
Kısa Bir Mola

Pembekol
TRT 80’li yıllarda, bir polis komiserinin çalıştığı karakolu pembeye boyattığını ve komiserin “Bundan sonra vatandaş karakolda dayak yemeyecek. Biz bu yüzden “Karakol”u “Pembekol” yaptık” beyanını haber röportaj olarak yayımlamıştı.
İnsancıl komiser bu sözleri ile karakol kelimesindeki kara’yı renk olarak “kara, siyah” şeklinde anladığını belirtmişti. Acaba karakol kelimesinin kara bölümü, “toprak, su olmayan yer” veya “kara, siyah” anlamında isim cinsinden bir kelime midir?
Çaresi Yoktur!
"...Buraya gelen yabancılar bize hep şunu soruyor; yav siz burada nasıl yaşıyorsunuz? Buranın nesini seviyorsunuz? Çok zor buna cevap vermek...
Bir insan memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan... Ama biz biliriz ki, bir yerde mutlu ve mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı seversen, burası dünyanın en güzel yeridir. Ama dünyanın en güzel yerini sevmezsen, orası dünyanın en güzel yeri değildir... "
İşte herkes, başka çaresi olmadığı için bulunduğu yeri sevmek zorunda kalıyor. Ben de başka çaresi olmadığı için, bulunduğu yeri sevmek zorunda kalanlardanım...
Yaralar
Bir Oğlumuz Daha oldu!

Bir Turnayı Vurdular
Kopardılar sesini mor delisi yayladan
Hüzün gölünde akşam sazların kıyamı var
Sevda ayininde semaha duran
Bir turnayı vurdular
Kızıl bir yağmura durdu bulutlar
Eğilip geçerken güneş akşamın kapısından
Günün son demiyle devrildi yandı sular
Katarın en önünde gümüşü parıldayan
Bir turnayı vurdular
Selamlar kesildi hoyrat bir ses ile yar
Yorgun kanatlarıyla akşamı arşınlayan
Bir turnayı vurdular
Sarhoş barıdır artık çektiği halay
Ağlar cemresine ölüm karışan bahar
Göç yolunda haramiyi unutan
Bir turnayı vurdular
Vurulan soylu kuşun eşi geride kalan
Ömrün son çizgisinde dönmeye başlar intihar
Yüreğinde karanfiller taşıyan
Bir turnayı vurdular
Teşrin-i Sani
![]() |
Kırşehir-Kaman Yukarıçiftlik Köyünde Ceviz Bahçesi |
Atatürk'ü Anma
Taş Kafasına
Sinema ve Kitap
Görüntünün imkan ve kabiliyetleri ile metnin imkan ve kabiliyetleri birbirinden oldukça farklı olduğu gerçeğinden yola çıkarak, sinemanın anlatma gücüyle kitabın anlatma gücünü karşılaştıralım mı, ne dersiniz?
Çelişen Sözcükler
Cumhuriyet
"Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."
Türk milletinin yapısına en uygun idare şekli olan cumhuriyet rejimine sahip çıkmak ve onu yaşatmak, hepimizin başlıca vatandaşlık görevidir.
Cumhuriyet'imizin 101. Yıldönümü Kutlu olsun!Not: Bu Yazı Yorumlara Kapalıdır.
Erişim Engeli
Bu Blog Takip Edilemedi
Merhabalar.
Blog sayfamı ziyaret ederek, izleyiciler eklentisine yeni üye olan takipçi blog arkadaşlarımın sayfalarını zityaret ettikten sonra, ben de onların sayfalarındaki izleyiciler eklentisi üzerinden takip etmek üzere "Takip Et" butonuna bastığım da : "Bu Blog Takip Edilemedi" şeklinde bir uyarı mesajı alıyorum ve sayfayı takibime alamıyorum. Okuyucular listesine girerek bizzat oradan takipçi olmak istedim okuyucu listesinden herhangi bir uyarı almadım, ama yine üye olamadım. Okuma listesinin sol üst tarafında küçük puntolu bir yazı gördüm "En Fazla 200 Blog Takip Edebilirsiniz." ve hemen anladım ki, takibimdeki blog sayısı istihkakımı doldurmuşum. Blog sayfasını güncel tutmayan birkaç blog sayfası takibini kaldırdıktan sonra, okuma listesindeki takipli blog sayfası sayısını 197'ye düşürdüm ve artık herhangi bir blog sayfasını takip etmek üzere üye olabildim.
Bu durumu bilen, bilmeyen, ya da aynen benim durumda olan blog arkadaşlarıma söylemek isterim ki; eğer, takipçisi olduğunuz blog sayfa sayısı iki yüzü geçtiyse, yeni bir blog sayfasını takibinize alamazsınız. Hal böyle olunca, takipçisi olduğunuz eski blog sayfalarından ihtiyacınız kadar, güncel olmayan blog sayfası üyeliğinizi kaldırmanız gerekiyor. Aksi halde, yeni bir sayfanın takipçisi olamıyorsunuz.
Selam ve saygılarımla.
Virgülün Önemi
"Sunay Ka'nın şiirini yazdığını görünce kağıtlarla dolu çalışma masasından kalktı, tebrik etti, topallayarak yaklaştı. "
(Orhan Pamuk, Kar, s. 199)
Cümledeki Sunay ve Ka, ayrı kişiler. "Sunay" adı, cümlenin öznesi. Masasından kalkan, tebrik eden, yaklaşan, "Sunay". Bu durumda "Sunay" adı, virgülle ayrılmalıydı. Ayrılmaması, özne belirsizliğine yol açmış. Masasından kalkan, tebrik eden, yaklaşan, Sunay mı; bir başkası mı belli değil. Göreceğiniz gibi, cümlede tümleç eksiklikleri de var. Bunları da ekleyip cümleyi düzeltelim: "Sunay, Ka'nın, şiirini yazdığını görünce kağıtlarla dolu çalışma masasından kalktı, (onu) tebrik etti, topallayarak (ona) yaklaştı."
Silinen Paylaşımlar
Merhabalar.
Blogdaşlarımızın yeni paylaşımlarını, okuma listesinden takip ederim. Okuma listesinde gördüğüm yeni paylaşıma erişmek için, ya blog sahibinin isim linkine, ya da paylaşıma verilmiş başlık linkine tıklarım. Bazen de bir sürprizle karşılaşır ve söz konusu paylaşılan yazının yerine "Bu Yazı Maalesef Silinmiş" şeklinde bir bilgi mesajı ile karşılaşırım. İşte o an, blog sahibine değil de, Blogger'e kızarım. Kaldırılan ya da silinen paylaşımı, sen ne demeye hala okuma listesinde tutuyorsun ki? Çünkü ben, okunmadan kaldırılan yazıları hep merak ederim. Ama ne yazıldığından, ne de yayından kaldırıldığından haberim olmamış olsa, sorun yok! Okunup, yorumlar yazıldıktan sonra kaldırılan yazılar da sorun değil.
İşte bu aralar canım çok sıkılıyor ve ne paylaşacağımı bilmez bir haldeyken, aklıma birden bu konu geldi ve paylaşmak istedim. Belki paylaşmaya hiç değmeyecek bir konu; ama ne yapayım artık eskisi gibi şiir bile yazamıyorum. İlham kaynağım da kurudu iyice... Sürekli hep aynı konularda paylaşım yapmanın okuyucuyu sıkacağını bildiğim için, ben de artık bu konuya bir el atayım dedim.
Eğer bu yazımı sabır göstererek okuyabildiyseniz, sizlerin bu konuda ne düşündüğünü gerçekten bilmek isterim. Blogger'in silinmiş yazılar konusundaki bu uygulaması mantıklı da olabilir. Çünkü biz işin hemen kolayına kaçarak beğenmediğimiz bir uygulamayı eleştiri yağmuruna tutarız. Blogger'in beğenmediğimiz uygulamalarını yersiz yere eleştirerek, Blogger'e haksızlık yapmamak adına; bu konudaki görüşlerinizi bir yorum marifetiyle iletmenizi bekliyorum.
Selam ve saygılarımla.
Mahzun Prenses Süreyya
(Orhan Pamuk, Kar, s.216)
İran Şahı'na bebek doğuramadığı için boşanmak zorunda kalanlar, Prenses Süreyya ve Adnan Menderes mi? Prenses Süreyya da mı asılmış? Bilmece gibi bir cümle. Bu karışıklığın nedeni, sözcüklerin yanlış yerde kullanılması ve tümleç eksikliği. Bilmece cümleyi çözmeye çalışalım:
"Eski Başbakan Adnan Menderes'in asılmadan önceki ve İran Şahı'na bebek doğuramadığı için (ondan) boşanmak zorunda kalan mahzun Prenses Süreyya'nın çekilmiş son fotoğraflarına bakıyordu."
Söz konusu anlatım bozukluğu içeren cümlenin doğrusu bir üstte düzenlendiği gibi olmalıydı.
Fotokopi Yaptılar
Fotokopi yapılmaz, çekilir. "Yapmak" sözcüğü, yanlış anlamda kullanılmıştır. Onun yerine, "görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerinde tespit etmek" anlamıyla "çekmek" sözcüğü kullanılmalıydı.
***
“Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmeme neden oldu.”
cümlesindeki “neden olmak” eylemi daima olumsuz anlamlar verecek biçimde kullanılır. Oysa işin kısa sürede bitirilmesi olumlu bir durumdur. Öyleyse “neden oldu” sözü bu cümlede yanlış kullanılmıştır. Cümlenin doğru şekli: “Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmemi sağladı.” şeklinde olmalıydı.
Yayın ve Yayım
Urfalı Şair Abdi
Bir aralık Hakkari Tahrirat müdürlüğü yapmış, Harran Tahrirat müdür vekilliğinde bulunmuş ve son olarak Maraş İdare Meclisi başkatipliği görevini yerine getirmiştir. Şair Abdi bu arada 1887 yılında Hicaz'a da gitmiştir. Süleyman Nazif'in babası Sait Paşa tarafından Urfa' dan alınarak Halep’e götürüldüğünü, orada valilik kaleminde ve vali vekilliğinde bulunduğu belirtiliyor.
1893 ile 1894 yıllarında Halep’te, Halep Vilayet Gazetesi'ni idare etmiştir. Oğlu Emin Harbiye'den mezun olmuş, üsteğmen rütbesindeyken bir gezinti veya keşif sırasında attan düşerek vefat etmiştir. 1911'de oğlunun ölüm acısıyla emekli olarak Urfa'ya gelmiştir. Bu ölüm Abdi'ye çok dokunmuş, hafif bir titreme felci geçirmiş ve şifa bulamamıştır.
Onu tanıyanlar, çok zeki olduğunu ve iyi dama oynadığını söylerler. Şair Abdi 1941 vefat etmiştir. Mezarı Harrankapı Mezarlığı'ndadır. 1967 yılında Şair Abdi'nin adı bir ilkokula verilmiş olup, bu okul halen eğitim-öğretim hizmetlerine devam etmektedir. Bazı şiirleri bestelenmiş olup, çok sanatçı tarafından okunmuştur.
Yanlış Yerdeki Hiç Sözcüğü
Yazarların dil konusunda topluma karşı sorumlu olduklarını biliyor muydunuz? Bilmiyorsanız, size söyleyeyim. Yazarlarımız, dil konusunda topluma karşı sorumludurlar. Düşünceyi, duyguyu en etkili ve doğru biçimde yazıya dökmenin yolu, dili iyi bilmek ve kullanmaktan geçer. Ömer Asım Aksoy'un dediği gibi: "Güzel, ustaca yazı yazmak herkesten beklenemez. Ama doğru ve iyi yazmak belli bir eğitim görmüş herkesten beklenir."
Bu bölümde yazarlarımızın anlam ve biçimle ilgili cümle bozukluklarına değinerek Türkçemizin kirlenmesinin, yanlış kullanılmasının ve yanlışların yaygınlaşmasının önüne geçmek için elimden geleni yapmak istiyorum.
Sözcüklerin cümle içinde yanlış yerde kullanılmaları, anlam bulanıklığına, farklı anlam yorumlamalarına yol açar. Özellikle niteleme ve pekiştirme görevindeki sözcüklerin cümledeki yerlerine özen göstermek gerekir. Şimdi örnek bir cümle ile bu bozukluğu hep beraber görelim.
"Hiç bankacılığı sevmediğini yazsa da inanmayın." (Hurşit Güneş, 6.2.2002) Örnek cümlede de görüleceği üzere, "Hiç" sözcüğünün yeri yanlıştır. Bu sözcük "bankacılığı" değil; "sevmediğini" sözcüğünü belirtmeli ve bundan önce kullanılmalıydı. Cümle, "Bankacılığı hiç sevmediğini yazsa da (buna) inanmayın." biçiminde kurulmalıydı. Cümledeki "buna" tümlecinin eksikliği de tümleç yanlışlarına bir örnektir.
Selam ve saygılarımla.
Sarı Nokta
Sarı Nokta Hastalığı (Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu) nedir?

Makula keskin ve renkli görmeden sorumlu retina tabakasının ortasında bulunan küçük bir alandır. Bunun ortasındaki toplu iğne başı büyüklüğündeki bölgeye içerdiği özel pigment maddelerinden dolayı sarı nokta adı verilir. Tam karşıya baktığımızda kornea ve lens yardımıyla ışık makulada odaklanır. Görme, santral retinada daha keskin, kenarlara periferik retinaya doğru ise daha zayıftır. Yaşa bağlı makula dejeneresansında makula bölgesinde fotoreseptör hücre harabiyeti geliştiğinden dolayı ilerleyici görme kaybı ortaya çıkmaktadır. Yaşa bağlı makula dejenerasyonu halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinmektedir.
Sarı Nokta Hastalığının tipleri var mı?
Yaşa bağlı makula dejenerasyonun iki tipi vardır. Bunlar yaş, diğer adıyla eksüdatif tip ile kuru diğer adıyla atrofik tiptir. Hastaların yaklaşık %90'inde kuru (atrofik) tip bulunsa da, görme kaybından en çok yaş (eksüdatif) tip sorumludur. Kuru tip makula dejenerasyonunda görme kaybı yıllar içerisinde gelişir ve bulguların başlangıcından yıllar sonra görme onda bir seviyesine inebilir. Yaş tipte ise görme kaybı daha ani gelişir. Kuru tipte bazen retina içinde yeni damar oluşumları gelişir. Bu kuru tipin tehlikeli tipi olan yaş tipe döndüğünün işaretidir. Yaş tipte tehlike yeni oluşan damarların kırılgan ve geçirgen olmasına bağlı sızıntıya ve kanamaya sebep olmasıdır.
Sarı Nokta Hastalığının belirtileri nelerdir?
Yaşa bağlı maküla dejeneresansında makula yavaş yavaş yapısını kaybettiği için hastalar renkleri soluk, yazıları bulanık ve düzgün olan çizgileri eğri olarak görmeye başlarlar. Beraberinde bakılan cismin ortasında bulanık bir alan veya karanlık bir leke gibi görme problemleri yaşanır. Maküla dejeneresansı ilerlediğinde kişilerin görme alanlarının ortasında yoğun görme kayıpları oluşur. Bu problemler kişilerin önemli faaliyetleri yapmalarına engel olur ve hayatları kısıtlanır.
Sarı Nokta Hastalığı kimlerde daha çok görülüyor?
Yaşa bağlı makula dejenerasansında temel risk faktörü ilerleyen yaştır. Bunun yanı sıra aile öyküsü, açık renkli göz, hipertansiyon, kalp hastalığı, sigara öyküsü ve UV ışınları da diğer risk faktörlerdir. Kadınlar erkenlerden daha fazla risk altındadırlar.
Sarı Nokta Hastalığı açısından kimlere muayene olması önerilmektedir?
Pek çok kişi maküla probleminin olduğunu bulanık görme ortaya çıkana kadar fark etmez. Dolayısıyla genellikle başka bir nedenle yapılan göz muayenesinde tesadüfen teşhis edilir. Yaşa bağlı makula dejeneresansı açısından 50 yaş ve üzerindeki herkesin kontrol edilmesi gereklidir. Ailesinde ve yakın akrabalarında yaşa bağlı makula dejenerasyonu olanlar, aşırı kilolu ve kan kolesterol düzeyi yüksek bulunanlar, sigara alışkanlığı olanlar, hipertansiyon gibi kalp damar hastalığı bulunanlar hastalık açısından yüksek riskli olduklarından daha erken yaşlarda kontrol edilmelidirler. Öte yandan yaşa bağlı makula dejenerasyonu hastalığı olanlar yılda en az bir defa düzenli olarak retina muayenesinden geçmelidir. Bu hastalara hastalık seyirlerini kontrol etmeleri için “Amsler Grid” de denilen bir tür kareli kağıt testi verilir ve görme kalitelerini haftada en az birkaç kez kontrol etmeleri istenir.
Amsler Grid (Kareli Kâğıt) testi nasıl yapılır?
Amsler Grid denilen kareli kağıt testinde kişiler eğer kullanıyorlarsa okuma gözlüğünüzü takıp aydınlık bir ortamda 30 santimden teste bakmaları gerekir. Test her bir göz, diğer göz kapatılarak uygulanır. Açık olan göz test kağıdı üzerinde merkezde bulunan noktaya bakar. Ortaya bakarken çizelgedeki tüm çizgilerin düz olup olmadığına bakar. Diğer gözle de aynısını tekrarlar. Herhangi bir bölgede çizgilerde kırılma, çizelgede bulanık görme tespit ediyorsa göz doktoruna başvurması önerilir.
Sarı Nokta Hastalığı tanısı nasıl konur?
Hasta muayenede yaşa bağlı makula dejerasyonuna ait riskler açısından önce sorgulanır ve detaylı öyküsü alınır. Biyomikroskop ve çeşitli mercekler yardımıyla makula başta olmak üzere kapsamlı bir göz incelemesi yapılır. Muayeneyi takiben teşhisi doğrulamak, yapılacak tedavi şeklini belirlemek ve takipler için bazı tetkikler yapılmaktadır. Optik koherens tomografi (retina tomografisi), fundus floresein anjiografi (göz anjiyosu) ve optik koherens tomografi anjiyografi (ilaçsız göz anjiyosu) en sık kullanılan tetkikler olmaktadır.
Sarı Nokta Hastalığının tedavisi var mıdır?
Yaşa bağlı makula dejeneresansı genel olarak geri dönüşü olmayan bir hastalıktır. Kuru tip makula dejenerasansı için etkinliği gösterilmiş bir tedavi yöntemi henüz yoktur, ancak çeşitli vitamin, mineral takviyeleri ve lutein gibi bazı antioksidan özelliğe sahip olan ilaçlar kullanılmaktadır. Yaş tip yaşa bağlı makula dejeneransı erken safhada tespit edildiğinde görme mevcut seviyede korunabilir ve kayıpların ilerlemesi yavaşlatılabilir. Son yıllarda en çok uygulanan tedavi göz içine anti-VEGF (Vasküler Endotheliyal Büyüme Faktörü) ilaç enjeksiyonlarıdır. Bu ilaçlar kanamalara ve sıvı birikimlerine yol açan yeni damar oluşumlarını engellemektedir. Söz konusu tedaviden iyi sonuç alabilmek için hastaların tedaviye uyum sağlaması ve düzenli kontrole gelmesi önemlidir.
Kaynak:https://www.istanbulretina.com/sari-nokta-hastalik-belirtisi-tedavisi.php
Sarı nokta hastalığına neden yer verdiğimi merak edenler için söylemek durumundayım. Geçenlerde gözlüklerimi yenilemek için gittiğim göz muayenesinde doktor bende "Sarı Nokta" başlangıcı olduğunu söyledi. Şimdilik kuru sarı nokta olduğu için, devletin karşılamadığı bir vitamin hapını almak durumunda kaldım. Söz konusu hap 30 günlük olup, bedeli 600 TL. civarında ve bu hapı ölünceye dek her ay kullanmam gerekiyormuş.
19 Ağustos 2024
Pardus
Plastiksiz Temmuz
Plastik 19. yüzyılın ikinci yarısından beri bizlerle olan bir polimer. 1869 yılında ilk sentetik plastik olan "selüloit" John Wesley Hyatt tarfından bilardo toplarının fildişinden yapılmasına karşın bir çözüm aranırken keşfedildi. Selüloit sayesinde fil ve kaplumbağa avcılığı da azalacaktı. Leo Baekeland da ilk tam sentetik plastik olan "bakalit"i elektrik yalıtkanı olarak kullanılan doğal madde yerine sentetik bir madde ararken 1907'de icat etti. Hem yalıtkan olup hem ısıya dayanıklı olması ile seri üretim için muazzam bir madde elde edilmiş oldu. 1960-1970 yılları arasında neden olduğu çevre sorunları nedeniyle eleştirilse de üretimi hızlanan bir ivmeyle sürüyor.
Plastik gözle görünmediğinde tamamen kaybolmaz, giderek daha küçük parçalara ayrılır. Mikroplastik adı verilen bu parçaçcıklar solunum ve emilim yoluyla insan bedenine girip organlarda birikebilir. Yakın zamanda yapılan bir araştırmada, yeni doğan bebeklerin plasentalarında mikroplastik bulundu. İnsan sağlığı üzerindeki etkilerinin ne boyutta olduğu tam olarak bilinmiyor.
Plastik atıkların sadece yüzde 9'u geri dönüştürülüyor. Yüzde 15'i geri dönüşüm için toplansa da bunun yüzde 40'ı atık olarak bertaraf ediliyor. Kalan yüzde 19'u yakılıyor, yüzde 50'si çöplüklere gidiyor ve yüzde 22'si ise atık yönetim sistemlerinden kaçarak daha fakir ülkelerdeki kontrolsüz çöp sahalarına, açık ocaklarda yakılmaya ya da karasal ve sucul ortamlara gönderiliyor.
Yarın "Plastiksiz Temmuz" başlıyor. 2011 yılından beri küresel ölçekte farkındalık yaratmak için Temmuz ayı "Plastiksiz Temmuz" olarak adlandırılıyor. Rebecca Prince-Ruiz tarafından ortaya konan Avustralya çıkışlı bir çevre hareketi olan "Plastiksiz Temmuz" 177 ülkede 120 milyondan fazla katılımcının desteğiyle plastik farkındalığı konusunda etki yaratmaya devam ediyor.
Dinler Tarihi
Yeniden Merhabalar
İnternet bağlantı sorunu çözüldü. Ancak, geçirdiğim son karın ve kasık fıtığı operasyonları sonucu bilgisayarın başına oturamıyorum. Aslında yazacak ve ele alacak o kadar çok konu olmasına rağmen, ne yazacağımı da bilemiyorum...
İnşAllah bilgisayarın başına oturabilecek kadar iyileşir ve yazmaya devam edebilirim. Eski yazma şevk ve heyecanı da kalmadı...
Sizlere sağlık, sıhhat, afiyetler; iyilik ve güzellikler dilerim. Sağlıcakla kalın ve Allah'a emanet olun.
Selam ve saygılarımla.
İnternet Sorunları
Merhabalar.
Aslında kişisel sorunlarımla blog arkadaşlarımı rahatsız etmek
istemiyorum ama; ben kışları Ankara’da, yazları da Kırşehir’de geçiren biri
olarak bireysel ev internet aboneliğimin Ankara-Kırşehir ve tekrar
Kırşehir-Ankara nakilleri esnasında “boş port” ve “yetersiz altyapı” kaynaklı nedenlerle
internet nakil sorunları yaşıyorum. Şu anda bu sorunum hala devam ediyor. Bu
nedenle bu aralar ne paylaşım yapabiliyorum, ne de doğru dürüst arkadaşlarımın
blog sayfalarını ziyaret ederek paylaşımlarını okuyabiliyorum.
Bu postu sorunlarımı paylaşmak için değil de; sadece sessizliğimin
nedenini bilmeniz hasebiyle yoruma kapalı olarak paylaşıyorum. Anlayışınız için
teşekkür eder, sağlıklı günler dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Sevemedim Kara Gözlüm

Deizm

Merhabalar.
Halâ Ne Duruyoruz?
Keşke

Keşke kelimesini biraz daha sonuç açısından etkisini ele alarak, kelimeyi daha iyi tanıtmak istiyorum. Keşke, daha çok bir pişmanlığın ifadesidir. Yani gereksiz ve faydasız bir kelimedir. Ama her nedense sanki çok faydalı ve gerekli bir kelimeymiş gibi hayatımızda o kadar çok sık kullanma ihtiyacı duyuyoruz ki, pişmanlığın ötesinde neye faydası oluyor bir anlam vermek mümkün değil. Herhalde pişmanlık duyduğumuz ve geri dönülmesi mümkün olmayan işlerden dolayı kendimizi teselli etmek zorunda kaldığımız için bu kelimeye başvuruyoruz. İşte hiçbir yaptırım gücü ve faydası olmayan bu kelimeyi sırf kendimizi avutmak ve teselli etmek için kullanıyoruz.
Sizlerin de keşke kelimesini çok sık kullanmış olmaktan dolayı kendinizden şikayetçi olduğunuzu duyar gibiyim. Evet maalesef hepimiz; hem sonuç getirmeyen ve hem de geriye dönülmesi mümkün olmayan işlerden dolayı bu kelimeyi çok sık kullanıyoruz.
Bir önceki dairemi, müteahhit ve ortaklarının apartman binasının yapı kullanma izin belgesini (iskan raporu) alacaklarına dair söz verip, sözlerini tutmayıp iskan raporunu almadıkları için sattım. Daireyi satın alandan üç ay müsaade istedim. O da bana bu kolaylığı tanıdı. Ben üç ay daire satın almak için koşturdum. Maalesef sattığım daire parasına, sattığım daire ayarında bile daire bulamadım ve "keşke satmasaydım." diyerek pişman oldum.
Üç ayın sonunda biraz üzerine bankadan ihtiyaç kredisi çekerek bir daire alabildim. Bu dairenin de sorunları, sattığım dairenin sorunlarından daha ağır geldi. Sabrettim ve 7 yıl bu dairede ikamet ettim. Ancak, bıçak kemiğe dayandı ve bu daireyi de sattım. Yine daire aramaya başladım ama sattığım paraya daire almak ne mümkün! Ben yine "keşke satmasaydım." diyerek pişman oldum. Bu sefer ev arama iznim bir ay olduğu için çok sıkı bir çalışma sonucu yine biraz üzerine ilave ederek ancak, masraflı bir daire alabildim.
Şimdi ikamet ettiğim daireden memnun muyum? Hayır yine memnun değilim. Buranın da diğer dairelere göre çok farklı sorunları var. Ama artık ev satıp, ev alma işi geçtiği için aklımı başıma aldım oturdum oturduğum yerde. Bu sefer de evi satmaya kalksam, sittin sene daha ev alamam ve ortalık yerde kalırım...
İşte benim keşkelerimin hikayelerinden bazıları bunlar. Bende keşkelerin hikayeleri bitmez. Başınızı ağrıttım, bağışlayın. İçinde keşkeleri olmayan sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler dilerim. Her şey gönlünüzce olsun.
Selam ve saygılarımla.