Büyüklerimiz yaşam boyu elde ettikleri tecrübelerini güzel sözlerle taçlandırmışlardır. Birazcık müstehcen kelimelerle söylenmiş olsa da söylenen bu atasözüne sansür uygulamayarak olduğu gibi hem yazıma başlık olarak koydum, hem de yazımın içeriğinde yerine göre kullandım. 

Söz konusu atasözü, iki cümle halinde ve iki ayrı varlıktan bahsederek günümüz gerçeğini ortaya çıkarmak için atalarımız tarafından söylenmiş bir atasözüdür. Bu atasözünün ülkemizin her tarafında söylenen ve bilinen bir atasözü olup olmadığı konusunda bir araştırma yapmadım. Ancak, bu atasözünün ülkemizin her yöresinde bilinen ve söylenen bir atasözü olduğu konusunda hiç şüphem yoktur. Bu atasözü benim yaşadığım çevremde büyükler tarafından yeri geldiğin de taşı gediğine koymak için söylenegelen taş gibi bir atasözüdür. 

Bahsi geçen atasözünde biri hayvan, diğeri insan olan iki varlığın da ölümleri nedeniyle; nalsız ölen bir eşeğin nallı olduğu, ölen bir insanın da götünün ballı olduğu işaret edilerek kıymete bindirilir. 

Sağlığında iken itibar edilmeyen, yardım edilmeyen, beğenilmeyen, hor görülen bir aile bireyinin ölmekle birlikte kıymete bindiği ve aile efradı arasında methiyeler dizilmesi nedeniyle; sağlığında iken boklu olan götü, ölünce ballı olmuştur. Neden? Artık o kişi öldüğü için ne bakıma, ne de bakılmaya muhtaçlığı kalmamakla birlikte ona bakmakla yükümlü olan kişiler de bu sorumluluktan ve yükten kurtulmuşlardır.   

Engelli ve bakıma muhtaç bir annenin bakımını, o kadar kız ve erkek çocuklarının arasından sadece bir kız çocuğu üstlenmiş ve ölene kadar da o kız çocuğu annesine bakmıştır. Diğer çocukları tarafından bakımı, sağlığı ve geçimiyle hiç ilgilenilmeyen anne, dün vefat ettiği için kıymete bindi ve hayatta iken diğer çocuklarınca hiç selam bile verilmeyen yatalak annenin sürekli altı temizlenen boklu götü, diğer çocuklarınca da sahiplenme yarışması esnasında götü ballı olmuştur. 

Aynı zamanda bu atasözü, hayatında insanlara çok faydası dokunmamış ve başkaları tarafından önem verilmemiş birine, öldükten sonra çok mühim biriymiş gibi üstüne düşülüp, adına methiyeler dizmeyi niteleyen bir durumu vurgulamak için de söylenir.