Adha Bayramı


Merhabalar.

Malumunuz dini baramlarımızın ikincisi olan Kurban bayramına sayılı günler kaldı. Kurban fiyatları el yakıyor. Kurban kesmek isteyen emekli, memur ve işçi kardeşlerimiz, bir aylık maaşını kesceği kurbanlık hayvana ödemesi gerekiyor. Kurban bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek hür, mukim, (yolcu olmayan), müslüman ve zengin kimseye vacibtir. Zenginden maksat, temel ihtiyaçlarından başka, artıcı olsun veya olmasın; en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala sahip ve fitre vermekle yükümlü olan kimselerdir.

Kurban, yakınlık, yakın olma, yakınlaşma anlamındaki Arapça kelime "kurbiyet" ten türemiştir. Buna rağmen, Araplar bu bayrama, kurban bayramı demezler; kuşlukta kesilen hayvan anlamında "dahiye" den Adha Bayramı adını verirler.

Kurban bayramı, kurban kesmeyi kutlamak için değildir. Bayram olduğu için kurban kesilmektedir. Bu bayramda asıl olan hac ibadetidir. Kurban kesmek de ancak haccın bazı durumlarında gerekli kılınmıştır. Hac, Mekke'nin belli yerlerinde yapılacağı için, Mekke'de bulunmayan bütün müslümanlara bulundukları yerlerde bu bayramı kutlamaları için iki şart koşulmuş oluyor: Bu şartlardan biri bayram namazı, diğeri ise gücü yetenin kurban kesmesidir.

Kurban bayramınızı kutlar; tüm sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir bayram geçirmenizi dilerim. Cenab-ı Hakk, şimdiden kesceğiniz kurbanlarınızı mübarek kılsın ve kabul etsin inşAllah.

Selam ve dualarımla.

Demir Alma Vakti


Merhabalar.

Artık demir alma vakti gelmişse bu limandan. 
Uçsuz bucaksız denizlere açılmak istiyorum.
Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.
Sizleri çok, ama çok seviyorum...

Recep Altun.

Nutuklara Gömülen Yiğitler


Televizyondan yükselen mekanik ses efkâr olup çörekleniyor yüreğimizin orta yerine:

“Hakkari’nin Çukurca ilçesinde arazi araması sırasında mayın patladı. Patlamanın ardından 1 asker şehit olurken iki asker yaralandı… “

Aynı haber, aynı hissiz ifadeyle daha önce kaç kez okundu bu ekranlardan, kim bilir daha kaç kez okunacak ve kim bilir kaç vicdansızın yüzünde daha tuz-buz olup dağılacak.

Bakmayın “Kim bilir?” diye sorduğuma…

Yarını görebilmek için düne bakmak yeterlidir.
–Bu millet üzerine serpilen ölü toprağını silkeleyip atmadıkça
–Bu ülkede vatanseverler de en az vatan hainleri kadar cesur olmadıkça,
–Bu millet futbol maçlarına gösterdiği ilginin onda birini şehit cenazelerine göstermedikçe, daha pek çok vatan evladının “NUTUKLARA GÖMÜLECEĞİNDEN” zerrece şüpheniz olmasın…

Öyle ya nutuklara gömüyorlar yiğitlerimizi.. Her şehidin ardından bilindik söylemler:

Kanı yerde kalmayacak… cak… cak…
Hesabı sorulacak… cak.. cak… ve bir sürü süslü cümlecikler..
Peki ya sonrası?

Bayrağa sarılı bir tabut ve ardında bir avuç gözü yaşlı üzgün insan. Bir değil, binlerce kelle alınsa henüz iki günlük TİMUÇİN’ in babası Nuri AYDIN geri gelir mi?

Peki ya Fatih AYDOĞDU, Mehmet Kaya ÇELİK geri gelir mi?

Öfkemiz haine olsa da, sitemimiz, serzenişimiz adeta ölüm uykusuna yatmış milletimizedir. Âkif olup haykırası geliyor insanın:

HİS YOK, ACI YOK LEŞ Mİ KESİLDİN?”

Kahpeliğin her türlüsünü kutsal emanet gibi puşt yüreklerinde zulalayan insan müsveddeleri kına yaksınlar…

Eli kanlı hainleri davul zurnayla karşılayıp, “İnsan Hakları Havarisi” ilan eden deyyus-u ekberler kına yaksınlar…

Devletimizin bölünmez bütünlüğü için “namus ve şeref” üzerine yemin eden namussuzlar, şerefsizler kına yaksınlar…

Dağdan inen teröriste çiçek veren “böyyük adamlar” kına yaksınlar…

Kurşun atan çocukla taş atan çocuğun aynı yaşta olduğunu bilmeyen, bugün taş atanların yarın kurşun atacağını ön görüp tedbirini alamayan gafiller kına yaksınlar…

Dağdaki teröriste övgüler düzen, Türk Milletine topyekun şerefsiz diyen “Şiwan PERVER” gibi nesepsizlerin yoluna kırmızı halı döşeyen kravatlı telefon efendileri kına yaksınlar…

En çok da “zulme rıza zulûmdür” emr-i ilahisini kulak ardı edip, ideolojik körlük içerisinde yapılan her zilleti alkışlayanlar kına yaksınlar..
Yürekten yüce TÜRK MİLLETİ’nin başı sağ olsun…

Kalbî duamızdır. Cenâb-ı Hak “Din-û Devlet, Mülk-û Millet” uğruna bizleri de şehitler kervanına katsın…

Son nefes…
Son nefer…
Son damla kana kadar…

Bayrak solmasın diye kanlarını sebil eden yiğitleri rahmet, minnet ve duayla anıyor hançeremiz yırtılırcasına haykırıyoruz:

Yolları yolumuz
İzleriz izimiz
Kinleri kinimizdir
Ve
Hainlere karşı kinimiz
Dinimiz gibidir.. 
Vesselam..

Dağlıca


Dağlıca Saldırısında 16 Şehidimiz Var!
Yüreklerimiz Yanıyor!..

İman Zayıflığı


Merhabalar.

Sabah ezanları okunuyor. Saat şu anda 05:18. Uyku tutmadı. İyi ki de tutmadı, yoksa sabah namazlarını hep kaçırıyorum. Zaten bu aralar diğer vakit namazlarını da hep aksatıyorum. Allah'tan hayırlısı. Hani bir söz vardır "iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır" diye. Ne dersiniz? Ben bugün iğneyi kendime batırmakla işe koyulacağım. Hani bir söz daha vardır. "Allah'ın bildiğini kuldan saklamamak" diye. Bence her zaman dürüst olmak ve başkalarıyla birlikte kendimizi de kandırmamak gerekiyor. Daha önce de ara ara her vaktini kılmaya çalıştığım namazlarımda bir türlü tertip sahibi olamadım. 2006 yılında tekrar tertip sahibi olarak başladığım namazlarımı şu son zamanlarda yine aksatmaya başladım. 

Namaza hep hırsızlık yaptım, namazlarımı kılmamak için her bahaneyi kullandım. Yüce kitabımız Kur'an'da da Bakara suresinin 45. ayetinde namazın insan nefsine ağır geldiğinden şöyle bahseder: "Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir." Bu bağlamda insan nefsine, bırakın namazı; saymakla bitiremeyeceğimiz daha nelerin ağır geldiğini düşünmek bile istemiyorum.

İslam'ın beş şartından biri olarak sayılan namaza (tertip sahibi olanlar müstesna) hırsızlık yapmayanımız  ve onu aksatmayanımız yoktur. Sonuç olarak namaz ibadeti nefsimize hep ağır gelmiştir. Ben bunu bizleri yaratan Allah'a olan inancımızın zayıflığına yorumluyorum. Tam ve kuvvetli bir iman üzere olmuş olsaydık, İslam'ın beş şartından biri olan ve Allah'ın yarattığı kullarına farz olarak buyurduğu namazlarımızı asla aksatmadan kılmaya devam ederdik.

Kurban kesmek, hac farizası esnasında yapılması gereken dini ibadetlerinden biri olmakla birlikte diğer İslam ülkelerin durumlarını bilmiyorum ama, ülkemizde gücü yetsin veya yetmesin her aile kurban kesmek için bütçesini zorlar ve kurbanını keser. Ama her nedense aynı hassasiyeti namaz kılmak da ve zekat vermek de göstermez. Oruç ibadetinde de müslümanların oruç farizasını yerine getirmek için gösterdikleri önem ve itinayı aynı şekilde namaz ibadetinde göstermezler.

Sözü fazla uzatmadan dürüstçe şunu söylemek istiyorum. Namazın mahiyeti ve diğer hususiyetleri ayrıca tartışılır. Ama hepimizin farz kabul ettiği beş vakit namazı kılmamak için, ya da namaza hırsızlık yapmak için elimizden geleni yapıyoruz. Neden? Ben bunu iman zayıflığına bağlıyorum. İman zayıflığı ne demek? Ben iman zayıflığını iki noktadan ele alarak incelemek istiyorum. Biri Allah'ın varlığı ile ilgili (Allah'ın olup olmadığı) diğeri de İslam dininde yer alan başta namaz olmak üzere tüm ibadetlerimizdeki tereddütler. 

İman zayıflığındaki en tehlikeli nokta Allah'ın varlığı ile ilgili olup, Allah göstermesin, bu zayıflık insanı ya şirke götürür, ya da tahkiki iman yoluyla Allah'a olan inancı sağlamlaştırarak haliyle imanı kuvvetlendirir. Ben zaman zaman hem Allah'ın varlığı, hem de ibadetlerle ilgili tereddütler arasında gidip geliyorum. Taklidi imandan tahkiki imana geçmek suretiyle Allah'a olan inancımı sağlamlaştırmak ve imanımı kuvvetlendirmek için elimden geleni yapıyorum. İbadetler konusundaki tereddütlerimi de gidermek için, İslam alimlerinin bu konuda yaptıkları çalışmaları inceliyorum.

Kalbinde iman hastalığı olan herkese de bu yolu tavsiye etmekle birlikte herkesin benim gibi açık yüreklilikle önce kendini sorgulamasını, sonra da iman konusundaki tereddütlerini çevresiyle tartışmak suretiyle paylaşmasını diliyorum. Belki bu tartışma, onun imanını kuvvetlendirir de iman konusunda ulaşması gereken makama yükselir.

Selam ve dualarımla.    
Recep Altun.

Marka Hayranlığı


Merhabalar.

Blog arkadaşlarımdan sayın Gökhan Tekin bey,  "Bir Markaya Hayranlık Duymak" başlığı ile ilgili beni mimlemiş. Kural gereği mimlediği arkadaşları arasına beni de aldığı aldığı için, kendisine çok teşekkür ederim. 

Açık yüreklilikle önce şunu itiraf etmeliyim. Alış-veriş hayatımda hayranlık duyduğum bir marka asla olmamıştır. Sadece memnun kaldığım bazı markalar olmuştur. Kendim için bile olsa alış-veriş yapmayı asla sevmem. Evimizin tüm ihtiyaçlarını eşim karşılar. 

Memnun kaldığım markalara gelince beyaz eşyada "Arçelik", elektronik eşyada "Nokia" ve "İntel" Giysi de memnun kaldığım bir marka olmamıştır. Yiyecekler de "Ülker", "Bizim", "Pınar" gibi markalardan memnunum.

Her ne kadar şoförlüğüm olsa da şoförlüğü  sevmediğim için, hiç arabam olmadığı gibi, hayranı olduğum herhangi bir araba markası da olmamıştır. 

Ben de elimden geldiğince yerli malı kullanmaya özen gösteririm. İsrail'in yaptıklarından dolayı "İsrail" mallarından uzak durmaya dikkat ederim. 

Zaman ayırıp beni okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Her ne kadar bu işin kuralı bile olsa, ben kimseyi mimlemeyi sevmiyorum.

Selam ve dualarımla.