Değirmenin Taşları

Merhabalar.

Değirmenin taşlarının dişleri körelmiş, taneler taşların arasında eziliyor ama buğdayı öğütemiyor. Taşların tıraşlanarak yeni dişlerin açılması gerekiyor. Bu iş de bir hayli zaman alacak. Bu zaman zarfında değirmenci dayı da istirahate çekilecek. Her ne kadar değirmen nöbeti tutmayacak olsa da vakit buldukça, komşu değirmenleri ziyaret etmeye devam edecek. 

Selam ve saygılarımla. 

Menekşe ve Kardelen

Üç renkten oluşan hercai menekşe için halk arasında anlatılan bir de hikaye vardır. Çok eski zamanlarda iki kır çiçeği birbirine aşık olurlar, her bahar diğer çiçeklerle birlikte açan bu çiçekler, kalabalık içerisinde yeterince görüşememekten rahatsız olurlar ve kendi aralarında bir dahaki seneye kışın hiç kimse yokken açmak için sözleşirler. 

Kış gelir, her yer karla kaplı iken sevgililerden biri sözünü tutar ve karların altından başını çıkarıp çiçek açar. Ancak sevgilisi ortalıkta yoktur. Soğuk ve kar içinde bekler, etrafı gözler ama sevgilisi bir türlü gelmez. Verdiği sözü tutmayan sevgili yine bahar geldiğinde açar. Sözünü tutarak her kış açan çiçeğe kardelen, vefasız ve güvenilmez aşığa ise hercai menekşe adı verilir.

Hâmil-i Kart Yakînimdir

 

Merhabalar.

Rahmetli babam Aziz Altun'un nostalji arşivinden bana intikal eden bu kartviziti ben de yıllardır saklıyor ve onu hala muhafaza ediyorum. Geçmişte kalan güzelliklere olan özlem duygusu ve bu duygunun baskın bir duruma gelmesi; geçmişseverlik, gündedün, anlamına gelen nostalji, hepimizin yaşamında belli bir yer edinmiştir. 

Kartvizitin önü Türkçe matbuat olup arkası not yazılmak için boş bırakılmış. İlçemizde öyle o zamanlarda avukat yok. Çünkü okumuş, yetişmiş insan gücü az. O zamanlarda Okur yazar insanlarımız katip olur, arzuhalci olur ve böyle dava vekili bile oluyordu. Rahmetlik Yakup Gök, belki en fazla ortaokul mezunuydu. Ama işte o zamanlar mahkemelere dava vekili olarak girebiliyorlardı. Yani günümüzün avukatlık mesleğinin yerini dolduruyorlardı. 


Kartvizitin arkası sizin de gördüğünüz gibi Osmanlıca harflerle yazılmış bir ileti. Osmanlıca okuyabilen biriyle hiç karşılaşmadığım için kartın arkasına Osmanlıca harflerle yazılmış bu iletinin mahiyetini çözemedim. Bu kartvizit, büyük bir ihtimalle Dava Vekili Yakup Gök tarafından, babama yardımcı olunması için ilgili kişiye yazılmış bir iletiyi ihtiva ediyor. 

Kur'an-ı Kerim'i okurum. Biraz da Osmanlıca yazılmış "Karabaş Tecvidi" isimli kitap üzerinden Osmanlıca okuma çalışması yaptım; ama el yazısı ile Osmanlıca yazılmış bir metni okumak daha zor, bu konuda mutlaka uzman olmak gerekiyor. 

Osmanlıca yazılmış metni okuyabilen tanıdığınız bildiğiniz birileri varsa, bana yardımcı olmak isterseniz, buradan kartviziti kopyalayıp alabilirsiniz. Okuyabilen olursa mahiyetini de bir yorum marifetiyle buradan paylaşırsanız memnun ve müteşekkir olurum.

Selam ve saygılarımla. 

Ağlayan Türkiye

Merhabalar.

Şu güzel vatanımın içine düştüğü durumlara bakınca içim acıyor; yüreğim yanıyor ve gönlüm kırılıyor. Ne yazacağımı ve ne paylaşacağımı yine bilmez ve şaşkın bir ördek misalindeyim. Türkiye Cumhuriyeti devleti, nereden nereye diye sormak belki de hepinizin içinden geçiyordur. Bu ülkede duygu ve düşüncelerini paylaşmak, fikirlerini ileri sürmek, konuşmak, görüş bildirmek, eleştirmek, hak ve adaleti aramak, çok kolay şeyler değil. Arkanda sırtını yasladığın heybetli bir dağın ve kocaman bir yüreğin olacak!.. Aksi halde, soluğu soğuk taş duvarlar arasında alırsın...

Selam ve saygılarımla.  

Yukarı Çık Komutu


Merhabalar.
Sayfalarını takip ettiğim blogcu arkadaşlarımın ekserisi, Blogger'in kontrol panelinde kullanıcılarına sunduğu blog temalarını kullanmaktalar. Bu blog temalarında "YUKARI ÇIK" komutu bulunmamaktadır. Ben sayfama ekledim, örneğini benim sayfamdan izleyebilirsiniz.

Özellikle tek sayfa bloglarda, sayfanın alt kısımlarındayken en üst kısma çıkmak için düşünülmüş, küçük ama işe yarar bir işlevi olan bu butonu sayfamıza ekleyerek kullanıcılara daha rahat bir kullanım imkanı sağlayabiliriz. Gelelim bu küçük ama bir o kadarda işlevsel butonun hazır HTML kodunu, temamızın HTML'yi düzenle komutu ile komutlar arasına yerleştirmeye.
BİRİNCİ İŞLEM

Kontrol panelinde iken sol pencerede yer alan TEMA komut linkini tıklayın. Sağ pencerede yer alan turuncu renkli ÖZELLEŞTİR komut linkinin sağında bulunan aşağı yönlü ok simgesini tıklayarak seçeneklerle ilgili pencereyi açalım ve açılan bu penceredeki komutlardan HTML'yi DÜZENLE komutunu tıklayalım. 
İKİNCİ İŞLEM

ÜÇÜNCÜ İŞLEM















DÖRDÜNCÜ İŞLEM













Temanın HTML kod satırlarının yer aldığı bu ekran görünümünde 1 nolu ilk satırın bittiği yerdeki boşluğa faremizin sol tuşu ile bir kez tıklayarak kursörün (imlecin) yanıp sönmesini sağlayalım. Daha sonra klavyeden arama modülünü işleme sokmak için CTRL ve F tuşlarını kombine etmek üzere aynı anda basalım. SEARCH: arama modülü önünde imleç yanıp sönerken buraya </body> kodunu yazarak aratalım. 



BEŞİNCİ İŞLEM
Temanın HTML kodları arasında </body> bulur ve orada imleç yanıp sönmeye devam eder. Aşağıya hazırladığım HTML kodunu kopyalayıp </body> kod satırının üzerindeki ilk boş satıra yapıştırdıktan sonra, 

ALTINCI İŞLEM

kod penceresinin sağ üst tarafında disket simgesi şeklindeki KAYDET komutuna tıklayarak yaptığımız işlemin kaydedilmesini sağlayalım. "GÜNCELLEME BAŞARILI" bildirimini gördükten sonra 

YEDİNCİ İŞLEM
HTML kod ekranından sol üst tarafta bulunan GERİ DÖN ok tuşuna tıklayarak kod sayfasından çıkalım. Kontrol panelinin sol alt tarafında bulunan BLOGU GÖRÜNTÜLE komutuna tıklayarak sayfamızı çalıştıralım ve yaptığımız işlemi kontrol etmek üzere sayfamızın en altına inerek sağ alt taraftaki turuncu rengindeki üst yönlü ok komutuna tıklayarak blog sayfamızın en altından en üstüne nasıl çıktığımızı görelim. 

NOT: Ben böyle yapamam diyenler için bir başka kolay ve basit bir yol daha var. Kontrol panelinde iken DÜZEN komut sekmesini tıklayın, gövde şablonunda istediğiniz bir bölmeye HTML/JavaScript gadgeti ekleyip, içine aşağıdaki kodu kopyalayıp yapıştırın ve kaydedin. 

Selam ve saygılarımla.

KOPYALANACAK "YUKARI ÇIK" HTML KODU

<style>
#onlyJSyc{
display: none;
position: fixed;
bottom: 20px;
right: 20px;
z-index: 9999;
border: none;
outline: none;
background: url(http://4.bp.blogspot.com/-b50XKMWz84U/W9RouwhqVII/AAAAAAAAR_U/qQFXBOiUuQUC9Rv_evE4S7P9_yZ1YzZDgCK4BGAYYCw/s1600/yukari.png) no-repeat;
cursor: pointer;
padding: 0px;
width: 40px;
height: 40px;
}
</style>
<button onclick="topFunction()" id="onlyJSyc"></button>
<script>
window.onscroll = function() {
scrollFunction()
};
function scrollFunction() {
if (document.body.scrollTop > 500 || document.documentElement.scrollTop > 500)
document.getElementById("onlyJSyc").style.display = "block"
else
document.getElementById("onlyJSyc").style.display = "none"
}
function topFunction() {
if (document.body.scrollTop > 0 || document.documentElement.scrollTop > 0) {
document.body.scrollTop -= 40
document.documentElement.scrollTop -= 40
setTimeout(function() {
topFunction()
}, 0)
} else {
document.body.scrollTop = 0
document.documentElement.scrollTop = 0
}
}
</script>

Birlik ve Beraberliğimizin Sembolü



ÇANAKKALE ZAFERİ, BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİN SEMBOLÜDÜR 

Birinci Dünya Savaşı’nda ve dünya tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Çanakkale Zaferi, kendisinden kat ve kat güçlü olan ordulara geçit vermeyen ulusumuzun bütün varlığıyla özgürlük ve bağımsızlık uğruna verdiği mücadelenin sembolü, bir kahramanlık destanıdır. Bugün bu zaferin 110. yılını kutluyoruz. 

Türk Ulusu, özgürlük ve bağımsızlığı için her türlü engeli aşacağını, birlik içinde yurdun her karış toprağını canı pahasına savunacağını “Çanakkale geçilmez” dedirterek bu savaşta bir kez daha kanıtlamıştır. Çanakkale’de, ulus olma bilincinin tohumları atılmış, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması ve demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna zemin hazırlanmıştır. 

Çanakkale cephesinde Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, liderliğini, cesaretini, yurt sevgisini ve askeri dehasını ortaya koymuştur. Çanakkale zaferinden güç alan ulusumuz, Kurtuluş Savaşı’nda O’nun etrafında bütünleşerek emperyalist devletlere karşı dünyada ilk bağımsızlık mücadelesini vererek büyük bir zafere imza atmıştır. 

Yurdumuzu işgal eden emperyalist güçlere karşı, ulusumuzun eşsiz bir mücadeleyle vermiş olduğu var olma savaşı ve bu savaş sonrasında kazandığımız zaferin 110. yıldönümünde, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü ve şehitlerimizi rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Hadi İyisiniz

 
"Ne kadar yoksulsan, Allah'a o kadar yakınsın." beyanatı; şüphesiz işsizlikten, yoksulluktan, açlıktan şikayet edenlerin kulak vermesi gereken bir beyanat. Adamlar, sırf halkımız Allah'a yakın olsun diye büyük bir fedakarlık yaparak bütün zenginliği kendileri paylaşıyor; yoksul da Allah'a daha yakın olmanın verdiği şevk ve heyecanıyla adeta yoksulluğun tadını çıkarıyor. Hadi iyisiniz sizi miskin fakirler, Allah'a en yakın kullar zümresine ulaşmakla müjdelendiniz, elinizdeki fakirliğin kıymetini bilin. 

Şükretmeyi, tevekküllü olmayı yoksul kalmakla eşdeğerde ele alan bu anlayış, olsa olsa sömürünün, yoksulluğun, meşrulaştırma çabasından başka bir anlam taşımaz. İnsanların Allah’a olan sevgisi, saygısı ve bağlılığını bu kadar açıkça ve bu kadar sorumsuzca kullanan sapkın bir dalalet daha görülmemiştir. Allah, insanları yokluk ve yoksulluk içinde yaşamaya mahkûm etmek için yaratmamıştır. Bilakis Allah’ın indinde insanlar, onun yarattığı tüm nimetlerden faydalanması için yaratılmıştır.

Sermayenin sömürüsüne çanak tutan, iktidarın yoksullaştırma programlarına sahip çıkan bu sözleri sarf edenler, aynı zamanda İslam’a da aykırı bir tutum içindeler. “fakir olmak Allah’a yakın olmak” sözü, irade-i cüziyeyi inkara giden, yoksulluğu külli iradeye bağlayan bir sözdür. Kaldı ki bu sözün, ne Kuran’da, ne de sahih hadislerde yerinin olduğunu kimse iddia edemez.

Tarih boyunca bizim softalar, egemenlere şirin görünmek için yoksul halka hep “Bu dünya imtihan dünyasıdır, sizlerde fakirliklerinizle imtihan edilmektesiniz, bu nedenle sabırla şükredin” diyerek sermayenin, egemenlik sisteminin sürdürülmesine ve yoksulların daha çok sömürülmesine en büyük desteği vermişlerdir.

Kul hakkını “affedilmeyen günahlardan” kabul eden, çalıştırdığı emekçinin alın teri kurumadan hakkının verilmesini emreden İslam dininin, bazılarının elinde sömürünün meşru aracı haline getirilmesi, öncelikle İslam dinine yapılan, sonra da yeterince beslenemeyen, temel sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanamayan, ancak sesleri pek duyulmayan milyonlarca yoksul insana yapılan en büyük haksızlıktır.

İzinler


Merhabalar.

Blogger'in kontrol panelinde bulunan "İzinler" ile ilgili bir seçeneğini deneme amaçlı uygulamaya koyarak sonuçlarını izlemek istiyorum. Bu konuda bana yardımcı olabilecek elektronik posta adreslerini bildiğim üç Blogger arkadaşımdan da yardım isteyeceğim. 

Malumunuz olduğu üzere Blogger'in kontrol paneline girdiğimizde bizi karşılayan ekranın sol bölümünde yer alan "Ayarlar" komut sekmesini tıklayarak açılan pencerede "İzinler" bölümünde yer alan ve daha önce "herkese açık" olan "okuyucu erişimi" seçeneğini "özel okuyucular" seçeneğiyle değiştirdikten sonra artık sayfama sadece girmesine izin vereceğim özel okuyucular girebilecek. Özel okuyucuların dışında kalan diğer Blogger arkadaşlarımın hiçbiri sayfama erişemeyecek. Teoride olan bu uygulamayı bizzat sayfama uygulayarak sonuçlarını görmek istiyorum. 

Bu bilgilendirme ve uygulama yazsını sizlerle paylaşarak, "değirmenci dayı, sayfasını yine neden böyle bir uygulamaya tabi tuttu" diye kafalarınızda oluşacak sorulara açıklık getirmek suretiyle sizleri bilgilendirmek istedim. 

Sayfamın okuyucu erişimi seçeneğini sadece özel okuyucular seçeneğine aldıktan sonra, Bücürükveben, Momentos ve Nazlı'nın Gezi Dünyası blog sayfası sahiplerinin elektronik posta adreslerine birer e_mail aracılığıyla sayfamı ziyaret edebileceklerine dair bir davetiye göndereceğim. Elektronik posta hesaplarında davetiyeyi alan Blogger arkadaşlarım davetiyeyi kabul edecekler ben de yine kontrol paneline gelen davetiyeleri gördükten sonra, sayfama sadece bu üç arkadaşım erişebilecekler. 


Şu anda bu paylaşımı yorumlara kapalı tutacağım. Söz konusu uygulamayı devreye aldığım da paylaşımı yorumlara açtıktan sonra bu üç arkadaşım sayfama erişecekler ve sadece içeriği "merhabalar" olan kısa bir yorum yazarak gönderecekler. Tabi isteyen destansı bir yorumda yazabilir. Çünkü bu yorumlar da sadece uygulamaya yönelik deneme amaçlı bir yorum olacağı için ben öyle basit düşündüm. 

Söz konusu okuyucu erişimi ile ilgili değişik seçeneklerin çalışıp çalışmadığını bizzat uygulamaya alarak kontrol etmek isteğimin dışında başka bir amacım ve düşüncem yoktur. Uygulamanın sonuçlarını aldıktan sonra sayfamın erişimini eskisi gibi "herkese açık" hale getireceğim.

Bu konuda bana yardımcı olacak ve anlayış gösterecek tüm blogcu arkadaşlarıma şimdiden teşekkür ederim. 

NOT: Uygulamayı 12 Mart 2025 Çarşamba günü başlatacağım.

Selam ve saygılarımla. 

Uyan RamaZAM Geldi

Kaynak: Ergin Asyalı Karikatürü, Sözcü Gazetesinden Alıntıdır. 

BUGÜN, mübarek Ramazan ayının ilk günü... "Tüm ulusumuzun HAYRINA VESİLE OLSUNHAYIRLI RAMAZANLAR DİLERİM," derken bir burukluk kaplıyor içimizi... 
artan fiyatlar VE DERİNLEŞEN YOKSULLUK İÇİNDE MİLYONLARCA VATANDAŞIMIZ BU RAMAZAN'I NASIL GEÇİRECEK? İFTAR SOFRALARINI NASIL KURACAK?

Ben yıllar önce Ramazan ayı geliyor diye düğün bayram eder; çocuklar gibi sevinirdim. Şimdilerde artık bu Ramazan sevincimi VE HEYECANIMI kaybettim. 
gönlünde gerçek ramazan sevinci tecelli etmiş, DİNDAR BİR MÜSLÜMAN GÖREMEZSİN ARTIK. 

GÜNÜMÜZÜN EN BÜYÜK PROBLEMİ OLAN BU HAYAT PAHALILIĞINDA, RAMAZAN'IN SEVİNÇ VE HEYECANINI NASIL YAŞAYALIM? BU MÜMKÜN MÜ? MAALESEF ÜLKEDE DAR VE SABİT GELİRLİLERİN YOKSULLAŞMA SÜRECİ HIZLANIYOR. DAR VE SABİT GELİRLİLERİNİN ÜCRETLERİNDEKİ ARTIŞLAR, GIDA FİYATLARININ ARTIŞI Karşısında KOMİK KALIYOR. 

NE ENFLASYON DÜŞER, NE DE BU HAYAT PAHALILIĞI PROBLEMİ ÇÖZÜLÜR. OLAN BİZLERE OLUYOR. YILDA BİR KEZ OLSUN, ŞU MÜBAREK RAMAZAN AYININ SEVİNCİNİ BİLE BİZE ÇOK GÖRENLERİ, RAMAZAN AYININ SAHİBİ OLAN YÜCE MEVLA'YA HAVALE ETMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY GELMİYOR ELİMDEN.