Vermeyince



Merhabalar. 

Bugün sizlerle farklı formatta bir mektup paylaşmak istiyorum:

Aşık olsam, Veysel olamam;
Veysel olsam, aşık olamam.
Sazı bulsam, teli bulamam;
Teli bulsam, sazı bulamam.

İşte yukarıdaki şu dörtlük tam benim hayatımı ve yaşantımı anlatır. Şu güneş, bir de benim günüme doğar mı acaba dedim ve düştüm yollara; ama maalesef, herkese doğan bu güneş, bana bir gün doğmadı. Ne yapalım, zorlamanın alemi yok dedim ve kestim umudumu. Hani kısmeti bağlı bir adam hikayesi vardır ve bu hikayenin en son cümlesi de şöyle biter ya; "Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmut"

Selam ve saygılarımla.

Beyin Sisi

Merhabalar.

Unutkanlık, odaklanmada zorluk, öğrenme güçlüğü, kararsızlık, kaygılı ruh hali, dikkat dağınıklığı, algılayamama, konsantre olamama, asabiyet, kafayı toparlayamama, zaman zaman sersemlik hissi, anlık hafıza kayıpları gibi bulgularla kendini gösteren beyin sisi, aslında yaşam kalitemizi de oldukça düşüren sağlık problemlerinden biridir. Eğer dikkate alınmaz ise, akıl sağlığımızı da tehdit edebilecek boyutlara ulaşabiliyor. Bu nedenle beyin sisinin belirtilerinin farkında olmanın ve hastalıkla nasıl mücadele edileceğini bilmenin oldukça önemli olduğu konusunda uzman doktorlar uyarıyorlar. 

Eğer, günlük konuşmalarınızda kelime bulmak da zorlanıyorsanız, olumsuz düşünceleriniz arttıysa,  kaygılı bir ruh hali içindeyseniz, karar vermekte zorlanıyorsanız, unutkanlık yaşıyorsanız, uyku sorunları baş göstermeye başladıysa, ani öfke atakları geçiriyorsanız, tükenmişlik hissi yaşıyorsanız ve odaklanmakta zorluk çekiyorsanız, beyin sisi sorunuyla karşı karşıya olabilirsiniz demektir. Bu belirtileri kesinlikle normal bir durum olarak algılamayın. Çünkü beyin sisi sorunu, göz ardı edilir ve tedavi edilmezse, akıl sağlığınızı tehlikeye sokabilir. 

Beyin sisinin ana nedenlerinin başında B6, B1 ve B12 gibi vitaminlerin veya magnezyum, fosfor ve iyot gibi minerallerin eksikliği geliyor. Bu nedenle yukarıda belirtilen bulguları yaşayan kişilerin öncelikle kan değerlerine bakılması ve genel bir muayeneden geçirilmesi önemlidir. Çünkü,vitamin ve mineral eksikliği söz konusu değilse, o zaman vücuttaki hücrelerin kendini onarabilme kapasitesiyle alakalı bir sorun olabileceği düşünmelidir. Böyle bir durum mevcut ise, o zaman devreye beynin senkrenonize çalışmasına, hücrenin kendini toparlamasına ve gençleşmesine destek olan doğal yöntemler (akupunktur, glutatyon ve ozon terapi) girmelidir. 

Uyku, bedensel ve ruhsal sağlık için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Özellikle yaşadığınız uyku sorunları, zihinsel sağlığınızı olumsuz yönde etkileyerek, dikkat dağınıklığı, motivasyon eksikliği ve iş verimini azaltmak gibi sorunlara neden olur. Bu nedenle uyku hijyenine dikkat edilmeli ve kaliteli bir uyku düzenine geçmelisiniz. 

Şehir hayatının getirdiği en önemli sorunlardan biri de doğadan uzak kalmaktır. Beyin sisi yaşayan bireylerin doğada vakit geçirmesi, yürüyüşlere gitmesi ya da kamp yapmaları inanılmaz faydalıdır. Fiziksel aktivitenizi artırmak, emin olun hem bedensel, hem de ruhsal anlamda size iyi gelecektir. 

Beyin sisi tedavisinde dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri de beslenmektir. Mesela zeytinyağı, meyve ve sebze, kuru yemiş, fasulye ve tam tahıl ile beslenmenin hafıza ve beyin sağlığına önemli katkıları vardır. Omega 3 ve omega 6 bakımından zengin gıdalar tüketmek de sizlere yardımcı olacaktır. Üç ay boyunca glütensiz, şekersiz ve süt ürünlerinin olmadığı bir beslenme proğramını uygulamak, beyin sisi sorunlarınızdan kurtulmanıza destek olacaktır. 

Tüm bunları ben söylemiyorum, Dr. Buğra Buyrukçu söylüyor. Siz de kendinizi, sabredip buraya kadar okuduğunuz bu mektup doğrultusunda kontrol ederek beyin sisi rahatsızlığı belirtilerinizin olup olmadığına karar verdikten sonra gereğini yaparsınız. Size sağlıklı ve hayırlı günler dilerim. 

Selam ve saygılarımla.

Üç Devlet

 

Rapordaki şu haritaya bakınca her şey anlaşılmıyor mu? Sarı alandaki YPG/PKK bölgesindeki koruyucu bayraklara bakın... Amerikan, Rus ve İran bayrağı... Türkiye'nin kara harekatına karşı çıkan üç ülke... 

Dünyanın her noktasında gırtlak gırtlağa olup da, Suriye'de Türkiye'ye karşı birleşen üç devlet... Hayret... 

Kırmızı daire içine aldığım (Deir ez-Zor) bölgede, bu üç devleti yan yana, omuz omuza olduklarını görebilirsiniz.

Ayrıca bu raporun kritik bölümlerinden bir bölümü ise şöyle: "ABD'nin çıkarlarını güvence altına almak ve korumak için Türkiye topraklarının veya hava sahasının doğrudan kullanımına ne ölçüde güvendiği?"

"Türkiye'nin dış savunması ve iç istikrarı için ABD/NATO desteğinin ne kadar önemli olduğu ve bu desteğin ABD çıkarlarına ne ölçüde hizmet ettiği?.."

Her iki soruda da bir ifade dikkatinizi çekti mi? "ABD çıkarları" Elbette ABD Kongresi başka kimin çıkarlarını gözetecek ki? 

O zaman "demokrasi, insan hakları", falan nerede kalıyor?


Raporu aldığım kaynağın yayınlandığı sitenin Profili:
SOF News'in amacı, dünyanın dört bir yanından Özel Harekat Kuvvetleri (SOF) hakkında bilgilendirici makaleler, haberler, analizler ve yorumlar sunmaktır; güncel olaylar ve tarihsel hesaplar dahil. Ayrıca ulusal güvenlik, savunma, terörizm, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Somali, Afganistan ve başka yerlerdeki çatışmalar hakkında makaleler yayınlıyoruz. Ayrıca sizi özel operasyonlarla ilgili kitap ve film incelemelerine de bağlayacağız.

Zaman Hırsızı

Merhabalar.

Ne yazacağımı ve ne paylaşacağımı bilemez durumdayım. Yani kararsızım. Kararsızlık, en büyük zaman hırsızlığıdır. Öyle boş şeyler paylaşarak insanları oyalamak da zaman hırsızlığıdır. En azından hepimizin yararına ve ortak yanlarımız olan paylaşmaya değer konuları araştırıp bulup bunları paylaşmak istiyorum.  

Haksızlıklara başkaldırıp sürekli o tür paylaşımları sayfama taşıyarak insanların zaten iyi gitmeyen halet-i ruhiyelerini temelli karartmak da istemiyorum. İyi ve güzel şeyleri paylaşmayı ben de çok istiyorum. Ne kadar böyle iyi ve güzel şeyleri paylaşmaya arzulu ve istekli olsam da, elimi nereye atsam iyi gitmeyen bir şeyler elime dolanıveriyor ve kendimi bunun etkisinden kurtaramıyorum.

Ben de ülkemin,  dünyanın en mutlu insanlarının yaşadığı bir ülke olmasını istiyorum. Ama gerçeklere ve yaşananlara bakınca elim ayağım soğuyor, kahroluyorum. Vatanıma ve milletime hizmet etmekten zevk alan ve bundan mutlu olan bir insan olarak, karşılaştığım iyi gitmeyen ve acı olaylar karşısında her şeyden soğuyorum.  Ama her şeye rağmen umudumu da yitirmiş değilim. Millet olarak şimdilik bir yokuş çıktığımızı farz edip, elbette bu yokuşun mutlaka bir de inişi olacağı umudumu muhafaza etmek için elimden geleni yapıyorum. Bu konuda ne kadar başarılı olabilirim, bunu da yine ancak zaman gösterecek. 

Selam ve saygılarımla.

İnternet Bağlantım


Merhabalar.

15 Ocak 2023 Pazar günü saat 12:00'den beri internet bağlantım altyapı sağlayıcının bir arızaya müdahalesi sonucu 18 Ocak 2023 Çarşamba akşamına kadar kesiktir. Bu nedenle blog ziyaret ve çalışmalarımın aksayacağını bildirir, selam ve saygılarımı sunarım. 

Recep Altun

Değirmenden Mektup Var.

Hiç

Merhabalar.

Bir şeyler yaptığımı sanıyordum, ama  aslında hiçbir şey yapmıyormuşum da, haberim yokmuş. Bugün için yaptığım bir şeyi beğenip heyecanlanırken; fazla değil, ertesi günü yaptığım şeye bakıyorum, kocaman bir hiç. Bu hiç, tasavvufun benlikten sıyrılma anlamındaki hiç değil, sonucu hiçbir değer üretemeyen kocaman bir sıfırı olan hiçtir. Hiçleri birbirine karıştırmamak gerekiyor.  

Hiçlerden biri gerçekten hiçbir değer üretemeyen, bir manası ve anlamı olmayan hiçtir. Diğeri ise herkesin öyle kolay kolay yapamayacağı ve ulaşamayacağı bir makama ismini veren hiçtir. Her kim benliğinden sıyrılabiliyorsa işte o bir hiçtir. Çünkü, ancak nefsani arzularından sıyrılabilenler, ilahi esrardan nasiplenerek hiçlik makamına ulaşabilirler. 

Konuyu bir başka kalem de şöyle ele almış:

"hiçlik makamı, kulağa hiç hoş gelmiyor. işi gücü kariyeri siktir et derdim onlarla değil. her şeyden vazgeçip n'olcan? mal gibi sabah kalkan akşam yatana kadar da sevgi kelebeği gibi "ay ilahi bir güç var" deyip durcan mı? içmiycen sıçmıycan mı? vücudunda heyecan gezmeyecek mi? güzel popolu kadın gördüğünde vay arkadaş demiycen mi? ne yapıcan lan? neyin hiçliği? bu hiçliği ortaya çıkaran her kimse zekiymiş, muhtemelen her şeye sahip olamayacağını anladığı için de zekice bok atmış bir takım şeyleri olan insanlara. neymiş ilahi bir şeymiş, herkes anlayamazmış. sıktınız lan, insanlar bir korkuyla bir de dinle böyle ilahi olduğu söylenen zırvalarla aldatılır. aç oku, kim kimi nasıl yönetmiş, bak şu an nasıl yönetiliyorsun? ulan hep içince giriyorum şu sözlüğe bi ayık zamanıma denk gelse daha neler diyebileceğim." (ekşi sözlükten)

Bir de sizin kaleminizden dinleyelim, nedir bu "hiç" konusu ve "hiçlik makamı" İyi bir şey mi, kötü bir şey mi? Faydalı mı? zararlı mı?  Ne kaybederiz? Ne kazanırız? 

Madem herkese söz hakkı verdik, her türlü atış serbesttir. Ancak, günahı, vebali boynunuzadır. 

Selam ve saygılarımla.

Hayır!



Merhabalar.

Yaşadığım ve gördüğüm bazı zulüm ve haksızlıklar karşısında insanlara olan güvenim ve sevgim azalmaya başladı. Hele de bu zulüm ve haksızlığın, çok yakın biri tarafından iyi niyetimin su-i istimal edilerek yapılmış olması, adeta dünyamı başıma yıkmıştı. O anki psikolojik durumumu ve halet-i ruhiyemi tasvir etmem mümkün değil. Bu acı, ancak yaşanarak hissedilir. Benim gibi iyi niyetli insanlar, "hayır" demesini öğrenmedikten sonra, başı beladan, burnu boktan çıkmaz! Bir insanın başına gelebilecek musibetlerin temelinde "hayır" demesini bilmemek, diyememek yatar. O zaman önce "hayır" demesini öğreneceğiz. 

Bir ikincisi de getirilen bir teklife; teklifi düşünmeden taşınmadan,  teklifin hesabını kaitabını yapmadan balıklama atlamayacağız. Teklif o an size çok sıcak ve masum gelebilir. Teklifin yapıldığı andan çok değil yarım saat sonra, o yapılan teklifi enine boyuna düşünmeye başladığınızda aleyhinize o kadar çok açık kapılar görürsünüz ki, düşünmek için zaman istediğiniz için kendinizi adeta çok şanslı  addedersiniz.

Nasıl geciken adalet, adaletten sayılmıyorsa, geciken iyilik de iyilikten sayılmaz. Ancak, siz kendi ananızın ağlamasına mı, yoksa karşı tarafın anasının ağlamasına mı razı olursunuz? Buradaki tercih tamamen size aittir. Hesabınızı kitabınızı iyi yapın, ona göre düşünün taşının ve ne yapacağınıza ona göre karar verin. Ben bu zamana kadar insanlara iyilik yapmak ve yardım etmek adına hep merhamet ettim ve kendi anamı ağlattım. Yeter artık! Bundan böyle artık biraz da karşı tarafın anası ağlasın diyorum, tabi becerebilirsem...

Selam ve saygılarımla.

NOT: Başıma gelen bu işten dolayı kaleme aldığım şiirimi okumak isterseniz lütfen TIKLAYIN

İnsan

İnsan yaratılmışların en şereflisi (eşref-i mahlukat) ve en mükemmelidir. Üstün niteliklerle ve güzel vasıflarla donatılmıştır. İnsan, yerlerin ve göklerin tek sahibi olan Yüce Allah tarafından mükemmel bir biçimde yaratılmıştır. Allah, insana dengeli ve ölçülü bir beden, canlılık kazandıran bir ruh, doğru ile yanlışı ayırt etmeye yarayan bir akıl ve hayatını anlamlı kılabilecek bir vicdan vermiştir. 

Gerçekten de insan, mahlukat içinde mümtaz bir yere sahiptir. Gerek yaratılışı itibarıyla sahip olduğu akıl, irade, zeka, tefekkür, muhakeme gibi kabiliyetler, gerekse yaşamı boyunca Allah'ın kendisine bahşettiği nimetler insana, yaratılmışlar içinde büyük bir şeref ve değer kazandırmıştır. 

Dolayısıyla insanın gerçek değeri, yaratılıştan elde ettiği özellikler ve ilahi nimetlere mazhariyeti yanında Yaratan'a, kendisine ve çevresine karşı taşıdığı sorumluluğa riayetiyle ortaya çıkmaktadır. Başka bir ifadeyle insan, sorumluluk bilinciyle hareket ettiği ölçüde onurlu ve değerlidir.   

Beka Tehlikesi

Merhabalar.

Bin yıldır bu toprağın insanını bir arada tutan;sevgi, saygı, barış, dayanışma, erdem ve ahlak gibi ortak değerlerde ciddi aşınmalar yaşandığının, devlet ve toplum yapısının büyük ölçüde yıprandığının herkes farkında. Bu noktada, Türkiye bir beka tehlikesine sürüklenmektedir. Ne var ki, söz konusu sorunlar, önceliği geçim sıkıntısıı olan halkımızın gündeminde olması gereken sırasında değildir. 

Türkiye'nin söz konusu bunalımdan çıkartılması ve sağlıklı bir sosyoekonomik kalkınma sürecine sokulabilmesi için iş, aş ve demokrasi odaklı güçlü bir sosyal devlet anlayışına ihtiyaç vardır. Siyasetin elinin uzanamayacağı, özerk ve güçlü yeni bir kamu girişimciliği modeli oluşturulmalıdır. 

Bir devlet ekonomiye müdahale edecek araçlardan yoksun ise o ülke yarı sömürge demektir. Osmanlı önce yarı sömürge olmuş sonra borçlarının faizini ödeyemez duruma gelince de batmıştır. Günümüzde ülkeleri dışarıdan yıkmak mümkün değildir. Dış güç ABD bile olsa, Türkiye ölçeğinde bir ülkeye hiçbir şey yapamaz. Bizim gibi bir ülke, ancak ve ancak içeriden yıkılabilir. Halk aç kalırsa ne yiyecek? Birbirini yer. İşte beka meselesi burada yatıyor. Türkiye yüksek enflasyon, işsizlik ve açlık tehlikesiyle karşı karşıya.

Türkiye'nin sorunlarının çözümü için ABD'de, İngiltere'de, Almanya'da kurtarıcı aramaya gerek yok. Bu ülkenin kendi sorunlarının üstesinden gelebilecek birikime, akla ve deneyime sahip insanları ve sağlam bir geleneği var. Yeter ki; milletin ve devletin bekasını tehlikeye sokanların gerçek yüzünü görelim ve anlayalım...

Selam ve saygılarımla.