Merhabalar.

Çin zulmü altında yaşayan Doğu Türkistan Uygur Türk halkının nasıl bir vahşete ve katliama maruz kaldığını duymayan kalmamıştır. İki bin iki yüz yıllık geçmişi ile Türkistan toprakları, dünyanın en önemli ve köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır.

Türkistan deyince aklımıza Orta Asya, yani ana vatanımız gelir. Siyasi, ekonomik ve askeri yönden Asya’nın en stratejik bölgelerinden olan ve asırlar boyunca hür ve müstakil yaşayan Türkistan, Rus ve Çin devletlerinin tarih boyunca dikkatini çekmiş, açık veya sinsi düşmanlıklarına maruz kalmıştır. Asya ile Avrupa arasında sahip olduğu tarihi ipek yolu, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri yüzünden Rusya ile Çin arasında paylaşılmaz bir ülke haline gelmiştir. Doğu Türkistan, 1760 senesinde Mançur-Çin imparatorluğu tarafından işgal ve istila edildi. Batı Türkistan ise 1876 senesinde Rusya’nın işgaline uğradı.

Doğu Türkistan yeraltı kaynakları bakımından çok zengin bir ülkedir. Ülkenin 5 bini geçen maden ocağında 118 çeşit maden çıkarılmaktadır. Bir başka ifade ile Çin’in toplam maden ocaklarının %85 i Doğu Türkistan’ da yer almaktadır. Doğu Türkistan’ın yeraltı zenginliklerinin başında petrol gelmektedir. Ayrıca Doğu Türkistan da bilhassa Turfan, Aksu, İli ve Yeni Hisar bölgelerinde zengin demir yatakları bulunmaktadır. Zenginlikleri saymakla bitmeyecek Doğu Türkistan da altın rezervi de 18,5 milyon tona ulaşmaktadır. Doğu Türkistan çok zengin bir yer altı ve yer üstü zenginliğine sahip olmasına rağmen, ülkeye sadece bir hammadde deposu olarak bakıldığından sanayi ilerlememiş ve insanları zenginleşememiştir.


Bugün, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan'ın dahil olduğu bölge Batı Türkistan olarak anılmakta, iki asırdır Çin'in esareti altında bulunan bölge ise Doğu Türkistan olarak adlandırılmaktadır.

Türkistan'ın coğrafi ve stratejik olarak taşıdığı önemi anlamak için ise, öncelikle bölgenin iki dev gücü olan Rusya ve Çin'in bu topraklara olan ilgilerini göz önünde bulundurmak yeterlidir. Coğrafi yapının da sebep olduğu siyasi oluşumlar neticesinde bugün Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmış olan Türkistan toprakları üzerinde, Rusya'nın ve Çin'in çok önemli planları vardır.

Doğu Türkistan gerçeği, dünyanın ve Türkiye’nin görmezden geldiği, görmezden gelinmese de siyasi çıkarlar uğruna feda edilen bir gerçek. Dini, milli ve kültürel köklerinden kopartılmak istenen ve gözlerini açtığı andan itibaren “Sincanlı” olduğuna inandırılmaya çalışılan bir tutsaklar ülkesidir Doğu Türkistan.

Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Türkistan’ı hakimiyeti altına alıp bölgeyi “Sincan” (Kazanılmış Topraklar) olarak adlandırdığı tarihten bu yana, Doğu Türkistanlılara yönelik etnik temizlik ve asimilasyon politikası uygulamaktadır. Nitekim Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana 35 milyon Doğu Türkistanlı katledilmiştir.

Doğu Türkistan’da yaşananlara sessiz kalmamak öncelikle bir insani görevdir. Bunun dışında Uygur halkının Türk olması bizlerin ilgisini elbette o bölgeye daha da artırmaktadır. Uygur halkı aynı zamanda Çin tarafından şiddetli baskı altında tutularak namaz kılınması, oruç tutulması ve başörtüsü takılması engellenmektedir. Ramazan ayında şiddet, baskı ve zulüm daha da artmıştır.


İslam alemi 150 yıldır dünyanın birçok bölgesinde benzeri zulüm ve baskılara maruz kalmıştır. Bu zulmün arkasındaki çevrelerin en büyük hedefi, dini, özellikle de müslümanlığı ortadan kaldırmaktır. Bugün Çeçenistan’ın Ruslardan gördüğü zulmü, Doğu Türkistanlılar Çinlilerden görmektedir. Dünya ise bu zulme göz yummaktadır. Doğu Türkistan meselesi sadece Uygurların bir sorunu olarak görülmemeli ve vicdan sahibi insanlar bu meseleyi sahiplenmelidir.

Kızıl Çin tarafından Doğu Türkistan toprakları üzerinde haksız yere yapılan işgali ve Doğu Türkistan soydaş ve dindaş kardeşlerimize yapılan mezalimi, kıyımı, vahşeti ve soykırımı şiddetle ve esefle kınıyoruz. Temennimiz Doğu Türkistan’daki zulmün en kısa zamanda sona ermesi ve soydaşlarımızın barış ve huzur içerisinde hayatlarını sürdürebilmeleridir.

Selam ve dualarımla.
Recep Altun