Merhabalar. 

Her mevsimi yaşanır kılan ve her mevsimin bizlere sunduğu güzelliklere güzellikler katan; birlikte yaşamaya doyamadığımız, yıllardır bizi bir ana gibi kucaklayan ve bağrına basan; taş, kerpiç ahşap malzemelerden yapılı emektar evimize duyduğum özlemi nasıl dile getireceğimi bilemiyorum. Nereden başlayıp nasıl anlatsam diye günlerdir gayret ediyorum. Çocukluk ve gençlik yıllarımızın en güzel günlerini geçirdiğimiz bu evin artık yerinde yeller esmektedir. Diğer bir deyişle emektar evimiz, 1986 yılında kamu yararına istimlâk edilerek elimizden alınmıştır.

Kendi ellerimizle evimizi yıkmaya mahkum edildiğimiz, kanunun cebri yaptırım gücüne saygı duymakla birlikte, bizi buna mecbur eden yerel yönetimin aldıkları yanlı ve vicdansız istimlâk kararını haksız bulduğumuzu söylemek durumundayım.  

Evimiz bu zamana kadar ayakta kalmış olsaydı, bu sefer de kentsel dönüşüm projesi kapsamında yine elimizden alınacakmış. Yani emektar evimizin kaderinde öyle de böyle de yıkılarak yok olmak varmış. Oysa emektar evimizin akranlarından yıkılmadan ayakta kalarak hala sahiplerini barındırmaya devam edenleri var. Bu evlerin sahiplerini uyarıyor, çok yaşlı olmalarına rağmen hala ayakta kalmayı başarabilmiş bu evlerin kadrini ve kıymetini bilsinler istiyorum.

O günleri güzel kılan şeylerin ne olduğu ile şu anda yaşamakta olduğumuz günleri çirkin kılan şeylerin de, ne olduğunu merak etmiyor değilim. Güzel günleri çirkin kılan şeylerin sebebini kısaca, saygı dengesi bozulmuş dünya düzenine bağlayabiliriz. 

Bilgisayarınızda sevdiğiniz bir filmi izlerken, beğendiğiniz sahnelere nasıl geri dönüp aynı sahneleri tekrar tekrar izleme ihtiyacı duyuyorsanız, işte ben de çocukluk ve gençlik yıllarımı geçirdiğimiz evimizin yukarıdaki fotoğraf karesine yansıyan o güzelim günlerini tekrar tekrar yaşamak istemekten kendimi alıkoyamıyorum. 

Allah Rıza’sının yalnızca namazda, oruçta, hacda değil; kul hakkında, gönül almada ve bir yardımda arayan insanlarla karşılaşabileceğim ümidim hala devam etmekle birlikte, son nefesimi vereceğim ana kadar da bu ümidimi muhafaza edeceğimden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Haksızlıkların yok edilmesi ve çirkinliklerin giderilmesiyle toplumda bir saygı dengesi yaratılacağı kuşkusuzdur. Çevremizdeki çirkinlikleri ve haksızlıkları ortadan kaldırarak, onları değiştirip düzelterek, dünyayı tekrar dost hale getirebiliriz. Bu nedenledir ki; dünyayı tekrar dost hale getirmek için eli kalem tutan her insan, diğer insanlardan daha ağır bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu bağlamda söz konusu yüklendiğimiz sorumluluklarımızın bilincinde olarak onları yerine getirmek için, daha fazla zaman kaybetmeden, bir an önce harekete geçmenin vakti geldi de geçiyor bile.

Selam ve saygılarımla.