Bir Kitap İncelemesi


Dr. Halim Hilmi Bilsel, 1916 yılında Rize'in Üçkaya köyünde doğmuş. Tıp fakültesini bitirdikten sonra kalp ve iç hastalıkları mütehassısı olarak doktorluk hayatına devam etmiş. Boş zamanlarını hep okuma ve araştırma yaparak geçiren Dr. Halim Bilsel 1962 yılında "Çocuk Felci Tedavisi", 1966'da "Allah Vardır", 1972'de "Hemiplegia-Felçler" ve 1978 yılında "Güzel Huy" isimli bir ahlak kitabının yazarı olup 5 Nisan 1997 tarihinde vefat etmiştir. (Allah rahmetiyle muamele eylesin.)

Şu anda elimde Dr. Halim Bilsel'in "Allah Vardır" kitabını incelemekle meşgulum. Dr. Halim Bilsel, Allah'ın varlığını akli, felsefi, ilmi, nakli ve dini delillerle açıklamaya çalışmıştır. Ben konuyu Allah'ın varlığından ziyade, mahlukatın en şereflisi olarak yaratılan insanın ruhunun kaynağı üzerinde durmak istiyorum. 

Yazar, Allah'ın varlığını açıklarken, "...acaba Allah, külli bir ruh mudur? Ruh denen şey, maddesi olmayan bir cevherdir..." dedikten sonra, "...insan bedeni; görünen madde ile görünmiyen ve ruh denen iki kısımdan yaratılmıştır.." şeklinde insanın hem madde, hem de manevi bir varlık olduğuna değinmiştir. 

Ben burada ruhun yapısı ve özelliklerine girmeden yazarın "Allah Vardır" kitabı içinde insana verilen ruhun kaynağı konusundaki çelişkili beyanına değineceğim. 


(*) Yazar kitabın içinde 167. sayfasında: "...Allah, Adem'i yarattıktan sonra, ona ruh vermiştir. Acaba Allah Adem'e kendi ruhundan yani kendi cevherinden mi vermiştir? Bu mümkün değildir. Böyle olmuş olsaydı insanların kudsiyet peyda etmiş olması icabederdi. Gerçi bazı insanlar, ben yarattım, ben icat ettim, diyorlarsa da bu tabir yanlıştır. Yaratmak, Allah'a mahsustur. Allah, maddeyi yarattığı gibi ruhu da yoktan var etmiştir. Ne madde ve ne de ruh, Allah tabiatından ve Allah cinsinden değillerdir..."

Yazarın kitabında ruhun mahiyeti hakkındaki şu benzetmesine değinmeden geçmek istemiyorum. "...Ruh bedenden ayrıdır. Fakat bedenin dışında değil, içindedir. Ruh, bedeni teşkil eden bütün hücrelerle temas halindedir. Fakat onlara yapışık değilidr. İnsan bedenini bakır tele, ruhu da o telden geçen elektrik ceryanına benzetebiliriz..."

Ruhu, maddesi olmayan bir cevhere benzeten yazar; "...Ruh, Allah'ın bir emri ve ilahi bir nefestir. Ruhun görünen ve görünmiyen iki hali vardır. Zahiri olan hali, gördüğümüz canlı mevcudattır. Batıni hali ise, görünmiyen ve beka alemine geçecek olan şeklidir..." şeklinde beyan etmektedir.


İşte şimdi yazarın insana verilen ruhun kaynağı ile tezat teşkil eden açıklamasına gelelim. Yazar kitabın 170. sayfasında:  "... Allah, insanı mahlukatın en şereflisi olarak yaratmıştır. İnsanı kendi sıfat ve esmasiyesiyle müzeyyen kılmıştır. İnsana kendi ruhundan üflemiştir. Bundan dolayı insan çok mukaddes ve çok kabiliyetlidir. melekler bile insana secde etmiştir..."

Yazar yukarıdaki (*) paragrafta Allah'ın Adem'e kendi ruhundan vermediğini beyan etmiş, ancak bir üstteki parağrafta ise insana kendi ruhundan üflediğini beyan etmektedir. İşte ben burada bir tezatlık ve bir çelişki görmekteyim. Yazar kitabının bir bölümünde Allah'ın yarattığı insana kendi ruhundan üflemediğini, bir başka bölümünde ise, insana kendi ruhundan üflediğini beyan etmektedir. 

Söz konusu kitabı daha önce okuyan ve inceleyenler; yazarın, insana verilen ruhun kaynağı ile tezat teşkil eden beyanını fark edebilmişler miydi? 

NOT: Elimdeki kitap, 1986 yılı  18. baskısıdır.

Yorum Gönder

28 Yorumlar

  1. Merhaba,
    Dikkatinizi kutlarım. Gerçekten dediğiniz gibi olmuş. İki cümle birbiriyle çelişiyor. Acaba doktor bey Allah'ın ''insana'' kendi ruhundan üflediğini beyan ederken Adem'i ''ilk insan'' olarak ayrı tuttuğunu mu ifade etmek istemiş? Yalnızca bu oldu aklıma gelen. Aksi takdirde bu çelişki onca yıldır neden hiç kimsenin dikkatini çekmemiş? Bırakın okurları, yayınevi ve de editör neden fark etmedi? Sonuçta dini bir gerçekten bahsedildiği zannedilerek kocaman bir yanlış yapılmış ve bu yanlış on yıllarca süregelmiş.
    Ben içinden çıkamadım. Umarım bu tezatlık yıllar sonra da olsa fark edilip doğrusu ne ise düzeltilerek çözüme ulaşır.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Zeugma.
      Hayır, yazar Adem'i ilk insan olması hasebiyle ayrı tutmamış. Çünkü, cümlenin devamında eğer öyle olsaydı, insanların, kudsiyet peyda etmiş olması icabederdi diye konuya açıklık getirmiş.

      Sadece Dr. Halim Birsel değil, müfessirlerin kimi ilk insan olarak yaratılmış Adem'e verilen ruhun Allah'ın kendi ruhundan üflediğini, kimi müfessirlerin ise Allah'ın kendinden değil de hariçten yarattığı ruhu verdiğini beyan ettikleri görülmektedir.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  2. Merhabalar
    Bahsettiğiniz kitabı okumadım . Sizin değindiğiniz tezatlık okurlar tarafından fark edilmiştir umarım. Söyleyebileceğim tek şey, herkesin her alana ilgi ve merakı olabilir. Bunun için araştırmalar ve incelemeler yapabilir ama okuyucu olarak bazı hassas konularda o konunun ehli olan kişilerden eserler okumak tercihim. Yetersiz bilgim ile yanlış yönlendirmelere maruz kalmamak için kendi adıma yaptığım bu. Bu yüzden kitapla birlikte yazarından da bahsettiğiniz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Vakt-i Dem.
      Ziyaretiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim. Ben bu paylaşımı, yazarın kitabında verdiği bilginin doğruluğu ya da yanlışlığı konusunu değil de aynı konuda beyan ettiği bilgideki çelişkiye dikkat çekmek için yaptım.
      Elbette hassas konularda bilginin ehli olan yazarların kitaplarını okuma ve inceleme konusunda sizinle hemfikirim.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  3. Merhaba Recep Abi,
    Kitabı okumadım ama evet bir çelişki var. Söz konusu "din", "Tanrı" gibi felsefi konular olunca çelişkiler olmadan olmuyor; çünkü kâinatın, evrenin nasıl yaratıldığı, nasıl bir yaratıcı tarafından yaratılmış olabileceğini düşünerek, felsefe yaparak değil; fizik, astronomi bilimiyle bence öğrenebiliriz. Kainat ve kainattaki yasalar (yerçekimi, gezegenlerin hareketleri, yapıları, insanın yapısı, atomlar, atom altı parçacıklar, zaman- uzay vs. hepsi fiziğin ve astronominin konusu) ruh/beyinden bağımsız bilinç var mıdır? Bu da tıp biliminin konusu, şu anda belki gözlemleri yetersiz ama bir gün tüm soruların cevabını bilimle vereceklerini düşünüyorum belki çok uzun yıllar, yüzyıllar alır. Bizler göremeyiz.
    Selamlar, saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Bücürükveben.
      Ben bu paylaşımı, yazarın eşref-i mahlukat olan insana verilen ruhun, bir bölümde Allah tarafından ve kendi ruhundan üflenerek, diğer bir bölümde ise Allah'ın kendi ruhundan değil de daha önce yoktan var ettiği bir cevherden verildiğini beyan etmesinin tezatlığını ortaya koymak için paylaştım.

      Diğer taraftan din ve Tanrı gibi felsefi konulara girince işin içinden hiç çıkılamayacağını da biliyorum. Sizin de bahsettiğiniz gibi fizik, matematik ve diğer bilim dallarıyla yaratanın ve yaratılışın sırrının bir gün çözüleceğine ben de inanıyorum.
      Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.

      Sil
  4. Yıllar yıllardır duzeltilmeyen yanlışlar oluyor bazı kitaplarin baskılarında. Geçenlerde birinden bahsedilmişti ama hangisiydi unuttum, bilinen bir kitaptı. İnsanlar yaptıkları işte savruklar genelde. 13. Baski yaziyor galiba kapakta, cok satiyor nasılsa diyerek kimse bir daha bakmamiş demek ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar N.Narda, Hoş geldiniz.
      Ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Kitabın kapağında 18. baskı olduğu görülüyor. Ben bu paylaşımda insana ruhun kim tarafından nasıl ve nereden verildiği konusunu değil; yazarın bir yerde Allah'ın kendi ruhundan üflediği, diğer bir yerde Allah'ın kendi ruhundan değil de daha önce yoktan var ettiği bir cevherden verildiğinden bahsederek kendi kendini tezata düşürdüğünü göstermek istemiştim. Bence bu bir baskı hatası değil, bizzat yazarın kendi hatasıdır.
      Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.

      Sil
    2. Tabii burada dediğiniz gibi bir çelişki söz konusu, ancak yazar atlasa bile editörün fark etmesi, sorması gerekirdi. Tabii ciddi bir editörü vardıysa....

      Sil
    3. Merhabalar N.Narda.
      Hoş Geldiniz.
      Yazarın editörü olduğunu sanmıyorum. Sadece üstün körü biri imla ve dilbilgisi yazım kurallarına bakıp geçmişlerdir.
      Ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  5. Alt paragrafta genel olarak inanılan ,öyle duyulan bilgiler verilmişken, üst kısımdaki gerçek düşüncesi, kendi kendine sorgulaması gibi geldi bana. Tabi kitabı okumadım ,paragrafların öncesi ve sonrası nasıl bilemiyorum. Öyle olmalı. Çünkü genelde biliriz, okumuş,öğrenmişiz, duymuşuz bir şekilde yaratılmamızla ilgili bazı şeyler.İnanırız, nasıl olduğuna tereddütle bakarız o ayrı. Sanırım yazar da iki arada düşünmüş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, *MEHTAP.
      Her iki parağrafta da yazar çok açık bir şekilde kendi düşüncesini yansıtıyor. Alıntı yok. Kitapta işlenen ana tema "Allah'ın Varlığına yöneliktir."

      Allah Adem'i yarattıktan sonra ona bir ruh veriyor. Verilen ruhu, bir yerde Allah'ın kendi ruhundan üflediğini söylüyor, bir başka yerde böyle bir şeyin mümkün olmadığını söylüyor. Bu çok açık ve seçik şekilde görülüyor. Bunun bir basım hatası olduğunu sanmıyorum. Yazar konuyu bir başka kaynaklardan iki şekiyle de öğrenmiş ve bizzat alıntılayarak değil de kendi fikri olarak kaleme almış. Şimdi yazarın bu durumun birini kabullenip sadece kabullendiği şekline kitabında yer vermesi gerekirdi. Ancak, yazar bir yerde şöyle, bir yerde böyledir diyerek kendi kendini tezata düşürmüştür.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  6. Beden hizmetçi, ruh ise efendi. Hizmetçi efendiye tâbi. Gözden akan yaş, üzüntüden haber veriyor. Üzülen ne göz, ne de onun takılı olduğu beden makinesi. Zira bedenin kederle bir alâkası yok. Ruhtaki teessür, gözden yaş olarak dökülmede. Ruh Allah’ın kanunu, beden o’nun mahlûku. Bu bedeni, o kanunla tanzim ve idare ediyor. Beden ile ruh, ampul ile elektrik gibidir. Ampul kırılınca elektrik yok olmuyor ve var olmaya devam ediyor. Biz onu görmesek de inanıyoruz ki, elektrik hâlâ mevcuttur. Aynen bunun gibi, insan ölmekle ruh vücuttan çıkıyor. Fakat var olmaya devam ediyor. Cenab-ı Allah ruha münasip daha güzel bir elbise giydirerek, kabir aleminde yaşamını devam ettiriyor.
    Çok uzattım galiba 😃 ama en bilinmeyen konuların başında geliyor teşekkür ederim paylaşım için 🤲💐

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Sonsuzluk ve Ötesi.
      Hoş geldiniz.
      Ruh ve beden ile ilgili verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  7. kendi ruhundan üfleseydi herhalde dünyada bu kadar kötülük yapan insanlar olmazdı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Deeptone.
      Hoş geldiniz.
      Ben bu paylaşımla yazarın kitabında Adem'e üflenen ruhun, Allah'ın kendi ruhundan mı yoksa, yoktan var ettiği bir başka cevherden mi üflendiği konusunu tartışmaya açmadım. Sadece yazarın, her iki hali de ileri sürerek kabullendiği konusundaki tezata yer vermek istedim. Çünkü yazar kitabında her iki durumu da savunmuş. Oysa, Adem'e üflenen ruh, ya Allah'ın kendi ruhundan üflenmiştir, ya da yine Allah'ın yoktan var ettiği bir cevherden üflenmiştir.
      Sizin düşüncenize gelince, evet Allah kendi ruhundan üfleseydi, insanlar asla kötü olamazdı. Teşekkür ederim.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  8. Sevgili deeptone' a %100 katılıyorum. Yaratıcımız, dört kutsal kabul edilen kitapta da yazıldığı, söylendiği gibi sonsuz merhametli, sevgi pıtırcığı bir varlık olsaydı, kendi ruhundan üflediği insanlar yazar doktor beyin dediği üzere şerefli, mukaddes insanlar olur hiç kötülük yapmazlardı. :)

    Halim Bey'in dediğinin tam tersi insanlar her gün öyle şerefsizlikler, öyle kötülükler yapıyorlar ki, üç kuruş için 80 yaşındaki ninesini boğan, 6 aylık bebeğe hallenen! Gazze'de yaşananlar, ülkemizde ormanları yakanlar, yavru kedinin gözünü oyup, işkence edenler....örnekleri saymakla bitmez. İyi insanları tenzih ederim ama dünya kötülerle dolu. E, iyileri Tanrı yarattı da, bu kötüleri kim yarattı? Yani içinden çıkılmıyor.
    Kusura bakmayın dayanamadım tekrar yorum yazdım:) Bu tür konuları severim. E, insan merak ediyor haliyle Tanrı nasıldır? Nasıl düşünür? Duyguları var mı? Kutsal kitaplar gerçek mi? Orada anlatılan gibi mi? vs. vs. düşünmenin sonu yok.
    Selamlar, saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Bücürüklerin Annesi, Hoş Geldiniz.
      Konuyla ilgili tekrar sayfama gelmeniz ve yine aynı konuda duygu ve düşüncelerinizi paylaşmanız takdire şayandır.

      Ne demek "dayanamadım tekrar yorum yazdım..." Hatta aklınıza geldikçe, şunu da yazsaydım dediğiniz bir düşünce ve fikir oluştukça her zaman gelin ve buralarda paylaşın. Bloglar bunun için var.

      Katkı ve desteğiniz için çok teşekkür ederim ve her zaman beklerim. Sizin düşünce ve fikirleriniz bizim için çok önemlidir.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    2. Merhaba Recep Abi,
      Anlayışınız için hatta cesaretlendirdiğiniz için teşekkür ederim.
      Madem başınızı ağrıtmıyorum şöyle bir şey de dikkatimi çekti. Bir doktorun dinle ilgili kitap yazması ilginç hatta tuhaf geldi bana. Neden derseniz doktorlar özellikle psikoloji, psikiyatri öğrencileri, mezun olmadan önce ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde staj görürler. Öyle olunca da orada ben diyeyim 10, siz deyin 20 kendisini peygamber sanan, Allah'tan vahiy geldiğini, Tanrı ile konuştuklarını söyleyen hastaları gözleriyle görmüşlerdir. Böyle olunca bir doktorun "Ya demek dinler böyle doğmuş!" diyerek deist olmalarını hatta ateist olmalarını beklerdim. 😂😂😂 Ama herkes aynı şekilde düşünecek diye bir kaide yok. Bu işin şakasıydı.
      Ama oturup böyle bir kitap yazdığına göre Allah'ın olduğuna belki kendi kendisini ve okurları ikna etmek istemiştir. Kendisi rahmetli olmuş, (Allah varsa rahmet eylesin diyeyim adettir) sağ olsaydı ona sormak isterdim: "Doktor Bey, tamam diyelim ki, Allah var. İyi de ben Allah'ın hiçbir faydasını görmedim. (Ne kendim, ne ailem, ne bahçedeki Bücürük'lerim, ne dünya, ne Gazze, ne dünya....ne başka insanlar...yani Allah var da bir hayrını göremiyoruz ki....Kusura bakmayın." derdim artık bana kızardı sanırım yani böyle dobra dobra soruyorum ama Allah sorgulamamızı istemeseydi kafasız yaratırdı...hiçbir şeyi sorgulamazdık.
      Velhasıl içinden çıkılamayan bir durum.
      Nazik sözleriniz için çok teşekkürler.
      Selamlar, saygılar.

      Sil
    3. Merhabalar Bücürükveben, Hoş Geldiniz.
      Ziyaretinize ve paylaşıma katkı ve destek sağlayan değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.

      Doktor da olsalar, kendini peygamber ilan edip, Allah'tan vahiy aldığını iddia eden hastaları da görmüş olsalar; Allah fikri insanla birlikte doğduğu için, bir kısım eski filozofların zannettikleri gibi, korku ve aczin eseri olarak sonradan uydurulmuş değildir.

      Kıymetli kardeşim, bizler taklidi iman üzere (ana ve babadan görerek onları taklit ederek) İslamı seçip Müslüman olmuş kimseleriz. Ben Türkiye'de değil de Almanya'da Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş olsaydım, taklidi iman üzerine Hıristiyan dinine tabi biri olurdum. Ateist bir aile ocağında dünyaya gelseydim, herhalde ben de önce ateist olurdum.

      Ancak, Hıristiyan iken, İslam dinini seçip Müslüman olan çok Avrupalı da var. Bunlardan biri Danimarkalı eski adıyla Reino Arild Pedersen, yeni adıyla Abdul Wahit Pedersen.

      Ruhun mahiyetinin ne olduğunu nasıl anlamıyorsak, Allah'ın varlığı konusunda da durum aynıdır. Ben araştırma yapmaya hala devam ediyorum.

      İnsan tecessüs sahibi bir varlıktır. Allah'ın varlığına ilişkin sormak ve öğrenmek istiyor; Allah nedir? Nasıl bir şeydir? Mahiyeti nedir? Madde midir ruh mudur?
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    4. Merhaba Recep Abi,
      Ne demek; rica ederim. Evet sizinle aynı fikirdeyim. Dinler, basit bir coğrafya meselesidir. Sizin de söylediğiniz üzere Almanya'da Hristiyan ailenin çocuğu olsaydınız Hristiyan olacaktınız.
      Merak etmek ve araştırmanız ne güzel. Ben de aynı durumdayım.
      Ben tabii %100 emin değilim, fizikçi de değilim ama Tanrı'nı bir enerji olduğunu düşünüyorum. Kainatı yaratan bir enerji. Yalnız hiçbir şey yoktan var edilemediğine göre o nasıl olmuş çok zor bir bilmece....rahmetli babama çocukken sormuştum Tanrı nasıl olmuş diye o da o kendi kendine var olmuş derdi. Bakalım belki ölünce sorularımızın cevabını buluruz. Belki de hiçbir şey olmaz yok oluruz o zaman da en azından dünyadaki tüm dertlerimizden kurtulmuş oluruz bu da bir şey.
      Selamlar, saygılar.

      Sil
    5. Merhabalar Bücürüklerin Annesi.
      "...Belki de hiçbir şey olmaz yok oluruz, o zaman da en azından dünyadaki tüm dertlerimizden kurtulmuş oluruz bu da bir şey..."
      Bu cümlenize aynen katılıyorum.
      Evet, Allah'ın her şeyi yoktan var ettiğini iddia ediyorlar. İşte ben de aynı soruyu soruyorum. Kendisi nasıl var olmuş? Tanrının varlığını kabul ediyorsunuz, ancak onun şimdilik bir enerji olduğunu düşünüyorsunuz. Emin olun bu konuda benim de tam ve sağlıklı bir fikrim yok. Ben de çıkmazlardayım.
      Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.

      Sil
  9. Dikkatiniz kayda değer!. Evet, yazar çok bariz bir biçimde tezatlık içinde! Belli ki, 'Allah' ve 'Ruh' kavramında atfettiği değerlerin, hayatın içinde, karşılık bulup / bulmadığı konusunda kendisi de çelişki içinde! Hani denir ya; "iyi olursa Allah'tan, kötü olursa kuldan bilinir". Hepsi ezber, kalıplaşmış cümleler!. Hangi güzel ruhlar? hangi adalet! vicdan! merhamet! şefkat! tezahür ediyor bu suretlerde!.. Aklın ve vicdanın olmadığı, adaletin, merhametin olmadığı yerde, her tür şeytanlık ve şarlatanlık cirit atar!. Hayatın içinde hepsini görüyoruz. Allah'ın adıyla, kelamıyla aldatan aldatana!.. Bu konuyla ilgili bir yerde de (adeta yorum yapılamaz minvalinde! ) şöyle okumuştum. "Allah'ı ve O'nun kelamını, hiçbir akıl ya da hiçbir zihin kuşatamaz, hiçbir kuruntu veya hiçbir düşünce O'nu kavrayamaz." Bu yüzden, sorgulamayın, biat edin, rıza gösterin deniyor!. Merak edilesi türden konu uzun ve derin.
    Kitap paylaşımınız için teşekkür ederim. Zor zamanlardan geçiyoruz. Böyle anlarda; kitaplar, filmler ve doğanın içinde olabildiğimiz anlar ve bloglarımız hepimize oldukça iyi geliyor. Bizler de duygu ve düşüncelerimizi paylaşıyoruz. Depremlerin ve yangınların olmadığı huzur dolu günlerde...Sağlıkla, esenlikle kalın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Esin Bozdemir.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete, paylaşıma katkı ve destek sağlayan değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
      Değerli kardeşim. Rahmetli doktor konuya tam vakıf ve bu konuda kitap yazacak kadar bilgi sahibi olmadığı için alıntılamalarla söz konusu kitabı kaleme alarak yayımlamıştır.

      Kitabı alıntılarla ezbere yazdığı için bu hataya düşmüş. Ancak kitabın ilk sayfalarında Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan tutun da eski Başbakanlardan Ahmet Davudoğlu'na kadar yedi adet inceleme yazısı var. Kitabı inceleyenler de hiç fark etmediler mi? Yazarı uyarmaları gerekirdi. Ben kitabı cahil biri olarak incelerken bu tezatı görmüş altını çizmişim.

      Hz. Yusuf kıssası, Eski Ahit (Tevrat) ve Kur'an'da yer almış. Hikayenin ana teması özü bu kitaplarda aynı olmakla birlikte detaylarda çok ayrılıklar var. Ben bu hikayeyi hem Kur'an'dan, hem de eski Ahit Tevrat'tan inceledim. Bu konuya değinmemin nedenine gelince kitaplarda geçen konularda bile tutarsızlıklar görebilirsiniz. Kaldı ki, doktorun kaleme alarak yayımladığı "Allah Vardır" kitabında da elbette tutarsızlıklar olacaktır.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  10. Yazarın kafası karışıkmış anlaşılan. Bir öyle, bir böyle demiş. Bu gibi durumlarda, "Bu kitabı basılmadan önce okuyup yazarı uyaran kimse olmadı mı?" acaba sorusu geliyor aklıma. Konuyla ilgili şahsi fikrime gelirsek; ağaç da, çiçek de böcek de , toprak da, hava da, biz de yaratıcının parçalarıyız bence. Yani var olan her şeyin bütün halde O'nu oluşturuyor. Bir bakıma "kendi ruhundan ruh üflemiş" fikrine yakınım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, Manxcat / KuyruksuzKedi.
      Bence yazar konuya tam vakıf değil. Böyle bir kitabı kaleme almak için bu konuda bayağı bir mesafa katetmek gerekirdi. Yazar, yarım yamalak elde ettiği bilgilerle bu kitabı kaleme almış ve farkında olmadan böyle bir tezata düşmüş. Çünkü müfessirlerden Kur'an-ı Kerim çevirilerinde, mealllerinde ve tefsirlerde kimi müfessirler "Allah ruhundan üfledi" diyor, kimi müfessirler de Allah yoktan var ettiği bir cevherden üfledi diyor. Allah tarafından ilk insan Adem'e bir ruh üfleniyor, ama bu Allah'ın kendinden mi? Yoksa başka bir cevherden mi? Tartışılır. Örneğin siz, Allah'ın kendi ruhundan üflemiş olabileceğini düşünüyorsunuz, bir başkası da canlılar için yarattığ başka bir cevherden üflendiğini düşünüyor.
      Ben bu paylaşımda, Allah'ın Adem'e üflediği ruhun kaynağını değil de yazarın tezata düştüğü noktayı ön plana çıkarmak istemiştim.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve paylaşıma değerli yorumunuzla katkı sağladığınız değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
      Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.

      Sil
  11. Güzel bir konuya değinmişsiniz, Hepimiz bu evrende bir enerjiyiz, kıyafetimiz olan beden kabirde çürüyecek, fakat ruh bir enerji olarak evrende var olacaktır. Hepimizin içinde Allah'ın bir nefesi var yani ruhumuzda. Hani derler ya karşındakini kırma, onunda Allah'ı var. Ve sizler ile belki de konuşuyordur, sizin gözünüzden dünyayı ve sizleri izliyordur, kulaklarınıza gelen sesleri konuşmaları dinliyordur, sizinle birlikte okuyordur, şimdi nasıl diyeceksiniz? Aranızda dolaşan Kalp gözü yani o Allah kapısını açmış, ölmeden önce ölme şerefine nail olmuş insanların varlığı ile... Aramızdalar ve daima olacaklar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Yüreğimin İklimi.
      Hoş Geldiniz.
      Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve paylaşıma katkı sağlayan değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
      Diğer katılımcılara verdiğim ceva-bi yorum içinde belirttiğim gibi, ben bu paylaşımla yazarın kitabında düştüğü tezatı ön plana çıkarmak istedim. Yazar konuya tam vakıf olmadığı için Adem'e üflenen ruh konusunda böyle bir tezata düşmüş. Yazar kitabında Adem'e üflenen ruhun ya Allah tarafından kendi ruhundan üfledi diyecekti, ya da yine yoktan var ettiği bir cevherden Ademe üfledi diyecekti. Kitabın bir yerinde Allah ruhundan üfledi derken, diğer bir yerinde Allah ruhundan değil de yoktan var ettiği bir cevherden Adem'e üfledi şeklinde tezata düşmüş.
      Adem'e üflenen ruhun kaynağı konusunda herkes farklı düşünüyor. Kimileri Allah kendi ruhunda üfledi diyor, kimileri de insanlara üflenmek için yoktan var ettiği bir cevherden üfledi diyor. Elbette Adem'e üflenen ruhun kaynağı konusu tartışılabilir.
      Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.

      Sil

YORUMLARINIZ HEMEN YAYIMLANIR