Combofix


Merhabalar.

İnternete girdiğinizde kullandığınız tarama proğramı,  blog sayfanızın en sağında bulunan kaydırma çubuklarıyla sayfanızı aşağıya veya yukarıya doğru kaydırmak istediğinizde veya farenizin sol tuşunu tıkladığınızda yapmak istediğiniz işleme müsaade etmeyerek, isteğiniz dışında başka bir web sayfasını açıyorsa, biliniz ki bilgisayarınıza; spyware, trojan (truva atları), logger (keylogger, screen logger, webcam logger, clipboard logger) vb. kötü amaçlı bir yazılım bulaşmıştır. Kötü amaçlı yazılımları bilgisayarınızdan kaldırmanın tek bir yolu vardır, o da Combofix  malvare temizleme proğramını kullanmaktır. 

Ben aynen yukarıda anlatmaya çalıştığım olayla karşılaştım. İnternete girdikten sonra fareyi hareket ettirip herhangi bir yere tıklamamla birlikte hemen isteğim dışında web sayfalarının, reklam sayfalarının ekranıma yerleştiğini gördüm. Açılan sayfaları güç bela kapattıktan sonra, ancak blog sayfama ulaşabildim. Bu can sıkıntısı kötü yazılımlardan kurtulmanın tek yolu http://www.bleepingcomputer.com/combofix/tr/combofix-nasil-kullanilir link adresinden güvenle indireceğiniz Combofix.exe uzantılı dosyayı yine web sayfasında açıklandığı şekilde bilgisayarınızda çalıştırmaktır.

Combofix, ücretsiz bir MALVARE temizleme programıdır. Combofix, içinde barındırdığı yardımcı proğramları; sistem taraması, temizlik ve raporlama aşamalarında pek çok kez kullanmaktadır. Yardımcı programlarla birlikte Combofix virüs, spyware, trojan (truva atları), logger (keylogger, screen logger, webcam logger, clipboard logger) ve diğer casus yazılımlara karşı oldukça etkin ve güçlü bir araç olmuştur.

Combofix bir antivirüs programı değildir. Infect olmuş dosyaları disinfect yapamaz yani virüs bulaşmış dosyaları virüsten temizleyemez. Bu bağlamda Combofix‘i anti malvare sınıfında değerlendireceğimiz küçük bir yazılım olarak bilmeliyiz. Bilgisayarına kötü amaçlı yazılım bulaşmış ve benim gibi can sıkıntısı yaşayan arkadaşlarıma arzu etmeleri halinde yardımcı olurum.

Selam ve dualarımla. 

Blog Okulu Açılıyor


İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Blog Okulu, Türkiye'de her biri kendi alanında fenomen olan blogger'ları, iyi bir blog yazarı olmak isteyen katılımcılarla bir araya getiriyor. Hedef, katılımcılara iyi bir blogger olmak için gerekli olan kuralları aktarmak.

9-10 Mayıs 2015 tarihleri arasında Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde gerçekleşecek proğramda, modadan geziye, yeme-içmeden lifestyle'a kadar alanında fenomen olan çok sayıda blogger bilgi ve deneyimlerini paylaşmak üzere bir araya geliyor. Proğramda iconjane, tadindaseyahat, harbiyiyorum, internetanneleri, hulyamutfakta, cemkarakus, gurukafa ve yenihayatintadi blogların sahipleri yeralacak.

Toplam 12 saat dersten oluşan proğrama katılım ücreti 500TL. Başvuru için son tarih ise 4 Mayıs'tır. 

Kaynak: Hürriyet Gazetesi.

Mimlendim


Blogger arkadaşım "Pudraşekeri'm" tarafından aşağıdaki soruları cevaplamak üzere mimlenmiş bulunmaktayım. Sayın arkadaşıma, mimlemek üzere beni seçerek onurlandırdığı için çok teşekkür ederim.

İşte mim soruları ve benim cevaplarım:

En Son Okuduğun Kitap
 Kur'an'ı Kerim.
En Son İzlediğin Film
 Hz. Yusuf.
Siyah mı, Beyaz mı?
 Beyaz.
Tiyatro mu, Sinema mı?
 Sinema.
Mesaj mı, Aramak mı?
 Aramak.
Hep Olmasını İstediğin Bir Hayalin
 Çatı katında bir oda.
Gelecekte Kendin İçin Ne Düşlersin?
 Denizi gören bahçeli bir evde        yaşamak.
Burası Olmasa Hangi Ülkede Yaşamak İstersin?
 Kanada.
Bloğuma Kaç Puan Verirsin, Devamlılığı İçin Tavsiyen Ne Olurdu? 
 Sizin blog sayfanızın faaliyet alanı    belli. Sayfanıza tam 10 puan  veriyorum.  Ancak, eski ve yöresel    mutfak  kültürümüzden varsa  hikayeleri ile  birlikte sunumlar  görmeyi de arzu ediyoruz.

1915-1939 Afişi



Merhabalar Değerli Blogger Arkadaşlarım.

1915 trajedisinin 100'ncü yılı için Erivan'da hazırlanan ve yukarıya bir örneğini aldığım afişin, Erivan cadde ve sokaklarında teşhir edildiği  haberini 24 Nisan 2015 tarihli Cumhuriyet gazetesinde okudum. Konunun, Hürriyet gazetesi yazarlarından Ertuğrul Özkök tarafından da 25 Nisan 2015 tarihli Hürriyet gazetesindeki köşesinde ele alındığını gördüm. 

Lütfen yukarıdaki afişi çok dikkatli inceleyin ve Ermenistan'ın bu afişle ne ima etmek istediğini şöyle bir düşünün. Bu kadar da olmaz! Mesnetsiz ve asılsız "soykırım" yalanları ile Türkiye'den tazminat ve toprak koparmak amacında koşan bu soysuzlara dur demenin zamanı gelmedi mi hala? Bu ne cüret ve bu ne küstahlıktır!..

Bu afiş ne diyor: 1939'da milyonlarca Yahudi'nin öldürülmesinden sorumlu sadece "Hitler'dir..." 1915'te ise Ermenilerin öldürülmesinden sorumlu "Türk halkıdır..."

Bu temelsiz iddialarla bölgede huzur ve barışı, halklarımız arasındaki dayanışma duygusunu zedelemekte olan Ermenistan hükumetini şiddetle kınayalım!.. Türkleri soykırım yapmakla suçlayanların uluslararası hukuku da açık biçimde ihlal ettiği aşikardır. Ayrıca "ASALA" terör örgütüne sahip çıkan Ermenistan'ın hesap sorma değil, hesap vermesi gereken bir ülke olduğunu  da hepimiz biliyoruz.    

Selam ve dualarımla.

Ermeniler Gına Getirdi


Her yıl 24 Nisan öncesinde ve sonrasında, Ermenilerin dünya çapında yaptıktan azgınlıklar doğrusu gına getirdi. Aradan yüz yıl geçmiş hala 1915 olayları... Kesilmiş, mağdur edilmiş ve sürülmüş bir millet ve bunu yapan zalim Türkler masalı...

Arkadaş, işin gerçeği kısa ve öz şu:

Avrupa devletlerinin kışkırttığı, silahlandırdığı Ermeni çeteleri ve onlann Anadolu'da Türklere ve Kürtlere yaptığı zulümler ve katliamlar vb... Türkler de kendilerini korumak için müdafaaya geçtiler.

Ey aydınlar, basın mensupları, Ermeni hayranı akademisyenler, 'saf araştırmacılar' vs. önce ulusal çıkarlarımızı ve devletin onurunu düşünün. Çatışmalardan her iki tarafta  -haklı veya haksız- ölenler de katledilenler de oldu. Yani kısaca Ermeni de Türk'ü katletti, kesti; Türk de Ermeni'yi katletti, kesti.

Ermenilerin en büyük hatası şudur; hiçbir devlet, savaş halinde iken, düşmanla işbirliği yapan, yaşadığı ülkeyi arkadan vuran tebaasını affetmez. O bir haindir... Ve cezasını görür. Ermeniler maalesef Ruslarla işbirliği yapıp, Osmanlıyı arkadan vurdular. Bunu hiçbir devlet bağışlamaz. Kendini savunmaya geçer.

Şapkaları önümüze koyalım ve iyi tefekkür edelim.

Sürgün; Osmanlı devletlerinin çok eski bir yönetim sistemidir. Türk aşiret ve oymakları da zaman zaman çeşitli yerlere sürgün edildiler. Mecburi göçe zorlandılar (tehcir).

19İ5'te Ermeniler, eski bir devlet iskanı ve siyaseti gereği başka yerlere göç etmek zorunda bırakıldılar. Bu arada organizasyon ve teknik imkansızlıklardan bazı nahoş ve insani olmayan olumsuzluklar yaşandı. Ölümler, salgın hastalıklar vb. Kadın, kız, çocuk, yaşlı gibi...

Ermenilere, Türk toplumu insani duyarlılık gösterdi, insani yardım elini uzattı. Birçok Ermeni kızı Türk gençleri ile evlendirildi. Komşu Ermeni aileleri korundu. Bu konuda yüzlerce belge var.

Bir de bizdeki yöneticilerin ikide bir ortaya attıkları konu var; 'Gelin arşivleri açalım, tarihçiler incelesin' efendim...

TÜRK ARŞİVLERİ AÇIK

Türk arşivleri zaten açık. Birçok da yayın yapıldı. Siz (100 ciltlik) Türk'ün haklı davasını ispatlayan bir külliyat - yayınlasanız; Ne Ermenistan ne Avrupa,  ne Amerika inanmaz, itibar etmez. Bu boş hayali bırakın. Ermenistan lobi faaliyetlerinde 'süper'dir. Bir de Hıristiyan gayretini, dayanışmasını unutmayın.

Osmanlı döneminde 1915 olayları ve Ermeni mezalimi hakkında Osmanlıca fotografik kitaplar çıkarıldı; isteyen baksın...

Türkiye dik durmazsa, Avrupa kapılarında, Avrupa Birliği'ne gireceğim diye boyun eğerse daha çok böyle darbeler alır. Dik ve sebatlı duran onurlu Türkiye'ye kimse zorlama ile baskı ile tarihi gerçeğe aykırı gömlek giydiremez.

Ermenilerin bir derdi de, toprak ve tazminat koparmak. Bunu çocuklar bile biliyor. Türkiye'nin büyük tarihçileri neredeler?

                                                                                                        Prof. Dr. Atilla ÇETİN

Kaynak: Hürriyet Gazetesi, Yeter Söz Milletin Köşesi.


23 Nisan Kutlu Olsun

Büyük önder Atatürk’ün düşüncesinde çocuklar, milletin geleceğidir. 
Onlara duyduğu sarsılmaz güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, 
milli bayramımız olan 23 Nisanlar’ı çocuklara armağan etmiştir. 
Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni nesillerce öğrenilmesi 
ve Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz 
yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi amacıyla 
23 Nisanlar, önemli birer vesiledir.

Milletimize ve bütün çocuklara kutlu olsun.

Ne Talihsiz Bir Milletiz

Günlerdir Ermeni tehciri ile ilgili bir yazı yazmak istedim. İnternet üzerinden güvenilir sayfalardaki kaynakları ve yazıları inceledim. Bu konuda yeteri kadar doğru bilgi sahibi olduğuma inanıyorum. Ama neye yarar!.. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti hükumetleri gibi, bu ülkenin vatandaşları olarak bizlerde geç kaldık, atı alan Üsküdar'ı geçmiş!.. Ermeni Diasporası, bütün dünyada neredeyse kapı kapı dolaşıp “Türkler bize soykırım uyguladı” yalanını yayarken, Türkiye Cumhuriyeti hükumetleri, arşiv belgelerini kilitleyip, “yalan söylüyorlar” deme dışında kendi gerçeğini anlatmakta fazla bir çaba göstermemiştir. Dolayısıyla haklılığımız konusunu ne kendi vatandaşlarına anlatabilmiş, ne de dünyaya duyurabilmiştir. Ben de konu ile ilgili bilinen detayları burada tekrarlayarak sizleri sıkmaktan kaçındım.

Tehcir esnasında meydana gelen kayıplardan Osmanlı Devleti’ni sorumlu tutmak, hakkaniyetle bağdaşmaz. Bir kere Devletin katliam kastı yoktu. Hasbelkader böyle bir kastı olsaydı, tehcirle uğraşarak vakit kaybetmez ve hepsini yerinde infaz ederdi.

Devlet, Ermenilerin sevki sırasında görevini ihmal eden ya da kötüye kullanan mülki amirleri, memurları ve subayları anında ya görevden aldı veya Divan-ı Harb-i Örfilerde (savaş mahkemeleri) yargılayıp cezalandırdı. Yani Osmanlı hükümetleri bu olayla hesaplaşıp bedelini ödedi. Tarihi ve hukuki olarak bu defter de kapanmış oldu.

Ermeni Diasporasının yalanlarına işlerine de geldiği için uyup soykırımı kararı alanlara ve ilan edenlere sesleniyorum: Bu millet tebasına soykırım uygulasaydı, bugün yeryüzünde ne Ermeni kalırdı, ne Sırp kalırdı, ne Rum, ne de Bulgar kalırdı.

Ne talihsiz bir milletiz ki, dostumuz da düşmanımız da bizi hep arkamızdan vurmuştur. Buna rağmen yine de ayakta kalmasını becerebilmiş bu milletin, istiklalini hak ettiğini, Mehmet Akif’in “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” dizesiyle duyurmakla birlikte Hakk'a tapan bir milletin soykırım yapamayacağını da tüm dünyaya ilan ediyoruz.

Recep Altun

Güldür Bu Gül

Kendi Bahçemizin Gülüdür.

uğruna ne güller kırıldı bu topraklar üzerinde
güneşlerin toprağa düştüğü güldür bu gül
her bahar  şehitler uyanır kırmızı renginde
nice şehitlerin rengini verdiği güldür bu gül

güneşim, yağmurum yok diye düşmez tasaya
güneşlerimizin kanlarıyla  sulandığı  güldür bu gül
ne koklamaya kıyarız,  ne de koparmaya
topraklardan şehit selamı veren güldür bu gül

bülbül neden asılır sana,  şimdi anladım
ne yalan söyleyim, seni bülbülden kıskandım
bülbül değil,  aslında ben sana yandım
beni vatan toprağına aşık eden  güldür bu gül

recep altun, 03 nisan 2015

Terörü Lanetliyoruz

Merhabalar.

Gün geçmiyor ki, üzücü yeni bir haber duymayalım. İstanbul Çağlayan Adliyesinde görevli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın DHKP-C'li teröristler tarafından öldürülmesinin savunulur bir yanı var mı Allah aşkına?.. Her insanın bir ölüm borcu vardır, ama bu savcı ölüm borcunu böyle mi ödemeliydi?.. Yazık değil mi?.. Bir başkasının vebali,  nasıl böyle masum insanlara yüklenip, canına kıyılabiliyor?..

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Ama güzelim ülkemizde hukuku bitirdiler. Suçlular cezasız kalırsa ve de herkes adaletin tecelli etmesi için hakkını kendisi aramak zorunda bırakılırsa, bu ülkede istikrar, barış ve huzur kalır mı?.. 

Bu tür illegal olaylar ve onların doğurduğu haksızlıklar  karşısında sessiz kalamıyorum. "Bana değmeyen yılan bin yaşasın" diyemiyorum. Ülkemizde adaleti bitiren ve bu tür olayların vuku bulmasına zemin hazırlayan yetkililere sesleniyorum.  Güzelim ülkemizde adaletin en kısa zamanda tesis edilmesi ve suçluların cezalandırılarak, mağdur insanların vicdanlarının rahatlatılmasını istiyorum.

DHKP-C,  ya da adı her ne olursa olsun yasa dışı illegal tüm örgütleri ve onların haksız ve illegal terör eylemlerini şiddetle ve esefle kınıyorum. 

Görevi başında şehit edilen masum savcı Mehmet Selim Kiraz'a Cenab-ı Hakk'tan rahmetiyle, merhametiyle muamele eylemesini, aile efradının acılarını hafifletmesini ve onlara sabr-ı cemil ihsan eylemesini niyaz ediyorum. 

İnşAllah,  bu son olur ve bundan böyle ülkemiz böyle bir acı daha yaşamaz!..

Selam ve dualarımla.