Türkiye'nin IMF'si

Merhabalar.

Cumhuriyet gazetesi köşe yazarlarından Mustafa Balbay'ın 25 Ocak 2022 Salı günü, "Hepimizi Soydular... Sıra Ruhumuzda!" başlıklı makalesinden bir alıntıyla sizlere merhaba demek istiyorum.

En yeni, en etkili milat 20 Aralık 2021 gecesi. O güne ilişkin gelecekte de çok şey yazılacak, yeni bilgiler, belgeler ortaya çıkacak. Tümü şu gerçeği güçlendirecek: 20 Aralık gecesi tüm Türkiye soyuldu! Daha doğru anlatımla yeni bir soygun düzeni başladı. Zira o gün başlayan yeni soygun devam ediyor. Faturayla soyuluyoruz, evde ısınırken soyuluyoruz, yolda giderken soyuluyoruz. Şu ana dek 84 milyon en az yüzde 30 fakirleşti. Bunun Türkçesi şu: Milletin birikiminin, alın terinin, servetinin yüzde 30'u el değiştirdi. Nereye gittiği belli...

Ekonomideki genel durumu da şöyle özetleyebiliriz: AKP, Türkiye'nin IMF'si oldu! Ekonomimiz zaman zaman IMF'nin kemer sıkma diye özetlenen paketlerine teslim olmuştu. O paketlerde genellikle şunlar olurdu: Zam, maaşlarda reel indirim, kamu harcamalarında kısıtlama...

İlk ikisi halkı bezdiriyordu, üçüncüsü iktidarın yandaş zengin etmesini, seçim ekonomisi uygulanmasını engelliyordu. Bugünün gündemiyle söylersek AKP iktidarının savurganlığına, yandaş müteahhitlerin kollanmasına, millet zam kıskacında iken kamuda 5-10 maaşa dur deniyordu.

AKP, Türkiye'ye IMF politikası uyguladığı için kendisini bundan ayrı tutuyor, Başta elektrik ve doğal gaz olmak üzere halkın belini büken zamları bile kendine pay ayırarak uyguluyor. Dağıtım şirketlerinin payının artarak devam etmesini şöyle yorumluyoruz: O paraların tümünün dağıtım şirketlerine gitmesi mümkün değil. O şirketler kaynağın aktarımında kavşak işlevi görüyor.

Selam ve saygılarımla.

Yorum Gönder

10 Yorumlar

  1. Doğalgaz yaktı bizi..Elektrik ve doğalgazdaki kademeli tarife ücreti bir an önce kaldırılmalıdır,bu adaletsizliktir ,haksızlıktır..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Ertuğrul Yıldırım, Hoş Geldiniz.
      Ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
      Karşılaştığınız doğal gaz faturasının miktarı konusunda hala şaşkınlığımı üzerimden atamadım. Şimdi ben de korkmaya başladım. Bakalım bu ay fatura ne gelecek diye. Size kaç metreküp gaz tükettiğinizi sormuştum ama bu miktarı benimle paylaşmadınız. Siz trilyon lira edecek kadar gaz tüketmiş olamazsınız. Bu işte bir yanlışlık var.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    2. Yok yok trilyon değil milyar..Gerekli açıklamayı yaptım blogda,ilginiz için sağolun,tşkr ederim..

      Sil
    3. Merhabalar Ertuğrul Bey.
      Blog sayfanıza geleceğim zaten, bu ayki gerçek doğal gaz tüketiminizi (m3) ve fatura tutarını bizimle paylaşmanız artık farz oldu. Eğer gerçekten çok abartılı bir faturaysa, faturanızı Cumhurbaşkanına bildirelim de bir çaresine baksın.

      Ben zaten doğal gazın ve elektrik tüketimlerinin takipçisiyim. Keşke herkes her ay tükettiği elektrik ve doğal gazı hacim olarak m3 ve elektriğini de Kwh ve fatura tutarları ile birlikte paylaşmış olsa, ben de eleştirilecek taraflarını bulsam ve konuyu incelesem.
      Selam ve muhabbetle.

      Sil
  2. Ertuğrul bey doğalgazı söylemiş zaten, bana da 960 Tl geldi! Zehir, zıkkım olsun! Elektrik faturam 350! Markette domates 25 tl, bir kutu süt 15 tl. peynir, yumurta vs. felaket!
    Bir de denir ya hep "Kınadığını yaşamadan ölmezmiş insan" diye.
    Bu Tayyip de hep "CHP kuyruktur, yokluktur, yağ kuyruğu vardı, benzin kuyruğu vardı" derdi. O dediği dönemlerin biri 2. Dünya Savaşı yıllarıydı ki, tüm dünyada insanlar yiyecek, içecek bulamıyorlardı. Piyanist vs. gibi filmlerde gördüğümüz yıllardı. Diğer kuyruğu rahmetli Ecevit ve Erbakan koalisyon hükümeti Kıbrıs'a çıkartma yaptığı için ABD'nin ambargosu yüzünden olmuştu, öyle ekmek, vs. ASLA kuyruk olmamıştı sadece sıvı yağ kuyruğu olurdu onu da bir süre sonra aştık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Bücürükveben, Hoş Geldiniz.
      Ziyaretiniz ve değerli yorumunuz beni ziyadesiyle memnun etmiştir. Mevlamız da sizi memnun etsin inşAllah!

      Efendim, sizin doğal gazınız da çok yüksek, peki faturanız da kademeli uygulama görülüyor mu? Yoksa, aynen eski haliyle mi hesaplamışlar. Ben şimdi fatura tutarını tükettiğim gazın m3 toplamına bölüp, 1m3 gazın ederini buluyor, bir sonraki ayı da ona göre hesaplıyorum ve hesapladığımdan çok az farklı bir fatura tutarına ulaşıyorum. Çünkü Başkentgaz, her ayın m3 başına uygulayacağı fiyat tutarını planlamış. Sayfasına bakarsanız, orada görebilirsiniz.

      Elektrik ona keza, gıda maddeleri de öylesine. İyi ki yaşıyoruz, iyi ki ayaktayız. Dört bir tarafından düşman tarafından kuşatılmış bir manga askerden farkımız kalmadı. Yani ölüm Allah'ın emri oldu.

      Kuyruklara gelince, ikinci dünya savaşı cereyan ettiği yıllarda bizler zaten hayatta değildik. Ancak, o yıllarda ekmeğin karne ile dağıtıldığına ilişkin karne belgesini sonradan gördüm. Buradaki sıkıntının müsebbibi CHP iktidarı değil, Nazi Almanya'sıydı. Çünkü savaşı onlar çıkarmıştı. Ancak, o savaşın bitimine doğru bir cesaret gösterip şu on iki adalar konusunu halledebilir miydik diye düşünmeden de edemiyorum.

      1974 Kıbrıs Barış Harekâtından mütevellit emperyalist ülkeler tarafından uygulanan ambargo neticesinde; gaz, benzin, mazot, yağ, tüp ve sigara kuyruklarını çok iyi biliyorum. Kıbrıs Barış Harekatını yapmaya karar veren iktidarın ve bu harekatı onaylayan milletimizin yerden göğe kadar haklı olmasına rağmen, ambargo haksız yere uygulanmıştır. Ekmek kuyruğu olamazdı, çünkü buğdayımız vardı, ekmeği pişirecek odunumuz da vardı.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    2. Merhaba Recep Bey,
      Öncelikle güzel dilekleriniz, duanız için çok teşekkür ediyorum. İnşallah gerçekten kullarıyla ilgilenen bir Mevla vardır da iyi insanların alayını memnu eder. Kötüleri de bildiği gibi yapar.

      Şimdi faturalarımın tümünü kuyruklarda beklemek zor geldiğinden internetten ödüyorum o yüzden hiç bakmıyordum bile. Yani ne geldiyse bakmadan ödüyordum. Bundan sonra bakarım, haber verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

      Evet doğru, ben de o yıllarda dünyaya gelmemiştim ama rahmetli annem, babam hep anlatırlardı. Sayfanızı okuyan akepe'li varsa okusun diye yazıyorum:
      Öyle yıllarmış ki, her an sizin dediğiniz Nazi Almanyası Türkiye'yi de işgal eder diye dönemin CHP hükümeti ve başbakanı İnönü tedbir almak için ekmeği karneye bağlamış, olur da aniden savaşa girersek Mehmetçik, askerlerimiz ekmeksiz kalmasın onlara daha lâzım olacak diye düşünmüş ki, kendisi ömrü cephelerde geçmiş bir kumandan olduğundan bu işleri tabii ki düşünmüş. Mesela gece karartma yapılırmış, annem anlattı yaa...kadıncağız gayet net hatırlıyordu, pencerelere Alman uçakları görmesin şehri diye kara perdeler asarlarmış (yani emir verilmiş) bazı geceler bekçi düdük ötermiş açar bakarlarmış "Pencerenizden ışık sızıyor" diye uyarırmış. Gerçekten de karartma uçaklar için çok önemlidir ...yani her an savaşacağız diye o karneler verilmiş, annem derdi ki şekerimiz azdı, çaya kuru üzüm koyup tatlandırdık, pencerelere kara perde astık, ekmek karneyleydi doymazdık ama yine de Allah İnönü'den razı olsun bizi 2. Dünya Savaşı'na sokmadı. Öyle akıllıca, öyle kurnaz bir oyalama taktiği yaptı ki, İngilizler başta tüm Batı ülkeleri bizi de savaşa sokmak için yapmadıkları şey kalmamış, İnönü onları çok başarıyla oyalamış. Sonunda savaş bitmiş rahat etmişiz. Düşünüyorum da o zaman ülkenin başına mazallah Tayyip olsaymış çoktan üç kuruşa Batı'nın gazına gelip bizi savaşa sokardı, ondan sonra bombalanmadık şehrimiz kalmazdı, Piyanist filmine dönerdik ki, zaten KORKUDAN annemin Yahudi komşuları kaçmışlar. "Hitler, Türkiye'ye de saldırır" diye. E zaten adam deli, pat diye Polonya'ya saldırdı, pat diye bize de her an saldırabilirdi. Velhasıl hayatta olmazdı belki annem, babam...ülkeyi kurtardı, insanlarımızın hayatını kurtardı, bizi 2. Dünya Savaşı'na sokmadı rahmetli İnönü, sırf bu yüzden ona tüm ülkenin vatandaşlarının dua etmesi gerekir. Rusya, 50 milyon vatandaşını kaybetti diye hatırlıyorum (en büyük kayıp da Rusların olmuştu) biz de girseydik ülkenin nüfusunun yarısı giderdi....bombalanmadık cami kalmazdı...işte böyle zor bir dönemde karne kuyruğu oldu. Buna laf demek için çok cahil veya çok kötü niyetli olmak lâzım. Sahi annem anlatmıştı o zaman tv yok, radyo var, gazete var, Churchill bir akşam yemeğinde bir elmayı alıp cebine atmış, "Torunuma götüreceğim" demiş. Düşünün, koskoca İngiltere'de bile savaş var diye dönemin başbakanı bir elmayı torununa götürüyor ....bunu rahmetli annemden dinledim, belki dönemin İngiliz gazetelerinde yazmıştır ya da radyoda dinlemiştir hangisiyse...akepeliler cahil savaş görmemişler hiçbir şeyi bilmiyorlar...Piyanist filmini oturup seyretsinler biraz akıllansınlar..
      Selamlar, saygılar

      Sil
    3. Ah şunu da ekleyeyim (akepeli okurlar için) annemin o Yahudi komşuları sokaklarındaki çorapçı dükkanının sahibiymiş, Hitler Türkiye'ye de saldırır diye korkudan kaçıyorlar tabii dükkanı artık bilmiyorum sattılar mı, kira mıydı? Bol boy çorap veriyorlar anneme (o zaman gencecik kız daha evlenmemiş) ve annemin yaşıtı mahalledeki komşu çocuklara..."Alın biz dükkanı kapatıyoruz güle güle giyin" diyerek parasız veriyor ve ülkeyi terk ediyor. Film olsa olur yani bu hikayeler...bilmiyorum savaş sonrası tekrar o çorapçı Türkiye'ye döndü mü?...

      Sil
    4. Merhabalar Bücürükveben.
      Sultan Abdulhamit de tahttan indirilmemiş olsaydı, Osmanlıyı Birinci Dünya Savaşı'na sokmazdı diyen otoriteler var. 33 yıl padişahlığı döneminde en az toprak kaybeden akıllı bir devlet adamı olduğundan bahsediliyor.

      İkinci Dünya Savaşı'na gelince. Evet rahmetli İnönü ülkeyi savaşa sokmamak için olağanüstü gayret sarfeden hatta çok akıllıca politika oyunları ile bu savaştan ülkemizin kazançlı çıkmasını sağlayan bir dahi olarak bilirim. Çünkü benim de babam söz konusu savaşla ilgili bana da çok şeyler anlattı. Alman motorsikletli hava indirme birlikleri varmış. Eğer böyle bir indirme gerçekleşirse, asker birkaç dakika baygın kalırmış, kendine gelemezmiş, hemen kafasına bir cisimle vurun ve motorsikletini alın kaçın demişler. Babam terziydi, onlar da öyle karartmada pencereleri "kara mandıl" denen siyah bir bezle kapatmışlar. Ekmeği karne ile almışlar.

      Hitler Yunanistan'ı istila etti, ama neden Türkiye'yi istila etmedi, bu konuyu araştırıyorum, şu ana kadar herhangi sağlam bir kaynağa ulaşamadım.

      İkinci Dünya Savaşı ile ilgili tüm filmleri izledim diyebilirim. En Uzun Gün, Er Ryan'ı Kurtarmak, Piyanist, Schindler'in Listesi, Pearl Harbor, benim başucu filmlerimdir.

      Savaş öyle kolay bir şey değil. Hem Almanya, hem de Japonya bu savaştan en zararlı çıkan ülkeler oldular. ABD, Rusya ve İngiltere savaş sonrası dünyanın iplerini ellerine alan ülkeler oldular.

      Daha sizin yorumunuzu okumadan evvel yine bir İkinci Dünya Savaşı belgeseli izlemiştim. Almanya'nın bu hücumlarından dolayı İngiliz yetkili bir bakan, Hitler ile anlaşma yapılmasını öneriyordu. Aynen bizim Kurtuluş Savaşı öncesi İngiliz, Amerikan mandası kabulü gibi. Ama sabrettiler, dişlerini sıktılar, savaştılar ve galip geldiler.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    5. Merhabalar Bücürükveben.
      Aslında ülkemiz de topun ağzındaki bir ülkeydi, ancak dediğim gibi Hitler Türkiye'ye neden saldırmadı araştırıyorum. Yahudilere en büyük zulüm, Polonya'nın en eski ve en üç büyük şehirlerinden biri olan Krakow'da yapıldı. Sizin de dediğiniz gibi otursunlar da Piyanist filmini bir izlesinler. Ben belki bu filmi en az yirmi defa seyrettim. Ve hala da seyrederim.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil

*YORUMLARINIZ HEMEN YAYINLANIR*