Milli Egemenlik


Merhabalar.

23 Nisan, kurtuluş mücadelesinden zaferle çıkmış Türk milletinin bağımsızlık ve egemenliğini tüm dünyaya ilan ettiği gündür. Yüce meclisimiz, egemenliğimizin, bağımsızlığımızın ve aydınlık geleceğimizin en önemli teminatıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu kutlu günü çocuklarımıza ithaf etmiş, gelecek nesilleri egemenliğimize, demokrasimize ve bağımsızlığımıza sahip çıkmakla görevlendirmiştir. 

Yüce meclisin temsilcilerinin görevi; aydınlık geleceğimizin temel taşı olan çocuklarımıza daha müreffeh, huzurlu ve kalkınmış bir Türkiye bırakmakla birlikte, Parlamento iradesini yok sayanların karşısında güçlendirilmiş parlamenter sistemini yeniden tesis etmek için var güçleriyle mücadele etmektir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün TBMM açılışında söylediği gibi, "...Türk milletinin başında yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir. ..." Bu bağlamda hakimiyetin kayıtsız şartsız Türk milletinin olduğu, Anadolu topraklarından tüm dünyaya haykırılmıştır. 

Emperyalizme karşı duran Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhuriyet'e giden yolda en güçlü adımı atmıştır. Bugün halkın egemenliğini hiçe sayanlar bilmelidirler ki, parlamenter sisteminin savunucuları adalet, eşitlik ve hukuk çerçevesinde milletin mutlak egemenliğini yeniden tesis edecek ve Gazi Meclisi hak ettiği konuma getirecektir. 

Selam ve muhabbetle.

Yol Kesmeye Başladılar

 
Suriye’de yaşanan iç savaş ortamı nedeniyle, çok sayıda Suriye vatandaşının Türkiye’ye göç etmek zorunda kalarak geçici sığınmacı statüsüyle Türkiye’de yaşamaya başlaması ile sığınmacı-göçmen sorunuyla baş başa kalan Türkiye; bu konuda politika üretmekte zorlanmıştır. Üç milyonu aşan Suriyeliler insani yaşam olanaklarından yararlanmak açısından beklenen standartlara kavuşturulamamış, uluslararası toplumun gerekli desteği vermemesi nedeniyle de göç sorunlarının çözümünde, zamana yayılan önemli aksaklıklarla karşılaşılmıştır. 

Göçmenlerin yaklaşık %90’ından çoğunun sığınmacı kampları dışında kontrolsüz ve denetimsiz biçimde sınır kentlerine ve büyük şehirlere dağılmasıyla birlikte ekonomik, siyasi, sosyal ve güvenlik sorunlarının yaşandığı görülmektedir. İleriki günlerde göçmenlerden kaynaklı güvenlik sorunlarının artacağı, vatandaşlar ve göçmenler arasındaki gerginliklerin ve çatışmaların tırmanacağı, göçmenlerin yasa dışı sektörlere dağılarak mafyalaşma ve ekonomik sorunlara yol açacağı öngörüsünde bulunmak yanlış olmayacaktır. 

Suriyeli göçmenlerden kaynaklı sorunların çözümü konusunda gerekli ve yeterli yönetsel, hukuksal, toplumsal ve ekonomik önlemleri içeren yeni bir göç politikasının uygulanmaması durumunda, gelecek günlerde Türkiye’yi büyük tehditlerin beklediği görülmektedir.

Ey AKP iktidarı, Türkiye mazlumlar ülkesi diye ülkeye doldurduğunuz ve hala da doldurmaya devam ettiğiniz ve artık yol kesmeye de başlayan Suriyelilerinizle iftihar edin!

İstanbul Bağcılar'da esnaflık yapan Suriyeli Hamze Hammamı (25), geçen pazar günü dükkanının önünde sokağa sandalyesini koyup oturuyor ve o sırada otomobiliyle sokaktan geçmeye çalışan bir sürücü ile  Suriyeli Hamze arasında tartışma yaşanıyor. Fotoğrafta gördüğünüz gibi oturduğu yerden etrafına "Erkek olan gelsin" şeklinde tehditler yağdırmaya başlaması üzerine olay yerine çağrılan polis tarafından gözaltına alınıyor.

Hakkında "kasten yaralama, hakaret, tehdit, halkı kin ve düşmanlığa  tahrik etme" suçlarından soruşturma başlatılan Suriyeli Hamze, çıkarıldığı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan sınır dışı edilmesi için Emniyete teslim ediliyor.

İşte ülkemizin içler acısı hali böyle. Ülkemizin her yerinden vıkır vıkır kum gibi yabancı kaynıyor. Ve mevcut iktidar da hala yaptıkları işin doğru olduğunu savunuyorlar. Başta Yunanistan olmak üzere hiçbir Avrupa ülkesi başta Suriyeliler olmak üzere Ortadoğu coğrafyasından hiçbir yabancıyı ülkelerine sokmak istemiyorlar. Neden? Görünen köy kılavuz istemez; ülkemize sokulan yabancıların ülkemizde yediği haltları görüyorlar. Ülkemizin huzurunu bozan ve hayatı çekilmez kılan yabancıları ülkemizde görmek istemiyoruz. Tüm yabancıların ülkemizin dışında ister Avrupa'ya, ister ülkelerine gönderilmek üzere sınır dışı edilmelerini istiyoruz. 


Kaynak: Hürriyet Gazetesi, Çetin AYDIN/İSTANBUL

Daha Neler?

Belki de duyduğunuz bir konudur, ancak paylaşılmasında fayda mülahaza ettiğim için paylaşmaya karar verdim. Kendini "bilinçaltı ve kuantum uzmanı" olarak tanıtan, lüks restoranlarda seminerler veren, piyasaya değeri bir buçuk milyon liralık son model bir lüks araba ile arzıendam eden Eylem Amine Altunkaynak'ın videoları sosyal medyayı sallamaya devam ediyor. Bu sözde uzmanın psikoloji ya da psikiyatri alanında hiçbir eğitimi olmamasına rağmen tek bir semineri 57 bin lira. Akademisinde 8 bin 250 liraya kuantum eğitimi veriyor, miraç hakikati ile 7 bin 250 liraya bilinçaltı temizliyor. Uzman hocalar "Daha ne üçkağıtçılıklar göreceğiz acaba?" diyerek, "kuantum ve bilinçaltı temizleme" diye bir şeyin olmadığını söylüyorlar. Rengarenk kıyafetlerini peçe ile süsleyen sözde uzman, gerçek hayatta peçeli değil. Lüks yaşantısını göstermekten aşırı zevk aldığını söylemekten de çekinmiyor. 

Ben lafı daha fazla uzatmadan sözde uzmanın internetteki web sayfasının adresini paylaşmak suretiyle konuyu merak edenlerin bilgisine sunmak istiyorum. https://www.eylemaltunkaynak.com/