Cam Güzeli

Merhabalar.

Herkesin çiçeği kendisine güzel, benim çiçeğim de bana güzel!.. Ben bu çiçeği bir arkadaşımın evinde gördüm ve dalından bir sürgün aldım. İçinde su bulunan çay bardağında köklendi ve bir zaman sonra çiçek açtı. Şimdi onu bir saksıda toprakla buluşturacağım. İsmini merak edenlerle paylaşayım. Benim çiçeğimin ismi "Cam Güzeli" Gerçekten güzel değil mi? Hayatımda ilk defa bir çiçeğe ilgi duydum, onu sevdim ve ona gönül verdim. 

Ben bu çiçeğin sürgününü arkadaşımdan alırken ismini sorduğumda "Kız Güzeli" demişlerdi. İnternetten yaptığım araştırma sonucu bu çiçeğin adının kız güzeli değil "Cam Güzeli" olduğunu öğrendim ve şimdi bir ikilemde kaldım. Ama çiçeğin gerçek adının Cam Güzeli olduğunu internetten öğrendikten sonra, benim de burada ismini Cam Güzeli olarak zikretmemin daha doğru olacağına karar verdim. 

Selam ve saygılarımla.

Sağlık Sistemi

Merhabalar.

Bugün Türkiye'de sağlık sisteminin bozuk, çarpık ve halkın sorun ve ihtiyaçlarına yanıt vermekte başarısız olduğunu iktidar partisinin şakşakçıları dışında herkes kabul ediyor. Sağlık Bakanı'nın bir özel hastane patronu olduğu, Cumhurbaşkanı tarafından şehir hastanelerinin "müşterisinin inşAllah çok artmasının" temenni edildiği Türkiye'de sağlık bir "sektör" olarak işliyor ve her sektör gibi maliyet ve kar odaklı çalışıyor. Bu piyasacı yaklaşım, yoksul halkın sağlık ihtiyacının karşılanmamasının yanı sıra, önlenebilir pek çok sağlık sorununun da ancak kar getirecek hale geldikten sonra ele alınmasıyla sonuçlanıyor. 

İktidarın yarattığı derin eşitsizlikler ve yoksulluk, vatandaşın büyük bölümünün kötü beslenmesi, sağlıksız koşullarda yaşaması, sağlık açısından sakıncalı işlerde gerekli önlemler alınmaksızın çalışması, aşırı strese maruz kalması gibi eşitlikçi bir düzende bulunmaması gereken ek tehditler yaratıyor. Ayrıca sağlık hizmetinin ve ilaçların ücretsiz olduğundan bahseden iktidara, her muayene olan vatandaşın az da olsa muayene ücreti ödediği gibi, hemen hemen aldığı her ilaç içinde hasta katkı ya da katılım payı ödediğini hatırlatmak isterim. 

Bu tablo sonucunda Türkiye'de çoktan gündemden çıkmış olması gereken verem gibi hastalıklar yoksulların yakasını bırakmıyor. Her üç kişiden biri obez, her dört kişiden biri psikiyatrik sorunlarla mücadele ediyor. Cinayetle ya da yaralanmayla sonuçlanan iş kazaları, yaygın meslek hastalıkları vatandaşın yaşantısının olağan bir unsurunu oluşturuyor. 

Her türlü sağlık hizmetinin devletin devredilemez sorumluluğunda olmakla birlikte tüm özel sağlık kuruluşlarının da en kısa zamanda devletleştirilmesi gerekmektedir. Yeniden eskiden olduğu gibi sağlık sisteminin üç basamaklı olması gerekiyor. Birinci basamağın mahalle ve işyerlerinde olması, ikinci basamağın kent dışında yaratılmış olan şehir hastanelerinin kapatılarak vatandaşın günlük yaşantısının yakınında kurulacak hastanelerden oluşturulması ve üçüncü basamak sağlık hizmetinde ise, uzmanlık hastaneleri yer almalıdır. 

Sağlık sisteminin amacı tedavi edici tıbbın yerini, önleyici tıbbın alması ve vatandaşın yalnızca hasta olduğunda değil, sürekli sağlık hizmeti alması esas olmalıdır.

Selam ve saygılarımla.

Acıyı Satın Alanlar

Merhabalar.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, 2023 yılı bütçe görüşmeleri esnasında Amasra'da 42 işçinin öldüğü maden ocağını denetleme sonucu uygun olmadığı gerekçesiyle 2015 yılında kapattıklarını, tekrar açıldıktan sonraki her yıl da madene ceza kestiklerini söylemiş. Maden işletmesi konuyu yargıya götürmüş ve kapatılan maden ocağı yargı kararıyla tekrar açılmakla birlikte maden ocağını kapatan müfettişlere de tazminat davası açılmış. Bu işletmenin ruhsatlandırma ve işletilmesine ise Enerji Bakanlığı bünyesindeki Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü onay vermiş. 

Çalışma Bakanlığı tarafından denetlenip uygun olmadığı için kapatılan bir madenin aynı hükümetin başka bir bakanlığı tarafından yargıya taşınarak yeniden açılmış olması, denetim mekanizmasındaki sorunların hala devam ettiğinin bir göstergesidir. 

42 madenicinin ölümü ile ilgili suçlarını örtmek için olayı kader diye yutturmaya çalışan suçlular aynı zamanda maden ocağı patlamasında hayatını kaybeden 42 işçinin ailelerine; devletin 500+500, sendikanın 200, Çalışma Bakanlığı’nın 100, Aile Bakanlığı’nın ise 50 bin TL  para çıkararak madenci ailelerinin acılarını satın almaya kalkmaları daha da acı bir durumdur. 

Selam ve saygılarımla.