Umuda Yolculuk

Umuda Yolculuk Anıtı İstanbul-Kadıköy-2021

Federal Almanya, 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra oluşan işgücü açığını birçok ülkeden işçi alarak kapatma çabasına giriştiğin de takvimler 1955 yılını gösteriyordu. İtalya, Yunanistan ve Portekiz'den işçi aldıktan sonra, 30 Ekim 1961'de Türkiye ile işgücü göçü anlaşması imzaladı. Bundan tam 60 yıl önce, 27 Kasım 1961'de 55 kişilik ilk işçi kafilesi Sirkeci garından yola çıkarak 3 günlük tren yolculuğunun sonunda Düsseldorf'a vardı. Almanya'nın göçmen işgücü alımını durdurduğu 1973 yılına kadarsa, yaklaşık 800 bin kişi Türkiye'den Almanya'ya göç etti. Davulla zurnayla Türkiye'den yola çıkan ilk işçi kafilesi, Almanya'da bandoyla karşılanmıştı. O yıllarda bulunduğu Alman toplumuna yabancı olan gurbetçiler, oldukça zor şartlar altında geçimlerini sağlamak zorunda kalmıştılar. Almanların yapmak istemediği işleri yapıp, onların yaşamadığı koşullarda yaşadılar. Bazen her iki ülkede de kabul görmediler. Almanya'da önce "misafir işçi", sonra "yabancı", Türkiye'de "Almancı " oldular. İlk gidenlerin niyeti para biriktirip memleketlerine dönmekti. Ama bugün iki kültür arasında beşinci kuşak yetişiyor.

Runken Fabrikasının Dikim Atölyesinden Bir Görünüm

Babamla birlikte ben de bu "misafir işçi" göçünün bir parçasıyız. Rahmetlik babam da 08 Nisan 1966 tarihinde Almanya'ya misafir işçi olarak gitti. Almanya'nın Aşağı Saksonya (Niedersachsen-Hannover) eyaletinin Verden ilçesine bağlı Achim nahiyesinde faaliyet gösteren Runken isimli bir tekstil fabrikasında 13 Nisan 1966 tarihinde terzi olarak çalışmaya başladı. Babamın da niyeti ilk iki yıl izne gelmeden para biriktirip temelli Türkiye'ye dönmekti. Ve nitekim de öyle oldu. 1968 yılının Temmuz ayında Türkiye'ye kesin dönüş yaptı. Biriktirdiği parayla memlekette bir bakkal dükkanı açtı. Esnaflığı ve ticareti asla beceremeyen ve esnaflıkta istidatı olmayan babam sermayeyi kaybetti ve akabinde iflas etti. Tekrar Almanya'ya gitmenin yollarını aradı. Eski çalıştığı Runken tekstil fabrikasına tekrar fabrikada çalışmak istediğine dair bir mektup gönderdi. Fabrika babamın bu isteğini reddetmeyerek babama bir davetiye gönderdi. Ve babam 1970 yılında tekrar  Almanya'ya gitti. 

Babam ve Arkadaşları Lojmanın Bahçesinde

İkamet Ettiğimiz Fabrikanın Lojman Binası

Babam ve İş Arkadaşları Fabrikada

Aynı fabrikada 08.09.1971 tarihinden itibaren ben de çalıştım. 1975 yılının Haziran ayında babamla birlikte Türkiye'ye temelli dönüş yaptık. Ben vatani görevimi yapmak üzere askere gittim. Babam da yine kaybedeceği yeni bir bakkal dükkanını daha açtı.

Kapatılan Son Bakkal Dükkanımız;Kardeşim Gürbüz

Kalıcı Yaz Saati

Merhabalar.

Gündüzleri bizleri oyalayacak uğraşlarımız olduğu için vaktin nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Benim için geceleri de aynı oldu. Kış mevsiminde olmamız nedeniyle kısa olan gündüzler, uğraşlarımıza yetmiyor ve bir kısım uğraşlarımız akşamın karanlığına kalıyor. Bir de şu anlamsız yaz/kış saati uygulaması yok mu, insanı temelli çileden çıkarıyor. Yoksa siz farkında olmuyor musunuz? Alıştınız mı? Bize bakmayın, bir yerlerde çalışan ve artık torunlarını da  okullarına götürüp getiren ebe/dede sürecini de atlattığımız için yaz/kış saat uygulamasının yaşamımıza yüklediği olumsuzluklardan etkilenmiyoruz. Ancak, hayat sadece bizden ibaret değil. Sabahın köründe uykusunu alamadığı için gözlerini ovuşturarak ve bir taraftan da esneye esneye yollara dökülen çalışanlarımız ve öğrencilerimiz de bizim insanlarımız. Onların bu anlamsız 2016 yılında başlayan ve 2018 yılından itibaren kalıcı hale getirilen yaz saat uygulamasından dolayı ne kadar sıkıntı çektiklerinin farkındayız. 

İktidar hala inatla kalıcı hale getirdiği yaz saatini kışın da uygulamaya devam ediyor. Peki hiç düşündünüz mü, iktidar neden inatla yaz saati uygulamasını kışın da hala devam ettiriyor? Ben bu konuda herhangi bir araştırma yapmadım ama benim tahmin ettiğim bir nedenim var. Yaz/kış saat uygulaması ile bir alakası olmamakla birlikte sadece inatçı tutumlarına örnek teşkil edecek, sigara ve alkol satış fiyatlarına uygulanan yanlışlığa da değinmek istiyorum. 

Sigara ve alkol tüketimine ben de karşı olmakla birlikte bu iki zararlı tüketim maddesinin tiryakisi olmuş, bırakmak isteyip de bırakamayan insanlara da haksızlık etmemek gerekir diye düşünüyorum ve kendileri sigara ve alkol tüketmedikleri için olanca güçleri ile bu iki illete uyguladıkları fahiş fiyatlara karşı çıkıyorum. Siz IV Murat değilsiniz, devir o devir değil. Bu iki illeti tüketen insanları bundan vazgeçirmek için mutat yolları deneyin. Bu iki illete bağımlı hale gelen insanlar, çoluğunun çocuğunun rızkını sizin de fiyatlarına yüklendiğiniz bu iki illete yatırmaktan kendini alıkoyamıyorsa, onların aile fertlerinin kabahati nedir? Siz böyle yapmakla bu iki illeti kullananı değil, onların ailesini cezalandırıyorsunuz. Kısaca bu iki illetin tüketimini azaltmak istiyorsanız, geçerli olan mutat yolları uygulamak zorundasınız. Şimdi tekrar yaz/kış saati konusuna dönebiliriz. 

Müslümanın göbeğine güneş düşmez! Yani Müslüman sabahın köründe kalkar, sabah namazına hazırlık yapmak üzere güzelce abdestini alır ve akabinde isteyen evinde, isteyen camiye giderek sabah namazını eda eder. Bana göre bütün mesele bu. Yani sabah namazı vaktinde insanları ayağa kaldırmak, ezanı dinlettirmek ve milleti sabah namazını kılmaya teşvik etmekle birlikte, kılanların ve kılmak isteyenlerin işini kolaylaştırmak. Benim ilk etapta aklıma gelen budur. Belki bu uygulamanın başka cinlikleri de olabilir, aklına gelen ve bu konuda bildiği olan yorumlarında belirtirlerse bizler de öğrenmiş oluruz.

Kalıcı yaz saati uygulaması bir işkenceye dönüşmüş durumda. Yurttaşlar karanlığa uyanıyor, karanlıkta işlerine gidiyor ve yine hava karardığında evlerine dönüyor. Çocuklar karanlıkta okula gidip geliyor. Gün ışığından faydalanmanın güç hale geldiği bu uygulamaya tepkiler her geçen gün yükseliyor. Karanlıkla başlayan günlük koşuşturma yine karanlıkla sona eriyor. Sabah okula giden öğrenciler ile mesaiye başlayan çalışanlar karanlığa uyandıklarında evlerinden çıkana kadar ister istemez birkaç saat aydınlanma için daha fazla elektrik kullanıyor. Hal böyle olunca insan, bu işin tasarrufu nerede kaldı diye sormaktan kendini alıkoyamıyor. 

Selam ve saygılarımla.

Öğretmenler Günü


Tüm öğretmenlerimizin, Öğretmenler Günü'nü Kutlarım. 

"Tüm Öğretmenlerimize İthaf Olunur."

ÖĞRETMENİM
 
Ne horozlu şekerim 
Ne de paslı çemberim 
Defterim, kalemim 
O benim öğretmenim 

Alfabemde hece hece 
Rüyalarımda her gece
Her gün bizlere imece 
Sever bizi öğretmence 

Çarpan yüreklerimize 
Kanayan dizlerimize 
Dönmeyen dillerimize 
Sevgi katar sevgimize
 
Onun adı öğretmendir 
Her derdimize çaredir 
O kanatlı bir melektir 
Yeri gelir, bir annedir  

Ona, Allah sabır vermiş 
Gönlüne merhamet vermiş 
Çocukları sevsin diye 
Kocaman bir yürek vermiş. 

Recep Altun 

Blog Listesi Gadgeti


Merhabalar.

Blogger'in son zamanlarda yaptığı yenilik çalışmaları çerçevesinde gadgetlerimizden "Blog Listesi" ve "İzleyiciler" gadgetlerinin eskisi gibi sağlıklı çalışmadığı hepimizce malumdur. Şu anda blog sayfalarında bir değişiklik yapmayanların "Blog Listesi" gadgeti eski gadget olduğu için sağlıklı çalışıyordur. Ancak, bu blog listesi gadgetini sayfanızdan kaldırıp, tekrar gadgeti yüklediğiniz de o sağlıklı çalışan gadgete tekrar ulaşamayacaksınız. Çünkü ben bu deneyimi, bizzat böyle yaparak yaşadım. Sayfalarında hala eski blog listesi gadgetini kullananlar varsa, sakın kaldırmasınlar, ya da yeni gadgeti sayfalarına yüklemesinler. Ne zaman Blogger eski gadgetlerin çalışmasını sona erdirirse, o zaman yapacak bir şey yok artık.
Söz konusu blog listesi gadgeti bir bakıyorsunuz çalışıyor, bir bakıyorsunuz çalışmıyor. Ben yeni gadgetin daha önce çalıştığına şahit oldum, ama şimdi çalışmıyor. Çalışmayan blog listesi gadgetini çalıştırabilmek için bir çözüm buldum. Bulduğum bu çözümü gadgete tatbik ettiğim de gadgetin çalıştığını gördüm. Sayfamdaki Blog Listesi gadgetine bakın, söz konusu gadgetin çalıştığını görebilirsiniz. 

Yeni blog listesi gadgetine takip etmek istediğiniz blogcuları ilave ettiğiniz de blogcunun sosyal medya ismi ile birlikte blog sayfasının URL link adresi gadgete yerleşiyor. URL link adresinin son komutu olan "com" un sonuna boşluk vermeden bir sılaş "/" atıyorsunuz ve yine sılaşdan itibaren yine boşluk vermeden "feeds/posts/default" komutlarını yazıp kaydediyorsunuz. Sayfanızı çalıştırdığınız da blog listesinde takip ettiğiniz arkadaşlarınızın son paylaşımlarının yer aldığını göreceksiniz. 

İzleyiciler eklentisine müdahale edemediğimiz için, bu gadgetle ilgili bir şey yapamıyoruz. Bu gadgetin şimdilik tek çözümü ise; herkes kendi sayfasının da takipçisi olacak. Sonuç olarak, kendi ismi de takip ettiği blog listesinde yer alacağından dolayı, bizi takip etmek üzere izleyiciler eklentisinden yeni üye olan blogcuya böylece ulaşmamız mümkün olacaktır. 

Selam ve saygılarımla.

Mimlendim



1) Yaptığınız paylaşımla ilgili yorum alış verişine önem verenlerden misiniz? 
Evet. Yorumlar, paylaşımlarımızın olmazsa olmazlarıdır. 

2) Yorum geldiğinde iade-i ziyaret yapar mısınız? 
Aslında ben de bazen yorum geldiğinde iade-i ziyaret yapıyorum. Ancak, takip ettiğimiz blog sayfasına yapacağımız ziyaretler, sayfamıza yazılan yorum akabinde değil de, yeni bir paylaşımı yayına girdiğinde yapılırsa, daha makul olur diye düşünüyorum. 

3) Okunmadan yorum bırakıldığını, ya da hızlıca göz gezdirildiğini hissettiniz olur mu? 
Olmaz olur mu? Paylaşımın konusu ile yazılan yorum arasında bir bağlantı olmadığı zaman, anlıyoruz ki, paylaşımın tamamı okunup anlamadan yorum yazılmış. Bu konuda benim bir önerim olacak. Blog paylaşımlarımızın uzunluğu makul seviyelerde olmalı, okuyucuyu bıktırmamalı. Belki o zaman paylaşımların tamamı okunur ve yazılan yorumlar da amacına ulaşır. 

4) Önünüzdeki yazıyı okuduktan sonra o yazıya gelen diğer yorumları da okur musunuz? 
Diğer yorumlara bakmadan önce paylaşımı okurum. Yine hiçbir yoruma bakmadan yorumumu yazarım ve belki yorumumu gönderdikten sonra ilgimi çeken yorumları okurum. 

5) Yazınıza gelen yorumları cevaplar mısınız? 
Mutlaka, her yorumu cevaplarım. Hem de; her yorumu, kopyalama yapıştırma tekniğini kullanmadan ve erinmeden, her yorumuma mektup gibi aynı girişleri yaparak yorumları cevaplarım. 

6) Yorumları biriktirip hepsini aynı anda mı açarsınız? Neden? 
Yeter ki haberim olsun, yorumları asla biriktirmem. Yorumu onaylar ve hemen cevab-i yorumumu da yazarım. 

7) Yazıyı okuduğunuz halde, yorum bırakmadan ayrıldığınız olur mu? 
Asla! Paylaşımı okur ve hemen yorumumu yazarım. Ancak, bazı paylaşımlara yorum yazabilmek için araştırma yapmam gereken konular olursa, o zaman yorumu yazmam biraz gecikir. Bunun dışında mutlaka yorumu anında yazarım.

8) En az ve en fazla yorum alan paylaşımlarınız hangileri hatırlıyor musunuz? 
Bunu hatırlamam mümkün değil. Bu soruya cevap verebilmem için tüm paylaşımları tek tek incelemem gerekecek. 

9) Hiç yorum almayan yazınız oldu mu? 
Evet oldu. 

10) Daha önce hiçbir etkileşimde bulunmadan, tesadüfen tek bir yorumunu okuyup beğenerek takibe aldığınız biri oldu mu? 
Olduğunu sanıyorum. Ancak, bunun kim olduğunu, şu anda hatırlamam mümkün değil. 

11) Size göre yorum bırakmada, en iyi ve en sürekli olan bloglar hangileri? (En az üç isim veriniz.)
Böyle bir soru ile karşılaşmamak isterdim. Buna cevap vermek çok zor. Bu kadar yorum yapan arasından insan seçim yapamıyor. Momentos, Zeugma, Duygu Emanet, Deeptone, Yıldız, Bücürükveben, Hüseyin Güzel, Mehtap, Makbule Abalı. 

Mimi hazırlayan ve mime davet eden YILDIZ blogger arkadaşımıza çok teşekkür ederim.

Mutluluk Süreci

 

 

Evliya Çelebi (1611-1682)

İlim ve erdem sahibi ol!
 *
Kötüye yoldaş olma!
 *
Bir şey koymadığın yere el uzatma!


Mutluluk Süreci 

İlim ve erdem sahibi olanlar, her insanın ve her yaratığın hak ve hukukuna riayet ederler. 

Hak ve hukuka riayet edenlerden oluşan toplumlar, top yekûn kalkınır ve tüm bireyleriyle mutlu olurlar. 

Mutluluk, kötüye yoldaş olmadan erdemlilerle beraber ilimde çağdaşlaşma çabasıyla elde edilebilir. 

Bu gerçekleri bilip de uygulamayanlar dünya ve ahirette daima huzursuz olacaklardır. 

       Sabahattin Gencal, 1943- ?

Ara Vermek Zorundayım.

Merhabalar.

Beni takip eden ve takip ettiğim değerli blogcu arkadaşlarıma bir duyuruda bulunmak istiyorum. Kışı geçirmek üzere yerleştiğim Ankara'da ki ikametgahıma yeni bir internet bağlantısı yapılana kadar paylaşıma ve blog ziyaretlerime üzülerek ara vermek zorunda kaldığımı bildiririm. 

Selam ve saygılarımla.