Mahzun Prenses Süreyya

Prenses Süreyya ve Eski Başbakan Adnan Menderes

"...İran Şahı'na bebek doğuramadığı için boşanmak zorunda kalan mahzun Prenses Süreyya'nın ve eski Başbakan Adnan Menderes'in asılmadan önce çekilmiş son fotoğraflarına bakıyordu..."

(Orhan Pamuk, Kar, s.216)

İran Şahı'na bebek doğuramadığı için boşanmak zorunda kalanlar, Prenses Süreyya ve Adnan Menderes mi? Prenses Süreyya da mı asılmış? Bilmece gibi bir cümle. Bu karışıklığın nedeni, sözcüklerin yanlış yerde kullanılması ve tümleç eksikliği. Bilmece cümleyi çözmeye çalışalım: 

"Eski Başbakan Adnan Menderes'in asılmadan önceki ve İran Şahı'na bebek doğuramadığı için (ondan) boşanmak zorunda kalan mahzun Prenses Süreyya'nın çekilmiş son fotoğraflarına bakıyordu."

Söz konusu anlatım bozukluğu içeren cümlenin doğrusu bir üstte düzenlendiği gibi olmalıydı.  

18 YORUM:

deeptone dedi ki...

ne güzel prensesmiş :)

Makbule Abalı dedi ki...

Merhabalar Ra55,
Yeni düzenlemelerle bloğunuz, çok daha rahat okunur ve izlenir olmuş. Tema değişikliği yapmayı ben de çok istiyorum , ancak tam incelemeden hata yapabilirim düşüncesiyle henüz yeni bir düzenlemeye geçemedim.
Anlatım bozuklukları ile ilgili paylaşımlarınızı dikkatle okuyorum. Kitaplar yayımlanmadan önce incelendiği halde, bazen editörün de gözünden kaçan hata ya da eksikler olabiliyor sanırım.
Bazı eski fotoğraflara bakarken hüzünlenmemek elde değil. Düzenlenmiş haliyle cümle çok daha anlamlı ve anlaşılır olmuş. "Önce" sözcüğü yerine "önceki" de denebilir miydi diye düşündüm.
Selamlar.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar Makbule Abalı.
Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete, paylaşıma katkı ve düzeltme sağlayan değerli yorumunuza çok teşekkür ederim. Biz de düzeltmeyi yaparken hata yapmışız ve "önce" sözcüğünü, önerinizle "önceki" olarak değiştirdim. Teşekkür ederim.

Yazarlarımız, yazılarını bir de dil açısından ele almalıdırlar. Buna zamanları yoksa, ya da kendilerini bu konuda uzman görmüyorlarsa, bu işi yaptırabilecekleri yetkin insanlardan yararlanabilirler.
Selam ve saygılarımla.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar deeptone.
Ziyaretinize ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Evet, o zaman güzelliğiyle dillere destan bir prensesmiş. Ama Rıza Pehlevi'ye bir bebek veremeyince boşanmak zorunda bırakılmış.
Selam ve saygılarımla.

bücürükveben dedi ki...

Tebrik ediyorum. Bu yazı dizinizi ilgiyle, beğenerek takip ediyorum. Türkçeyi doğru konuşmak, cümle düşüklüğü yapmamaya çalışmak bence çok önemli. Aceleden yapılan hataları affedebilirim; çünkü sosyal medyada insanlara laf yetiştireceğim derken bunlara dikkat etmiyoruz; kızıyoruz, sinirleniyoruz, acele haddini bildirelim diyoruz. (Özellikle Twitter'da)
Bu cümle gerçekten bozuk. Bunu yazanın Orhan Pamuk olması da trajikomik:)))
Elinize sağlık.
Selamlar, saygılar.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar bücürükveben.
Ziyaretinize ve paylaşıma katkı sağlayan değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
Yazarlarımız yazılarını ya da kitaplarını tamamladıktan sonra bir de dil açısından ele almaları gerekiyor. Buna zamanları yoksa, ya da kendilerini dil konusunda uzman görmüyorlarsa, bu işi yaptırabilecekleri yetkin insanlardan yararlanabilirler.
Ben de cümleyi düzeltirken bir hata yapmışım; sağolsun, Makbule öğretmenim fark etmiş ben de gerekli düzeltmeyi yaptım.
Selam ve saygılarımla.

Hüseyin Güzel dedi ki...

Türkçeyi doğru düzgün bir şekilde kullanmak için kurulan cümleyi dikkatli yazmak kazım Recep bey.

Momentos dedi ki...

Yine mükemmel bir ayrıntıya değinmişsiniz.. harika gidiyor bu seri Recep bey, elinize ve aklınıza sağlık.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar Hüseyin Güzel.
Ziyaretinize ve değerli yorumunuza çok teşekkür ederim. Sayın hocam ben de bu konuda yetkin biri değilim. Ancak, Türkçeyi ve Türkçe dil kurallarına özen göstermeyi çok seviyorum. Bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Kendim de dahil olmak üzere bir çoğumuzun paylaşım metinlerinde de anlatım bozukluklarına rastlamak mümkün.
Ömer Asım Aksoy'un dediği gibi: "Güzel ustaca yazı yazmak herkesten beklenemez. Ama doğru ve iyi yazmak belli bir eğitim görmüş herkesten beklenir."
Selam ve saygılarımla.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar Momentos.
Ziyaretinize ve beni bu konuda teşvik eden değerli yorumunuza çok teşekkür ederim. Bu konuda ben yetkin biri değilim, ancak boş kaldıkça anlatım bozuklukları üzerine inceleme ve araştırma yapmaya devam ediyorum. Düşünceyi, duyguyu en etkili ve doğru biçimde yazıya dökmenin yolunun, dili iyi bilmek ve kullanmaktan geçtiğini hepimiz biliyoruz. O halde, hepimiz elimizden geldiğince anlatım bozukluklarına meydan verecek hatalardan kaçınmalıyız.
Selam ve saygılarımla.

Mehpare Öğüt Şengül dedi ki...

İlk cümleyi okurken ben de niye böyle yazılmış dedim. Çünkü hem Prenses Süreyya'dan hem de Adnan Menderes'den bahsederken sanki ikisinin de asılmış olduğu hissini yaratıyor okuyucuda. Ardından siz en güzel şekilde özetlemişsiniz konuyu. Dilimizin güzel kullanılması adına güzel paylaşımdı teşekkürler, saygılar

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar Mehpare Öğüt Şengüll.
Blog sayfama yapmış olduğunuz ziyarete ve değerli yorumunuzla paylaşıma sağladığınız katkı ve desteğe çok teşekkür ederim.
Paylaşımı güzel bulduğunuz için ayrıca teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.

MyReaL dedi ki...

Madem beceremeyeceksin o zaman bu kadar uzun cümle kurmak niye? :)
Ellerinize sağlık efendim.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar MyReaL.
Ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Efendim, kitap yazmak çok büyük bir özen ve sabır isteyen iştir. Kitabı kısa zamanda bitirip, bir an önce basıma vermek istedikleri için, haliyle anlatım bozuklukları oluyor. Orhan Pamuk'un cümle içinde pek tümleç kullanma alışkanlığı yok, "arifsen anla!" düşüncesi hakim. Ama Türkçe, İngilizce gibi Tarzanca bir değil, dolyısıyla dilbilgisi imla ve yazım kurallarına uymamız gerekiyor.
Selam ve saygılarımla.

arzu soylu dedi ki...

Merhabalar, Adnan menderes hakkında bir kaç şey okumuştum lakin prenses konusunu hiç duymamıştım. Oldukça da güzel miş :)

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar Arzu Soylu, Hoş Geldiniz.
Prenses Süreyya'yı, çocuk doğuramadı diye Şah Rıza Pehlevi boşuyor ve Süreyya sürgüne gönderiliyor. İşte o zaman bu tür haberler Ses, Hayat isimli mecmualardan takip ediliyor.
Selam ve saygılarımla.

Nazlı Toaç dedi ki...

Merhabalar...
Orhan Pamuk'un tek kitabını okudum, o da bana yetti Recep Bey. :)
Yazarken herkes hata yapabilir. Benim anlayamadığım, kitabı basılmadan önce dilbilgisi konusunda kontrol eden kimse yok mudur yoksa yazara çok güvendikleri için direkt mi basılıyor...
Şimdi şöyle bir düşünce geçti aklımdan. Acaba yazım yanlışlarını bilerek mi yazıyor yazar? Hani reklamın iyisi kötüsü olmaz derler ya, okur yanlışları vurgularsa kitap gündemde kalır ve satışları arttırır. Biraz şüpheci oldum sanırım. :)
Bu paylaşımlarınızın devamını diliyorum. Çok beğendiğimi belirtmek isterim. Aklınız dert görmesin.
Selam ve saygılarımı gönderiyorum size.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar Nazlı Toaç, Hoş Geldiniz.
Ziyaretiniz ve değerli yorumunuzla paylaşıma sağladığınız katkıya çok teşekkür ederim.
Yazarlar, eğer isterlerse bir uzmandan bu konuda yardım alıp, kitaplarını incelettirerek , anlam bozuklukları içeren cümleleri düzelttiriyorlar. Elimdeki "Kar" romanından tespit edilen o kadar çok anlam bozukluğu olan cümleler var ki, saymakla tükenmez.
Selam ve saygılarımla.

Yorum Gönder

YORUMLARINIZ HEMEN YAYIMLANIR