Fotokopi Yaptılar


 "...Yıllarca annemle bir kırtasiyeci dükkanı işletti, fotokopi yaptılar..." (Orhan Pamuk, Kar, s.117)

Fotokopi yapılmaz, çekilir. "Yapmak" sözcüğü, yanlış anlamda kullanılmıştır. Onun yerine, "görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerinde tespit etmek" anlamıyla "çekmek" sözcüğü kullanılmalıydı.

                                                        ***

Bazı eylemler olumlu durumlarda, bazıları olumsuz durumlarda kullanılır. Olumluluk ifade eden sözcükler olumsuz durumlar için; olumsuzluk ifade edenler ise olumlu durumlar için kullanılmamalıdır. 

“Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmeme neden oldu.”

cümlesindeki “neden olmak” eylemi daima olumsuz anlamlar verecek biçimde kullanılır. Oysa işin kısa sürede bitirilmesi olumlu bir durumdur. Öyleyse “neden oldu” sözü bu cümlede yanlış kullanılmıştır. Cümlenin doğru şekli: “Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmemi sağladı.” şeklinde olmalıydı.

Yayın ve Yayım




Anlamca ya da sesçe birbirine yakın olan sözcüklerden biri yerine, yanlışlıkla diğerinin kullanılmasından kaynaklanan bozukluklara "sözcüğün yanlış anlamda kullanılması" diyoruz. Bu bozukluğu aşağıdaki örnek cümlelerimizde görelim:

"...Türkiye ve kendi cemaatleri için yaptıkları, Türkçe ve Ermenice yayınlanan bu fotoğraflı kitapta toplanmıştı."

(Doğan Hızlan, 6.2.2002) 

"Yayın" sözcüğü, "kitap, dergi, gazete, radyo veya televizyon aracılığıyla halka duyurulan, iletilen haberler, bilgiler anlamındadır. Sözcüğün Arapça karşılığı "neşriyat"tır. "Yayım" ise kitap, gazete gibi okunacak şeylerin basılıp dağıtılması demektir. Bu sözcüğün Arapça karşılığı da "neşir" dir. Sesçe yakın olduklarından birbirleriyle sık karıştırılan bu iki sözcükten "yayınlanan" sözcüğü yukarıdaki örnek cümlede yanlış anlamda kullanılmıştır. Basılan bir kitaptan söz edildiğine göre, "yayımlanan" denmesi gerekirdi. 

Yayım sözcüğünün üç anlamı var:

1. Yaymak edimi. 
2. Kitap, gazete vb.nin basılıp dağıtılması, neşir. 
3. Herhangi bir eserin radyo, televizyon vb. aracılığıyla dinleyiciye, izleyiciye ulaştırılması, neşir. 

Örnek: Kitabın yayımı sırasında yaşanan aksaklıklardan yayınevi sorumlu. (Bu cümle, yayım sözcüğünün ikinci anlamını örneklemektedir.) 

Yayın sözcüğünün iki anlamı var: 

1. Basılıp yayımlanan kitap, gazete, dergi vb. 
2. Televizyon, radyo, internet vb.nde çeşitli konularla ilgili gerçekleştirilen program. Örnek: İnternet yaygınlaştıkça basılı yayınlara rağbet azaldı. (Bu cümle, yayın sözcüğünün ilk anlamını örneklemektedir.) 

Dikkat edersek yayım sözcüğünün yayımlama sürecini anlattığını, yayın sözcüğünün ise bu sürece konu olan kitap, dergi, program gibi unsurlara işaret ettiğini görebiliriz. Bundan hareketle, yayın ve yayım sözcüklerinin şekil bakımından birbirlerine çok benzediklerini söylemek mümkün ama aralarında anlam farkı bulunduğunun altını çizmekte fayda var.

Türk Dil Kurumu'na gelince: Türk Dil Kurumu (TDK), “Yayınlamak diye bir sözcük yoktur, doğrusu ‘yayımlamak’tır” diyor.

Yayın, yayınlamak, yayım ve yayımlamak sözcükleri üzerinde yaptığım araştırmada "yayın" ve "yayım" sözcükleri ile ilgili birbirleri ile çelişen bilgi ve açıklamalarla karşılaştım. Bu konuda yaptığım çalışmayı burada özetlemem bile mümkün değil. Şimdilik bu kadarıyla yetinmemizin uygun olacağı kanaatindeyim.
 

Urfalı Şair Abdi


Şair Abdi, 1857 yılında Urfa'da doğmuştur. Mollamusalar’dan Hacıabdizade Emin Efendi'nin oğludur. Asıl adının ise Seyyid Mustafa olduğu söyleniyor. Abdi, Karahekim'lerden bir hanımla evlenmiş ve bu evlilikten Emin adında bir oğlu dünyaya gelmiştir. 1870 yılında Dabakhane Medresesi'ne girmiş, 1872'de burayı terk ederek Rüşdiye'ye kaydolmuştur. Rüşdiye'yi birincilikle bitirmiş ve memuriyete başlamıştır. İlk görevi Urfa Tahrirat kalemi mübeyyizliğidir. Bu görevi dört yıl yapmış, terfien aynı kalemin müsevvidliğine atanmıştır. 

Bir aralık Hakkari Tahrirat müdürlüğü yapmış, Harran Tahrirat müdür vekilliğinde bulunmuş ve son olarak Maraş İdare Meclisi başkatipliği görevini yerine getirmiştir. Şair Abdi bu arada 1887 yılında Hicaz'a da gitmiştir. Süleyman Nazif'in babası Sait Paşa tarafından Urfa' dan alınarak Halep’e götürüldüğünü, orada valilik kaleminde ve vali vekilliğinde bulunduğu belirtiliyor. 

1893 ile 1894 yıllarında Halep’te, Halep Vilayet Gazetesi'ni idare etmiştir. Oğlu Emin Harbiye'den mezun olmuş, üsteğmen rütbesindeyken bir gezinti veya keşif sırasında attan düşerek vefat etmiştir. 1911'de oğlunun ölüm acısıyla emekli olarak Urfa'ya gelmiştir. Bu ölüm Abdi'ye çok dokunmuş, hafif bir titreme felci geçirmiş ve şifa bulamamıştır. 

Onu tanıyanlar, çok zeki olduğunu ve iyi dama oynadığını söylerler. Şair Abdi 1941 vefat etmiştir. Mezarı Harrankapı Mezarlığı'ndadır. 1967 yılında Şair Abdi'nin adı bir ilkokula verilmiş olup, bu okul halen eğitim-öğretim hizmetlerine devam etmektedir. Bazı şiirleri bestelenmiş olup, çok sanatçı tarafından okunmuştur.



Hüsnün senin ey dilber-i nadide kamer mi? 
Huri misin ey afet-i can yoksa beşer mi? 

Gördükçe seni tazelenir sanki hayatım 
Sensiz bana bu can-ı cihan zerre değer mi? 

Nergiz mi acep didelerin, gül mü yanağın? 
Peymane-i kudret mi, lebin şir-ü şeker mi? 

Gülzar-ı cemalinde senin ey şuh dil-ara 
Abdi mi öten mürğ-i neva saz-ı seher mi?

Yanlış Yerdeki Hiç Sözcüğü


Merhabalar.

Yazarların dil konusunda topluma karşı sorumlu olduklarını biliyor muydunuz? Bilmiyorsanız, size söyleyeyim. Yazarlarımız, dil konusunda topluma karşı sorumludurlar. Düşünceyi, duyguyu en etkili ve doğru biçimde yazıya dökmenin yolu, dili iyi bilmek ve kullanmaktan geçer. Ömer Asım Aksoy'un dediği gibi: "Güzel, ustaca yazı yazmak herkesten beklenemez. Ama doğru ve iyi yazmak belli bir eğitim görmüş herkesten beklenir."

Bu bölümde yazarlarımızın anlam ve biçimle ilgili cümle bozukluklarına değinerek Türkçemizin kirlenmesinin, yanlış kullanılmasının ve yanlışların yaygınlaşmasının önüne geçmek için elimden geleni yapmak istiyorum. 

Sözcüklerin cümle içinde yanlış yerde kullanılmaları, anlam bulanıklığına, farklı anlam yorumlamalarına yol açar. Özellikle niteleme ve pekiştirme görevindeki sözcüklerin cümledeki yerlerine özen göstermek gerekir. Şimdi örnek bir cümle ile bu bozukluğu hep beraber görelim. 

"Hiç bankacılığı sevmediğini yazsa da inanmayın." (Hurşit Güneş, 6.2.2002) Örnek cümlede de görüleceği üzere, "Hiç" sözcüğünün yeri yanlıştır. Bu sözcük "bankacılığı" değil; "sevmediğini" sözcüğünü belirtmeli ve bundan önce kullanılmalıydı. Cümle, "Bankacılığı hiç sevmediğini yazsa da (buna) inanmayın." biçiminde kurulmalıydı. Cümledeki "buna" tümlecinin eksikliği de tümleç yanlışlarına bir örnektir.

Selam ve saygılarımla. 

Sarı Nokta

 Sarı Nokta Hastalığı (Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu) nedir?

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu2 hastalık

Makula keskin ve renkli görmeden sorumlu retina tabakasının ortasında bulunan küçük bir alandır. Bunun ortasındaki toplu iğne başı büyüklüğündeki bölgeye içerdiği özel pigment maddelerinden dolayı sarı nokta adı verilir. Tam karşıya baktığımızda kornea ve lens yardımıyla ışık makulada odaklanır. Görme, santral retinada daha keskin, kenarlara periferik retinaya doğru ise daha zayıftır. Yaşa bağlı makula dejeneresansında makula bölgesinde fotoreseptör hücre harabiyeti geliştiğinden dolayı ilerleyici görme kaybı ortaya çıkmaktadır. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinmektedir.

Sarı Nokta Hastalığının tipleri var mı?

Yaşa bağlı makula dejenerasyonun iki tipi vardır. Bunlar yaş, diğer adıyla eksüdatif tip ile kuru diğer adıyla atrofik tiptir. Hastaların yaklaşık %90'inde kuru (atrofik) tip bulunsa da, görme kaybından en çok yaş (eksüdatif) tip sorumludur. Kuru tip makula dejenerasyonunda görme kaybı yıllar içerisinde gelişir ve bulguların başlangıcından yıllar sonra görme onda bir seviyesine inebilir. Yaş tipte ise görme kaybı daha ani gelişir. Kuru tipte bazen retina içinde yeni damar oluşumları gelişir. Bu kuru tipin tehlikeli tipi olan yaş tipe döndüğünün işaretidir. Yaş tipte tehlike yeni oluşan damarların kırılgan ve geçirgen olmasına bağlı sızıntıya ve kanamaya sebep olmasıdır.

Sarı Nokta Hastalığının belirtileri nelerdir?

Yaşa bağlı maküla dejeneresansında makula yavaş yavaş yapısını kaybettiği için hastalar renkleri soluk, yazıları bulanık ve düzgün olan çizgileri eğri olarak görmeye başlarlar. Beraberinde bakılan cismin ortasında bulanık bir alan veya karanlık bir leke gibi görme problemleri yaşanır. Maküla dejeneresansı ilerlediğinde kişilerin görme alanlarının ortasında yoğun görme kayıpları oluşur. Bu problemler kişilerin önemli faaliyetleri yapmalarına engel olur ve hayatları kısıtlanır.

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu1 hastalık

Sarı Nokta Hastalığı kimlerde daha çok görülüyor?

Yaşa bağlı makula dejenerasansında temel risk faktörü ilerleyen yaştır. Bunun yanı sıra aile öyküsü, açık renkli göz, hipertansiyon, kalp hastalığı, sigara öyküsü ve UV ışınları da diğer risk faktörlerdir. Kadınlar erkenlerden daha fazla risk altındadırlar.

Sarı Nokta Hastalığı açısından kimlere muayene olması önerilmektedir?

Pek çok kişi maküla probleminin olduğunu bulanık görme ortaya çıkana kadar fark etmez. Dolayısıyla genellikle başka bir nedenle yapılan göz muayenesinde tesadüfen teşhis edilir. Yaşa bağlı makula dejeneresansı açısından 50 yaş ve üzerindeki herkesin kontrol edilmesi gereklidir. Ailesinde ve yakın akrabalarında yaşa bağlı makula dejenerasyonu olanlar, aşırı kilolu ve kan kolesterol düzeyi yüksek bulunanlar, sigara alışkanlığı olanlar, hipertansiyon gibi kalp damar hastalığı bulunanlar hastalık açısından yüksek riskli olduklarından daha erken yaşlarda kontrol edilmelidirler. Öte yandan yaşa bağlı makula dejenerasyonu hastalığı olanlar yılda en az bir defa düzenli olarak retina muayenesinden geçmelidir. Bu hastalara hastalık seyirlerini kontrol etmeleri için “Amsler Grid” de denilen bir tür kareli kağıt testi verilir ve görme kalitelerini haftada en az birkaç kez kontrol etmeleri istenir.

Amsler Grid (Kareli Kâğıt) testi nasıl yapılır?

Amsler Grid denilen kareli kağıt testinde kişiler eğer kullanıyorlarsa okuma gözlüğünüzü takıp aydınlık bir ortamda 30 santimden teste bakmaları gerekir. Test her bir göz, diğer göz kapatılarak uygulanır. Açık olan göz test kağıdı üzerinde merkezde bulunan noktaya bakar. Ortaya bakarken çizelgedeki tüm çizgilerin düz olup olmadığına bakar. Diğer gözle de aynısını tekrarlar. Herhangi bir bölgede çizgilerde kırılma, çizelgede bulanık görme tespit ediyorsa göz doktoruna başvurması önerilir.

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu3 hastalık

Sarı Nokta Hastalığı tanısı nasıl konur?

Hasta muayenede yaşa bağlı makula dejerasyonuna ait riskler açısından önce sorgulanır ve detaylı öyküsü alınır. Biyomikroskop ve çeşitli mercekler yardımıyla makula başta olmak üzere kapsamlı bir göz incelemesi yapılır. Muayeneyi takiben teşhisi doğrulamak, yapılacak tedavi şeklini belirlemek ve takipler için bazı tetkikler yapılmaktadır. Optik koherens tomografi (retina tomografisi), fundus floresein anjiografi (göz anjiyosu) ve optik koherens tomografi anjiyografi (ilaçsız göz anjiyosu) en sık kullanılan tetkikler olmaktadır.

Sarı Nokta Hastalığının tedavisi var mıdır?

Yaşa bağlı makula dejeneresansı genel olarak geri dönüşü olmayan bir hastalıktır. Kuru tip makula dejenerasansı için etkinliği gösterilmiş bir tedavi yöntemi henüz yoktur, ancak çeşitli vitamin, mineral takviyeleri ve lutein gibi bazı antioksidan özelliğe sahip olan ilaçlar kullanılmaktadır. Yaş tip yaşa bağlı makula dejeneransı erken safhada tespit edildiğinde görme mevcut seviyede korunabilir ve kayıpların ilerlemesi yavaşlatılabilir. Son yıllarda en çok uygulanan tedavi göz içine anti-VEGF (Vasküler Endotheliyal Büyüme Faktörü) ilaç enjeksiyonlarıdır. Bu ilaçlar kanamalara ve sıvı birikimlerine yol açan yeni damar oluşumlarını engellemektedir. Söz konusu tedaviden iyi sonuç alabilmek için hastaların tedaviye uyum sağlaması ve düzenli kontrole gelmesi önemlidir.

Kaynak:https://www.istanbulretina.com/sari-nokta-hastalik-belirtisi-tedavisi.php

Sarı nokta hastalığına neden yer verdiğimi merak edenler için söylemek durumundayım. Geçenlerde gözlüklerimi yenilemek için gittiğim göz muayenesinde doktor bende "Sarı Nokta" başlangıcı olduğunu söyledi. Şimdilik kuru sarı nokta olduğu için, devletin karşılamadığı bir vitamin hapını almak durumunda kaldım. Söz konusu hap 30 günlük olup, bedeli 600 TL. civarında ve bu hapı ölünceye dek her ay kullanmam gerekiyormuş.