Rusya ve Ukrayna'nın arasındaki gerilimin mimarı ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerdir. Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline karşı, ABD ve Batılı ülkelerin kınama üzerine kınama yayınlamaları, tepkilerinin yaptırımlardan öteye geçmeyeceğini göstermektedir. Batı'nın tepkisizliğini gören, sonuçlarını da göze alan Rusya'nın, zamana yaydığı planı ile Ukrayna üzerinde askeri baskısını artırmak yanında siyasi yapıyı da değiştirmeye kesin kararlı olduğu açıkça görülmektedir.

Biden iktidara gelir gelmez dünyaya “Amerika geri döndü” mesajı verse de somut politikalar üzerinden küresel liderlik iddiasını ikna edici bir seviyede hayata geçirdiğini söylemek mümkün değil. Biden NATO'yu da yanına alarak Ukrayna üzerinden Rusya'yı sıkıştırma planı bu anlamda geri tepmekle birlikte Biden yönetiminin planı, Afganistan'dan çıkma kararından sonra bu kez de Rusya duvarına çarpmış oldu. 

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Ukrayna'nın toprak bütünlüğü öne çıkarılarak eleştirilirken;  ABD'nin başını çektiği Irak ya da Suriye'de gerçekleşen "işgal" sırasında  toprak bütünlüğü hiç kimsenin aklına bile gelmedi. 

Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İngiltere, Almanya başta olmak üzere Batılı ülkeler, Amerika'nın "fiili işgal" operasyonları hakkında hep kağıt üzerinde "toprak bütünlüğü" vurgusu yaptılar. Ancak bu tutumları fiili işgali engellemedi. Amerika "işgali" zamana yayarak herkese kabul ettirdi. Irak'ın kuzeyinde oluşturulan bölgesel yönetim böyle meydana geldi. Suriye'de ise aynı projeyi terör örgütü PKK/PYD aracılığıyla gerçekleştiriyor. 

Bugün Rusya'nın Ukrayna'ya operasyonunu "işgal" olarak değerlendiren Amerika, terör örgütü olarak tanıdığı PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG ile işbirliği yapmaktan kaçınmıyor. Dahası terör örgütünün Suriye kolu, Türkiye'nin de toprak bütünlüğünü hedef alıp NATO üyesi Türkiye'nin askerlerine saldırırken Amerika ve Batılı ülkeler seyirci kalıyor. 

Bununla da yetinmiyor, PKK/PYD terör örgütüne maddi destek ve silah yardımı yapıyorlar. Amerika başta, NATO üyesi ülkelerin askerleri Türkiye'yi hedef alan Türkiye'yi hedef alan terör örgütü üyelerine askeri eğitim vermekten geri durmuyorlar. Öyle ki teröristler, Amerika başta olmak üzere NATO üyesi ülkeler tarafından verilen silahları NATO üyesi Türk askerine karşı kullanıyorlar. NATO ülkeleri tarafından verilen füzelerle Türkiye'yi vururken olan biteni seyrediyorlar. 

Ukrayna'da "toprak bütünlüğü" vurgusu yapan Amerikalı siyasetçiler, başkent Washington'da ağırladıkları terör örgütü temsilcilerine Suriye topraklarındaki "özerklik" taleplerini de desteklediklerini açıklıyorlar. 

Tüm bunlar olurken Türkiye, sadece ulusal çıkarlarını değil, uluslararası hukuku ve ahlaki tutumu elden bırakmıyor. Bir yandan NATO üyeliği yükümlülüklerini yerine getirirken diğer yandan Rusya ve Ukrayna arasında bir tercih yapmadan, diplomasi yolunun açık tutulması konusunda tutarlı politikasına devam ediyor. Asıl önemlisi, ikiyüzlü emperyalist ülkelerin tersine, Irak ve Suriye'de olduğu gibi Ukrayna dahil tüm ülkelerin egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygılı bir tutum içinde davranıyor. 

Amerika'nın çıkar çatışmalarının alanı olan Irak, Suriye, Afganistan ve Ukrayna'nın hali ise, herkese acı bir örnek olarak ortada duruyor...