31 Aralık 2020


Her yeni yılın yapraklı takvimini duvara asarken, iç dünyamla bir sohbete girerim. Ve işte o duvara asılan 365 yapraklı takvimin, 31 Aralık 2020 son yaprağı takvimde duruyor. Koca bir yıl geldi ve geçiyor. Neler yaşadık neler... 

Bizim talihsizliğimiz, hemen yeni yılın daha ilk ayının ilk günlerinden başlar. Ve o başlangıç, bu takvim yılını nasıl geçireceğimizin bir işareti olarak kalır.

Hepinizce de malumdur ki, acılarla ve felaketlerle dolu bir yılı geride bırakıyoruz. 2021 yılının umutlarımızın yılı olmasını diler, yeni yılınızı kutlarım.

Dolma Kalem

Fotoğraf: İnternetten Aldım. Temsilidir.
Merhabalar.

Yazmayı seviyorum ya, usandım bu pilot ve tükenmez kalemlerden. Bir şişe mürekkebim, bir de dolma kalemim var. Geçenlerde sakladığım yerden çıkarttığım dolma kalemimi soğuk suyla yıkadım, mürekkebi çektim ve başladım yazmaya... Ne kadar heyecanlandığımı ve mutlu olduğumu anlatamam. Ancak dolma kalemin ayrı mı, birleşik mi? Nasıl yazıldığını unuttuğum için; internetten araştırdım ve dolma kalemin birleşik değil, ayrı yazıldığını da tekrar öğrenmiş oldum. 

Benim masamda bir de akıl defterim var; önemli gördüğüm ve unutmamam gereken tüm notlarımı bu akıl defterine yazarım. Tabi yazarken en sevdiğim ve beni motive eden dolma kalemimle yazıyorum. Bir tutku işte!.. Daha benim divitim, divit uçları ve devrildiği zaman içindeki mürekkebi dökülmeyen hokkam bile duruyor. 

En çok üzüldüğüm şey, ortaokuldaki ders kitaplarımdan bir tanesi bile kalmadı. Onları muhafaza edemedim. Ama, ilk ve ortaokul öğrenci karnelerim ve lise diplomam hala yerli yerlerinde duruyorlar. Bir de neler duruyor, biliyor musunuz? Devlet memurluğum esnasında bana verilen ve hiçbir faydasını göremediğim teşekkür ve takdirname belgelerim. Hiçbir liyakati ve ehliyeti olmayanlara aylıkla ödüllenme verdiler, bana da bir sürü teşekkür ve takdir belgeleri verdiler. 

Memurluğum esnasında müdürlüğe boş bir şef kadrosu tahsis edilmişti. Şube müdürümüz, "bu kadroya seni atamak istiyoruz" demişti. Ben de aynı bölümde çalıştığım ve sevdiğim diğer bir arkadaşımın şef kadrosuna atanmasını istemiştim. İlçe müdürü ve şube müdürleri, "bu şef kadrosuna seni atayacağız" dediler ve nitekim beni atamışlardı. Şimdi bir daireye böyle bir şef kadrosu ihdas edilecek ve o dairede çalışan memurlar, bu kadro için birbirlerini teklif edecekler... Bu zamanda böyle bir şef kadrosuna atanmak için memurlar arasında savaş çıkar.

Nereden nereye geldik. Sürç-ü lisan ettimse affola. Yine başınızı ağrıttıysam, hakkınızı helal ediniz. 

Selam ve muhabbetlerimle. 

Pencerem


Perdesiz pencerelere aşığım ben
Güneş de girsin, meraklı gözler de
Ne ateşte yanacak günahkar tenim  
Ne de gizli saklı sırlarım var benim.

Perdeye ihtiyacı yok penceremin
Gelen geçen seyretsin gönlünce
Engellemesin ışığını güneşimin
Gönlüm şenlenir, güneşi görünce.

İşte böyle garip bir adamım ben 
Pencere perdesine takacak kadar…
Başka işim gücüm yoktur benim 
Böyle şiirleri kaleme alacak kadar…  
                                                 Recep Altun

Son Sesleniş


Hayat sürüklerken bizi ölüme, 
Hiçbir rengin, anlamı kalmadı.
Gecenin kör karanlığına çökmüş,
Bekleyen ecelin sabrı kalmadı.

Duy artık bizi ey yaşlı kokana!
Boş yere değil, bunca çığlıklar,
Nedir bu sizden çektiğimiz;
İnsan sıfatına girmiş cambazlar.

Kulaklarını aç beni iyi dinle!
Arkası yok bu gidişatın,
Kimin eli kimin cebinde;
Hırsızı belli  bu saltanatın...
                                             Recep Altun

Bir Kuş Kadar



Bir Kuş Kadar

bir kuş gördüğümde
insan olduğum aklıma gelir 
ve ben yine üzülürüm. 
neden mi?
insan olduğum için. 
oysa kuşlar hür; 
hayat ve umut dolular. 
benim hayatım ve umutlarım; 
ne oldular? 
bu soruya ben cevap vermeyim, 
bu dizeleri okuyanlar versin. 
askerliğimi yaptım, 
oyumu verdim, 
otuz yıl devlete hizmet ettim. 
ama devlet bana bir kere gülmedi. 
oysa kuşlar ne kadar şanslı; 
bırakın devleti, 
herkes gülüyor kuşlara. 
bir kuş kadar değerim yoksa, 
ne zorum var insan kalmaya. 

Recep Altun

Bal Kabağı


2019 yılında Kaman'da ki bahçemizde yetiştirdiğimiz bal kabağını, blog sayfamda paylaşarak yayın tarzımda bir değişiklik yapmak istedim. Bu bal kabağını fotoğraftaki sevgili eşim Kamer yetiştirdi. Onun bahçedeki emeği benden daha fazladır. Terazide tarttık, tam 17,5 kg. geldi. Dilimledik, soyduk ve paylaştırdık. Paylaşınca daha bir lezzetli ve tatlı oluyor. 


2020 yılında aynı bal kabağını bir daha yetiştiremedik. 2020 yılında diğer sebzelerimiz de pek güzel olmadı. Canavar otu denen bir bitki tebelleş oldu. Sebzeleri kökünden kuruttu. Canavar otu olarak isimlendiren bu otun Covid-19'dan bir farkı yok, buna da sebzelerin Koronası diyebiliriz.

36 Çeşidi Olan Canavar Otundan Bizimkisi. (Orobanche)

Sahte Dinciler

Malumunuz olduğu üzere onuru: Hem insanın itibar ve şerefini, kendisine duyduğu öz saygıyı, hem de başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değeri ifade eden bir kavram olarak kabul ederiz. Bu tanıma göre insan, onur sahibi bir varlıktır. Onur, insana sonradan bahşedilmiş bir değer olmayıp, fıtraten verilmiş bir değer olmakla birlikte, onurlu bir varlık olarak kalabilmek için de, kişisel özen ve gayretin  gösterilmesi gerekmektedir.

Mümini, her şeyden önce teslimiyet ve sadakat sahibi biri olarak tanımlarız. Ayrıca mümin hayatı boyunca İbrahimi bir duruş sergiler ve vakarını korur. İmanından ve değerlerinden asla taviz vermez. Kur'an-ı Kerim'in ve sünnet-i seniyyenin rehberliğini terk etmez, sırat-ı müstakimden yüz çevirmez.

Onurlu bir mümini de kısaca, elinden ve dilinden insanların güvende olduğu bir kişi olarak tanımlarız. Mümin aldatmaktan ve aldanmaktan Allah'a sığınır. Müminin dilinden kötü ve yalan sözler, onur kırıcı ve gönül yaralayıcı ifadeler dökülmez. Mümin ötekileştirici değil, birleştiricidir; her bir sözünün ve işinin bir gün mutlaka hesabını vereceğinin idraki ve bilincindedir.  

Bu kadar tanımlamalardan sonra gelelim günümüz gerçeklerine. Ne yazık ki geçmişte ve günümüzde  zaman zaman din, birey ve toplum üzerindeki belirleyici ve yönlendirici gücü sebebiyle; siyasal, ekonomik, kültürel, ideolojik ve belli bir sosyal projeyi meşrulaştırmak için etkili bir istismar aracı olarak kullanılmıştır ve kullanılmaya da devam edilmektedir. 

İslam, alışverişte dürüst olmayı, komşu hakkına riayet etmeyi, çevreyi kirletmemeyi, işini hakkıyla yapmayı, toplumsal sorunlara duyarlı olmayı bekler. Ahlakın olmadığı bir yerde hiç bir şeyden bahsedilemez. Bugün Müslüman toplumlar ciddi bir ahlak kriziyle karşı karşıyadır. Bir ahlaki prensibin toplumda hayat bulabilmesi, önce bireyler üzerinde hayat bulmasıyla mümkündür.

Güçsüzün, incitilmeksizin hakkını alamadığı bir toplum yücelmez! Gün geçmiyor ki, çevremizde haksızlığa uğrayan bir insana rastlamayalım. Beşer gaddardır zulmeder, mekkardır gasp eder. Bu doğru! Ancak Allah'ın Adil isminin bir parıltısı olan adliye saraylarında da çoğu kez adaletin tecelli etmediği bir vakıadır. 

Her şeyin sahtesi olan dünyamızda, dinin sahtesi yok mu? Olmaz olur mu! İsterseniz konumuzla alakalı olduğu için biraz dinin sahtesinden bahsederek yazımızı sonuçlandıralım. Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılmasıyla din, din olmaktan çıkar siyasetin aracı olur. Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din her ikisine alet edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez! Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi her türlü paranın milyarderidir. Bir kolumuz siyasette, bir kolumuz ticarette, ayaklarımız tarikatlardadır. 

Ticaret, siyaset ve tarikat üçgenini oluşturan bu sahte dindarlar; yoksul Müslüman yurttaşın kan emicileri ve inanç sömürücüleridirler. Ne yazık ki, hala bu gerçeği göremeyen ve sahte dindarlara adeta tapan ve alet olan yoksul Müslümanların hali içler acısıdır. Kandırıldığını inatla görmemekle birlikte, gösterenleri de din düşmanlığıyla suçlarlar. Gayret bizden, tevfik ve hidayet Allah'tandır.

Eski Yorumlardan

Recep Altun; dedi ki...                     

Merhabalar Deliler Teknesi,

Geçenlerde Hürriyet Gazetesinde yarım sayfa bir ilan görmüştüm. "Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı" tarihe karışıyor diye ve başlığı da yanılmıyorsam "Arz-ı Veda" idi. Biraz sitemkar bir dille yazılmış halka şikayet duyurusu gibi bir şeydi. Cumhuriyet öncesi kurulmuş tarihi bir kurumun kaldırılmasıyla olabilecek aksaklıklardan falan bahsediyordu. Hatta ilanı makaslayıp almıştım. Tekrar eski gazeteler arşivine gitti.

İktidar olmayı garantilemekle kalmamış, bir sonraki dönemde bile iktidar olabileceğine kesin gözüyle bakılan bu iktidarı, aynı böyle kendisi gibi güçlü bir muhalefet dize getirebilir. Şu anda böyle güçlü bir muhalefet te olmadığına göre, sizin de makalenizde belirttiğiniz gibi bu iktidar "yola devam" edecek. Bunlara da elbette bir "DUR!" diyen olacak ancak bu KİM ve NE ZAMAN? Allah bilir!

Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.

29 Temmuz 2011 18:58

 
Sil
Merhabalar.
Yukarıda 2011 yılına ait "Deliler Teknesi" rumuzlu blog sayfasındaki paylaşıma yazılmış bir yorumu görmektesiniz. Blog sayfamda şöyle eskilere doğru bir uzanmak istedim. Artık paylaşım yapmayan, ancak blog sayfası hala aktif olan blog arkadaşımı merak etmiyor değilim.  Bir değişiklik olsun diye arada böyle eski yorumlara zaman zaman yer vermek istiyorum. Ziyaretiniz için teşekkür ederim. Selamlarımla.

Tandır Damı

Keçiören belediyesi, doğal ürün tandır ekmeği üretilmesini teşvik amacıyla köylere tandır damı yapmayı planlamış ve Kösrelik köyünde inşaatı devam eden tandır damı ile ilgili görsellere sitesinde yer vermiş. Ben de tesadüfen Keçiören belediyesinin internet sayfasını incelerken görmüştüm bu haberi. Tandır damının inşaatında kullanılan malzemeler ve inşat tekniği ilgimi çektiği için siteden aldığım fotoğrafları burada sizlerle paylaşmak istedim. 

Su basmanı dediğimiz temel yapı taşla örülmüş, yapının duvarlarında ise hatıl, kolon ve kiriş işlevini görmek üzere ahşap kalaslar ve duvarlarında ise kerpiç kullanılmış. İşte bu yapı tarzında benim ilgi alanıma giren tarafı, duvarların kerpiç ile örülmesidir. 

Kerpiç, blok tuğla ya da briket dediğimiz duvar örme malzemesinin bir benzeri olmakla birlikte, toprak ve samanla karışım sonucu elde edilen çamurun ahşap kalıplara dökülmek suretiyle elde edilir. Güneşte kurumaya bırakılır ve yeterince kuruma sağlandığında da duvar örme işinde kullanılır.  


Çok eskiden evlerin inşaatında kerpiç kullanılırdı. Kerpiç, son derece sağlıklı ve ısı yalıtımlı bir duvar örgü yapı taşıdır. 1986 yılında istimlak edilerek yıkılan evimizin duvarlarında, işte bu bahsi geçen geçen kerpiç kullanılmıştı. Kerpiç, evi kışın sıcak, yazın serin tutar ve son derece sıhhi ve sağlıklıdır.