

Nasıl geciken adalet, adaletten sayılmıyorsa, geciken iyilik de iyilikten sayılmaz. Ancak, siz kendi ananızın ağlamasına mı, yoksa karşı tarafın anasının ağlamasına mı razı olursunuz? Buradaki tercih tamamen size aittir. Hesabınızı kitabınızı iyi yapın, ona göre düşünün taşının ve ne yapacağınıza ona göre karar verin. Ben bu zamana kadar insanlara iyilik yapmak ve yardım etmek adına hep merhamet ettim ve kendi anamı ağlattım. Yeter artık! Bundan böyle artık biraz da karşı tarafın anası ağlasın diyorum, tabi becerebilirsem...

Selam ve saygılarımla.

NOT: Başıma gelen bu işten dolayı kaleme aldığım şiirimi okumak isterseniz lütfen TIKLAYIN