Dibek Taşı

Bulgur elde etmek için kaynatılmış buğdayın kabuğunun soyulması için ağaç tokmaklarla dövüldüğü Çiftlik Mahallesinde bulunan dibek taşını görüyorsunuz.


Bulgurun Kaynatılması



Dibek Taşı

                                         

  Gördüğünüz dibek taşında bulgurun dövülmesi

Ramazan Ayı

Ketenlik'te (Batı Trakya/Yunanistan) Bayram Bahşişi Toplayan Ramazan Davulcusunu görmektesiniz.

Ramazan kendi başına mübarek ve değerli bir aydır, oruç da kendi başına önemli bir ibadettir. Bu iki müstesna kutsiyet bir araya geldiğinde ortaya çıkan "Ramazan Orucu" olgusu, müminler için hem emsalsiz bir lütuf hem de emsalsiz bir fırsat olarak anlam kazanmaktadır.

Her milletin ve kültürün kendine göre değerli ve anlamlı zaman dilimleri vardır. Bağımsızlığına kavuşmak, tarihi bir zafer kazanmak yahut bir felaketten kurtulmak gibi o milletin tarihinde dönüm noktası niteliğindeki olayların cereyan ettiği günleri sembolize ettiği için anlamlıdır, önemlidir onlar.

Ancak her milletin kendisi için son derece önemli olsa da, bu zaman dilimleri başka milletler ve kültürler için ayrıcalıklı bir anlam ifade etmeyebilir. Dinin "mübarek" dediği zaman dilimleri ise böyle değildir. Onların milletler ve kültürler üstü bir anlamı ve kuşatıcılığı vardır, idrakiyle müşerref olduğumuz Ramazan ayı da yüce dinimizin "mübarek" olduğunu bildirdiği bu müstesna zaman dilimlerindendir.

Üç ayların içindeyiz. Kutlu zamanlarda... Ramazan iki adım ötemizde. Bir de, dokunabilene yeni bir hayat sunacak bir gece var önümüzde; Kadir gecesi. Yani şimdi hazırlık zamanı. Aylardan bir ay, Ramazan. Rahmetin, bereketin sağanak olup yağdığı bir ay. On bir ay içinde bir sultan. Günlerinin her birinde oruç tutuluyor. Oruç öyle bir ayrıcalık ki yüce Mevla, "Oruç benim içindir ve onun mükafatını ancak ben veririm" buyuruyor. Gecelerinde ise mana dünyamıza birer kandil; teravih... Bir de, okumayı bilenler, dilini, gönlünü süslemek isteyenler için her fırsatta Kur'an ziyafeti...

Ramazan sahuruyla, iftarıyla, teravihiyle içimizi dışımızı sarar, sarmalar, iftara kadar zaman bazan hızlı, bazan yavaş akar, sabra alışır beden, iftar rehavetinde teravih yeniden derler toplar bizi. Ve gecelerden bir gece, Kadir... Bin aydan daha hayırlı. Koca bir yılın en bereketli, en özel anları. Allah Resu-lü'nün (s.a.v) ifadesiyle: "Kadir gecesinin hayrından mahrum kalan kişi, gerçekten mahrum isminin verileceği kişidir" (Nesai).
Şimdi o kıymetli aya, o kıymetli geceye yaklaşıyoruz.

Başı Rahmet, ortası Merhamet, sonu ise Cehennem'den Azad olan Mübarek Ramazan ayının hayırlara vesile olmasini dilerim....

Motiflerin Dili


Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz Nuh-u Nebi'den kalma orijinal bir gömme dolap kapağıdır. Eski kargir kerpiç yapılı evlerin dış ve iç duvar kalınlığı 50 cm. ye yakındır. Hal böyle olunca evlerde muhafaza altına alınması gereken kıymetli eşyalar için duvarın kalınlığından istifade edilerek dolap yerleri bırakılırdı. Kimileri marangozlere ahşap dolap yaptırıp duvara gömerek monte ederlerdi. Bu dolapların kapaklarına da fotoğraf karesinde gördüğünüz gibi oyma motifler yapılırdı. Bu dolap kapağındaki motifler düz ve oluklu  iskarpela bıçağı ile işlenmiş olup, hangi medeniyetin ve kültürün mirasıdır araştıramadım. Ama büyük bir ihtimalle Arnavut işi gibi geliyor bana.

Bu dolap kapağının hikayesine gelince imalat yılı ile ilgili kesin bir bilgim olmamakla beraber, 1986 yılında istimlak edilerek yıkılan bir akrabamın evine aittir. Söz konusu evin ise, 1930 ya da 1940'lı yıllarda inşa edildiği büyüklerimiz tarafından söylenmektedir. 

Bu dolap kapağına bakan herkes kendine göre birşeyler görecek. Ben de kendime göre gördüklerimi yorum yazarak paylaşacağım. İlgisini çeken blogger arkadaşlarımda gördüklerini, hissettiklerini ve duyguları ile birlikte dolap kapağındaki motifin de hangi çiçeğe benzediğini bizlerle paylaşırlarsa memnun olurum.

Carmık

15 gündür uzak kaldığım zamanın bir kısmını Kırşehir ili Kaman ilçesi ile Müderris Mahallesi arasındaki Ali Hatipoğlu'nun çiftliğini incelemek üzere geçirdim. Mandırasına bağlı dubleks binasını adeta müzeye çeviren Ali Hatipoğlu tarafından mumyalanmış carmık (gelincik) ile cinsini bilmediğim bir yılanı görmektesiniz. Gerçekten gelincik ile yılan böyle kavga ederlermiş.

Çiftlik bahçesinin bir kısmını da açıkhava müzesi gibi düzenleyen Ali Hatipoğlu'nun ecdadına ait Nuh-u Nebi'den evvel kullanılan karasaban uçları ile el değirmen taşını görmektesiniz.

Mumyalanmış bir tilkiyi görmektesiniz.
Çiftlik bahçesinde yeralmış bir kağnı tekeri, at arabası tekeri ve demir pulluğu görmektesiniz. 

 Çiftlik bahçesini fotoğrafta gördüğünüz Sivas Kangal köpeği beklemektedir.

Çiftliği koruyan bu köpek ise, bize poz vermekte pek bir ustaydı.

Nuh-u Nebi'den evvel kullanılmış olan çömlekler.

Bal elde etmek için geçmişte kullanılan karakovanı görmektesiniz.

Çiftlik bahçesinde üretilen sebzeler ve ağaçlar damlama usulü ile sulanmaktadır.

Çiftlik bahçesinde yeralan bir at arabası tekerini görmektesiniz.
Eski eşyalara ait bir görünüm.

 Çiftlik bahçesinde bulunan alaçığı görmektesiniz. Alaçık, aslında ağaç ve otlarla yapılır ama, işte  burası da  Ali Hatipoğlu'nun alaçığı.


Çiftliğin sahibi silindir şapkalı Ali Hatipoğlu'nu, çiftliğini ziyarete gelen arkadaşları ile birlikte görmektesiniz. 

Senden Başka Sevmedim


Elini bir tutabilseydim
Her şey başka olabilirdi
Sana bir sarılabilseydim
Gönlüm sen de kalabilirdi.

Umudumu kaybedince
Ayrılığı ben istemiştim
Perişan halini görünce
Seni daha çok sevmiştim

Neydi beni senden ayıran?
Hala anlayabilmiş değilim
Sakın intizar eyleme bana
Senden başka sevmedim!

Hala gözlerim yollarında
Bir kez olsun görmek için
Sen ise ellerin kollarında
Beni mecnun etmek için

Hem çalar, hem söylerim
Ne sana, ne de ona küserim
Böyle olmasını ben istedim
Sana mutluluklar dilerim...

YazBlogcu