…
Vaktiyle, bu adaya bu zamanda kuşlar uğrarlardı. Cıvıl cıvıl öterlerdi. Küme küme, bir ağaçtan ötekine konarlardı.
İki senedir gelmiyorlar. Sonbahara doğru, birtakım insanların çoluk çocuk, ellerinde bir kafes adanın tek tepesine doğru gittiklerini görürdüm. İçim cız ederdi. Büyüklerin ellerinde, birbirine yapışmış pislik renginde acayip çomaklar vardı.
Bunlarla bir yeşil meydanın kenarına varır, bunları bir ağacın altına çığırtkan kafesiyle bırakırlar, ağacın her dalına ökseleri bağlarlardı. Hür kuşlar, kafesteki çığırtkan kuşların feryadına, dostluk, arkadaşlık, yalnızlık sesine doğru bir küme halinde gelirlerdi. Çayırlıkta bir başka ağacın gölgesinde birikmiş çoluklu çocuklu kocaman herifler, bir müddet bekleşirler. Sonra kuşların üşüştüğü ağaca doğru yavaş yavaş yürürlerdi. Ökselerden kurtulmuş dört beş kuş bir başka ökseye doğru uçup giderken, birer damlacık etleriyle birer tabiat harikası olan kuşları toplarlar, hemen dişleriyle oracıktı boğarlardı. Ve hemen canlı canlı yolarlardı.
Hele bir tanesi vardı, bir tanesi. Çocukları bu işe seferber eden de oydu. Ökseleri cumartesi gecesinden hazırlayan da. Konstantin isminde bir herifti. Galata'da bir yazıhanesi vardı. O esmerle sarışın arası iskete kuşlarının bir damlacık etlerinden yapacağı pilavın hazzıyla, pırıl pırıl yanan krom dişleriyle nasıl nasıl kopartırdı kuşların ümüğünü bir görseniz.
... Konstantin Efendi, o kuşların çok uzaktan geçtiklerini görebilirdi. Gözlerini kısardı. Esmer lekelerin adalar istikametinde gittiklerini görür, etrafına bakar, bir tanıdık görecek olsa gözünü kırpar, gökyüzüne bir işaret çakar: "Bizim pilavlıklar geldi" derdi. Kuşlar pek yakından geçmişse, seslerini taklit ederek, kalın dudaklarıyla dişlerinin arasından seslenirdi. Kuşların çoğunlukla aldandıklarına, bu sesi duyarak dost sesi sanıp vapur etrafında bir dönüp uzaklaştıklarına şahit olmuşumdur.
Havalar sertleşir, poyrazlar, lodoslar birbirini kovalar, günün birinde, teşrin'lerin sonlarına doğru ılık, hiç rüzgarsız, parça parça oynamayan bulutlu, tatlı, sümbüli günlerde, o, en çığırtkan kafes kuşunu nereden bulur bulur, mahalle çocuklarını çağırtır, isketeleri, floryaları, aralarına karışmış serçeleri gökyüzünden birer birer toplardı.
Seneler var ki kuşlar gelmiyor. ... Kuşlardan sonra şimdi de milletin yeşilliğine musallat olanlar. Geçen gün, yol kenarlarındaki yeşilliklere basmaya kıyamayarak, yola çıkmıştım. Konstantin Efendi'nin günlerinden bir gündü. Ama gökte hiç kuş gözükmüyordu.
Kuşlar şimdi yoktu havada ama yeşillikler vardı ya. Baktım. Bu yeşilliklerin bazı yerleri sökülmüş. Biraz ileride dört çocuğa rastladım. Yürüyorlar. Yeşilliklerin en güzel yerlerinde duruyor, bir kaldırım taşı kadar büyük bir parçayı alıp söküyorlar, bir çuvala dolduruyorlardı.
"Ne yapıyorsunuz?" dedim.
"Sana ne?" dediler.
Fukara, üstleri yırtık pırtık yavrulardı.
"Canım neden söküyorsunuz?" dedim.
- Mühendis Ahmet Bey söktürüyor.
- Ne yapacak bunları?
- Yukarıda deri tüccarı Hollandalı var ya hani, onun bahçesini düzeltiyorlar da.
- İngiliz çimi alsın, eksin, madem ki herif zengin.
- İngiliz çimiyle bu bir mi?
- Bu daha mı iyi?
- İyi de laf mı? Bunun üstüne çimen olur mu? Hollandalı öyle demiş.
"Ne yapıyorsunuz?" dedim.
"Sana ne?" dediler.
Fukara, üstleri yırtık pırtık yavrulardı.
"Canım neden söküyorsunuz?" dedim.
- Mühendis Ahmet Bey söktürüyor.
- Ne yapacak bunları?
- Yukarıda deri tüccarı Hollandalı var ya hani, onun bahçesini düzeltiyorlar da.
- İngiliz çimi alsın, eksin, madem ki herif zengin.
- İngiliz çimiyle bu bir mi?
- Bu daha mı iyi?
- İyi de laf mı? Bunun üstüne çimen olur mu? Hollandalı öyle demiş.
Karakola koştum. Polislere haber verdim. Güya men ettiler. Gizli gizli, yine çimenler yer yer söküldü. Mühendis Ahmet Bey'e, ceza bile kesilmedi. Belediye talimatnamesinde, yol kenarlarındaki çimenleri sökmek cezayı mucip olmuyormuş.
Kuşları boğdular, çimenleri kestiler, yollar çamur içinde kaldı.
Kuşları boğdular, çimenleri kestiler, yollar çamur içinde kaldı.
DÜNYA DEĞİŞİYOR DOSTLARIM. GÜNÜN BİRİNDE, GÖKYÜZÜNDE GÜZ MEVSİMİNDE ARTIK ESMER LEKELER GÖREMEYECEKSİNİZ. GÜNÜN BİRİNDE, YOL KENARLARINDA TOPRAK ANAMIZIN KOYU YEŞİL SAÇLARINI DA GÖREMEYECEKSİNİZ. BİZİM İÇİN DEĞİL AMA, ÇOCUKLAR, SİZİN İÇİN KÖTÜ OLACAK.
Sait Faik Abasıyanık
10 Yorumlar
Kuşların boğulup çimenlerin söküldüğü, doğanın acımasızca katledildiği bir adaya artık kuşların gelmemesine şaşmamalı... Ne güzel anlatmış Sait Faik. Doğa katledilmeye devam ediyor. Bizden geçti artık belki ama doğa intikamını çocuklarımızdan alacaktır. Doğanın dengesini bozmaktan vazgeçmezsek, bunun acısını yeni nesiller mutlaka çekecektir...
YanıtlaSilGelmişken size, hem Sihirli Yazılar'a hem de yeni İngilizce bloğuma yaptığınız ziyaretler için gönül dolusu teşekkür etmek istiyorum Recep abicim. Eksik olmayın. Sevgilerimle...
Merhabalar,
YanıtlaSilİki saattir sie cevap vermeye çalışıyorum. Sistem beni her "yorum gönder" butonuna bastığımda Kullanıcı hesap adıma ve şifreme yönlendiriyor. Bunu defalarca kez yaptı yani tam üç kez tekrarladım olmadı yeniden girdim ve çıktım herhalde şimdi olacak.
Ziyaret ve yorumun için çok teşekkür ederim. Sihirli yazılar. Sağol, varol. Selam ve sevgilerimle.
Ne güzel bir paylaşım. Yürekler lekelendiği sürece, gökyüzündeki o güzel lekelerin sonu gelecek. Dikkatinizi çekiyormu sevgili Recep bey, insanlar afbuyrun hayvanlaştıkça insanlar yumuşuyor, hoşgörülü oluyor gibi sanki...birşeyler çok fena ters gidiyor...
YanıtlaSilSaygı ve selamlarımla..Allaha emanet olunuz.
selamünaleyküm,
YanıtlaSililkokuldayken türkçe kitabımızda okuma metniydi "son kuşlar" unutmamışım.. İnsanlar yasak deyince daha çok yapıyor nedense?
Recep Abi, üç aylarınız bol feyizli ve mübarek olsun. Çok şükür memlekete geldim. Sınav sonuçları da iyi :) dualarınızla..
Merhabalar Mavi Tutku, Hoş Gelmişiniz!
YanıtlaSilZiyaretiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar Türabi, Hoş Gelmişiniz!
YanıtlaSilZiyaretiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Memleketine geldiğine, sıvalarının iyi geçtiğine çok sevindim.
Selam ve dua ile
YazBlogcu
Ziyaret ve yorumunuza çok teşekkür ederim Recep bey. Allah razı olsun güzel dilekleriniz için, aynılarını bende siz ve değerli aileniz için diliyorum. Sevgi ve saygılar...
YanıtlaSilMerhabalar Mavi Tutku, Hoş Gelmişiniz!
YanıtlaSilZiyaret ve yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sağolun, varolun!
Selam ve dualarımla.
sait faik'in setini aldım ve okumaya yeni başlıyorum ama sait faikle tanışmam lise yıllarında bu öyküyle olmuştu ve içim burkulmuştu okurken.. sait şimdi yaşasa acaba nasıl bir öykü yazardı diye düşünmeden edemiyorum...
YanıtlaSilMerhabalar Emine Öztürk, Hoş Gelmişiniz!
YanıtlaSilZiyaretiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Ben Liseyi okumadım. Çok sonradan dışardan bitirdim. Ben de bu hikaye ile ortaokul Türkçe kitaplarımda tanışmıştım. Ortaokul Türkçe kitaplarımda okuduğum birçok parçayı dün gibi hatırlarım. Biri de buydu. Bunlar çok güzel anılar, bunlar olmasaydı ben nasıl avunurdum bilemem...
Efendim en Güzel'e emanet olun ve selam ve dualarımla kalın.
*YORUMLARINIZ HEMEN YAYINLANIR*